“Bugün ve diger 15 gun tarihe derin izler birakacak. tarihe sahit oldum, cok sukur balgam da kustum olucem sandigim gazi da yedim… orda olmek de isteyebilirdim sirf utancimdan… bir kere gittim ama yere düştüm yapamadım… gencler sizden cok utandim, cok imrendim ve hepinizin gozlerinden tek tek opmek istedim. benden 10 yas 15 yas kucuksunuz her biriniz, iyi de organizesiniz maskeler filan, abiniz gibi bir mendille cikmamissiniz yola. yere coktum, dedim burdan kurtulus yok artik bitti, citipiti bir kiz geldi gozlugunu cikar, agzini ac dedi… sikti sutlu birseyler, hala silmedim yuzumdeki izi utancimdan ve gururumdan.. biri geldi pogaca verdi elime ye bunu diye…niye nerden çıktı şimdi demedim yedim… arkaya gittim parkin icine, agaclar ah o agaclar yok mu yapraklarina baktikca gözum doldu, hışır hışır tertemiz havayı nefes alamayanların yüzüne üflediler… siz bizi kestirmediniz ben de bu gazı yere indirmicem dedi, nefeslerimizi açtı, hayatımın en güzel havasıydı yemin ediyorum, öyle temiz öyle serin ki… geri giderken panik yapmayın yavaş gidin orta yolu açık tutun diye bağırıyorlar. o kadar bilnçliler ki çocuklar ve o kadar organizeler ki.. geriye bir anda panikle gitsek, arkamız yüzbinlerce insan dolu izdiham olacak. gençler sakinleştiriyor, ölücem dediğim anda, kusacakken, nefesim bitmişken bile bu serin kanlı delikanlıların sesi toparlıyor insanı.. acayip bir durum… koridor oluşturdular, yaralılar geçsin diye, adam kan içinde omzuma çarptı, özür diledi… bu denli bir dayanışma, o gaz bulutu içinde birbirini ezmemek için parmak ucunda yürüyenler, tenteler simge oldu diye üzerine basmadan hoplaya zıplaya gittik o yoldan geriye, varamam dedim ama en umutsuz anımda yanımdan beyaz önlüklü doktorlar gidip, kan revan içindekiler geçsin diye, el ele tutuşup şerit oluşturan yani acil yardım yolu yapan insanları gördüm omuzlarına dokuna dokuna yaşam koridoruna ilişmeden gittim ağaçların hışırtısının altına… divan otel önü revire çevrilmiş, ceylan da diğer oteller de açmışlar kapılarını göstericilere… dayanışma hat safhada, kız çocuğu kayboldu iki dakikada twitter üzerinden buldular, ne elektrik var ne bir şey, her yer karanlık, göz güzü görmüyor ama çok güzel göründü herkes gözüme, çok güzeldi ağaçlar, gazdan mı bilmem ama insanlığı tekrar gördüm, kardeşliği iliğime kadar hissettim ya o zor anda bile… gençler, tecrübeliler dinlendikçe geri gitti, ben gidemedim özür dilerim, yanımda kayınvalidem ve kardeşleri 50 üzeri hepsi ‘gün gördük biz, gençler ölmesin biz gidelim bizi öldürsünler’ diyen dersimliler… onları alıp uzaklaşmam gerekti, eşim kısıtlı haber sitelerinden gezi’ye gireceklerini öğrenmiş kaçın diye telefon açtı… döndük o koşuşturmada birbirimizi kaybettik… bulduk tekrar geldik eve… bebeğimi gördüm beşiğinde uyuyor, gözlerim doldu yine, öptüm onu… umutsuzum umutluyum karma karışığım ama bebeğimi ‘devrim kitap evine’, ‘beleş markete’ götüremeyeceğim için içim yanıyor… yakmışlar.. gerçekten çok yorgunum ama allah belanızı versin artık diyecek kadar soluğum hala var… size bin teşekkür ve bin selam olsun arkadaşlar, beni umutlandırdınız duygulandırdınız… siz var oldukça karanlık yenmeyecek bundan adım gibi eminim… biz yenilmedik bu daha başlangıç… seni akıttığın kanda boğacağız faşizm…”
11 Haziran 2013
Kaynak: Ekşi Sözlük
This post is also available in: İngilizce