BirGün: Yedikule Bostanları üzerine taleplerimiz

yedikule

Sevgili Okurlar,

Yedikule bostanlarının varlığından, belki son bir ayda gerçekleşen yıkımlar dolayısıyla geçtiğimiz günlerde haberdar oldunuz. Ya da İstanbul’da bin beşyüz yıl önce işlenip örülmüş karasurlarının eteğinde yine yüzyıllardır bostan olarak ekilip biçilen toprakların domatesini, marulunu, rokasını senelerdir tatmaktasınız. Sur içinde yer alan yaklaşık 60 dönüm ekilebilir bostan arazisinden 5-17 Temmuz tarihleri arasında 27 dönüm bostan arazisi kaybedildi. Geçtiğimiz hafta bir bostancı evini kaybetti. Kurulumları nasıl bir teknoloji, iş ve düşünce gücü gerektirdiyse, yıkımları da bir o kadar üzerine düşünülmesi gereken bu alanlar, kuşbakışı mimari bir planla yeniden düzenleniyor. Bir tarafta boş beyaz kağıtlar üzerine not edilmiş parsel numaraları, diğer yanda lüks konutların bahçe planını taklit eden bir mimari proje planı. Bu kuşbakışı düzenlemeler, alan araştırmasını, mahalleliyle konuşmayı, tarafsız uzmanlara danışmayı es geçen bir ivedilikle gerçekleştiriliyor.
Belediye’nin anlaşma yaptığı inşaat (Efor Yapı A.Ş. ve Yimtaş A.Ş.) ve mimarlık (Kutup Planlama) firmaları ihaleyi 2007 senesinde almış olmalarına rağmen, bu “park” projesinden 2013 Temmuz ayının başında Belgradkapı ve Yedikulekapı civarına dikilen iki levha aracılığıyla mahallelinin haberi oluyor. Alternatif yollardan, belediyede eşi dostu olan ya da bir kahvehane dedikodusunda bu konu kulağına çalınmış olan bir mahalleli belki vardır.

YARIMADADA YAP BOZ OYUNU

Belediye planları üzerine söylenceler dolaşırken, insanlar bu plan bizim evi de kapsar mı diye sorarken, belediyenin bilgilendirme ve katılımcılık kanallarında ciddi sorunlar olduğu aşikar. Büyüteçle baktığımızda bu “park” projesi, halihazırda Yedikulekapı dibine inşa edilmiş TOKİ “Yedikule Konakları”nın bahçesi gibi görünüyor. Fakat basında yer alan mega projelerle birlikte düşünüldüğünde, bu masum “park” projesinin, Fatih Belediye’sinin tarihi yarımada üzerinde planladığı büyük yap boz oyununun bir parçası olduğu anlaşılıyor.
Bunlardan biri Olimpiyatlar için tasarlanan kentsel dönüşüm projesi, diğeri Marmaray hattındaki tren yolu ve istasyonlarında planlanan devre dışı bırakma süreci ve bir diğeri de Yenikapı Projesi. Kente dair karar alma süreçlerinin kentlilere kapatıldığı bir durumla karşı karşıyayız. Yedikule Bostanları girişimi olarak hiçbir çıkar gözetmeksizin, ısrarla kentin geleceğine dair kararlarda söz söyleme talebinde bulunuyoruz.

BOSTANIN TARİHİ

Yaklaşık bir aydır devam eden bilgi edinme arayışı, bostanı yıkılan bir bostancının açtığı dava ve yapılan tescil başvuruları ertesinde 1 Ağustos’ta Yedikule Bostan Okulu kuruldu. Atalık yöntemlerle tohum ekmeyi, tava yapmayı, “lale” kullanarak incir toplamayı öğrenmek üzere toprakla uğraşmayı seven, bahçesini işler hale getirmek isteyen çocuk ve yetişkinlere eğitim verecek olan, öncülüğünü bostancıların ve mahalleli gençlerin yaptığı herkese açık bir okul. Bostanlarda meyve olarak her yıl tonlarca incir, dut ve nar yetişiyor. Tüketicisine ulaşmak için kilometrelerce yol kat eden, bozulmadan uzun süre bekleyebilmesi için buzhanelerde depolanan ve ilaçlanan gıdalar yerine yerel üretim ve tüketim hem sağlık hem ekonomi açısıdan tercih edilmeli. Yedikule’deki bostanlarda her yıl yetişen tonlarca semizotu, marul, dereotu, maydanoz, pazı, lahana, domates, biber, tere, karnıbahar, patlıcan, mısır, ve karalahana semt pazarlarında ve sur çevresinde satılıyor, fazla mahsul ise hal’e gönderiliyor.

Bu semtler arası meyve sebze trafiği Osmanlı döneminden beri devam etmekte. Osmanlı yadigarı taş örme kuyuları, havuzları, ve set duvarlarıyla yerleşik bir sulama sistemi sayesinde üretim yapan bostanlar kentsel tarım teknolojisinin tarihi bir örneğini oluşturuyor. Aramızdaki tarih araştırmacıları belediyenin müdahale ettiği bölgede iki tane sadrazam bahçesi tespit etti. Aslında bugün bu bostanlarda yapılan ne permakültür ne de çokuluslu şirketlerin denetimindeki büyük işletmelerin tarımı. Burada söz konusu olan kentin dokusuna ve altyapısına uyum sağlamış köklü bir üretim sistemi. Bu üretim sistemi sadece mekansal tarihin bir parçası değil, bostancı nesilleri arasında usta-çırak ilişkisiyle oluşmuş organik bağlar sebebiyle kültürel tarihin de bir parçası. Çoğunluğu çocuk yaşlarda Kastamonu’dan göç etmiş bugünkü Yedikule bostancıları, taş örme kuyu açmayı, havuz sistemini kullanmayı, tava yapmayı, sıkça yadettikleri Yane, Hristo gibi ustalarından öğrenmişler.

TALEP EDİYORUZ

İstanbul genelinde ve çeşitli semtlerde tepeden inme mega projelere karşı kent hareketleri hali hazırda devam etmektedir. Şirketlere iştirakçı belediyelerin yeni bir iş edinip katılımcı yerel yönetim kanallarını açmak yolunda somut çözümler üretmesini bu açık mektupla talep ediyoruz. Yedikule Bostanlarını Koruma Girişimi olarak yapılan yanlıştan bir an önce dönülmesini, proje kapsamında yok edilen ekili bostanların aslına rücu ettirilmesini, UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki İstanbul Karasurları’nın koruma alanı içinde kalan bostanların surların ayrılmaz bir parçası olarak bostan niteliğini koruduğu ve sürdürebildiği; kalan alanların ise güvenli, sağlıklı ve kamu kullanımına açık hale getirildiği bir düzenleme yapılmasını talep ediyoruz.

Yedikule Bostanlarını Koruma Girişimi

İletişim:
twitter: @YedikuleBostani
e-posta: yedikulebostanlari@gmail.com

6 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; birgun.net