Direniş günlerinde duvara yazılan bir yazı aslında her şeyi özetliyordu: “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak! Sil gözyaşlarını!” Sokağın hali, siyasetin hali bu söz çerçevesinde şekillenirken hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı bir başka alan da futbol olacak. Bunun bilincinde olan iktidar ve adamları önlemlerini alelacele e-bilet uygulaması gibi, kombine kart taahhütlerine kaçak maddeler eklemek gibi gülünç hareketlerle almaya çalışsa da engellemeleri kolay gözükmüyor. İstanbul’da başlayan direniş diğer şehirlere sıçramış olsa da bu durum İstanbul’un ilgisini çekme konusunda yetersiz kaldı. İstanbul yine medya ve reyting olarak diğer illerin görmezden gelinmesini sağladı. Futbol sahalarında da aksini düşünmek iyimserlik olur. Şimdiden şunu söyleyebiliriz ki İstanbul statlarında olacak “tepkimsi” hareketler Anadolu şehirlerinde yaşanacak tepkilerin önüne geçecektir Süper Lige baktığımızda “direniş”in üst seviyede olduğu illerden İstanbul dışında; Ankara, Eskişehir, Antep ve Kayseri göze çarpıyor. Kayseri’de neler olup “olmayacağına” dair ipuçlarını Süper Kupa’da gördük. Antep’te ise kulüp taraftarlarından bağımsız bir yapı sokaklarda olduğu için onlar için de bir şey söylemek güç olacak. Özellikle takımlarının bu sezon sıkıntılı bir süreç geçireceğini düşünürsek takımlarını protesto etmeleri daha yüksek bir ihtimal gibi gözüküyor. Eskişehir ise direniş şehitlerinden Ali İsmail’in yitirildiği kent… Eskişehirspor taraftarlarının da katıldığı direnişte pankartlarıyla “19 Haziran 1965’ten beri bozuk düzene direniyoruz” diyordu. Forumlarda da bireysel olarak kendilerini gösteren Eskişehirspor taraftarları Es Es bandosunun sesine direniş sloganlarıyla ses katması muhtemel gözüküyor. Özellikle tribün kültürü olarak da zaman zaman polislerle gerilim yaşayan Eskişehirlilerin bu sezonu da gerek tribün yasaklarıyla gerekse olası siyasi protestolarla zorlu geçeceğe benziyor.
ANKARA EMNİYET BU NE REZALET!
Direnişin bir başka kalesi Ankara ise rengini sezon başlamadan belli etti. Kennedy Caddesinde, Dikmen’de Kızılay’da gerek Ankaragüçlüler gerekse Gençlerbirlikliler çatışmaların birebir içinde oldu. Bir gözünü kaybederken üzerinde Gençlerbirliği forması olan Murat Özdemir’in o bakışları hâlâ akıllarda… Yine mizahın üst seviyede olduğu bir Kennedy akşamında TOMA harekete geçerken üzerinde Ankaragücü forması elinde bahçe hortumu ile TOMA’ya su sıkan Ankaragüçlü de akıllarda… İki kulübün tribünlerdeki ortak tezahüratı genelde “Ankara Emniyet, bu ne rezalet” olurken bu sezon yine bunu sık sık tekrar edeceklerini düşünüyorum. TSYD Kupası vasıtasıyla bu sezon ilk kez tribündeki yerini alan Gençlerbirliği taraftarı ilk tepkisini de gösterdi. Siyasi sloganın yasak olduğunu belirten acar İçişleri Bakanını kendi silahıyla vuran Gençlerbirlikliler bir süre sadece “SİYASİ SLOGAN” diye bağırdı. Ardından “Hüloooğğğğ” safhasına geçen Kırmızı Karalı taraftarlar finali de “gol ata gol ata kazanacağız” , “her yer Kırmızı her yer Kara” ile yaptı. “Stop NATO” pankartıyla yeşil sahada NATO sürecine ve 1 Mart Tezkeresine en net tepkiyi koyan Gençlerbirlikliler bu sezon ligde de çokça kendilerinden bahsettirecektir. O gün Beşiktaş-Ç.Rizespor maçında atılan “Her yer direniş her yer Beşiktaş” sözü kadar bu atılan sloganların değerinin olmaması da en başta söylediğim konuya denk düşüyor. Ankara’nın diğer kulübü Ankaragücü taraftarları da polisin “yenemediği” tribünlerden. Her yerde atlı polislerden tutun da çevik kuvvete kadar birçok yolu deneyen polis Ankaragüçlüleri kendince “uslandıramadı”. Bu sezon da Ankaragüçlüler ilk 8 hafta 19 Mayıs Stadı’nda maç izleyemeseler de “Diriliş” dönemine yakışır bir tribün performansı sergileyecektir.
ANADOLU’DA DİRENİŞİN TRİBÜNLERİ
Bir alt ligde ise “Allahına kadar diren Adana” diyerek sokaklara çıkan, acıyla büyümüş çocukların biber gazıyla dalga geçtiği Adana var. Adana Demirspor tribünlerinin siyasi tavrı-tutumu zaten biliniyor. Bu Gezi Direnişi sürecinden de alınlarının akıyla çıkan “şehrin asi çocukları”, ilk fırsatta Kayserispor’la oynanan sezon açılış maçında Gezi’ye selamını çaktı. Bu selamı sezon içinde sık sık duyacağız. Aynı ligdeki İzmir temsilcisi Karşıyakaspor taraftarları da direnişin içinde olan gruplardandı. İzmir’de yapılan gözaltı operasyonlarında Karşıyakaspor tribün liderleri de gözaltına alınmış ve salıverilmişti. Bu gözaltı olayı tam da Suat Kılıç tribün liderleriyle akşam yemeği yerken oluyordu. Bu olay da maalesef çArşı üyelerinin gözaltına alınması kadar ses getirmedi. Yine aynı ligdeki bir başka takım olan Mersin İdman Yurdu taraftarları ise ligden düşmelerine de gönderme yaparak “Biz halkız, halk düşmez” pankartıyla alanlarda oldu. Onlar da tribünden bu sıcak günlere gönderme yapacaklardır. En merak edilen takımlardan biri ise 2. ligde mücadele eden Hatayspor olacak. “Halk Savaşı” kavramından barikatlarıyla, inançlarıyla küçük örnekler sunan Hatay halkı, direnişi hayatının baş köşesine koymuş durumda. Abdullah Cömert’in hemşerileri onu tribünde yaşatmaktan ve anmaktan da geri durmayacaklardır. İstanbul’un dışındaki şehirlerde İstanbul’un uzağında polis şiddetinin çok yakınında, güzel goller izleme garantisinin olmadığı ama tribünlerinde güzel hareketlere garanti veren bir futbol sezonu başlıyor. Muhtemeldir ki İstanbul onların sesini duymasa da, görünmez de kılsa onlar yine “Her yer Taksim, her yer direniş” sözünü bol bol dillendirecekler. Çünkü tribünler direnmeyi “çok iyi bilir”…
Hakan Karakoca
17 Ağustos 2013
Kaynak; evrensel.net