Fıratnews: Kim demiş İstanbul Emniyeti’nde işkence yok diye?

İstendiği kadar karakollarda artık işkence yok densin, Gezi parkı açılışı günü polis amiri tarafından burnu kırılan ve gözaltına alınan Şef Aşçı Metin Toprak, İstanbul Emniyet Güvenlik Şube Müdürlüğü’nde, soyarak aramadan hakarete, yerlerde sürüklemekten tuvalet ihtiyacının engellenmesine kadar her türlü psikolojik işkenceye maruz bırakıldıklarını söyledi. Polislerin kendilerine su bile vermek istemediğini, “suyu tuvaletten için” diye hakaret ettiklerini belirten Toprak yaşadıklarını ANF’ye anlattı.

metin-toprak

Gezi parkının açılış günü olan 6 Temmuz 2013’te gözaltına alınanlardan biri de aşçı Metin Toprak’tı. Gezi parkı direnişini desteklediği gerekçesiyle 30 Mayıs’ta Nişantaşı’nda çalıştığı Elio Kafe’deki işinden atılan şef aşçı Toprak, o günden sonra demokratik hakkını Gezi parkı direnişi çerçevesinde aramaya başlamıştı.

DARP VE GÖZALTI SEBEBİ: KASK TAŞIMAK

Her Cumartesi olduğu gibi 6 Temmuz günü Taksim Dayanışmasının çağrısı üzerine Taksim meydanına gelen 27 yaşındaki Toprak yaşadıklarını şöyle anlattı: “ Oturduğum Tarlabaşı’ndan Taksim meydanına çıkarken, polis müdahalesi başlamıştı. İstiklal Caddesinde sığındığım Balo sokakta sırf başımda bisiklet kaskı olduğu için bir polis amiri tarafından darp edildim. Çantamdan çeken amir burnuma bir yumruk vurarak, çevik kuvvete gözaltı emri verdi. İstanbul Emniyet Müdürlüğüne götürülmek üzere bindirildiğim çevik kuvvet otobüsünde tekmelerle darp edilerek, çok ağır hakaretlere maruz kaldım. Bu insanlık dışı muamele emniyette de devam etti.

SUYU TUVALETTEN İÇİN DEDİLER

Emniyet Güvenlik Şubesine geldiğimde yaklaşık 52 kişinin daha gözaltına alındığını anladım. Aralarında Mücella Yapıcı, Ali Çerkezoğlu da vardı. Gece saat 23.00’de Bakırköy Devlet Hastanesine götürüldüm. Orada çekilen filmde burnumun iki yerden kırıldığı tespit edildi. Güvenlik Şubeye döndüğümde tüm karşı koymalarıma rağmen çıplak arama yaptılar. Bu keyfi uygulamaları protesto etmek için 52 kişi açlık grevine girdik. Su almak için dahi imza atmamızı istiyorlardı. Kabul etmeyince polisler dalga geçercesine tuvaletten su içebileceğimizi söylüyordu. İfademizi almaya kalkıştılar, susma hakkımızı kullandık. Suçlu muamelesi yapılarak parmak izi ve fotoğraf çekimi dayatmasını kabul etmediğimizde, bizi yerlerde sürükleyerek, zorla parmak izi bastırdılar. Sonra bir polis sağ, diğeri sol elimizi burkarak zorla fotoğraf çektirdi. Hastaneye götürüldüğümüzde bize köpek muamelesi yaptılar. Ellerimizi arkadan kelepçelediler ve durmak bilmeyen hakaretler savurdular.”

 7 KAT AŞAĞIDA ÜÇ SAAT HAVASIZ TUTULDUK

Emniyette 3 gün süren eziyet ve işkenceden sonra Çağlayan Adliyesinde, zeminin 7 kat aşağısında bulunan hücrelere atıldıklarını anlatan Toprak, “ 46 kişi üç saat boyunca havasız bir hücrede bekletildik. Savcılıkta sorulan sorular da gözaltına alınma şeklini aratmıyordu. Savcı çantamda ne bulunduğu, neden Taksim’e çıktığım gibi saçma sorular sordu. Yakında bize neden nefes alıyorsun diye de soracaklar” diye konuştu. Kendisini yumruklayan polis amiri hakkında da suç duyurusunda bulunduğunu aktaran Toprak, “ Ben ilk kez bu kadar insanlık dışı uygulamalarla karşı karşıya kaldım. Bir de utanmadan emniyette işkence yok diyorlar. Bu yaşananlar işkence değilse nedir? Ben sonuna kadar demokratik hakkımı kullanacağım” dedi. Tüm kamuoyuna çağrıda da bulunan Toprak, polis şiddetine uğrayan herkesin suç duyurusunda bulunmasını istedi.

Zeynep Kuray
12 Temmuz 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; firatnews.com

    This post is also available in: İngilizce