İstanbul’un ve ülkenin dört bir yanında her gün yeni forumlar oluşuyor, parklar ve meydanlar doğrudan-aracısız demokrasinin deneyimlendiği ve denendiği mahallere dönüşüyor. İki demokrasi arasında bir “meydan muharebesi” yaşanıyor adeta. Dört-beş yılda bir bizleri kimin yöneteceğini “seçmekten” ibaret şekli demokrasiyle hayatlarımız hakkında kararların bizzat bizler tarafından alındığı gerçek demokrasi arasında bir mücadele bu. Elbette daha gidecek çok yol var. Kabul edelim, ortaya çıkan forumlar henüz emekleme aşamasında. Ancak telaşa da gerek yok. Hepimiz bu yepyeni siyaset etme şeklini yeni yeni öğreniyoruz, ortak işlerimizi kolektif bir biçimde doğrudan ellerimize alma pratiklerini deniyoruz. Muhtemelen yanlışlar yapacağız, ama hatalarımızdan öğreneceğiz. Çünkü yan yana durmanın tek bir doğrusu, sihirli formülü yok. Bu süreçte her forum kendine uygun çalışma biçimini belirlerken, bir yandan da forumlar arası sözleri, sesleri ortaklaştırmak için yeni yöntemler, araçlar keşfedilecek.
Hareket içerisinde, direnişin açığa çıkardığı enerjinin yeni bir siyasal oluşumun yaratılması için seferber edilmesi gerektiğine dair bir tartışma giderek yaygınlık kazanmakta. Ancak açıkçası çok geniş kesimler ilk defa kurumsal-bürokratik siyaset mecralarının dışında doğrudan, aracısız bir “sokak siyasetini” deneyimlerken sandık-seçim-parti eksenine, yani mevcut biçimiyle kurumsal siyaset mecralarına çağrıda bulunmak, kelimenin gerçek manasında bir geri adım anlamına geliyor. Yeni bir durumla karşı karşıyayız: Belki de ilk defa “sıradan” denen insanlar kendi popüler karar alma organlarını kendi elleriyle inşa ediyor. Bugün yapmamız gereken belirsiz bir “yeni parti” tartışmasına dahil olmaktansa, seçime-sandığa işaret etmektense, forumları süreklileştirmek, yaygınlaştırmak, koordine etmek ve gerçek yerel karar organları olarak inşa etmek için çaba sarf etmek.
Yeniköy’de yaşanan saldırı hükümet kadar yerel çıkar gruplarının da forumlardan ne ölçüde korktuğunun açık bir işareti. Bu çevreler forumların canlı bir organa dönüşmesinden, halkın kendi işlerini ellerine alması ihtimalinden ciddi rahatsızlık duyuyor. Dolayısıyla forum alanlarına farklı türden tacizlerin yapılması ihtimaline karşı hazırlıklı olmamız gerekiyor. Böylesi tacizlerin önüne geçebilmenin başlıca yoluysa forumları daha da yaygınlaştırmak, işyerlerine ve kampüslere taşımak, onların popüler karakterini daha da belirgin kılmak.
Hemzemin’in ilk sayısında özellikle vurguladığımız gibi, forumların yerel karar alıcı organlar olarak inşa edilmesi önümüzde duran en önemli görev. Daha şimdiden forumlarda yerel sorunlar ciddi bir tartışma başlığı olarak öne çıkıyor. Firuzağa’daki dalış tüneli, Sanatkarlar Parkı’na yapılacak “sosyal tesisler”, Karaköy’de Galataport meselesi gibi yereli doğrudan ilgilendiren yakıcı sorunlar karşısında forumların söz ve karar sahibi organlara, yerel direniş merkezlerine dönüşmesi gerçek bir imkân.
Bu potansiyelin kuvveden fiile çıkması için forumlarda yerel ihtiyaçlar üzerinden ortaya çıkacak somut girişimler tayin edici önemde. Çocuk parkı, takas pazarı, mahalle bostanı, sağlıkçılar ağı gibi somut yerel ihtiyaçlardan yola çıkan dayanışma pratiklerinin ortaya konması forumları daha canlı, dinamik yapılar haline getirecektir. Forumları tartışma mekânları kadar somut dayanışma alanları olarak da örgütleyebilmeliyiz.
Oluşmakta olan sayısız forumun koordinasyonunu, birbiriyle iletişim içerisinde olmasını, taleplerin ortaklaşmasını sağlayacak mekanizmaların yaratılması kritik bir gündem maddesi olmayı sürdürüyor. Forumların kendi ritmini kazandığı bu ilk evrenin ardından gerektiğinde eşgüdümlü söz söyleyebilme ve hareket etme becerisi yani forumların birbirini karşılıklı olarak beslemesi meselesi daha da aciliyet kazanacak. Bu konuda şimdiden somut öneriler geliştirmekte büyük yarar var.
Daha yolun sadece başındayız. Haftalardır haykırdığımız gibi, bu sadece başlangıç ve mücadeleye devam. Buradayız, devam ediyoruz. Bizlere ait olanları geri alıyoruz!
MÜŞTEREKLERİMİZ
23 Haziran 2013