Fraksiyon org: Acılar yarışır – Barış Yıldırım

acilar-yarisir

Kim demiş, neresi ağrırsa canın oradadır diye? Bazı yerler daha çok ağrır…

Kim demiş acılar yarışmaz diye? Kesilen parmakla kırılan boyun, dövülen kadınla vurulan çocuk, gazdan “bayılmak”la kurşunlanıp “ölmek” neden yarışmasın? Hatta yarışa bile gerek yok, ikinciler hükmen galip sayılır.

Kim demiş, kavganın ve duyarlılığın öncelikleri olmaz diye? Enerjimiz sonsuz olmadığına göre, öyle vakitler gelir ki, enerjimizi üşüyen kedilerden çok donan Wan’lı çocuklara hasrederiz, kedileri çok sevdiğimiz halde. Terry Eagleton’ın sorusu geçerlidir: “Top peşinde koşturan iki çocuğun El Salvador kurtuluş mücadelesi kadar önemi olduğunu söyleyen birine diyecek tek şey var: Ciddi misin?”

Acılar yarışır yarışmasına, ama yarıştırmamak gerekir

Acıları yarıştırmamak gerekir, çünkü bu yarışın sürpriz bir sonucu vardır: Acıları zerrece azaltmaz. Çoğalttığı bile söylenebilir. “Senin canın benimki kadar acımıyor” denilen, kendisini anlaşılmamış hisseder, incinir. “Senin canın daha çok acıyor, ama diğeri daha çok bağırıyor” denilen, kendisini yalnız bırakılmış hisseder, küser.

Allah peygamber aşkına, hanginiz eşine, dostuna, sevgilisine “Senin sorunun benimkinin yanında ne ki?” demedi? Ve hanginiz bunun ilişkiyi kötüleştirmekten başka bir halta yaradığını gördü?

İki insan ilişkisi için geçerli olan iki halk için çok daha fazla geçerlidir.

Ama yine de, yazarlık alışkanlıklarınıza göre, kaleme ya da klavyeye sarılıp: “Anlayamazsınız. Kürtleri sanmıyorum ki öyle bir kaç kez gaz yiyince anlayasanız” yazıyorsunuz; “Gezi Ruhu dediğiniz şey Gewer’e kadar ulaşmıyor orada yaşanan katliamı görmüyor, susuyorsa o ruha Fatiha okuma”ya kalkıyorsunuz. Bunu “Gever’e bakıp Gezi’yi vicdan ile boğma” çabası olarak gördüysek, gücenmeyin. (*)

Halk hareketini anlayamamak

Burada yaşam koçu gibi incinmekten, gücenmekten, sevgililikten falan bahsediyorsam yanlış anlaşılmasın: Bahsettiğim bu bakış bir ruh hali dalgalanmasından ya da iletişim becerisi eksikliğinden kaynaklanmıyor. Halk hareketlerinin aceleci iyimserliklere de aceleci kötümserliklere de gelmeyen karmaşık doğasını anlama güçlüğünden kaynaklanıyor.

Gezi’den önceki öğrenilmiş kötümserlik (“Burası bizim değil bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi”), isyan günlerinde esrik iyimserliğe dönüştü (“Bu halk bi harika dostum!”). İkincisi ilkinden evladır, kabul, ama yaz yağmuru gibi yaz sarhoşluğu da kısa sürer. Kışa insanı canından bezdiren bir başağrısıyla (daha da beter kötümserlik) uyanmamak için halk pınarından bol bol su içmek gerekir.

Metaforu zorlamak pahasına devam edeyim: Bu pınarın suları biraz soğuktur: dişlerinizi sızlatabilir. Ama faydalıdır da: taş döker. Dökülen taşların en acı vereni, kitlelerin kısa vadede büyük değişiklikler geçirmesi beklentisidir.

Gezi’den Lice’ye güçlü bağlar kuruldu, çünkü Gezi günlerinde sokaklar canlıydı. Gezi’den Gever’e o kadar güçlü bağlar kurulmadıysa bunun sebebi sokağın zayıf olması: Kardeşlik, direniş ikliminde serpilen bir çiçektir.

Üstelik, Gever protestolarının zayıf olmasının tek nedeni bu da değil. Bu eylemlere özellikle de metropollerdeki Kürt katılımının Gezi’ye Kürt katılımının katbekat altında olduğu söylenebilir. Kürt siyasi hareketi süreci katliam değil “provokasyon”, sürecin asıl sorumlusunu AKP faşizmi değil “AKP’nin cesaretsizliği”, hatta AKP’ye “paralel” bir “devlet” olarak adlandırmakta ısrar ettiği için, –Kürdistan gençliğinin daha spontane nitelikli eylemleri hariç– epey “düşük profil”li bir karşı çıkış sergilendi.

Velhasıl dostlar, eleştiri copunu Kürt halkı adına Gezi’nin dizlerinin altına fazla vurmayın, çünkü o Kürt halkının da direnişiydi. Üstelik, isyan mevsimi çağıl çağıl geri döndüğünde yeni Lice’ler yeni Gever’lere karşı yürümek için o dizlere ihtiyacımız olacak.

Notlar:

(*) Evet, Yüksekova’nın Kürtçe ismi “Gewer” değil “Gever” diye yazılır. Son dönemde Kürtçe sözcükler yazılır ve telaffuz edilirken bir ekstra-QWX’lemedir peyda oldu.

Sırasıyla anılan ve alıntılanan metinler:

Terry Eagleton: Ideology: An Introduction
Ece Temelkuran: ‘Ölmek ve Bayılmak’
Leyla Alp: ‘Karşının solcusu ya da Gezi’nin Ruhu’
Evren Barış Yavuz. ‘Gever’e Bakıp Gezi’yi ‘Vicdan’ İle Boğmak’
Ayrıca bkz.

“Deli Gaffar”, ‘Ece Temelkuran Neden Bizi Sevmiyor ?’

12 Aralık 2013
Kaynak: fraksiyon.org