Kategori arşivi: Makaleler

Birgün: Gezi Direnişi ‘Ne oldu? Neden oldu? Ne olacak?’ – Ece Temelkuran

Soruyorlar: “Üç ağaç için mi?” Başlangıçta evet. Üç ağaç içindi. Ama artık “üç fidan” için, bütün fidanlar için… Gaz ile boğmaya çalıştığınız fidan gibi kız ve oğlan çocukları için artık. “Ben dedim öyle olacak” kibriniz için. İnsanları gerizekalı yerine koyduğunuz, çocuk muamelesi yaptığınız için. Roboski için, Reyhanlı için, gaz ile, bomba ile, kurşun ile öldürdüğünüz ve arkasından sırıtarak “Allah rahmet [...] → Yazının devamı…

Yurt: Taksim direnişinden THY grevine – Atilla Özsever

AKP’nin 11 yıl boyunca adım adım oluşturduğu baskı ve otoriter rejimine karşı halk nihayet isyan etti. Taksim’deki Gezi Parkı’nda başlayan direniş, dalga dalga tüm yurda yayıldı. Esas karakteri itibariyle AKP karşıtlığına dönüşen bu hareket, 4+4+4’le ilgili eğitim yasasından kürtaja, içki yasağından gündelik yaşam hakkına müdahaleye, cumhuriyet değerlerine saldırıdan neoliberal politikaların yarattığı geçim sıkıntısına ve nihayet doğanın tahrip edilmesine kadar varan [...] → Yazının devamı…

Özgür Gündem: Gezi Parkı direnişinden izlenimler – Nazan Üstündağ

Perşembe günü parka giderken attığım tweet “burası bir Tinnamen, bir Tahrir olur mu? Neden olmasın”dı. Kimi zaman bilinç düzeyinde kavrayamadıklarımızı bilinç altımızda sezeriz. Türkiye’de muhalifler olarak son bir aydır konferanstan konferansa gidiyorduk. Tüm toplumsal kesimler hareketliydi. Barış sürecinden herkesin beklentileri vardı. Ayrıca bir senedir üniversitelerde hareket vardı, feministlerde hareket vardı. Ve son bir kaç senedir bir avuç insan olarak haftanın [...] → Yazının devamı…

Bianet: “Sağduyulu Gençler” Hareketi – Murat Sevinç

eylem

Sağduyulu Gençler adlı bir grup oluşturdular ve bu konulara dair yazarak, ülke hakkında söz sahibi oluyorlar. Bir de blog kurmuşlar. Mutlaka okunmalı ve hatta yazılarla şenlendirilmeli. 2013’ün Mayıs sonu, Türkiye’nin demokrasi tarihinde “Hayırlı Cuma” olarak anılacaktır. Aynen “gulu gulu dansı” diyen Hocası gibi, “tencere tava” şakaları yapan siyasetçinin ne dediğinin bir önemi yok şu anda. Herkes bildiğince düşünür ve konuşur. [...] → Yazının devamı…

Birdirbir: Bir ağaç gibi, bir orman gibi – Merve Erol

turkiye

31 Mayıs isyanı hız kesmeden günleri deviriyor. Bütün memleket çalkalanıyor, Gezi Parkı ve Taksim Meydanı hiç boş kalmıyor. Dostluk ve dayanışma hikâyeleriyle beraber, ölüm haberleri de birbiri ardına geliyor, yaralı sayıları artıyor. “Başbakanını yedirtmeyen” iktidar ise, valisinden emniyet müdürlerine, kurşun sıkan polisine, hiçbir sorumluda bir hata, bir kusur bulamıyor. Daha önce hiç böyle bir şeyle karşılaşılmamıştı. Şimdi, yaşanan ve yaşanmakta [...] → Yazının devamı…

Bianet: İzmir’den direnişe bin selam – Berkant Çağlar/Melike Futtu

izmir1

Bu direnişe yüklediğimiz anlam belki doğrudan içeriği ile uyuşmuyor fakat etrafımızı saran bu hareketlilikten ilham alabileceğimiz çok fazla nokta var. İzmir, giderek artan kitlesi ile Cumhuriyet Mitingleri’nden farklı bir bütünlük sergiliyor. Bu bütünlük, İstanbul, Ankara ya da Eskişehir’dekinden çok farklı değil. Farklı toplumsal gruplar bir arada politik talepler dile getiriyor. Belki de en büyük ayrışma bu noktada başlıyor. İzmir’de direniş, [...] → Yazının devamı…

Bianet: İsyanın öngörülmezliği “Çapulcular” ve değişim – Güven Gürkan Öztan

militan

Başkaldırılar ve tüm devrimler, kolektif eylemliliğin en önemli öğesi olan dinamizmi, bilinemezliği ve değişimi içinde barındırır ve sonuçları itibari ile de belirli bir çerçeveye oturtulması mümkün değildir. Her başkaldırı, her devrim tahmin edilemez, öngörülemez ve biriciktir. Zira ne kadar teorik şablonu, hazırlığı önceden düşünülse de belirleyici olan pratiğin kendisidir. Koskocaman bir hanedanı yerinden oynatıp uzun vadede dünyanın siyasi iklimini değiştiren [...] → Yazının devamı…

Bianet: Başbakan ekonomik istikrarı tehdit ediyor – Bülent Danışoğlu

marx

Başbakanın güç gösterileri artık ekonomik istikrarın önündeki en önemli tehdit oldu. İstikrar, bundan sonra ancak herkesi ikna etme yollarını arayarak ve otoriteleri uzlaşmaya zorlayarak sağlanabilir. Taksim’de başlayıp bütün kentleri saran toplu direnişlerden sonra ülkedeki her şeyin değişeceğini bir kaç gün içinde fark etmeyen kalmadı. Her ne kadar toplumsal olaylardan bağımsızmış gibi algılanması için bir çaba olsa da, ekonomi de söz [...] → Yazının devamı…

Bianet: “Meşru Müdafaa Cemiyeti”nden bildiriyorum – Burcu Karakaş

taksim-akm

Taksim’de yaşanan komün ortamını tecrübe etme fırsatı yakalayamayanlar, çok şey kaçırıyorlar. Gerçekten şahane işler dönüyor. Yabana atılarak Fas’a gidilecek cinsten değil yani. Taksim’i gör(e)meyenler için, şu an orada hala inanılmaz şeyler oluyor. En başta, ne meydanda ne de İstiklal Caddesi’nde tek bir üniformalı polis var. Meydan çevresine barikatlar kurulmuş. AKM’nin çatısına “Boyun eğme” pankartı asılmış. Taksim kelimenin tam anlamıyla “alınmış” [...] → Yazının devamı…

Birikim: Boyunuz devrilsin – Erdoğan Özmen

John Carpenter’ın olağanüstü güzellikteki filmi Şey’de (The Thing), Kuzey Kutbundaki bir araştırma takımının üyelerini acımasızca teslim almaya başlayan yabancı bir yaşam-formu anlatılır. İşgal edici/sömürgeleştirici amaçları doğrultusunda sadece insanları değil, başka her şeyi –köpekleri filan- ele geçiren, -deyim yerindeyse- onları içeriden eriten ve yok eden “Şey”, bütün bedenleri ürkütücü hibridler halinde bir araya getirir. Film boyunca şöyle düşünmemiz istenir sanki: Bir [...] → Yazının devamı…