Gelecek: Forumlarda neler oluyor?

Park ve meydan forumları bir ayını çoktan doldurdu. Epeyce birikmiş fikir, deneyim, plan, program ve gözlem ortaya çıktı.

Devlet “parka dokunmayacağız” diye hile yapıp meydanı saran barikatlara, sonra alana, en son da parkın içine cebren ve hile ile saldırıp Gezi Parkı’nı zapt ettikten, bütün çadırlarımıza girdikten, bütün revirlerimizi, mutfaklarımızı, devrim marketlerimizi dağıttıktan, bütün komün eşyalarımızı ele geçirdikten, özelleştirdikten ve meydanın her köşesini bilfiil işgal ettikten sonra…

[Sevgili devlet sevicileri; lütfen hepiniz ilk kelimeye dikkat kesiliniz. Şair Gençliğe Hitabe’yi burada sadece metafor olarak kullanmaktadır…]

Gezi’de yarattığımız, henüz filiz halindeki o güzelliği kendiliğinden park forumlarına taşımıştık. Park ve meydan forumları bir ayını çoktan doldurdu. Epeyce birikmiş fikir, deneyim, plan, program, gözlem olmalı; öyle değil mi?

Kanıksanmış kötümserlikten Gezi’nin iyimserliğine

Tamamen kendiliğinden yaşanan bu geçiş süreci, Taksim Meydanı’ndan ayağını çekmeme inadı ile birlikte gitti. Devlet cephesinden, park forumlarının egemenler açısından ne denli tehlikeli görüldüğünü açığa vuran gayriihtiyari açıklamalar yapılsa da…

[Bkz. Yalancı Valinin “Forumlar yasal değil…” minvalindeki gevelemeleri]

forumlar bir yandan da, ecelleri gibi korktukları Taksim Meydanı’nda toplanma ve gösterileri engellemek, dikkatleri dağıtmak, Gezi’de ortaya çıkan enerjiyi kanalize etmek için –şimdilik– göz ardı edilen bir mecra oldu.

[Ama forumlara da sıra geleceeeek! Palalılarınızı ilk forumlara gönderdiniz, elbette ki kendiniz de çıkacaksınız karşımıza. Biliyoruz!]

Hepimiz biliyoruz herhalde; forumlara “ahha şimdi ‘fraksiyonlar’ birbirini nasıl yiyecek acaba, biz kendi kendimize birbirimizi yer bitiririz” diye girizgâh yaptık. Bu kötümser tahmini doğrulayacak epeyce gece yaşandı forumlarda, değil mi?

Düşe kalka ilerliyoruz…

Ama öyle forumlar da oldu ki, tüm o eski takozluklarımızı, pasımızı, kirimizi, günahımızı, kötü alışkanlıklarımızı sildi süpürdü… Çünkü yeni bir şey var kardeş! Güzel bir şey var! Hepimizi güzelleştiriyor. Eksiklerimizi, hatalarımızı yenilgiye mazeret etmemizi engelliyor. Üç gün sıkıldığımız forumda, dördüncü gün 1 haftalık enerji depoluyoruz. Öyle bir konuşma, öyle bir etkinlik, öyle bir eylem yapılıyor, yapıyoruz ki, aslolanın farklılıklarımız, eksiklerimiz ve hatalarımız değil, bunlarla ve bunlara rağmen birlikte ilerleyebilmek olduğunu görüyoruz. Ümitsizliğe kapılmıyoruz. “Allah kahretsin!” deyip sırtımızı dönüp gitmiyoruz. Tökezleye yuvarlana ilerliyoruz. Kısaca böyle gidiyor forumlar.

Forumların havası ne?

Forumlarda hangi havaların çalındığını da aşağı yukarı biliyoruz. Bayrakla hiçbir derdi olmayanlarla bayrakla diğer fikirleri dövebileceğini sananlar mesela, birbirini güzel güzel anladı. Anladı derken, şöyle anladı. Örneğin Yoğurtçu Parkı. Doğu Perinçek, içinde şu an hala kocaman bayrak asılı olan parka etmediği lafı bırakmadı. Çünkü derdi bayrak değil. Bunların derdi hiçbir zaman bayrak olmadı. Bayrakla başkalarını dövmek, bayrak mülkiyeti üzerinden başkalarını hizaya, hiyerarşiye sokmak oldu. Perinçek şahsında bizim Kemalist annelerimizi, babalarımızı, teyzelerimizi, eş dostumuzu kendi ulusalcı şablonlarına uydurmaya çalışanlar, forumların özgürlük havasından rahatsız oldular.

[“Benim Kemalist bacılarımın İzmir’de saçını çektiler…”]

Dertleri forumda bayrak olmaması değildi. Bayrak var, duruyor hala. Dertleri kendi ulusalcı, saldırgan, iş çevirmeci, ele geçirmeci, Kürt düşmanı, ırkçı, cinsiyetçi bakış açılarını hakim kılamamalarıydı. Kılamadılar, kılamayacaklarını da anladılar, epeyce ufak provokasyondan sonra gittiler. Gidenler öyle çok da değildi. Elinde bayraklı epeyce insan, bunlara güle güle bile demeden forumlara devam etti.

Şaftımızı düzeltiyoruz

Bayrak tacirlerinin ‘samimi’ bayraklıları arkalarında bırakıp terki forum eylemeleri, Gezi’nin bu memleketin şaftı kaymış siyasal coğrafyasında yaptığı düzeltmelerden ilki değildi. Bir diğeri, herkes hatırlayacaktır, “Diren Lice!” eylemleriydi. Kadıköy’de, Beşiktaş’ta ve daha birçok forum noktasında 96 1 Mayıs’ının coşkusu ve öfkesi ile yürüdü on binler. Bu kez “bir arada mücadele” fırsatı kaçırılmadan elbette.

Memleketin siyasi coğrafyasındaki bir başka şaft kayması ise, laik-dinci kayıkçı kavgasından kaynaklanıyordu. O konuda henüz yeryüzü sofraları seviyesindeyiz. Ramazan’da teravih namazına camiye giden Müslüman kadınlar, müezzin azarıyla kovuluyorlar. Mülk biriktirmek haramdır diyenler, şeytan ilan ediliyor. Ama henüz forumlarda bu sesleri hak ettiği kadar duyamıyoruz. Belki de forumların olduğu ilçeleri bir miktar artırmak, çeşitlendirmek gerek!

Forumlarda ne yapılıyor?

Kızlı erkekli oturuluyor. O da bir şey mi, solculu Kemalistli, Kürtlü Türklü Ermenili, ateistli Alevili Sünnili… Forumlarda İçişleri Bakanı’nın istese olmayan idamla yargılayabileceği kadar acayip şeyler yapıyoruz.

[AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi Mehmet Ali Şahin “Gezi eylemleri müebbetlik suç kapsamında değerlendirilmeli” dedi. Forumlara da bir kulp bulurlar.]

Mesela, gazeteciler üşenmiyor her gün bir forumda basın özgürlüğünü, haber alma özgürlüğünü, medyanın yapısını anlatıyorlar.

[İsmail Saymaz performansı ile göz dolduruyor.]

Ya da bizim 12 Eylül darbesi sonrası ilk kez yaptığımız şeyi dünyanın çeşitli yerlerinde görmüş, gözlemlemiş, bizzat içinde bulunmuş olanlar deneyimlerini aktarıyorlar.

[Metin Yeğin bu konuda ipi göğüslüyor. Kendisi şehir içi ulaşımla isyan geziyor ilk kez.]

Avukatlar direnme hakkı, hukuki haklarımız üzerine bizleri bilgilendiriyorlar. Evimiz basıldığında, gözaltına alındığımızda ne yapmalıyız, ne yapmamalıyız; bu işler nasıl oluyor, hepsini anlatıyorlar. “Direnişin Hukuku” diyorlar yaptıkları işe.

Örgütleri kapatılan mimar ve mühendisler, forum forum dolaşıp bugüne kadar neler yaptıklarını, betonlaşmaya, doğasızlaşmaya, yıkıma, talana nasıl direndiklerini, bugün neler yapıldığını, bunları nasıl görebileceğimizi, nasıl direnebileceğimizi anlatıyorlar. Mücella Hoca’yı herkes tanıdı artık. O ve daha nice hocalar, yabancılaştırıldığımız yaşamı ve doğayı bize yeniden hatırlatıyor, tanıtıyorlar.

Sanatçılar da forumların aktif katılımcısı. Onlar da az çekmedi AKP iktidarından. İşini kaybedenler, kara listeye alınanlar forumlardalar, deneyimlerini paylaşıyorlar.

Onun dışında, LGBT hareket forumlarda. Ne zaman düşsek tutup kaldırıyorlar yakamızdan. Gözümüzü açıyor, sıkıcı giden forumu kurtarıyorlar. Tabi bir de yerelin sorunlarını görmek var. On yıllardır oturup da hiçbir karar sürecine dâhil edilmediğimiz yaşam alanlarımıza müdahil oluyoruz. Her yerelde sorunlarla ilgili kararlar alınıyor, süreçler başlatılıyor. Bu haftalık yerimizi doldurduk ama forumlarda yazılacak çok daha ilginç daha birçok şey yapılıyor.

Kızlı erkekli!

4 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; gelecekgazetesi.org