Evrensel: Bir ihtiyacınız olursa… – Esen Aktaş

annesi

Rutin bir gün, annenin her sabah yaptığı rutin işler. Önce evlatların karnı doyurulmalı, çayı ocağa koyup, dolaptan peynir, zeytin, memlekette toplanan meyvelerle hazırlanan reçel, e bir de sıcak ekmek ve yumurta oldu mu işte mis gibi kahvaltı sofrası. En büyük mutluluğudur bizim gibiler için sabah kahvaltıda bir arada olmak. Berkin yolda kafasını ısıra ısıra getirir ya ekmeği neyse… ‘Bir ihtiyacınız olursa…’ Neye ihtiyacı olur ki şimdi Berkin’in, ana babasının… Eve, arabaya, insanca yaşama, en elzemi ne ola ki…

16 Haziran günü ekmek almaya giden ve başına isabet eden bir biber gazı kapsülüyle yaşam savaşı veren Berkin’in ailesinin neye ihtiyacı olur ki. Beklediler önce Berkin’in başarı dolu karnesini beklediler. Berkin’in ilk aşkım diye tanıştıracağı o çatık kaşlarının altında  büyük siyah gözlerindeki mutluluğu mesela…Okuyacak “adam olacaktı” daha Berkin… Öyle ya ne umutlar vardı daha.  ‘Bir İhtiyacınız olursa…’  Birinci gün, ikinci gün, üçüncü, dördüncü gün, birinci hafta ikinci hafta üçüncü hafta, birinci ay ikinci ay üçüncü ay… say say bitmez. Tamı tamına 269 koca gün… Daha da beklerdi bu ana yüreği daha da beklerdi bu baba.  Birazcık umut olsa, aslında bitmemişti de umut. Biter mi hiç ana babanın umudu konu evlat olunca. ‘Bir ihtiyacınız olursa…’ Evladına Berkin ismini verirken bilir miydi ana-baba çocuklarının bu kadar güçlü ve dayanıklı olacağını… Koskoca 265 gün ölüme direneceğini ne direngen ne güçlü olduğunu. Berkin; sağlam, güçlü kuvvetli…
Yoğun bakım kapısında hop oturup hop kalkan bir ana baba. Okula geç kaldın Berkin. Haydi uyan dedik, haydi be çocuk kalk artık, bak arkadaşların derse başladı, bak yarıyıl karnelerini bile aldılar. Haydi be çocuk, uyan be çocuk…  265  koca gün, anne kaç kez keşke demiştir sizce. ‘Ekmek almaya göndermeseydim ben gitseydim’ diye. Ya da daha da geriye giderek keşke göç etmeseydik bu koca kente. Her şey o ekmek için değil miydi? Karın tokluğuna yaşamak için.. Evlatlar belki biraz olsun rahat bir yaşam sürerdi bu koca şehirde. Sırt sırta verildi mi dağlar bile devrilmez miydi hem… Hem bütün her şey evlatlar için değil miydi? Ekmek kavgası değil miydi… ‘Bir ihtiyacınız olursa…’  Sahi neye ihtiyacı vardı Berkin’in? Ana babası ne isterdi şimdi? 16 kiloya düşmüş evlatlarının bir gülüşüne dünyayı vermez miydi o ana şimdi.
‘Bir ihtiyacınız olursa…’ 265 koca günden sonra ülkenin Cumhurbaşkanından bundan fazlasını duymak istemez mi bir ana baba. Sorumlular cezasını bulacak, merak etmeyin Berkin uyanacak, adalet yerini bulacak gibi, çok mu zor çok mu imkansız bir damla su serpmek yüreklere. Ne ister şimdi Bekin’in ana-babası ne ister… Şimdi Gezi’de 7 evladını kaybeden ana baba… Berkin yok o kara çatık kaşlarının altında zeytin gibi gözlerle bakan çocuk yok… Ne ister bu ana baba…
‘Bir ihtiyacınız olursa …’ Berkin’e ihtiyaçları var ey Cumhurbaşkanı. Berkin’e hem de ekmek gibi, su gibi, hava gibi evlat gibi ihtiyaçları var. Anne kızgın, anne öfkeli, öfkesi katilleri boğmaz mı boğar demez mi: ‘Bizi arayacağına ey Cumhurbaşkanı evladımın katillerini bul’ diye. ‘Bir ihtiyacınız olursa…’  ‘Emri vereni bul demez mi, destan yazdıranı-yazanı bul demez mi, katilleri sadece katilleri bul demez mi…’ Neye ihtiyacı olur evlatlarını kaybeden annelerin? Anne feryad figan ‘Oğlunu Allah aldı tesellileri ile avunmaz.’ Diğer yedi ana gibi bilmez mi oğlunu kimin aldığını. Elinden kucağından kimlerin koparttığını bilmez mi…

 12 Mart 2014

Haberin kaynağı için tıklayın; evrensel.net