“Tayyip Erdoğan Gezi süreci ve sonrasında işlediği aşağıdaki suçların hesabını vermeli, yargılanmalıdır”
Halkevleri Hukuk Dairesi’nden avukatlar İstanbul Çağlayan Adliyesi önünde bir basın açıklaması yaparak asıl fezlekenin Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında hazırlanması gerektiğini belirtti ve Erdoğan’ın Gezi süreci ve sonrasında işlediği suçları yasa maddeleri ve gerekli yargı süreci ile birlikte açıkladılar.
Avukatlar, Başbakan’ın kasten öldürme, kasten yaralama, yabancı devlet yetkililerini savaş açmaya tahrik, insanlığa karşı suç, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama, iftira, yargı görevi yapanı etkileme ve adil yargıyı etkilemeye teşebbüs, ihaleye fesat karıştırma, imar kirliliğine neden olma, resmi belgede sahtecilik, irtikap, görevi kötüye kullanma, haberleşmenin engellenmesi, suç işlemek için örgüt kurma ve yönetme, nüfuz ticareti suçlarından yargılanması gerektiğini belirtti.
Açıklamada Tayyip Erdoğan’ın bu suçlardan dolayı Yüce Divan’da ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanması gerektiği ve bu sürecin başlatılmasıyla hükümetin istifa etmiş sayılması gerektiğini vurguladı.
Avukatların açıklaması:
17 Aralık operasyonu ile bilenen ve 4 eski bakan hakkında yolsuzluk iddiasıyla hazırlanan fezlekelerin bugün TBMM’de görüşülmesi basının gündemindedir.
Yaklaşık 2 saat sonra 129 milletvekilinin önergesi ile “Anayasa’nın 93’üncü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 7’nci maddeleri uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal etmiş olan eski bakanlar hakkındaki fezlekelerin okunarak Genel Kurulun bilgisine sunulmasına ilişkin işlemler konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesinin görüşülmesi için olağanüstü toplantı çağrısı” mevcuttur.
4 eski bakan hakkında başlatılan soruşturma süreci herkesin malumu olup; fiilen bir yargılamaya dönüşmesi ihtimali hükümetin yargıya doğrudan müdahalesi ile ortadan kaldırılmıştır. Başbakan kendi suç ortaklarını açık olarak korumaktadır.
AKP iktidarı dönemindeki yolsuzluklardan, talanlardan, katliamlardan yani işlenen tüm suçlardan “emir ve talimatları kendisinin verdiğini” açık olarak itiraf eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sorumludur. 4 eski bakan hakkında meclise gönderilen fezlekelerin sadece suç ortakları hakkında olduğu; asıl fezlekenin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında düzenlenmesi gerektiği açıktır.
Tayyip Erdoğan Gezi süreci ve sonrasında işlediği aşağıdaki suçların hesabını vermeli, yargılanmalıdır:
Gezi sürecinde “polise talimatı ben verdim”, “polisimiz destan” yazdı ifadeleri ile de açıklandığı üzere polis tarafından öldürülen sekiz canın azmettiricisidir. TCK md. 81′e göre kasten öldürme suçunu sekiz kez işlemiştir.
Aynı süreçte polisler tarafından cop, biber gazı, tazyikli su ile yapılan saldırılarda gözünü kaybeden, kalıcı sakatlıklar oluşan onlarca kişi ile daha hafif yaralanan binlerce kişinin yaralanmasını da azmettirmiştir. TCK md. 86′ya göre kasten yaralama suçunu yüzlerce kez işlemiştir.
Suriye sınırında durdurulan TIR’larda silahlar yakalanmış, doğrudan başbakanın müdahalesi ile TIR’lar serbest bırakılarak silah yüklü olarak Suriye’deki cihatçı çetelere gönderilmiştir. TCK md. 304′e göre yabancı devlet yetkililerini ülkeye savaş açmaya tahrik etme ve suç işlemek üzere oluşturulan örgütleri destekleme suçunu işlemiştir.
Cihatçı çetelere verilen silahlarla 11 Mayıs 2013′te Reyhanlı’da bombalı saldırı gerçekleştirilmiş, resmi kayıtlara göre 52 kişi ölmüş, 146 kişi yaralanmıştır. Çeteleri silahlandıran ve sınırları serbestçe geçmelerine izin veren başbakan; TCK md. 77 gereği insanlığa karşı suç ve TCK md. 81 gereği kasten adam öldürme fiillerine iştirak etmiştir.
Başbakan, Kabataş’ta bir kadına saldırıldığı, camiye ayakkabıyla/içki şişesiyle girildiği gibi iddiaları ortaya atmış ve bu iddiaları dile getiriliş biçiminde muhalifleri hedef gösterme çabası içerisine girmiştir. Yine en son Berkin Elvan’ın ailesini miting meydanında yuhalatmasında olduğu gibi gerçek olmayan olayları gerçekmiş gibi anlatarak halka yalan söylemiştir. Başbakanın sürekli dile getirdiği bu ve benzer söylemleri, TCK md. 216’da düzenlenen halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama ve TCK md. 267 gereği iftira suçunu oluşturmaktadır.
17 Aralık sürecinde ayyuka çıkan, ancak daha öncesinde somut örneklerini gördüğümüz, son dönemde ortaya çıkan tapelerde de açıkça ortaya döküldüğü üzere başbakan, kendisi ve suç ortakları hakkında açılan davalara doğrudan müdahale etmiş, gerekirse hakim ve savcıların yerlerini değiştirerek yargı kararlarını etkilemiştir. Yapılanlar, TCK md.277′ye göre yargı görevi yapanı etkileme ve TCK md. 288’e göre adil yargıyı etkilemeye teşebbüs suçunu oluşturmaktadır.
AKP döneminde yapılan kamu ihaleleri yandaş firmalara verilmiş, ihalelere başka firmaların girmeleri engellenmiş, ihaleyi kazanan firmalardan haksız menfaatler edinilmiştir. Tüm bu fiiller, TCK md. 235‘te düzenlenen ihaleye fesat karıştırma suçunu oluşturmaktadır.
Kentsel dönüşüm uygulaması ile binlerce insan mağdur edilmiş, araziler usulsüz imar uygulamaları ile belli çıkar gruplarına peşkeş çekilmiştir. Yapılan bu uygulamalar TCK md. 184 gereği imar kirliliğine neden olma, TCK md. 204 gereği resmi belgede sahtecilik, TCK md. 184 gereği imar kirliliğine neden olma, TCK md. 250 gereği irtikap suçunu oluşturmaktadır.
Reza Zarrab’ın bakanlar, üst düzey bürokratlar ve doğrudan başbakan ile yolsuz ilişkileri deşifre olmuştur. Anılan olaylar, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 3. ve 4. maddelerine muhalefet, TCK md. 204 gereği resmi belgede sahtecilik, TCK md. 252 gereği rüşvet, TCK md. 257 gereği görevi kötüye kullanma suçudur.
Basına müdahaleleri, gazetecilerin görevden alınması için talimat verme, rüşvet paralarından havuz oluşturarak basın kuruluşlarını satın alma yolu ile basın özgürlüğünü engellemiş, yolsuzlukların haberleştirilmesinin önüne geçmiş, halkın haber alma hakkını engellemiştir. Bu filer TCK md. 124 gereği haberleşmenin engellenmesi suçunu oluşturmaktadır
Başbakan, yukarıda bir kısmı sayılan olayları örgütlü ve organize bir şekilde yaptığından TCK md. 220 gereği suç işlemek için örgüt kurma ve yönetme, başbakanlık konumunu kullandığından dolayı TCK md. 255 gereği nüfuz ticareti suçunu her olay için ayrı ayrı işlemiştir.
Ayrıca Anayasa’nın maddesi gereği başbakan, bakanlarla birlikte yüce divanda yargılanmalıdır. Anayasa madde 100 gereği meclis soruşturması sonucunda yüce divanda bitecek süreç başlatılmalı, yine anayasa madde 113 gereği başbakanın yüce divana sevki durumunda hükümet istifa etmiş sayılmalıdır.
Ayrıca Suriye’ye, Mısır’a, Libya’ya müdahaleleri, cihatçı terörist gruplara silah göndermesi, Türkiye’de barındırması gibi fiilleri nedeniyle Uluslar arası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasını gerektirmektedir.
İki saat sonra yapılacak görüşmelerde netice alınamayacağını, bakanlar ve esas sorumlu başbakanın şu an için yargılanmayacağını biliyoruz. Ancak mücadelemiz sürüyor.
Yıllardır her türlü yolsuzluğa, hırsızlığa karşı sürdürdüğümüz mücadelemiz, tüm sorumlular yargı önünde gelene, suç işleyen polisler, askerler, memurlar, bürokratlar, siyasetçiler, milletvekilleri, bakanlar, başbakan ve yakınları yargılanana kadar sürecektir. Yılmayacağız!
Halkevleri Hukuk Dairesi / Halkevleri Yöneticisi ve Üyesi Avukatlar
19 Mart 2014
Haberin kaynağı için tıklayınız; sendika.org