CHP lideri, pazar günü Cumhuriyet’i ziyaret etti. Bir grup yazarla birlikte 2 saat sohbet imkânı bulduk.
Sohbetin bana en ilginç gelen bölümü, Gezi’yle ilgiliydi.
Kılıçdaroğlu, Gezi Direnişi’nin dünya çapında bir olaya dönüşmesini, işin içinde “beyaz yakalılar”ın olmasıyla açıklıyor.
“Dil bilen, sosyal medyayı iyi kullanan, dünyaya açık gençler, Türkiye’de yaşanan zulmü anında ve en iyi şekilde dünyaya aktardı” diyor.
Bu genç, yeni ve sivil kanalın, partilerin söylemlerinden çok daha inandırıcı ve etkili olduğunu söylüyor.
Bir de özeleştiri yapıyor:
“Bizim dilimiz resmi… İçinde mizah yok.”
***
Bu teşhis büyük ölçüde doğru…
Kılıçdaroğlu, kendi dillerinin bu seçimde ilk kez oy kullanacak gençlere ulaşamayacağının farkında…
Bu iletişimsizliği aşmak, Gezi’nin ruhuna uygun bir dil ve politikalar yaratmak için ön çalışma yapmışlar.
100’ü aşkın bileşeni olan Taksim Dayanışması’yla temas kurmuşlar. Onların taleplerini birinci elden öğrenmeye çalışmışlar. CHP’nin ilan ettiği “Özgürlük ve Demokrasi Bildirgesi” ile benzeştiğini fark etmişler. Ancak gençlerin yüzde 99’u, CHP’nin bildirgesinin farkında bile değilmiş. Kılıçdaroğlu, “CHP markası”nın gençleştirilmesi gereğini anlamış. Bunun için de gençlerden yardım istemiş.
***
İlk hedefleri, Gezi’nin muhalif, sivri, mizahi dilini parlamentoya taşımak…
Ana muhalefet, yakında Meclis’e gelecek bütçeye karşı ciddi bir mücadeleye hazırlanıyor.
Normalde, bütçe harcamalarının doğru yapılıp yapılmadığını Sayıştay denetliyor; yasası gereği 132 devlet kurumuna ilişkin denetim raporlarını Meclis’e sunuyor.
Geçen yıl bu raporlar Meclis’e getirilmedi. CHP lideri de “Raporları görmeden ben nasıl kesin hesap raporunu eleştireceğim” diye itiraz etti.
Sayıştay’ın devre dışı bırakılması, bazı usulsüz harcamaların üstünün örtüldüğü iddialarını gündeme getirmişti.
Bu yıl Sayıştay raporları yine yok.
Ve CHP, bu kez Meclis’te konuyu büyütmeye hazırlanıyor. Bütçeyi engellemek için her yolu deneyecekler.
Ve işte orada, gençlerin öğütlerine kulak verecekler.
***
Geçen ay, Ankara’da 40 yaş altı sosyal demokratların bir toplantısına katıldım.
Orada, çoğu ODTÜ ve Boğaziçi kökenli, doktorasını yapmış, iyi yetişmiş bir danışmanlar kadrosuyla karşılaştım.
Kılıçdaroğlu’nun partiye kazandırdığı bu gençlere güvendiği, Gezi’nin toplumsal enerjisini partiye taşımayı ümit ettiği anlaşılıyor.
“Bu gençler doğdukları andan itibaren vergilendiriliyor. Dolayısıyla devlet, onların da hizmetkârı olmak zorunda” diyor:
“Diktatör, onlara da hesap vermek zorunda… Hesap sormak için onların dilini kullanacağız. Gezi’nin duvarlarına yansıyan o mizahı üreteceğiz. Genç reklamcılarla, çizerlerle, yönetmenlerle, mizah ustalarıyla çalışacağız. Klipler, kısa filmler, karikatürlerle savaşacağız.”
***
Bu seçim, yerel yönetimler kadar, yaşam tarzları da oylanacak; o belli…
Gezi, bunu partiler üstü bir çizgide ve mizahın genç diliyle savunmuştu.
CHP, bu dili konuşmayı öğrenirse, sadece kendisi için değil, Türkiye için kazanç olur.
Can Dündar
26 Kasım 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; cumhuriyet.com.tr