Yurt: Taksim direnişinden THY grevine – Atilla Özsever

AKP’nin 11 yıl boyunca adım adım oluşturduğu baskı ve otoriter rejimine karşı halk nihayet isyan etti. Taksim’deki Gezi Parkı’nda başlayan direniş, dalga dalga tüm yurda yayıldı. Esas karakteri itibariyle AKP karşıtlığına dönüşen bu hareket, 4+4+4’le ilgili eğitim yasasından kürtaja, içki yasağından gündelik yaşam hakkına müdahaleye, cumhuriyet değerlerine saldırıdan neoliberal politikaların yarattığı geçim sıkıntısına ve nihayet doğanın tahrip edilmesine kadar varan bir dizi soruna karşı oluşan büyük bir öfkenin dışa vurumuydu. Polis devleti anlayışının bütün şiddetine rağmen artık korku duvarı da aşılmıştı…

1 Mayıs’ta girilemeyen Taksim Meydanı’na 1 Haziran’da büyük bir coşku ve kararlılıkla girildi. Toplamı itibariyle bir milyona yaklaşan kalabalık karşısında polis çekilmek zorunda kalmıştı. Devrimcilerden sosyalistlere, sosyal demokratlardan ulusalcılara, çevrecilerden herhangi bir siyasi aidiyeti olmayanlara değin çok geniş bir katılım söz konusuydu. Açık bir siyasi bir yönlendirmenin olmadığı, kendiliğindenliğin ağır bastığı geniş bir cephenin oluşumu dikkati çekiyordu.

Bu koşullar dikkate alındığında; Taksim direnişinden önce THY grevini desteklemek amacıyla çağrı yapan emek ve meslek örgütlerinin 3 Haziran’daki eylemine önemli bir katılım bekleniyordu. Taksim’deki direnişe katılan bir çok kuruluşun da, Hava-İş’e destek vermek amacıyla 3 Haziran Pazar günü Yeşilköy’deki grev yerinde olacağı yönünde açıklaması vardı.

Pazar günkü eyleme ancak bine yakın kişi katıldı. Aslında en az 10 bin kişi olmalıydı. THY grevine destek için verilen gazete ilanlarında, DİSK, KESK, TTB, TMMOB, İstanbul Barosu, İstanbul Diş Hekimleri Odası, İstanbul Eczacılar Odası, Şof-Der ve Sendikal Güç Birliği Platformu’na (SGBP) bağlı 10 sendikanın ismi yer alıyordu.

Destek eylemine genel başkan düzeyinde DİSK, İstanbul Tabip Odası ve Türk-İş’teki muhalefeti temsil eden SGBP’ bağlı Petrol-İş, Tek Gıda-İş, Kristal-İş, Deri-İş ve TÜMTİS başkanları katıldı. SGBP’nin diğer 5 sendikasının genel başkanı yoktu. DİSK Genel Başkanı dışında bu konfederasyona bağlı sendikaların başkanları da göze çarpmadı. KESK’ten hiçbir üst düzey yönetici yoktu. İlanda yer alan diğer meslek kuruluşlarının yöneticileri de genelde gelmemişti.

Sadece çeşitli sendikaların sınırlı sayıda merkez yöneticisi ve şube başkanları vardı. Bu arada grev mahalline ilk gelen eski DİSK Başkanı ve CHP İstanbul milletvekili Süleyman Çelebi oldu. Kitlesel düzeyde katılan sendikalar ise, Petrol-İş, Kristal-İş, Deri-İş, TÜMTİS ve DİSK’e bağlı Tekstil sendikası idi. Öte yandan grevin esas sahibi olan ve 14 bin üyesi bulunan Hava-İş’in de daha geniş bir katılım sergilemesi gerektiği ifade edildi.

Yapılan konuşmalarda da belirtildiği gibi THY grevinin başarılı olması ya da olmaması işçi sınıfı hareketini büyük ölçüde etkileyecektir. Taksim direnişinin morali ile oradan da daha büyük bir katılım bekleniyordu ancak direniş yorgunluğu ve oradaki etkinliğin ağır bastığı belirtildi.

Taksim direnişindeki gözlemlerimiz, katılanların neredeyse yüzde 85’inin genç ve genelde ücretli kişiler olduğu idi. Ama hemen hemen hepsi sendikasızdı. Bu hareketin Tunus ve Mısır ya da ABD’deki Wall Street ve İspanya’daki “Öfkeliler” hareketi gibi belli bir süreçte sönümlenmemesi için hem sendikal hem de siyasal bir önderliğe ihtiyacı bulunuyor. Kuşkusuz şimdilik erken gözükebilir ancak bu olguyu da dikkate almak gerekiyor…

Atilla Özsever
4 Haziran 2013
Kaynak; yurtgazetesi.com.tr