Adana forumlara başlamıştır

Günaydın. Dünkü iletilerimde az da olsa bir şeyler paylaştım. Bugün de öyle olacak. Adana Forumlara başlamış yokluğumda.

Parka girdiğimde gördüğüm “boşluk” ürküttü beni. Sanki 27 Mayıs öncesi gibi tenhaydı. Park girişinde konuşlanmış güvenlik aracı… Biraz ilerledim, her akşamki oturma alanında “yaşlılarım” yoktu. Hiç tanımadığım, kısa sohbette direnişi bile bilmeyen, kişiler olduğunu anlamak ta üzücüydü.

Gezi olaylarına kadar Atatürk Parkı pek te uğradığım bir yed değildi. Adana’yı bilenler anımsayacaktır. Parkın bir girişi Ziyapaşa, diğer girişi Atatürk Caddesidir. Birinden diğerine en kestirme yol parktan geçmektir. Orada bir Anfi varmış, bilmiyordum düne kadar. Direnişçiler film gösterisi yapacaklarını duyurmuşlardı. Sora sora Bağdat bulunur derler ya, sora sora anfiyi buldum. Birkaç genç tatlı bir yorgunluk içinde oturuyorlardı. Yorgunluk diyorum, çünkü çok kirli olan anfiyi çamaşır sularıyla temizleyip dezenfekte ederek geceye hazırlamışlardı. Sonradan öğrendiğime göre Kadınlardan istemişler temizlik yapmalarını onlar hergün yaptıkları bu işi bu kez erkeklerin yapmasını istemişler.:=))

Sonuçta tertemiz sıralara gönül rahatlığıyla oturup etkinliğin başlamasını bekledik. Yavaş yavaş anfi doluyordu ama film hazırlığı yoktu. Sonra elektrik sorunundan dolayı gösterimin olmayacağını, forum yapılacağını söylediler.

Kalabalık arttı, bir kolaylaştırıcı forumu yönetti. Herkesin söyleyecek bir sözü olduğundan zaman zaman karışıklık oldu. Bu karışıklık ikinci bir kolaylaştırıcı (bu kez kadın) ile çözüldü.

“Nöbetçi kütüphane oluşturmak, yeni bir parti kurmak, işssizlik (yanızca Kürt kökenlilerin sorunu gibi anlatılsa da karşı çıkılarak genel bir sorun olduğu kabul edildi), Başbakan’ın kışkırtan söylemlerden vaz geçmesi, gençlere olan güven, güvensizlikten duyulan özürler, birlik olmak, korkmamak, korkunun aşıldığını kabul etmek, direnişi sürdürmek” başlıklardan birkaçı…

Forum sürecinde yanıbaşımızda olan Çifteminare’den yükselen ezan sesi üzerine gençler saygı gösterip ara verdiler konuşmaya.

“Alkışlamak ses çıkarmaktır” dediler, alkış yerine ellerin sallanmasını istediler. Unutup alkışladığımız da oldu ama daha çok ellerimizi salladık (bence çok komiktik, o oranda da güzeldik).

Görünür olmaktan korkmayan, LGBT Onur Haftası olduğunu anımsatıp yanlarında olmamızı isteyen gençler vardı.

Forum kurallarını, birbirimizi dinlemeyi, söz kesmemeyi, bunlar olduğunda özür dilemeyi öğrenmeye çalıştık.

Böylece bir gece daha bitti.

A.K

25 Haziran 2013