D.E. hangi sokak üzerinde ve ne kadar yürütüldüğünü bilmiyor. Hatırladığı şeylerin bedeninde gezinen eller ve başı eğilmiş bir biçimde ilerlerken gördüğü parke taşları olduğunu söylüyor. Avukat Ayşen Akçay ise Ankara’da eylemlerin ilk haftasında ortalama 260 kadının gözaltına alındığını ve bunların hepsinin tacize uğradıklarını ifade ettiklerini anlatıyor.
“Keşke dövselerdi, üzerime cop inseydi keşke. Taciz çok daha ağırdı. Bir sürü el üzerimde, her yerimdeydi… Kimlerin elleriydi onlar bilmiyorum. Kaç el var bedenimde sayamıyordum. O polislerin yüzlerini görmüyordum, kendilerini tanımıyordum, ama elleri bedenimde geziniyordu. ‘Senin hoşuna gidiyordur bunlar orospu” diyorlardı. ‘Anarşist orospu sen mi kurtaracaksın ülkeyi?’ diyorlardı. ‘Seni bir geneleve koyup orda çalıştırmak lazım’ diyorlardı.
Çok yaralanıyordum, çok acı çekiyordum. Sonra hissizleştim bir anda. Hissizleştim ama o yol beni yaşlandırdı.”
Bu cümleler ODTÜ son sınıf öğrencisi D.E.’ye ait. Sözünü ettiği yol ise, Gezi Parkı eylemlerine destek vermek amacıyla gittiği Kızılay’da, gözaltına alınırken otobüse doğru götürüldüğü yol. Hangi cadde ya da hangi sokak üzerinde ve ne kadar yürütüldüğünü bilmiyor. Hatırladığı şeylerin sadece o eller ve başı eğilmiş bir biçimde ilerlerken gördüğü parke taşları olduğunu söylüyor.
Amaç psikolojiyi bozmak
Alınmadan önce, kadınların gözaltında tacize uğrayabileceği hiç aklına gelmemiş D.E.’nin. Ve bunun ne kadar yakıcı olduğu… “Kadın-erkek herkesin göz altında dayak yediğini, ama kadınlar daha kırılgan oldukları için bundan daha çok etkilendiklerini düşünüyordum” diyor. Şimdi ise kadın ve erkeğe yönelik şiddetin birbirinden farklı olduğunu söylüyor, öyle deneyimlemiş. Kadınların hem dayak hem de taciz ile çift taraflı saldırıya uğradığını ve şiddet üstü şiddet gördüklerini dile getiriyor. Bu şiddetin nedenini ise şöyle açıklıyor:
“İnsanları dövmekteki salt neden onlara fiziksel olarak zarar vermek değil. Onları döverken aslında psikolojik olarak zarar vermeyi amaçlıyorlar. Bir erkeğin dövülmesi o erkeğin gururunu incitecekse onu dövüyorlar. Bir kadının tacize uğraması o kadını kıracaksa onu taciz ediyorlar. Daha çok insanları psikolojik olarak bitirmeye ve korkutmaya yönelik yani bunlar… Beni dövmediler, çünkü gerçekten insan psikolojisinden anlıyorlardı; çok korkmuştum ve beni copla daha ne kadar korkutabilirlerdi ki? Ben içimden keşke cop yesem dedikçe onlar bana başka şekilde davrandı. Psikoloji de insan sağlığının bir parçası ve benim sağlığım bozuldu. Kaç terapide geçer ki böyle bir şey? Kaç kutu ilaç kullanmak gerekir?”
Tacize uğramayan kadın yok!
Ankara’daki Gezi eylemleri sürecini yakından takip eden Avukat Ayşen Akçay, henüz süreç tamamlanmadığı için ellerinde gözaltı istatistiği olmadığını, fakat tahmini olarak ilk bir haftada gözaltına alınan kadınların sayısının 150 ila 400 arasında değiştiğini söylüyor. Ancak bu süreçte gözaltında görüştükleri kadınların hepsinin cinsel tacize maruz kaldığını ifade eden Akçay, kadınların gözaltındayken polislerden duyduğu ortak ifadeleri ise şöyle sıralıyor: “Orospu”, “kaltak”, “sürtük”, “komünist fahişe”, “Sus yoksa seni domaltır s.kerim burada”, “Bunların hepsine kendini s.ktirdin bize mi s.ktirmeyeceksin”, “(kadınların cinsel organlarına vurarak) Hoşuna gitmiştir orospu senin”, “Seni döve döve öldürürüm.”
Akçay, sadece kadınların değil erkeklerin de tacize maruz kaldığını ve fakat bunu dillendirmekte zorlandıklarını hatırlatarak “Türkiye işkencehaneleri erkeklerin cinsel organlarına yıllarca saldırıda bulunmuştur. Kalıcı sakatlık ve kısırlıklar olmuştur” ifadelerini kullanıyor. Kadınların gözaltı sürecinin erkeklerden daha sert geçtiği yönünde bir tespit yapmanın mümkün olmadığını dile getiren Akçay, “Hayatında ilk kez fiske yemiş bir insan ile gün boyunca dayak yemiş insan arasında bizim nezdimizde fark yok” diyor.
Filiz Yavuz
29 Haziran 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; filizyavuz.wordpress.com
This post is also available in: İngilizce