İnsan Hakları Derneği: Gezi Parkı Direnişi ile ilgili değerlendirme raporu

Gezi Parkı: Haziran sancılı bir ülkedir kalbimize

1. Giriş

İstanbul Taksim Gezi Parkı’nda yapımına başlanan yayalaştırma projesi ve yapımı planlanan Topçu Kışlası ile AVM çalışmalarına yönelik İstanbul halkının gösterdiği yasal ve meşru tepki sonrası, göstericilere siyasal iktidarın onayıyla polis tarafından “aşırı/orantısız/ölçüsüz” olarak nitelenemeyecek derecede ağır saldırılar gerçekleştirmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki toplanma ve gösteri hakkı temel bir insan hakkıdır. Bu hakkın meşru yöntemlerle kullanılmasına asla polis gücüyle bu ölçüde engel olunmamalıdır.

Bu eylemler bir siyasi partiye veya yapıya ait olmayan ve kendiliğinden gelişmiş, toplumun yok sayılan, özgürlükleri kısıtlanan, yaşam hakkına müdahale edilen, kentine, çevre sorunlarına duyarlı tüm kesimlerinin geçmişten kaynaklanan tüm mağduriyetler toplamının sokağa yansımasından oluşan bir eylemdir. Toplumsal tepkiler-gösteriler yıllardır devletin, siyasal iktidarların insanlık onuruna yönelik müdahalelerine karşı ortak tepkinin ürünüdür.

Yaşanan bu olaylara ilişkin görüntüler kolluk kuvvetlerinin ve mülki amirlerin güç kullanma noktasında tüm sınırları aştığını göstermektedir. Müdahalelerde kullanılan gaz bombaları asayiş amaçlı değil toplumsal huzuru bozucu bir işkence aracı haline gelmiştir. Yine bu gaz bombalarının fişekleri doğrudan doğruya eylemcileri yaralama ve hatta kimi olaylarda öldürme aracı haline gelmiştir.  Bu otoriter uygulamalara, polis şiddetine artık bir son verilmelidir!

Gerek siyasal iktidar gerekse de tüm bürokratik makamlar gösteri ve ifade özgürlüğünü kullananlara yönelik şiddet uygulamalarından vazgeçmeli, bu zihniyeti terk etmelidir. Gerek uluslararası sözleşmelere göre gerekse de iç mevzuatımıza göre herkes tepkisini kişisel ya da toplu biçimde barışçıl gösterilerle ortaya koyma hakkına sahiptir. İnsan hakları savunucuları olarak, demokratikleşme iddiasında olan bir devletin eski alışkanlıklarını terk etmesini beklerken devlet ve iktidar yapısının aynı uygulamaları daha da sertleştirerek sergilemeye devam ettiğini gözlemlediğimizi vurgulamak istiyoruz.

Buraya Nasıl Geldik? Nefes Al

2. Olaylar Nasıl Başladı?

25 Mayıs 2013’te, İstanbul’da Taksim Meydanı’nın ve İstiklal Caddesi’nin eylemlere yasaklanması kararını protesto etmek için İstiklal Caddesi’nden Taksim Meydanı’na yürüyüş yaparak protesto etmek isteyen gruba polis ekiplerinin İstiklal Caddesi’nde gösteri yapılamayacağı gerekçe gösterilerek gaz bombası, cop ve basınçlı suyla müdahale etmesi sonucu yürüyüş engellendi.

26 Mayıs 2013’te, İstanbul’da Taksim Meydanı’nın ve İstiklal Caddesi’nin eylemlere yasaklanması kararını protesto etmek amacıyla bir işyerinde pankart açan Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu üyesi 3 kişi polis ekipleri tarafından darp edilerek gözaltına alındı.

28 Mayıs 2013’te İstanbul Taksim Gezi Parkı’nda nöbet tutan eylemciler, zabıta ve polis engeli ile karşılaştı. Zabıta ekipleri eylemcilerin yanına gelerek çadırlarını sökmek istedi. Çadırlarının sökülmesini istemeyen eylemcilerle, zabıta ekipleri arasında arbede yaşandı. Bu sırada iş makineleri de çalışmanın yapılacağı alana doğru hareket etti. İş makinelerini gören eylemciler, barikatları aşarak çalışmaları durdurmak istedi. İş makinesinin önüne geçmeye çalışan gruba bu kez de polis biber gazı ile müdahale etti. Müdahale sonrası eylemciler dağılırken, iş makineleri de gezi parkında çalışmalara başladı.

30 Mayıs 2013’te İstanbul’da Taksim Meydanı’nda bulunan Gezi Parkı’na Beyoğlu Belediyesi’nin aldığı karar doğrultusunda 28 Mayıs 2013’te gelen iş makinelerinin ağaçları sökerek ve keserek parkı yıkmaya başlamasına engel olmak isteyen “Taksim İçin Ayağa Kalk Platformu” üyelerinin başlattığı parkta nöbet tutma eylemine polis ekipleri sabaha karşı gaz bombalarıyla müdahale etti. Eylemcileri zorla park dışına çıkaran polis ekipleri eylemcilerin çadırlarını ve eşyalarını yaktı, eylemciler tarafından dikilen fidanları da söktü. Müdahale sonrasında bir kişinin yaralandığı, bir kişinin de gözaltına alındığı öğrenildi.

3. Başından Bugüne Olaylar: Hangi İlde Ne Oldu?

31 Mayıs 2013’te İstanbul’da Taksim Meydanı’nda bulunan Gezi Parkı’na Beyoğlu Belediyesi’nin aldığı karar doğrultusunda 28 Mayıs 2013’te gelen iş makinalarının ağaçları sökerek ve keserek parkı yıkmaya başlamasına engel olmak isteyen “Taksim İçin Ayağa Kalk Platformu” üyelerinin başlattığı parkta nöbet tutma eylemine polis ekipleri sabaha karşı gaz bombalarıyla yine aşırı/ölçüsüz/orantısız müdahale etti. Eylemcileri zorla park dışına çıkaran polis ekipleri eylemcilerin çadırlarını ve eşyalarını yaktı, eylemciler tarafından dikilen fidanları da söktü. Müdahale sonrasında en az 7 kişinin yaralandığı, 6 kişinin kafa travması nedeniyle yoğun bakımda tutulduğu öğrenildi.

31 Mayıs 2013 Cuma günü Taksim Gezi Parkı’na yapılan müdahaleyi ve polisin şiddetini Ankara’da protesto etmek isteyenlerin toplandığı Kuğulu Park’a da polis müdahale etti. Müdahalenin şiddetini arttırması nedeniyle sayıları sürekli artan eylemciler Tunalı Hilmi Caddesi’nde, Akay Caddesi’nde, Esat Caddesi’nde, Atatürk Bulvarı’nda, Kızılay Meydanı’na çıkan cadde ve sokaklarda gece boyu polisin biber gazı kullanımına maruz kaldı.

1 Haziran 2013 günü Gezi Parkı eylemine müdahale eden polisin güç kullanımını protesto eylemleri tüm Türkiye’ye yayıldı. Eylemlerden Ankara’da Kızılay Meydanı’nda toplanan gruplara gün boyu gaz bombası atıldı. Sivil bir araç ise kalabalığın arasına hızla girerek 3 kişiyi ezdi.

Taksim Gezi Parkı’nda 31 Mayıs’ta başlayan ve Türkiye’nin pek çok iline yayılan protesto gösterileri ile ilgili İçişleri Bakanlığı açıklama yaptı.

İçişleri Bakanlığı’na ulaşan bilgilere göre, “duran adam” eylemlerine dönüşen Gezi Parkı protestoları 81 kentin 79’unda yapıldı. Bir aya yaklaşan eylem sürecinde, gösterilerin büyük bölümü İstanbul ve Ankara’da yaşanırken, sadece Bingöl ve Bayburt’ta protesto eylemi düzenlenmedi.

Gezi Parkı protestoları sürecinde yaklaşık 2,5 milyon insanın eylemlere katıldığı belirtilen rapora göre, bu eylemlerde yaklaşık 4 bin 900 eylemci “şüpheli” konumunda gözaltına alınırken, 600’den fazla polisin, 4 bine yakın eylemcinin yaralandığı belirlendi.

Bakanlığın yaptığı açıklamada valiliklerden gelen bilgilere göre hazırlanan hasar tespit raporunda ise 58 kamu binası, 68 MOBESE kamerası ve 337 işyerinin tahrip edildiği, 90 belediye otobüsü, 214 özel araç, 240 polis aracı ve 45 ambulansın kullanılamaz hale geldiği açıklandı. Eylemlerde, biri CHP binası olmak üzere 14 parti binasının zarar gördüğü toplam zararın ise 140 milyon lira olduğu belirtildi. Bu zararın yaklaşık yüzde 90’ının İstanbul, Ankara, Adana, İzmir, Antalya, Artvin, Bursa, Edirne, Eskişehir, Hatay, Kocaeli, Mersin, Samsun, Kayseri, Manisa ve Tunceli’de yaşanan olaylarda gerçekleştiği aktarıldı.

20 Haziran 2013’te, Türk Tabipleri Birliği, Gezi direnişinde 13 ilde yapılan eylemlerde dört kişinin hayatını kaybettiğini, toplam 7 bin 832 kişinin yaralandığını açıkladı. Buna göre:

İstanbul: 21’i ağır 4478 yaralı. Bir ölüm, dört kişinin hayati tehlikesi sürüyor. 6 kişi kırıklı kafa travmasına uğradı, 6 kişi gözünü kaybetti.

Ankara: 21’i ağır 1539 yaralı. Bir ölüm. 7 kırıklı kafa travması, 4 görme kaybı.
İzmir: İkisi ağır 800 yaralı.
Antakya: 1ölüm. Üçü ağır 161 yaralı.
Adana: 1 ölüm. Altısı ağır 162 yaralı. Beş kafa travması.
Eskişehir: İkisi yoğun bakımda, 3 kişinin hayati tehlikesi devam ediyor. Toplam 300 yaralı.
Muğla: Biri ağır 50 yaralı.
Mersin: Biri ağır 17 yaralı.
Bursa: Biri kafa travması 2 yaralı.
Balıkesir: 155 yaralı.
Kocaeli: 10 yaralı.
Antalya: Biri ağır 150 yaralı.
Rize: 8 yaralı.

4. Polisin Şiddet Araçları

Yaşanan olaylar sırasında polisin öncelikli olarak tazyikli su ve biber gazını birincil müdahale aracı olarak kullandığı görüldü. Ancak bunların dışında başka araçlara da başvurdukları kayıtlara geçti.

Bilindiği üzere, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmeler kimyasal ajanlar olarak gaz bombalarının kullanılmasını savaş zamanında bile yasaklamaktadır. Düşman bir devletin askerlerine karşı kullanılması insanlığa karşı suç olarak nitelendirilen kimyasal ajanlar, Türkiye’de toplumsal olaylarda ve yurttaşların hak arama mücadelelerinde sık sık kullanılmaktadır. Bu tür silahların kullanımı sadece örgütlenme, toplantı ve gösteri, ifade özgürlükleri önünde bir engel oluşturmanın ötesinde yaşam hakkı ihlallerine neden olmakta ve sokağa inen işkencenin bir başka boyutunu sergilemektedir.

6 Haziran 2013’te basında yer alan bir habere göre[1], 2000-2012 yılları arasında polis ve jandarma için 600 ton biber gazı ithal edildiği ve 21,5 milyon dolar harcandığı iddia edildi. Habere göre, 2000 yılında 42 ton biber gazı ithal edilirken, bu miktar 2005’te 115 tona çıktı. 2006’da 90 ton, 2007’de 75 ton, 2008’de 67 ton, 2009’da 37 ton, 2010’da 48 ton, 2011’de 39 ton ve 2012’de de 40 ton biber gazı ithal edildi. 2000-2012 arasındaki toplam ithalat 600 tonu buldu. İthal edilen biber gazı miktarına Türkiye’de üretilen ve devlet tarafından satın alınan miktar elbette dahil değildir.  Emniyet Genel Müdürlüğü kullanılan biber gazı miktarını açıklamaktan her zaman imtina etmiştir[2]. Kamuoyunun bu tür kimyasal gösteri kontrol ajanlarına ödenen miktarı öğrenmesi de mümkün değildir, genel bütçeden ayrılan payın yanı sıra örtülü ödenekten de pay ayrıldığı bilinmektedir.

Yukarıda belirti miktar bile olayın vahametini ortaya koymak için yeterlidir. Nitekim Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) 19 Haziran 2013 tarihli açıklamasına göre, “her kimyasal madde dozuna, kullanım koşullarına uyulmadığı takdirde toksiktir, zehirdir.  Bu tip maddeler ne kadar masum olursa olsunlar kullanım şekline, dozuna, amacına uyulmaması halinde zehirdir, silahtır.  Bunların topluca halkın üzerine kullanılması toplu imha silahı vasfını kazandırır.  Nitekim TTB’nin yaptığı tespitlere göre 31 Mayıs 2013’den beri bu gazdan -silahtan- yaralananların sayısı on binleri aşmıştır.  Biber gazı ve diğer kimyasal kapsüllerinin yarattığı göz kayıpları başta olmak üzere ciddi organ hasarları yüzlerce kişide oluşmuştur; onlarca kişi hala bu nedenle yoğun bakımdadır.  Doğrudan etkilenmeler sonucu saptanan ölümler bu gün itibarıyla 4 olmasına rağmen dolaylı etkilenmeler sonucu oluşan ölümlerin sayısı ise bilinmemektedir.  Biber gazının ülkemizde kullanılması artık uluslararası kurallara uygun caydırıcılık vasfını yitirmiş tüm yönleri ile halk için ciddi bir tehdit unsuru olan bir kimyasal silah vasfına dönüşmüştür”.

Yukarıdaki açıklamada da belirtildiği gibi kimyasal gösteri kontrol ajanları sadece talimatlara uygun olarak kullanılmamaktadır. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in Malatya Milltvekili Veli Ağbaba’nın 7/5537 esas numaralı yazılı soru önergesine vermiş olduğu 18 Mayıs 2012 tarihli yanıtta: “(…) göz yaşartıcı silah ve mühimmatları (…) “Göz Yaşartıcı Gazlar ile Gaz Maskeleri Kullanım Kursu” alan personel tarafından “Göz Yaşartıcı Gaz Silahları ve Mühimmatları Kullanım Talimatı”na uygun olarak kullanılmaktadır,” denmektedir. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün de konuyla ilgili zaman zaman genelgeler yayınladığı bilinmektedir[3].

NİTEKİM 27 MAYIS 2013 TARİHİNDEN İTİBAREN SIK SIK KULLANILAN GAZ BOMBASININ (BREZILYA YAPIMI CONDOR CL-202) ÜZERİNDE ŞU UYARILAR BULUNMAKTADIR: “-DİREKT OLARAK İNSANLARIN ÜZERİNE ATIŞ YAPMAYINIZ. – OLASI YANGIN TEHLİKESİ YARATILABİLİR. -SADECE İYİ EĞİTİMLİ PERSONEL TARAFINDAN KULLANILMALIDIR. – YALNIZ AÇIK ALANLARDA KULLANILIR. – EN UZAK MESAFEYE ATABİLMEK İÇİN 45 DERECELİK AÇI İLE ATIŞ YAPILIR – SON KULLANMA TARİHİNDEN SONRA KULLANILMASI TEHLİKELİDİR. – GAZA MARUZ KALINAN DURUMLARDA ETKİLİ ALANDAN UZAKLAŞIP GÖZLERİNİZİ BOL SU İLE YIKAYINIZ. – GAZA MARUZ KALINAN BÖLGELERDE KESİNLİKLE MERHEM YA DA LOSYON UYGULAMAYINIZ.”

Bu raporda kullanılan görsel malzemelerde ve insan hakları örgütlerine yapılan başvurularda da görülebileceği gibi göz yaşartıcı gaz kapsülleri de yakın mesafeden, hedef gözetilerek ateşlenmiş ve bir silah olarak kullanılmıştır. Kapsül yaralanması sonucu Abdullah Cömert yaşamını yitirmiş; 11 kişi görme kaybına uğramış; 100 kişi kafa travması geçirmiştir. Yine yüzlerce insan bedenlerinin farklı bölgelerinden kapsülle vurularak yaralanmıştır.

Yaklaşık yirmi gün boyunca süren ve yüzbinlerce insanın toplandığı yerlere bir habere göre 150.000 göz yaşartıcı gaz fişeği atılmıştır[4].

5. Polis Şiddeti ve Örnek Olaylar

İstanbul Gezi Parkı’nda yaşananların ardından düzenlenen gösterilere polis pek çok yerde sert bir biçimde müdahale etti. Müdahalelerin genel karakteristiğini uyarı yapılmaması, uyarının yapıldığı durumlarda ardından hiç beklenmemesi ya da çok kısa bir süre beklenmesi, TOMA’lardan sıkılan tazyikli suyun hedef ayırt etmeksizin aşırı ve keyfi kullanılması, TOMA’larda kullanılan sulara kimyasal madde katılması, biber gazı kullanımının aşırı olması, biber gazı fişeklerinin usulüne uygun atılmaması, kapalı mekanlara ve okul, hastane, revir gibi mekanlara gaz atılması, gösterilerin düzenlendiği bölgelerdeki dükkan ve evlere kasıtlı olarak gaz atılması, polisin müdahale sırasında şiddete başvurması, kaba dayak atılması, şiddete ve kaba dayağa maruz kalanların gözaltına alınmaması ve haklarında resmi işlem yapılmaması olarak özetlenebilir.

Müdahaleler sırasında ayrıca ikincil yöntemlere başvurulduğu da gözlemlenmiştir. Özellikle gösterilerin düzenlendiği bölgelerde belediye kameralarının ve MOBESE kameralarının kapatıldığı ileri sürüldü. Resmi olarak kabul edilmemiş olsa da bazı gazeteciler cep telefonu operatörlerinin de internete erişimi yavaşlattığını, telefonla görüşmeyi engellediğini iddia ettiler. Göstericilerle yapılan görüşmelerde de bu durumu destekleyici bilgiler alındı. Ayrıca müdahale öncesinde özellikle Ankara’da elektriklerin kesildiği de gözlemlendi.

a. Tazyikli Su

a1. Doğrudan Kullanımı

Gösterilerin başladığı ilk günden itibaren, TOMA’larla göstericilere tazyikli su ile müdahale ettiler. Bu müdahaleler sırasında görevli polislerin yalnız eylemcileri dağıtmak için değil aynı zamanda yaralamaya yönelik olarak tazyikli suyu kullandıkları görüldü. TOMA’ların ayrıca müdahale dışında tazyikli su ile eylem alanı yakınlarındaki kişilere müdahale ettiği, eylemcilerin bulunduğu mahallelerde ev ve işyerlerine de tazyikli su sıktıkları tespit edildi.

TOMA otobüs durağında bekleyenlere su sıkıyor

TOMA Taksim Meydanı’nda engelli eylemciye su sıkıyor

a2. Kimyasal Katılarak Kullanımı

Gösteriler sırasında kullanılan tazyikli suya kimyasal katıldığı ortaya çıktı. Göstericilere sıkılan suya katılan kimyasallar vücutta yanmaya ve kızarmaya neden oldu. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun suya kimyasal katılmadığını, ancak ilaç katıldığını açıklamasına karşın, kullanılan suda OC adlı kimyasal maddeye rastlandı.

Sıvılaştırılmış göz yaşartıcı gaz basınçlı su sıkan TOMA’ların su haznelerine eklenerek göstericiler üzerinde kullanıldı. 16 Haziran 2013 günü İstanbul’da TOMA haznelerine bir sıvı karıştırırken görüntülenen polislerin ellerindeki bidonlardan yola çıkılarak, söz konusu maddenin, “Jenix” marka, 10’ar litrelik OC biber gazı olduğu belirlendi. Jenix Pepper Spray adlı (İSTOÇ Ticaret Merkezi 1.Ada No:90 34218 Mahmutbey/Bağcılar/İstanbul/Türkiye) Firmaya ait “jenixbibergazi.com.tr” adresli internet sitesinden kaldırıldığı görüldü[5].

b. Biber Gazı Kullanımı

Gösterilerde kullanılan gaz fişeklerinin bazılarının son kullanma tarihlerinin geçtiği gözlemlendi. Polisin eylemler süresince 150 binin üzerinde gaz fişeği kullandığı açıklandı.

b1. Kullanılan Biber Gazı Çeşitleri

Emniyet Müdürlüğü’nün Türk Tabipler Birliği’ne yaptığı açıklamaya göre eylemlerde OC ve CS gazı kullanıldı. Sözkonusu gazlar yakın mesafeden gaz el bombaları ile kullanılırken, uzak mesafe için de gaz fişekleri kullanıldı.

OC (OLEORESİNCAPSİCUM BİBER GAZI) ve CS (CHLOROBENZYLİDENEMALONONİTRİLE)’nin sağlık üzerindeki pek çok etkisi bulunuyor. Solunum sistemi üstünde: CS’e bağlı olarak burun akıntısı, hapşırma, öksürme, nefes darlığı, akciğer ödemi, tüm gazlara bağlı farenjit, trakeit, astım atağı,

Kardiyovasküler sistem üstünde: CS’e bağlı hipertansiyon, tüm gazlara bağlı kalp yetmezliği, beyin kanaması,

Göz üstünde: OC’ye bağlı göz yaşarması, yanma, ağrı, kornea ödemi, göz ülserleri,

Deri üstünde: CS’e bağlı kızarıklık, şişlik, yanma, bül (deride kabarcık), tüm gazlara bağlı cilt hastalığı olanların bulgularının ağırlaşması,

Sindirim sistemi üstünde: CS’e bağlı tükürük artışı, karaciğer hasarı, tüm gazlara bağlı yutkunma güçlüğü, ağrılı yutkunma,

Sinir sistemi üstünde: Tüm gazlara bağlı ajitasyon, anksiyete, histerik reaksiyon, panik atak gibi etkileri var.

Türk Tabipleri Birliği biber gazı ile ilgili kullanımına ilişkin şu açıklamayı yapmıştı:

‘‘Biber gazı sağlığa zararlıdır. Ciddi göz hastalıkları, astım ve akciğer ödemi, hipertansiyon ve kalp yetmezliği, beyin kanamasına neden olur. Biber gazı öldürür. Biber gazına maruz kalmak; kalp ve solunum sistemini etkileyerek öldüren bir dizi mekanizmayı tetiklemektedir. Biber gazı silahtır. Topluluklara fütursuz ve yoğun kullanımda; gazı içinde barındıran düzenek (kanister) yaralanmasına bağlı olarak öldürmektedir. Biber gazı uygulanmasında sorumluluğu olan her kademeden görevlinin vücut bütünlüğünü ihlalden ve ölüme sebep olmaktan soruşturulması ve cezalandırılması gerektiği düşüncemizi kamuoyuna duyururuz.’’

Bu arada gaz kapsülleri üzerinde yer alan uyarı maddeleri değiştirildiği görüldü. Yenisinde “alt uzuv” maddesi eklendi. Polislere yönelik talimatta “Yakın mesafede hedeflerin alt uzuvlarına doğrultarak atış yapabilirsiniz” denildi.

ESKİLERDE YER ALAN MADDELER

1- Direkt olarak insanların üzerine atış yapmayınız.
2- Olası yangın tehlikesi yaratabilir.
3- Sadece iyi eğitimli personel tarafından kullanılmalıdır.
4- Yalnız açık alanda kullanılır.
5- En uzak mesafeye atabilmek için 45° lik açı ile atış yapınız.
6- Son kullanma tarihinden sonra kullanılması tehlikelidir.
7- Gaza maruz kalınan durumlarda etkili alandan uzaklaşıp, gözlerinizi bol su ile yıkayınız.
8- Gaza maruz kalınan bölgelere kesinlikle merhem ya da losyon uygulamayınız.

YENİ UYARILAR:

1- 3 metreden yakın mesafeden direkt olarak insanların üzerine ateş etmeyiniz.
2- Yakın mesafede hedeflerin alt uzuvlarına doğrultarak atış yapabilirsiniz.
3- 40 mm’lik gaz tüfeklerde kullanılmalıdır.
4- Sadece gerekli eğitimi almış polis ve asker tarafından kullanılmalıdır.
5- Olası yangın tehlikesi yaratabilir.
6- Son kullanma tarihinden sonra kullanılması tehlikelidir.
7- Gaza maruz kalınan durumlarda etkili alandan uzaklaşıp gözlerinizi bol suyla yıkayınız.
8- Gaza maruz kalan bölgelere kesinlikle merhem ya da losyon uygulamayınız.

b2. Hedef Gözeterek

Kullanılan biber gazı fişeklerinin üzerindeki uyarılara karşın polisin özellikle hedef gözeterek, eylemcileri yaralamak maksadıyla attığı gözlemlendi. Bu nedenlerle çok sayıda kişi yaralandı, gözünü kaybedenler oldu, kafa travması nedeniyle durumu kritik olanlar var.

Polis amirinin vur emri

Eylemciyi gaz kapsülü ile vuran polisin sevinç anı

Polis kandırarak eylemciye gaz sıkıyor


b3. Gazın Aşırı ve Keyfi Kullanımı

Taksim Meydanı’na müdahale

Kızılay Meydanı’nda müdahale

c. Müdahaleler

c1. Evlere

Eylemler süresince gerek gaz fişekleri ile gerek TOMA’lardan sıkılan tazyikli su ile eylemlerin yapıldığı mahallelerdeki evlere de müdahale edildiği kameralara yansıdı. Bazı durumlarda yanlışlıkla evlere müdahale edildiği görülürken, pek çok durumda bu müdahalelerin kasıtlı olduğu tespit edildi. Özellikle gaz fişeklerinin doğrudan evlere atıldığı pek çok görüntü kaydedildi. Bu türden olaylar basına da yansıdı.

http://www.radikal.com.tr/turkiye/ankarada_evlere_biber_gazi_atildi-1138849

Çevik Kuvvet camı kırıp evin içine gaz atıyor

10. kattaki eve gaz bombası

Ankara Bestekar Sokak’ta eve atılan gaz bombası

b6. Hastane ve Revirlere

Gezi Parkı eylemleri sırasında revir olarak kullanılan pek çok mekana müdahale edildi. Bu mekanlardaki kişilere şiddet uygulanırken, içeri girilmediği durumlarda da içeriye tazyikli su sıkıldığı ya da gaz bombası atıldığı kaydedildi. Bu müdahaleler yalnızca revir olarak kullanılan mekanlara değil aynı zamanda hastanelere de yapıldı. Geçmiş yıllarda da polisin hastanelere gaz bombası atması olayları yaşanmış, bu türden uygulamalar yazılı ve görsel basında da yer bulmuştu.

Revir olarak kullanılan Divan Otel’e gaz atıldı

Alman Hastanesi’ne TOMA’nn su sıkması

d. Kaba Dayak

Polisin yalnızca tazyikli su ve gaz ile değil aynı zamanda cop ile de şiddet uyguladığı görüldü. Şiddete uğrayan bu kişilerin gözaltına alınmaması nedeniyle gözaltına alınan kişiler arasında şiddete uğramış olanların sayısı düşüktür.

d1. İlk Müdahale Anında

Polisin göstericileri dağıtmaya yönelik ilk müdahalesinin ardından çok sayıda kişiye şiddet uygulandığı görüldü. TOMA’lardan sıkılan su ve özellikle aşırı gaz kullanımı ile dağıtılan kalabalıkların arkasından müdahaleye başlayan polislerin önlerine gelen herkese eylemci olsun ya da olmasın şiddet uyguladığı tespit edildi.

Sözkonusu müdahalelerden yalnızca eylemciler değil aynı zamanda eylemcilere destek veren işletmeler ile revir olarak kullanılan mekanlar da etkilendi. Sözgelimi Ankara bulunan ve yaralanan göstericilere ilk müdahalenin yapıldığı Nazım Hikmet Kültür Merkezi’ne zorla giren polis, içerde bulunan hemen herkesi dövdü. Mekana fiziksel zarar da veren polis, daha sonra hiçbir işlem yapmadan çıktı.

Taksim’de dövülen gösterici

d2. İlk Müdahale Sonrasında Yaşanan Olaylar

Gösterilere müdahale edilmesinin ardından sokak sokak gezerek karşılaştığı kişileri gözaltına alan polisler, pek çok durumda göstericilere şiddet uyguladıktan sonra işlem yapmamayı tercih etti.

Eskişehir’de polis şiddeti

İzmir Kordon’da polis müdahalesi

Antalya’da otoparka sığınan öğrencilere dayak

E. PLASTIK MERMILER / PEPPERBALL

Gezi Parkı eylemleri sırasında yoğun olarak kullanılan plastik mermi yaralanmalarına ilgili birçok iddia gündeme getirilmiş olsa da bunlardan çok azı belgelenmiştir. Bunlardan biri, 1 Haziran 2013’te plastik mermiyle yaralanan ambulans ile Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan ATV muhabiri Mesut Çiftçi’yle kameraman İsmail Velioğlu’nun durumudur.

Ancak polisin plastik mermi değil, “pepperball” denilen PAVA (pelargonic acid vanillylamide) kapsülleri atan silahlar kullandığı da iddia edildi. Biber gazı topları atan silahların da plastik mermi ile benzer izler bıraktığı öğrenildi. Topların etken maddesinin yine Capsaisin olduğu, aerosol olmadığı için çevreyi fazla etkilemediği, yalnızca temas edenleri etkilediği ileri sürüldü.

F. FLASH-BANG

Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından Gezi Parkı eylemleri sırasında kullanılmaya başlanan bir müdahale aracıdır. Eylemciler tarafından “ses bombası” olarak adlandırılmaktadır. Flash-bang’ler; havai fişekler gibi parlayıcı ve ışık saçma özelliği ile adeta gerçek bomba gibi ses/gürültü çıkartır. Bugün Gazetesi’nden Kamil Elibol’un haberine göre, “özellikle doğu-güneydoğuda PKK/KCK yandaşlarının çeşitli bahanelerle düzenlediği havai fişek ve molotof kokteyli korsan gösterilere karşı flash beng adı verilen tüfek gaz fişekleri alındı”[6].

Flash Bang’ler yoğun olarak kullanılması eylemler sırasında bir araya gelen kitlelerde paniğe ve insanların kaçarken birbirlerine zarar vermesine yol açtığı gözlemlenmiştir.

g. Ateşli Silahlar

Gezi Parkı Eylemlerinde ateşli silahlar kullanıldığı yönünde muhtelif açıklamalar yapıldı. Ateşli silahların kullanıldığı en vahim olay ise Ankara’da 1 Haziran günü yaşandı. Ankara’daki eylemlerde ortaya çıkan kamera kayıtları sonucu kimliği gizlenen bir polis memurunun silahından çıkan kurşunla ağır yaralanan Mehmet Ethem Sarısülük (26) adlı işçinin beyin ölümü 12 Haziran 2013’te gerçekleşti. Sarısülük’ün vurulma anı kameralara yansıdı.

Sarısülük’ün ölümünün ardından 15 Haziran günü Kızılay Meydanı’nda gerçekleştirilecek anma törenine izin verilmedi. Polisin şiddetli müdahalesi ile karşılaşan kişiler tazyikli su ve biber gazı kullanılarak dağıtıldı.

Ethem Sarısülük Anması

Ne var ki olaylardan iki gün sonra, polislerin müdahale etmediği 17 Haziran günü anma gerçekleştirildi ve hiçbir olay yaşanmadı.

Ethem Sarısülük’ün Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsisinde kafatasından mermi çekirdeği çıkarıldı. Böylece, Sarısülük’ün darp veya kafa travması sebebiyle değil, silahla vurularak öldüğü kesinleşmiş oldu. Devlet yetkilileri bir süre Sarısülük’ü vuran kurşunun hangi silahtan çıktığı ve silahın hangi memur ait olduğu konusunda girişimlerde bulunmadı. Daha sonra tespit edilen polis memuru, 24 Haziran günü tutuklama talebi ile mahkemeye sevk edilen polis memuru “olayın meşru müdafaa sınırları içinde kaldığı” kararıyla serbest bırakıldı.  Aynı gün, Polis Akademisi Mezuniyet Töreni’nde konuşan Başbakan polisin kahramanlık destanı yazdığını belirtip polisi adeta dokunulmaz bir noktada tarif ederek cezasızlık politikasını uyguladığını alenen ifşa etmiştir.

Mahkeme, zanlıya adli kontrol kapsamında yurtdışına çıkış yasağı ile haftada bir gün karakola imza şartı getirdi. Zanlının serbest bırakılma gerekçesinde, şunlar yer aldı:

“Şüphelinin, göstericiler tarafından prefabrik bir kulübe arkasında sıkıştırıldığı, kalabalık bir grup tarafından yoğun şekilde taşlamaya maruz kaldığı, bu sırada belinden tabancasını çıkardığı ve havaya doğru üç el ateş ettiği, bu esnada maktul Ethem Sarısülük’ün aniden yere düştüğü, şüphelinin arkasını dönerek grubun aksi yönüne koşmaya devam ettiği, bu sırada beline ve sırtına atılan taşların isabet etmeye devam ettiği, havaya ateş etme sırasında şüphelinin eyleminin meşru müdafaa sınırları dahilinde kalma olasılığının bulunduğu anlaşılmıştır.”

Radikal’den Mesut Hasan Benli’nin haberine göre, Memur Suçları Soruşturma Bürosu Müdürü Zeki Ünalmaz, kararı veren hâkim için twitter’dan “Gezi olaylarında nedeniyle Ethem Sarısülük’ün ölümüne neden olduğu belirtilen polis memuru hakkında tutuklama isteminin reddedin hakimsin adamsın ellerinde öpüyorummm” dedi.

Aynı gün Anadolu Ajansı, Sarısülük’ü vuran polisin “göstericilerin arasında kalıp havaya ateş ettiği” haberini geçerek polisin kendisini koruduğu havası yarattı. Haberde “Bu sırada, saldırıdan kaçamayan bir polis ise göstericilerin arasında kalıyor. Kalabalığın taş atmayı sürdürdüğü polis, havaya üç el ateş etmesinin ardından Milli Müdafaa Caddesi’ne kaçıyor. Polis memurunun üçüncü atışı sırasında birkaç metre uzaklıktaki Ethem Sarısülük’ün yere düştüğü görülüyor. Yaralanan Sarısülük, arkadaşları tarafından hastaneye kaldırılıyor.” denildi.

h. Gözaltına Alma Pratikleri

Gezi Parkı Eylemleri süresince gözaltına alınan kişilerin işkence ve kötü muameleye uğradığı pek çok vaka yaşandı. Her ne kadar polis şiddet uyguladığı kişileri gözaltına almama eğiliminde olduysa da olayların yaygınlığı ve sıklığının da etkisiyle gözaltında işkence ve kötü muameleye maruz kalan çok sayıda gösterici oldu.

Gözaltılar ile ilgili bir diğer konu ise gözaltında tutulma koşullarıydı. Gözaltı sayısının bazı kentler ve bazı günler için yüzlerle ifade ediliyor olması gözaltı mekanları ile ilgili sorunlar yaşanmasına neden oldu. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere bazı kentlerde Emniyet Müdürlüğü içindeki spor salonları göstericilerin topluca tutulduğu yerler oldu.

Olaylar sırasında gözaltına alınan kişiler, gözaltına alırken ters kelepçe takıldığını; otobüslerde ve kapalı spor salonlarında bekletildiklerini; otobüslerde bekletildikleri sırada otobüslerin havalandırmaları kapatıldı ve ısıtıcıları çalıştırıldığını; gözaltı merkezlerinde kaba dayağa maruz kaldıklarını; yemek ve su verilmediğini; gözaltına alınan kadınların çırılçıplak soyunmaya zorlanarak beden boşlukları aramasına tabi tutulduklarını; gözaltına alınanların ve onların avukatların hakarete maruz bırakıldığını; 16 Haziran 2013’te gözaltına alınanlara zorla AKP Kazlıçeşme Mitingi’nin izletildiğini belirtmişlerdir.

Gözaltına alınan eylemcilerin kimi durumlarda gözaltı merkezine götürülmeyip saatlerce otobüslerde ve kelepçeli olarak bekletildikleri de basına yansıdı.

İstanbul’da Gezi olayları sırasında Osmanbey’deki Ramada Otel’de kurulan revirlerde yaralılara gönüllü sağlık hizmeti vermekte olan hekimler polisler tarafından kelepçelenerek gözaltına alındı.

Çağlayan Adliyesi’nde ise basın açıklaması yapmak isteyen 44 avukat 14 Haziran günü gözaltına alındı. Gözaltılar sırasında polisin aşırı güç kullandığı görüldü. Avukatlardan kimliğini ibraz eden 21 kişinin bırakıldığı, 23 avukat ise gözaltı prosedürlerinin uygulanmasını talep ettiler. Savcılığa sevklerinin ardından kimliklerini ibraz eden 23 avukat, savcılıkça serbest bırakıldı.

Eylemler süresince çok sayıda çocuğun şiddete maruz kaldığı ve gözaltına alınan çocukların bulunduğu da öğrenildi. Gündem Çocuk’un hazırladığı rapora göre en 294 çocuk gözaltına alındı. Çocukların maruz kaldığı şiddet olayları için ekteki Gündem Çocuk raporuna bakılabilir.


İl

Çocuk Gözaltı Sayısı
Ankara 78
İstanbul 35
Adana 130
İzmir  34
Kayseri  2
Mersin 15
TOPLAM En Az 294 çocuk

6. İhlal Edilen Haklar

İHLAL EDİLEN İNSAN HAKLARI KATEGORİLERİ

Gezi Parkı eylemleri sırasında yaşanan insan hakları ihlalleri, Türkiye’nin de taraf olduğu, Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’de (Roma 4 Kasım 1950) yer aldığı sırayla, başlıklarla ve tanımlar birlikte ele alınmıştır.

YAŞAM HAKKI (AİHS 2. MADDE[7])

Eylemler sırasında beş kişi yaşamını yitirdi. Bunlardan Abdullah Cömert, Etkhem Sarısülük ve İsmail Tuna’nın ölümünden doğrudan devlet sorumludur.

Mehmet Ayvalıtaş 2 Haziran 2013 gecesi İstanbul 1 Mayıs Mahallesi’nde, bir otomobilin bütün uyarılara rağmen durmayarak TEM Otoyolu’nda gösteri yapan kitlenin arasına dalması nedeniyle hayatını kaybetti.

Abdullah Cömert (22) 3 Haziran 2013 Pazartesi günü saat 23.35 sıralarında, Hatay’ın Armutlu Mahallesi’nde başına gaz bombası fişeğinin çarpması sonucu yaralanmış ve Antakya Devlet Hastanesi’nden yaşamını yitirmiştir[8].

İrfan Tuna (47) 5 Haziran 2013 gecesi Ankara Kızılay’daki polis müdahalesi sırasında bölgede bulunan bir dershanede temizlik görevlisi olarak çalışan İrfan Tuna, göz yaşartıcı gaza bağlı kalp krizi nedeniyle yaşamını yitirdi.

Mustafa Sarı Adana’da Gezi Parkı eylemine destek amacıyla 5 Haziran 2013 gecesi düzenlenen protesto gösterileri sırasında başlayan olayların ardından, eyleme katılanları kovalarken yapımı devam eden 5 metre yükseklikteki alt geçit köprüsünden düşerek ağır yaralanan Komiser Mustafa Sarı, yaşamını yitirdi.

Ethem Sarısülük (26) 1 Haziran 2013 günü Ankara Kızılay’daki protesto gösteri sırasında bir polis memuru[9] tarafından başından vurdu. Ethem’in beyin ölümünün gerçekleştiği haberi 13 Haziran 2013 günü akşam saatlerinde açıklandı.

Ağır yaralılar:

- Berkin Elvan: 16 Haziran 2013 gecesi Okmeydanı’nda çevik kuvvetin attığı gaz bombası fişeğiyle başından ağır yaralanan 14 yaşındaki Elvan, yoğun bakımda. İki kez ameliyat oldu.

- Lobna Al Lamii: 31 Mayıs’ta Taksim’de polisin eylemcilere müdahalesi sonucu başından ağır yaralanan Filistin asıllı Türk vatandaşı 34 yaşındaki Allami, 23 gündür yaşam mücadelesi veriyor. Al Lamii’nin ailesi sosyal medyadan, “Lobna’nın yaralanma anını gösteren görüntü, olayı gören, bilen, duyan, doğrudan tanıklık etmiş biri varsa lütfen bize ulaşsın” çağrısında bulundu.

- Ali İsa Korkmaz: 2 Haziran’da Haziran’da Eskişehir’de bir grubun saldırısına uğrayarak beyin kanaması geçiren 19 yaşındaki Korkmaz ise, hala solunum cihazına bağlı olarak yaşam mücadelesi veriyor.

- Dilan Dursun: 16 Haziran 2013 günü Ethem Sarısülük’ün cenazesinde başına gaz bombası fişeği isabet eden üniversite öğrencisi Dursun, yoğun bakımdan çıkarıldı ancak tedavisi devam edecek.

İŞKENCE YASAĞI (AİHS 3. MADDE[10])

Türkiye’deki insan hakları örgütleri toplumsal olaylara müdahale ederken kolluk güçlerinin uyguladığı şiddetin işkence olduğunu savunmaktadır. Kullanım amacına ve talimatlarına uygun olmayacak bir şekilde kullanılan basınçlı su, gaz bombası ve cop sonu ölümle biten yaralanmalara neden olmakta ve insanların bedensel bütünlüğüne zarar vermektedir. Bu noktadan hareketle Tük Tabipleri Birliği’nin 19 Haziran 2013’te yapmış olduğu açıklamada yer alan verilere göre, kamu hastanelerine, özel hastane ve tıp merkezlerine ve çatışmaların yaşandığı alanlarda kurulan revirlere toplam 7959 kişi yaralı olarak başvurdu; bunlardan 59’unun durumu ağır. Saldırılarda 100 kişi kafa travmasına uğrarken, İstanbul’da 4, Ankara’da 1, Eskişehir’de 1 kişi, olmak üzere 6 ağır yaralının hayati tehlikesi bulunuyor. Gaz kapsüllerinin hedef alınarak atılması sonucu 11 yurttaş gözünü kaybetti, 1 kişinin dalağı alındı. Çevik kuvvet ekipleri aşırı/orantısız güç kullanmaya hazırlandıkları her müdahale öncesinde faillerin bulunmasını kolaylaştırmak için polis kasklarının arkasına yazılan numaraları gizlediler ya da 16 Haziran 2013 tarihinde Hilton Hotel’e düzenledikleri baskında olduğu gibi numarasız kask kullandılar. Fotoğrafta, 2 Haziran 2013 günü Ankara’da Ziya Gökalp Caddesi üzerinde kask numaralarını gizlemiş çevik kuvvet polisleri görülmektedir.

Olaylar sırasında göstericiler keyfi olarak özgürlüklerinden yoksun bırakıldı ve herhangi bir resmi işlem yapılmaksızın gayriresmi olarak gözaltında tutuldu.

Olaylar sırasında gözaltına alınan kişiler, gözaltına alırken ters kelepçe takıldığını; otobüslerde ve kapalı spor salonlarında bekletildiklerini; otobüslerde bekletildikleri sırada otobüslerin havalandırmaları kapatıldı ve ısıtıcıları çalıştırıldığını; gözaltı merkezlerinde kaba dayağa maruz kaldıklarını; yemek ve su verilmediğini; gözaltına alınan kadınların çırılçıplak soyunmaya zorlanarak beden boşlukları aramasına tabi tutulduklarını; gözaltına alınanların ve onların avukatların hakarete maruz bırakıldığını; 16 Haziran 2013’te gözaltına alınanlara zorla AKP Kazlıçeşme Mitingi’nin izletildiğini belirtmişlerdir.

DÜŞÜNCE, VİCDAN VE DİN ÖZGÜRLÜĞÜ (9. MADDE[11])

İHD’ye başvuran Hıristiyan bir yurttaşımız, 16 Haziran 2013 günü Taksim ve çevresinde kolluk kuvvetlerinin sokaklara giriş ve çıkışı engellemesi nedeniyle, kilisesine gidemediğini ve bu nedenle ibadetini yerine getiremediğini belirtmiştir.

Recep Tayyip Erdoğan, 18 Haziran 2013 tarihli AKP Grup Toplantısı’nda “bir tarafta güya namaz kıldılar” diyerek, kendilerini “Anti-Kapitalist Müslümanlar” olarak adlandıran eylemcilerin ibadetini değersizleştirme ve onları hedef gösterme yolunu seçmiştir.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ (AİHS 10. MADDE[12])

TOPLANTI VE DERNEK KURMA ÖZGÜRLÜĞÜ (AİHS, 11. MADDE[13])

Siyasal iktidar, seçimler dışında kalan tüm siyasal karar alma mekanizmalarına katılım yöntemlerini, gayrımeşru ilan etmiş ve cezalandıracağını ileri sürmüştü. Gezi Parkı eylemlerine destek vermek için yapılan ve İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre 79 ile yayılan eylemlere müdahale edildi.

Eylemler sırasında cep telefonlarının büyük çoğunluğunun çalışmadığı bildirildi. Hükümetin cep telefonu operatörlerine siyasi baskı yaparak iletişimi engellediği ileri sürüldü[14].

Polis şiddetinden eylemleri izleyen gazeteciler de nasibini aldı:

* Gazeteci Ahmet Şık, BirGün gazetesi muhabiri Olgu Kundakçı, Reuters muhabiri Osman Örsal, Sol gazetesi muhabiri Onur Emre, Sözcü muhabiri Yavuz Alatan, ETHA muhabirleri Mehmet Canbek ve Serdal Işık, polisin attığı gaz bombasıyla yaralandı.

* 1 Haziran 2013’te plastik mermiyle yaralanan ATV muhabiri Mesut Çiftçi ve kameraman İsmail Velioğlu ambulans ile Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı.

* Hürriyet Daily News muhabiri Emrah Gürel, polis saldırısı sonucu ayağından yaralandı.

* Star Haber Muhabiri Osman Terkan’ın parmağı kırıldı.

* Star Haber Müdürü Murat Uslu karnına isabet eden gaz kapsülü nedeniyle yaralandı.

* Evrensel gazetesi ve Hayat TV muhabiri İsmail Afacan, TOMA aracından sıkılan tazyikli suyun gözüne gelmesiyle kör olma tehlikesi geçirdi.

* Milliyet muhabiri Hüseyin Özdemir gazın etkisiyle baygınlık geçirdi.

* Taraf muhabiri Tuğba Tekerek’in kolunu kıvıran polis, Tekerek’e küfretti.

* İMC televizyonu kameramanı Özgür Söylemez ve İMC televizyonu Ankara muhabiri Eren Güvendik, ayağından yaralandı.

* Ulusal Kanal kameramanı Bülent Ünal’ın kulağı yırtıldı.

* Milliyet Gazetesi foto muhabiri Ercan Arslan gaz fişeğiyle ayağından yaralandı. Arslan’ın ayağına dikiş atıldı.

* Göstericilerin attığı taşın kafasına gelmesi sonucu hafif şekilde yaralanan Zaman Gazetesi foto muhabiri Celil Kırnapcı’ya 2 dikiş atıldı.

* Kanal D Ankara temsilcisi Erhan Karadağ 31 Mayıs’ta gözaltına alındı.

- Sol gazetesi Ankara muhabiri Fatoş Kalaçay darp edilerek gözaltına alındı.

* 5 Haziran 2013 akşamı Ankara’da Ulusal Kanal Ankara temsilcisi Mustafa Kaya ile kameraman Serkan Bayraktar’ın gözaltına alındı.

* 11 Haziranda Gezi Parkı yakınında fotoğraf çeken BBC’in Pictures Foto Muhabiri ABD’li Gazeteci Jake Price atılan bir cismin hedefi oldu.

* 11 Haziranda Zaman Gazetesi Haber Müdürü İbrahim Doğan, polisin attığı göz yaşartıcı bomba kapsülünün koluna çarpması sonucu yaralandı. Taksim İlkyardım Hastanesine kaldırılan gazetecinin kolu kırıldı.

* 11 Haziranda Zaman gazetesinden Cihan Acar ve Milliyet’ten Can Şişman da, gaz bombası kapsülüyle yaralandılar. Acar’ın kolu kırılırken diğerinin başına dört dikiş atıldı.

* 11 Haziranda, Kanada’daki CBC kanalına çalışan Sasa Petricic ve Derek Stoffel, Taksim Meydanı’nda görev yaparken gözaltına alındılar. Gazeteciler bir gün gözaltında kaldılar.

*  14 Haziranda Taksim Meydanı’nda polis araçlarının görüntüsünü alan Rus Gazeteci Arkady Babtchenko saldırıya uğradıktan sonra gözaltına alındı. Geceyi gözaltında geçiren gazeteci, ayaklarına aldığı darbeler nedeniyle zorlukla yürüyebiliyor.

* 15 Haziran gecesi çatışmaları izleyen Russia Today Gazetesi Muhabiri Alexandra Bondarenko, ayağına gele plastik bir mermiyle yaralandı. Portekiz’de çıkan Publico Gazetesi Muhabiri Paulo Moura ise, 16 Haziranda polis saldırısına uğradı.

*  Tanıklara göre gazeteciler, hafta sonu Ankara Kızılay’daki eylemleri izlerken polisin biber gazlı saldırısının hedefi oldu.

*  Çok sayıda haberci çektikleri görüntüleri silmeye zorlandı. Polis, 15 Haziran gecesi Harbiye’de çatışmaları ve müdahaleleri izleyen Akşam Gazetesi Foto Muhabiri Cem Türkel’i çektiği fotoğrafları silmeye zorladı.

*  16 Haziranda İMC TV Editörü ve Kameramanı Okan Altunkara, Doğan Haber Ajansı (DHA) Muhabirleri Ferhat Ulusağlar ve Uğur Can, Ulusal Kanal Kameramanı Emre Fidan, Aydınlık Gazetesi Muhabiri Aslan Sahan, İtalyalı Foto Muhabir Daniele Stefanini gözaltına alındı. Can ve Altunkara kısa sürede serbest bırakılırken Uludağlar ancak 17 Haziranda serbest bırakıldı.

*  DHA, sarı basın kartı bulunmayan birçok gazetecinin gözaltına alındığını abonelerine geçti. Hürriyet gazetesi de, benzer olayları derleyen bir videoyu yayına koydu.

*  Britanyalı bağımsız bir gazeteci, 16 Haziran gecesi gözaltına alınarak Osmanbey’de üç saat süreyle gözlem altında tutulduğunu açıkladı. Emniyet görevlileri, gazeteciye ait fotoğraf makinesini ve mikrofonunu ancak içindekileri sildikten sonra iade ettiler. Gazetecinin not defteri ve basın kartı iade edilmedi.

*  Gazeteci Eylem Düzyol, 16 Haziranda bazı semtlerde fotoğraf çektikten sonra meslektaşı Fulya Atalay ile birlikte coplu saldırıya uğradı. Düzyol, olayı, “Sabahtan beri gözlerinin önünde çalışıyorduk. Pekala gazeteci olduğumuzu biliyorlardı. İkna etmek için basın kartımı bile gösterdim ama bize vurmaya devam ettiler” sözleriyle açıkladı.

* 16 Haziranda Today’s Zaman’dan Abdullah Ayasun, twitter’dan basın kartını göstermesine karşın polislerin yüzüne vurduklarını, yere yatırıp neredeyse kolunu kırdıklarını duyurdu.

* DİHA muhabiri Eren Dinç 16 Haziran günü Ankara Kızılay’da Ethem Sarısülük’ün cenaze törenini izlerken TOMA’dan su sıkılması nedeniyle yaralandı. Suyun tazyiki ile yere düşüp yuvarlanan Dinç’in kol ve bacaklarında yaralanmalar oldu.

* El CezireTürk kameramanları Kemal Soğukdere ve Alper Çakıcı İstanbul’da 18 Haziran 2013’te polisler tarafından dövüldü.

RTÜK’ün 11 Haziran 2013 tarihli toplantısında Gezi Parkı olaylarında halkı şiddete teşvik ettikleri ve yayın ilkelerine aykırı davrandıkları gerekçesiyle Ulusal TV, Halk TV, Cem TV ve EM TV’ye para cezası verildi. Kararda gezi parkı eylemleri sırasında bazı kanalların yayın hizmetleri ilkesine aykırı olarak, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar yaptığına ileri sürüldü.

RTÜK, 19 Haziran 2013 tarihindeki toplantısında, 15 Haziran’da Taksim’deki Gezi Parkı protestoları sırasında otel lobisine sığınan bir eylemcinin Başbakan Erdoğan’ı yeren, “Çocuklarımız ne yaptı? Başbakan, cehennem olasıca Başbakan, neredesin? Sen çocuklarını bu duruma düşür inşallah. Yeter senin yaptığın, Allah belanı versin, s. ol git başımızdan” sözleri nedeniyle Ulusal 1 kanalına 11.886 TL idari para cezası verdi.

Kurul, 16 Haziran’da AKP’nin düzenlediği “Milli İradeye Saygı” mitingine katılan yaşlı bir kadının Erdoğan’ı öven, “Kılıçdaroğlu sen merdivene ters bindin, milleti ters bindiremezsin. Erdoğan’ın gör milletinin sahibini. Allah belanı versin inşallah. Erdoğan’nın g.nün kılıyım” sözleri nedeniyle Beyaz TV’ye 11.886 TL idari para cezası uyguladı.

Sosyal paylaşım siteleri eylemlerin ilk gününden itibaren AKP’nin hedefinde yer aldı. Bu siteleri kullanarak “halkı isyana teşvik ettikleri” iddiasıyla İzmir’de (4 Haziran) 34 kişi ve Adana’da (8 Haziran) 13 kişi gözaltına alındı. Başta Hüseyin Çelik olmak üzere bakanlar kurulu üyeleri, sosyal medyanın yeniden düzenleneceğini ileri sürdü.

YABANCILARIN SİYASAL ETKİNLİKLERİNİN KISITLANMASI (AİHS 16. MADDE[15])

Benzer olaylarda da olduğu gibi iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) eylemlerin gerçek sorumlusunun yabancılar olduğunu ileri sürdü. Eylemler sırasında yakalanan ve çoğunluğunu Türkiye’de staj yapan kişilerin oluşturduğu yabancı uyruklular sınırdışı edildi.

İHD İstanbul Şubesi’nde stajyer olarak çalışan Fransa vatandaşı Elisa Couvert 11 Haziran günü gözaltına alındı. Gezi Parkı gösterileri sırasında yoğun gazdan ötürü sığındığı SDP’de gözaltına alınan Couvert daha sonra sınırdışı edilmek üzere Kumkapı Yabancılar Şubesi’ne gönderildi. 10 gün süreyle Yabancılar Şube’de tutulan Couvert 24 Haziran günü sınırdışı edildi.

Mülkiyetin korunması (Ek Protokol No. 1, 1. Madde[16])

Gezi Parkı Eylemleri boyunca başta İstanbul, Ankara, Eskişehir olmak üzere çeşitli illerde, eylemcilerin kurmuş olduğu çadırlara ve bunların içindeki eşyalara müdahaleler sırasında el konuldu, tahrip edildi ve yakıldı.

7. İnsan Hakları Örgütlerinin Faaliyetleri ve Girişimleri

Gezi Parkı eylemleri sırasında yaşanan ihlallerin ortadan kaldırılması, şiddetin önlenmesi için insan hakları örgütleri de çeşitli girişimlerde bulundular. Pek çok kentte mülki amirlerle ve emniyet yetkilileri ile görüşmeler yapan insan hakları örgütlerinin çabaları ve çağrıları çoğunlukla karşılıksız kaldı. İnsan hakları örgütleri bir araya gelerek hükümete 7 Haziran günü şiddetin durdurulması için ortak açıklama ile çağrıda bulundular:

Kamuoyuna Ortak Duyuru;

Kamuoyunda “Gezi Parkı Eylemleri” olarak bilinen ancak zaman içerisinde Gezi Parkı ve İstanbul ile sınırlı kalmayan eylemlilik durumu bütün kamuoyunun malumudur. Olaylar öncelikle İstanbul’da başlamış, daha sonra Ankara, İzmir ve Türkiye’nin diğer pek çok ilinde protestoculara yönelik geniş çaplı polis şiddeti devam etmiştir.

İnsan haklarına duyarlı örgütler, bu süreçte protestocuların barışçıl toplanma ve ifade özgürlüğü haklarını korumaya odaklanmış, çalışmalarını sadece bu doğrultuda yürütmeye özen göstermiştir.

İnsan haklarının evrensel standartları açısından şiddet içermeyen her türlü barışçıl gösterinin insanlar tarafından gerçekleştirilebilmesi temel bir insan hakkıdır. Devletin rolü, bu hakkın kullanımının yasal ve fiili koşullarını yaratmakla sınırlıdır. Barışçıl gösterilerin şiddet kullanımı için fırsata dönüştürülmesi kabul edilemezdir.

Yine ayrım gözetilmeksizin bütün insanların sağlık hizmetine erişim hakkı vardır.

Kamu otoritelerinin şiddet içeren eylemlerle ilgili olarak sahip oldukları yetki ve görevler ile bu yetki ve görevlerin ne şekilde kullanılacağı da yine Türkiye’nin kendi yasaları ve uluslararası sözleşmeler ile saptanmıştır.

Gerçekleşmekte olan toplumsal olaylarda insan haklarının bu temel standartlarına uygun hareket edilmediği, yapılan barışçıl gösterilerin şiddet kullanılmak suretiyle bastırılarak ifade özgürlüğü kullanımının yaygın olarak engellendiği anlaşılmaktadır.

Ayrıca sağlık hakkına erişim konusunda yetersiz kalındığı ve belirtilen eylemlerde şimdiye kadar aşırı güç kullanımına bağlı olarak en az bir protestocu, gösteriler esnasında bir protestocu daha ve polis memurunun hayatını kaybettiği, binlerle ifade edilen yaralıların olduğu, eylemcilerin uzuv kaybına uğradığı tespit edilmiştir. Olaylar sonucunda yaralanan veya hukuki desteğe ihtiyacı olanlar sivil toplum örgütlerine başvurularda bulunmuş ve hala bulunmaktadır.

İnsan hakları örgütleri açısından bu tür eylemlerde yaşanan hak ihlallerinin raporlanarak kınanması kaçınılmazdır. Bu raporlama ya da kınama, bu eylemlerin nedenlerinin, insan hakları örgütlerince meşru ya da gayrimeşru görüldüğü anlamını taşımamaktadır. Bu anlamda insan hakları örgütleri protestoları değil, yaşam, sağlık, ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma hakkı gibi temel hakları savunmaktadır. İnsan hakları örgütleri açısından tek kriter, yukarıda da kısaca açıklandığı üzere, insan haklarının evrensel standartlarının gereğinin yerine gelip gelmediğidir. Bu bakımdan mağdurun kimliğinin önemi yoktur.

BM Savunucuların Korunması Bildirgesi’nde kayıt altına alınan haklar kapsamında aşağıda imzası bulunan insan haklarına duyarlı örgütler gerek yukarıda ayrı ayrı belirtilen hakların kullanımının kesintiye uğraması, gerekse de insan hakları örgütlerine dönük gerçek dışı olan ve hedef gösteren yayımların yapılmasından kaygı duymaktadır.

Bu bağlamda biz, aşağıda imzası bulunan kurumlar olarak,

1.Evrensel insan hakları standartları çerçevesindeki barışçıl toplanma hakkının korunmasını,

2.Gerek görsel gerekse de sosyal medya araçlarıyla ifade edilen barışçıl ve şiddet içermeyen herhangi düşüncenin cezai kovuşturmaya konu edilmemesini,

3.Göstericilere yönelik polis şiddetinin acilen durdurulmasını, orantısız ve aşırı güç kullanımının derhal sonlandırılmasını,

4.Sadece barışçıl gösteri ve toplanma haklarını kullanmaları sebebiyle gözaltına alınanların derhal serbest bırakılmasını,

5.Yaşanan şiddet olaylarına yönelik bağımsız ve etkili bir soruşturmanın yapılması ve sorumlularla ilgili yargı sürecinin en kısa zamanda başlatılmasını,

talep ettiğimizi kamuoyuna duyururuz.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi ve tüm şubeleri
Mazlum-Der ve tüm şubeleri
Uluslararası Af Örgütü / Amnesty International
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV)
Türk Tabipleri Birliği (TTB)
Helsinki Yurttaşlar Derneği
Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci-Der)
İnsan Hakları Araştırmaları Derneği (İHAD)
İnsan Hakları Gündemi Derneği (İHGD)

İnsan Hakları örgütlerinin temsilcileri, devam eden gösteriler sırasında Ankara’da emniyet güçlerinin uyguladığı şiddetin durdurulması amacı ile 07 Haziran günü, Ankara Vali’sinin Başbakanla görüşmek üzere İstanbul’a gitmesi nedeni ile Vali Yardımcısı M.Fahri Aykırı ile görüştü. Görüşmeye, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, MAZLUMDER GYK Üyesi Nurcan Aktay, TİHV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, İHOP Genel Koordinatörü Feray Salman ve TİHV Kurucu üyesi Tanıl Bora katıldı.

İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan’ın eylemlerde meydana gelen yaralamalara ilişkin bir takım istatistiki verileri sunup, yapılan ihlalleri anlatarak özellikle Ethem Sarısülük’ün polis kurşunu ile ağır yaralanmasının etkili bir şekilde soruşturulmasını talep etmesinin ardından, örgüt temsilcileri, barışçıl gösterilere yönelik olarak polisin uyguladığı şiddetin kaygı verici düzeye ulaşmış olduğunu ve güvenlik güçlerinin uyguladığı bu şiddetin bir an önce sonlandırılmasını, ölüm ve yaralanmaların sorumlularına yönelik sonuç alıcı soruşturmaların yürütülmesini ve kamuoyuna açıklanmasını talep ettiler.

İHD İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe ile TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı İstanbul Valis Hüseyin Avni Mutlu’yla görüşüp polis şiddetinin sona erdirilmesini ve olaylarda sorumluluğu olanların istifa etmesini ya da görevden el çektirilmesini dile getirdi.

İnsan Hakları Derneği, protestolara yönelik kolluk kuvvetlerinin uyguladığı şiddeti kınarken, yetkilileri gerekli önlemleri almaya, yasal sınırların dışına çıkan memurlar hakkında yasal işlemleri başlatmaya çağırdı.

Başta BM Genel Sekreterliği olmak üzere çok sayıda uluslararası kurum ve kuruluş ile ülkelerin Türkiye’ye ilgili yapmış olduğu açıklamalar Türkiye’deki otoriter demokrasinin kaygı verici noktaya geldiğini göstermiştir. İHD, siyasal iktidarı yaşam hakkı ve işkence yasağını pervasızca çiğnemekteki ısrarından vazgeçmeye çağırırken, Türkiye’deki yaygın polis şiddetinin kınanması ve durdurulması için uluslararası kurum ve kuruluşlar nezdinde girişimlerde bulunmaya devam etmektedir.

Siyasal iktidarın biran önce polis şiddetine son vererek, göstericilerin gerçek temsilcileriyle görüşüp diyalogu devam ettirmesi ve talepleri karşılama noktasında işbirliğine girmesi gerekmektedir. Siyasal iktidar, “polisimi yedirtmem” söylemiyle işkence ve kötü muameleyi meşrulaştırmaktadır. Bu söylem terk edilmeli ve biran önce cezasızlığa son verilerek şiddet uygulayan polisler ile onların amirleri hakkında etkin soruşturma ve kovuşturma başlatılmalıdır.

İHD kamuoyuna yaptığı açıklamada polis şiddetinden ve işkenceden mağdur olanların, İHD’ye başvuru yapması çağrısında bulunarak konunun uluslararası hukuk alanına taşınacağını ifade etmiş ve bu kapsamda başvuru almaya başlamıştır.

İHD, bu süreçte konunun Avrupa Parlamentosu’nda görüşülmesini talep etmiş, bu talep karşılık bulmuş ve görüşme gerçekleşmiştir. Ayrıca diğer uluslararası insan hakları mekanizmaları harekete geçirilmiş, özellikle Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi ile görüşme gerçekleşmiştir. Bu raporla birlikte çok sayıda mekanizma ile de temas edilecektir.

8. Yetkililerin Açıklamaları

Gezi Parkı eylemleri süresince başta Başbakan olmak üzere pek çok yetkili tarafından yanlışlığı kanıtlanmasına karşın eksik, yanlış ve taraflı kışkırtıcı açıklamalar yapıldı. Bu açıklamalar arasından en fazla dikkat çekenler elde hiçbir kanıt olmamasına karşın camide içki içildiği iddiası, düşerek öldüğü halde bir polis memurunun Adana’da göstericilerce öldürüldüğü iddiası, Ethem Sarısülük’ün göstericilerin attığı taşlar nedeniyle öldüğü iddiası en çok dikkat çekenler oldu.

a. Başbakan ve Hükümet

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan:

* Bu aynı zamanda azınlığın çoğunluğa tahakkümü anlamına gelir ki, biz buna müsaade etmeyiz. Camilere ayakkabıyla girmesinden, orada alkol kullanmasından, başörtülü kızlara saldırı yapılmasından kimse söz etmiyor. Sanatçılarımıza baskı uyguluyorlar, sen niye gelmiyorsun? Bu tür şeyler yaşanıyor. Sabah akşam polis şiddeti kullanılıyor. Sabah akşam işte başbakan çok sert. Başbakan böyle olmasaydı gerilimler olmasaydı. Ama bakın işte filanca filanca çok kibar, ama başbakanımız çok gerilimden yana. Şimdi burada da kendilerine göre kurnazlık yapıp, bizi birbirimize düşürme gibi bir gayretin içine düşüyorlar. İşte bu tuzağı bu örgüt bu teşkilat bozacak. (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23505720.asp )

* Bir milletvekili utanmaz mı yahu? Eyleme gidenlere para dağıtıyor. Dilenci mi onlar yahu? Sadaka mı dağıtıyorsun ne dağıtıyorsun? CHP bu yönetimden bu anlayıştan derhal kurtulmalı.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23505720.asp

* Orada yaşananlar ortada. Sefalet, rezalet. Garip garip pankartlar, hakaret dolu pankartlar. Bu konuda da akşam gelen heyete, bu konuda destek bekliyoruz. Gençlerimizle artık bunları görüşüp konuşun. Artık bunlar o adımı atsınlar, bizi farklı yöntemlere sevk etmesinler dedik. Kendilerini uğurladık. Temenni ederim ki bu iş artık bugün biter. Adımları atarız. Yargı süreci kararını bekleriz. Ondan sonra halk oylamasına evet deniliyorsa biz halk oylamasına varız, yaparız. Ne çıkıyorsa, halk oylamasından çıkacak karara göre de adımı atarız. Başka ne diyeyim?http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23505720.asp

* 10 yılda da 2 milyarı aşkın fidan diktik. 750 milyon adet de 3-10 yaş arasında ağaç diktik. 250 bin-500 bin metrekare alanlar verdik. Gelin ağaçlandırın dedik. Böyle bir çalışma içinde olan bize “Ağaç katliamı yapıyorlar” deniyor.
http://gundem.milliyet.com.tr/basbakan-erdogan-dan-gezi-parki/gundem/detay/1717594/default.html

*  Bu olaylara karışmış olan çevre duyarlılığı olan vatandaşları bunun dışında tutuyorum. Bildiğiniz gibi ABD Büyükelçiliği’ne saldıranlar oldu. Bunlar onlardandır. Masum insanların ve kamu mallarının zarar görmesine neden oluyorlar. Otobüs ve caddelere zarar veriyorlar.
http://www.zaman.com.tr/politika_basbakandan-gezi-parki-aciklamasi_2097787.html

* 2 gencimiz hayatını kaybetti, 1 polisimiz şehit oldu. Bu gençlerin ölümü ne kadar önemliyse polisimin ölümü de o kadar önemlidir.
https://twitter.com/RT_Erdogan

* Bugün Kadıköy’de miting yapma kararı aldı. Ama eğer burada tahrik edici ifadeler kullanırsan bu milet seni hiçbir zaman affetmez. Eğer olay miting yapmaksa eğer toplumsal hareketse onlar 100 bin kişi toplarsa biz 1 milyon kişi toplarız. Bizim böyle bir konuda sıkıntımız yok. Ama işi buraya getirmesinler.
http://www.bianet.org/bianet/toplum/147119-basbakan-dan-eylemcilere-bitirin-ricasi

*  Biz birkaç tane çapulcunun, o insana gelip meydana gelip halkımızı tahrik etmesine seyirci kalmayız. Çünkü bu millet bize reyini verirken tarihimize sahip çık diye verdi.
http://www.bianet.org/bianet/siyaset/147142-erdogan-taksim-e-cami-de-yapacagiz

*  Biz ülkenin yüzde 50’sini zorla evde tutuyoruz!
http://www.bianet.org/bianet/siyaset/147162-erdogan-in-gezi-eylemi-yorumu-tencere-tava-hep-ayni-hava

* Çevreci olmak kamu mallarına zarar vermek değildir. Çevreci olmak ağaçları, saksıları yakıp yıkmak değildir. Çevreci olmak insanları öldürmek değildir. Bize ders vermeye gayret edenler ABD’deki Wall Street olaylarını nereye koyacaklar. Biber gazı olayı, 17 kişinin ölümü orada oldu.
http://www.bianet.org/bianet/toplum/147358-avm-degil-sehir-muzesi

* Bu olaylarda, çok önemli bir yakınımın gelinini, Başbakanlık Ofisi’nin yakınında, yanında 6 aylık çocuğu, yerlerde süründürdüler. Kendisini taciz ettiler, çocuğunu taciz ettiler. Bunun özgürlük mücadelesi ile yakından uzaktan ne alakası var? Bu mudur özgürlük, bu mudur çevrecilik? Ama biz bütün bunlara ‘sabır, sabır, sabır’ dedik.
http://www.bianet.org/bianet/siyaset/147461-erdogan-dan-polis-mudahalesine-tesekkur

*  Aynen o gezi parkını çevrecilik adına, açık konuşacağım pislikten geçilmiyor. Sidik kokusundan geçilmiyor. Birçoğu, affedersiniz, büyük abdestini oraya yapıyor.
http://www.bianet.org/bianet/siyaset/147529-avrupa-parlamentosu-nun-kararini-tanimiyorum

* Ey ulusalcılar, ey CHP ve yandaşları, terörist başıyla Atatürk’ü ve Türk bayrağını nasıl yan yana getirdiniz? Atatürk Kültür Merkezi bir kamu kuruluşudur. İşgal edildi. Teröristlerin resimleri vardı orada, bu illegal örgütlerin pankartları vardı. Paçavraları vardı ama bu arada Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanına da hakaretler vardı. Bunlara sorarsan, bana gelenlere, ‘Biz de bunlardan çok üzüldük ama…’ Onları oradan indirmeyecektik de ne yapacaktık. Dedim ki ‘Bu Gezi Parkı’nı da temizleyeceksiniz. Artık burada da sona geldik’ dedim. İşte dün de biliyorsunuz o operasyon yapıldı ve temizlendi.
http://www.radikal.com.tr/turkiye/hepsinden_hesap_soracagiz-1137901

*  18 gün boyunca sokak sokak terör estirenlere, benim başı örtülü kardeşlerime el uzatanlara, yanında bebeği olduğu halde hem anneye hem bebeğe şiddet uygulayan alçaklara, ahlaksızlara, Bezmi Alem Valide Sultan Camii’ne ayakkabılarıyla giren, üç gün orayı işgal edenlere, orada alkol kullanan saygısızlara, hukuk dairesi içinde gereken hesabı mutlaka soracağız.
http://www.radikal.com.tr/turkiye/hepsinden_hesap_soracagiz-1137901

* Ellerinde Türk bayrağıyla geziyorlar, Türk bayrağını yakanlarla beraber oluyorlar. Tabi bu arada Gazi Mustafa Kemal’i de istismar ediyorlar. Ama Gazi Mustafa Kemal ile bölücülerin posterlerini yan yana taşıyorlar. Şimdi ben buradan CHP’ye sesleniyorum. CHP’nin kuyruğuna takıldığı sözüm ona ulusalcılara sesleniyorum. Atatürk Kültür Merkezi’ne asılan o paçavralar içine sindi mi? Cumhuriyet Anıtı’na asılan o paçavralar içinize sindi mi? Camilerde alkol kullananlar, başörtülü kardeşlerime el uzatanlar içinize sindi mi? 18 gündür sokaklara yazılan küfürler, küfürlü sloganlar içinize sindi mi? Ama şunu söyleyeyim. Bu CHP’nin yönetiminde olanlar, bunun kadrolarının büyük bir çoğunluğu, bunların içine siner. Çünkü bunlar maalesef karakterlerinin gereğini yapıyorlar.
http://www.radikal.com.tr/politika/erdogan_tek_tek_hesap_soracagiz-1137861

* “Kendi başbakanına ağıza alınamayacak derecede küfreden bir gençlik benim gençliğim olamaz. Bunu duvarlara yazan bir gençlik hak arayışı içinde olan bir gençlik olamaz. Ve bugün işyerlerini basanlar bu ülkenin hak arayan bir gençliği olamaz. Kıracaksın, yakacaksın. E? Hak arıyormuş. Ne hakkı ya! Ben aklıselim sahibi olan gençlerimize sesleniyorum; bu oyunu bozun, bu oyuna gelmeyin.”
http://www.radikal.com.tr/turkiye/baslatanlar_bedelini_de_odeyecekler-1136922

*Taksim Gezi Parkı ile alakalı animasyonla gösterileri ben 2010’da yaptım. O günden bugüne kimsenin sesi çıkmadı.
http://www.radikal.com.tr/radikal2/kislaya_itirazin_delilleri-1137586
http://www.cnnturk.com/2013/guncel/06/18/erdogan.polisin.mudahale.gucunu.artiracagiz/712047.0/index.html

İçişleri Bakanı Muammer Güler :

* Kamuoyuna açıklıyorum; Oradaki çadırlara benzin dökülüp yakılmak istendi arkadaşlar bunları engelledik.
http://www.bianet.org/bianet/siyaset/147521-guler-cadirlarin-yakilmasini-engelledik

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç:

* Çok iyi yetişmiş anarşist gruplar polisle çatışmaya giriyor. Polise verilen talimat şudur: Öncelikle pasif konumda olacaklar. Bunu polis çok güzel yapıyor. Bazen rica ederek, bazen anlaşarak… Fotoğraflara ve kamera kayıtlarına bakın. Polis daima pasiftedir.
http://www.radikal.com.tr/politika/arinc_sokaktaki_gosteriler_bastirilacak-1137966

* Polis 20 gündür eylemciler olduğu halde hiçbir otele girmemiştir belki de girmesi gerekirken Divan oteli maşallah eylemcilere lojistik destek sağlamaya, gıda yardımı sağlayan bir kurumun merkezi oldu.
http://www.radikal.com.tr/politika/arinc_sokaktaki_gosteriler_bastirilacak-1137966

*  Bizim aldığımız istihbarat bizzat eylemcilerin kendi içinden ölülerin artması noktasında çaba gösterdiğidir. Ama eylemciler çok profesyonel.  Bir çocuğu 12 metreden attılar ve çocuk hala hastanede Adana’da.
http://www.bianet.org/bianet/insan-haklari/147673-arinc-gerekirse-asker-gorev-yapar

AB Bakanı Egemen Bağış 

* Ben özellikle bu eylemlere bugün destek veren tüm vatandaşlarımızdan rica ediyorum. Lütfen evlerine dönsünler. Şu saatten sonra orada bulunan her kişiyi devlet maalesef terör örgütünün mensubu olarak değerlendirmek zorunda kalacaktır.
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2013/06/16/egemen-bagistan-gezi-parki-aciklamasi

* Orada varlığı sorgulanması gerekenler polisimiz değil, varlığı sorgulanması gereken yasadışı eylemciler” diyen Bağış, eylemcilerin arasında terör örgütü mensubu olduklarını ortaya koyacak deliller bulunduğunu kaydetti. Parktaki iyi niyetli vatandaşlarla örgüt mensupları arasında ayrım yapabilmek için büyük bir çaba ortaya konulduğunu dile getiren Bağış, “Bu yaşananların Gezi Parkı’ndaki ağaçlarla ilgili olmadığını kendileri de itiraf ediyorlar. Aslında bu Türkiye’de rejim değiştirmeye varacak bir hareketi tetikleme çabası. Bunun en az 6 ay öncesinden başlamış bir hazırlığı var. Buna dair elimizde belgeler var” diye konuştu.
http://www.cnnturk.com/2013/turkiye/06/16/egemen.bagistan.gezi.parki.yorumu/711866.0/

b. Yerel Yetkililer

İstanbul Valisi Avni Mutlu

19. günde Taksim Dayanışması’nın eyleme devam kararıyla Gezi Parkı’nı boşaltma iradesi oluştu. 20:00 civarında parkın boşaltılması rica edildi, çok büyük kesim de alanı bu şekilde terk etti. Tüm müdahale Emniyetçe kayıt altına alındı. Herhangi bir yaralanma olmadı parka müdahale sırasında. Toplam müdahalede 29 kişi hafif yaralandı.
http://www.bianet.org/bianet/insan-haklari/147619-vali-mutlu-polis-millet-sevgisiyle-hizmet-veriyor

* Bu paylaşımlarda ifade edildiği gibi kesinlikle Gezi Parkı ile ilgili orada bulunan insanlara, gençlere yönelik herhangi bir müdahale olmayacağı, keza bu müdahalenin kapsamında Taksim’e yönelik de herhangi yaklaşım içinde bul ifade ettik.
http://www.bianet.org/bianet/siyaset/147457-vali-mutlu-akm-ve-anit-icin-oradayiz

* Piyasada da satılabilen kendi amaçları için kullandıkları muharebe cihazları. Kendi aralarında haberleşmek için bu cihazları temin ettikleri görülüyor. Mücadele ettiklerimizin amaçlarının ne oldukları görülmektedir. Bir sözüm var diyenlerin ötesinde benim telsizim molotofum var diyenlere karşı bir duruşumuz var. Bu telsiz pozları ibretlik pozlardır.
http://www.bianet.org/bianet/siyaset/147457-vali-mutlu-akm-ve-anit-icin-oradayiz

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek:

Bugün hayatını kaybeden Ethem Sarısülük hakkında da konuşan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ethem Sarısülük’ün provokatörlerin kafasına attığı taş sonucu vefat ettiğini söyledi. Ethem Sarısülük’ün polis kurşunuyla öldüğü iddialarının provokasyon olduğunu iddia eden Melih Gökçek, Sarısülük’ün yayımlanan video görüntülerine rağmen polis kurşunu ile vurulmadığını söyledi.
http://www.haber8.com/guncel/melih-gokcek-ethem-sarisuluk-atilan-tasla-oldu/haber-180176

* Polisin karşısında kitap okuyup tahrik ediyorlar.
http://www.haber8.com/guncel/melih-gokcek-ethem-sarisuluk-atilan-tasla-oldu/haber-180176

* Yeni Şafak gazetesinin tüm kesimlerden tepki gören ve sanatçı Mehmet Ali Alabora’nın Mi Minör isimli tiyatro oyununun tüm masraflarının yurtdışı kaynaklığı olduğunu ve bunların hiçbirinin tesadüf olamayacağını iddia etti.
http://www.haber8.com/guncel/melih-gokcek-ethem-sarisuluk-atilan-tasla-oldu/haber-180176

İzmir Emniyet Müdürü Ali Bilkay:

İzmir Emniyet Müdürü Ali Bilkay olaylara müdahale sırasında çevik kuvvetin arkasında bulunan sivil giysili kişilerin polis olduğunu açıkladı. Emniyet Müdürü Bilkay, bu polislere, özel yelek dağıtıldığını ancak bazılarının bunları giymemiş olabileceğini, aralarına kesinlikle sivil kimsenin girmediğini söyledi.
http://www.radikal.com.tr/turkiye/izmir_emniyet_muduru_sopalilari_acikladi_siviller-1136245

İzmir Valisi Mustafa Toprak:

Söz konusu polislere tepki gösteren İzmir Valisi Mustafa Toprak, “Eli sopalı polis olmaz. Polisin kullandığı enstrüman bellidir. Bu görüntülerle polise, devlete güveni bozamayız” dedi.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25447151/

c. Kışkırtılan Sivil Örnekleri

Yetkililerin açıklamaları nedeniyle ya da bizatihi güvenlik güçleri ile işbirliği içindeki bazı sivillerin göstericilere müdahale ettiği görüldü. İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana başta olmak üzere pek çok olay yaşandı. Bu olaylar sırasında sivil giyimli kişilerin eylemcilere sapanla ya d elle taş attıkları, sopalarla gezdikleri kameralara yansıdı. Gazetelere yansıyan haberlerde bu kişilerin emniyet amirlerince görevlendirilmiş sivil polisler oldukları iddia edildi. Ancak olaylarda polis olmayan kişilerin de yer aldığı görüldü.

İzmir’de yaşanan olayda polisler ile beraber göstericilere müdahale eden ve kameralara yansıyan eli sopalı sivillerin emniyet güçlerince sivil polis oldukları ileri sürüldü. Ancak bu açıklamaya yalanlama İzmir Valisi’nden geldi, vali “böyle polis mi olur!” dedi. Sözkonusu sivillerden birinin AKP Gençlik Kolları’nda yönetici olduğu iddia edildi. Yine İzmir’de ara sokaklarda sivil kişilerin göstericilere saldırdığı yönünde haberler basına yansıdı.

http://www.radikal.com.tr/turkiye/eli_sopali_polis_olur_mu_sopalari_kim_dagitti-1136360

İzmir Emniyet Müdürü Ali Bilkay olaylara müdahale sırasında çevik kuvvetin arkasında bulunan sivil giysili kişilerin polis olduğunu açıkladı. Emniyet Müdürü Bilkay, bu polislere, özel yelek dağıtıldığını ancak bazılarının bunları giymemiş olabileceğini, aralarına kesinlikle sivil kimsenin girmediğini söyledi.

http://www.radikal.com.tr/turkiye/izmir_emniyet_muduru_sopalilari_acikladi_siviller-1136245

Söz konusu polislere tepki gösteren İzmir Valisi Mustafa Toprak, “Eli sopalı polis olmaz. Polisin kullandığı enstrüman bellidir. Bu görüntülerle polise, devlete güveni bozamayız” dedi.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25447151/

Adana’da ise polisle beraber göstericilere taş atan siviller görüldü. Yaşları genç olan sözkonusu kişilerin polis nezaretinde göstericilere taş attıkları basına yansıdı. Bu kişilerin kim olduğuna ilişkin bir açıklama yapılmadı.

http://www.radikal.com.tr/turkiye/polisin_saflarindan_tas_atan_siviller_kim-1137005

Linç Girişimleri ve Polis Gözetiminde Saldırılar

Sözkonusu olayların en vahim ikisi ise İstanbul’da yaşandı. Eli sopalı ve bıçaklı bir grup CHP Şişhane binasına saldırdı. Saldırganlara uyarıda bulunan polisin müdahale etmediği görüldü. Saldırganların polisle birlikte hareket ettikleri de gözlemlendi.

http://www.izleneo.com/eli-sopali-grup-sishane-de-chp-il-binasina-boyle-saldirdi/

Rize’de ise Gezi Parkı eylemcilerine destek vermek için toplanan gruba saldırıldı. Polisin eylemcilerin güvenliğini sağlamakta yetersiz kaldığı olayda bazı eylemciler darp edildi. Bir binaya sığınmak zorunda kalan eylemciler geç saatlere kadar kuşatma altında kaldı, binaya pek çok kere saldırı girişimi oldu.

20 Haziran akşamı ise İstanbul Yeniköy’de bir parkta gerçekleştirilen foruma mahalle muhtarının örgütlediği ileri sürülen bir grup saldırdı. Önce foruma katılan grup, toplantının sonuna doğru forumu düzenleyenleri camilere karşı olmak, Rumlarla birlikte hareket etmekle itham ederek bir daha gelmemelerini söyledi. Daha sonra kadınların ve çocukların ağırlıklı olduğu gruba saldırdı.

Yeniköy Parkı Forumu’na saldırı

9. Tespitler ve Öneriler

Birkaç yıldan bu yana İHD raporları ile ortaya konan otoriter polis devleti uygulamaları halkı canından bezdirmiş ve bu kitlesel tepkilerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Siyasal iktidarın otoriter uygulamaları yaygın bir şekilde protesto edilmiştir. AKP hükümetinin 12 Haziran 2011 seçimlerinden sonra hükümet programında olmadığı halde birçok konuda yasal değişiklik yaparak kendisine oy vermeyen kesimlerin yaşam tarzına müdahale etmesi, dini uygulamaları yaygınlaştırma eğilimleri ve yeni kimlik oluşturma gayretleri artık görülmüş ve buna karşı tepki ortaya konulmuştur. Elbette böylesi süreçlerde AKP karşıtı politika izleyen çevreler de bundan faydalanmaya kalkmışlar, ancak halktan bu konuda destek bulamamışlardır.

Son bir aydır yapılan gösteriler Kürt sorununda barış ve çözüm sürecine denk gelmiştir. Gösterilere katılanlar yıllardır Kürt halkına uygulanan devlet şiddetinin ne olduğunu yeni yeni anlamaya başlamışlardır. Gezi Parkı’nda başlayıp bütün Türkiye’ye yayılan özgürlük talepleri Kürtlerin talepleri ile örtüşmüş ve bir bütün olarak daha fazla özgürlük istemi ortaya çıkmıştır.

Bütün bu gelişmeler ışığında İHD olarak aşağıdaki önerilerin ivedilikle hayata geçirilmesini talep ediyoruz.

    1. Polis şiddetinin meşrulaştırılmasını sağlamaya dönük siyasal iktidar açıklamaları derhal sona erdirilmeli, bu açıklamaların işkenceyi yaygınlaştıracağı hatırda tutularak işkencenin insanlık suçu olduğu ve zaman aşımına tabi olmadığı bilinerek işkenceye karşı etkili mücadele edecek tarafsız ve bağımsız ulusal önleme mekanizması oluşturulmalı, olaylarda sorumluluğu olan tüm kamu yöneticileri hakkında etkili soruşturma ve kovuşturma yöntemlerine başvurulmalı, işkence yapan kolluk görevlileri hakkında derhal yasal işlemler başlatılmalıdır;
    2. Barışçıl gösteri hakkının kullanılmasını önündeki tüm yasal düzenlemeler ve idari pratikler ortadan kaldırılmalıdır ve barışçıl gösteri hakkını kullananlara hiçbir şekilde güç kullanılmamalıdır;
    3. Polisin silah kullanma yetkisi gözden geçirilmeli, toplumsal gösterilerde silah kullanması yasaklanmalıdır
    4. Biber gazı kullanımı yasaklanmalıdır;
    5. İfade özgürlüğü önündeki engeller kaldırılmalıdır;
    6. Bu süreçte gözaltına alınıp terör suçlaması ile tutuklanan göstericiler derhal serbest bırakılmalı, özel yetkili yargılama biçimine son verilmelidir;
    7. Taksim Gezi Parkı ile ilgili tüm projeler iptal edilmeli, siyasal iktidar kentli hakları ile çevre hakkına saygılı yeni politikalar izlemelidir;
    8. Tüm bu olaylar siyasal iktidarın yeni kimlik yaratma girişimlerine duyulan tepkiyle ortaya çıkmıştır, siyasal iktidar bir an önce yeni ve demokratik anayasa yapım sürecini hızlandırmalı, temel hak ve hürriyetlere dayalı yeni anayasa yapacağını ilan etmelidir;
    9. Toplumsal gösterilerde halk siyasal yaşama katılma önündeki en büyük engel olan seçim barajının kaldırılması gerektiğini ortaya koyduğundan bir an önce seçim barajı kaldırılmalıdır

EK 1: Olayların Kronolojisi

25-26-28-30 MAYIS 2013

25 Mayıs 2013’te, İstanbul’da Taksim Meydanı’nın ve İstiklal Caddesi’nin eylemlere yasaklanması kararını protesto etmek için İstiklal Caddesi’nden Taksim Meydanı’na yürüyüş yaparak protesto etmek isteyen gruba polis ekiplerinin İstiklal Caddesi’nin eylemlere yasaklanmasını gerekçe göstererek gaz bombası, cop ve basınçlı suyla müdahale etmesi sonucu yürüyüş engellendi.

26 Mayıs 2013’te, İstanbul’da Taksim Meydanı’nın ve İstiklal Caddesi’nin eylemlere yasaklanması kararını protesto etmek amacıyla bir işyerinde pankart açan Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu üyesi 3 kişi polis ekipleri tarafından darp edilerek gözaltına alındı.

28 Mayıs 2013’te İstanbul Taksim Gezi Parkı’nda nöbet tutan eylemciler, zabıta ve polis engeli ile karşılaştı. Zabıta ekipleri eylemcilerin yanına gelerek çadırlarını sökmek istedi. Çadırlarının sökülmesini istemeyen eylemcilerle, zabıta ekipleri arasında arbede yaşandı. Bu sırada iş makineleri de çalışmanın yapılacağı alana doğru hareket etti. İş makinelerini gören eylemciler, barikatları aşarak çalışmaları durdurmak istedi. İş makinesinin önüne geçmeye çalışan gruba bu kez de polis biber gazı ile müdahale etti. Müdahale sonrası eylemciler dağılırken, iş makineleri de gezi parkında çalışmalara başladı.

30 Mayıs 2013’te İstanbul’da Taksim Meydanı’nda bulunan Gezi Parkı’na Beyoğlu Belediyesi’nin aldığı karar doğrultusunda 28 Mayıs 2013’te gelen iş makinelerinin ağaçları sökerek ve keserek parkı yıkmaya başlamasına engel olmak isteyen “Taksim İçin Ayağa Kalk Platformu” üyelerinin başlattığı parkta nöbet tutma eylemine polis ekipleri sabaha karşı gaz bombalarıyla müdahale etti. Eylemcileri zorla park dışına çıkaran polis ekipleri eylemcilerin çadırlarını ve eşyalarını yaktı, eylemciler tarafından dikilen fidanları da söktü. Müdahale sonrasında bir kişinin yaralandığı, bir kişinin de gözaltına alındığı öğrenildi.

31 MAYIS 2013

31 Mayıs 2013’te İstanbul’da Taksim Meydanı’nda bulunan Gezi Parkı’na Beyoğlu Belediyesi’nin aldığı karar doğrultusunda 28 Mayıs 2013’te gelen iş makinalarının ağaçları sökerek ve keserek parkı yıkmaya başlamasına engel olmak isteyen “Taksim İçin Ayağa Kalk Platformu” üyelerinin başlattığı parkta nöbet tutma eylemine polis ekipleri sabaha karşı gaz bombalarıyla yine aşırı/ölçüsüz/orantısız müdahale etti. Eylemcileri zorla park dışına çıkaran polis ekipleri eylemcilerin çadırlarını ve eşyalarını yaktı, eylemciler tarafından dikilen fidanları da söktü. Müdahale sonrasında en az 7 kişinin yaralandığı, 6 kişinin kafa travması nedeniyle yoğun bakımda tutulduğu öğrenildi.

31 Mayıs 2013 Cuma günü Taksim Gezi parkına yapılan müdahaleyi ve polisin şiddetini Ankara’da protesto etmek isteyenlerin toplandığı Kuğulu Park’a da polis müdahale etti. Müdahalenin şiddetini arttırması nedeniyle sayıları sürekli artan eylemciler Tunalı Hilmi Caddesi’nde, Akay Caddesi’nde, Esat Caddesi’nde, Atatürk Bulvarı’nda, Kızılay Meydanı’na çıkan cadde ve sokaklarda gece boyu polisin biber gazı kullanımına maruz kaldı.

1 HAZİRAN 2013

1 Haziran 2013 günü Gezi Parkı eylemine müdahale eden polisin güç kullanımını protesto eylemleri tüm Türkiye’ye yayıldı. Polisin plastik mermi de kullandığı eylemlerden Ankara’da Kızılay Meydanı’nda toplanan gruplara gün boyu gaz bombası atıldı. Sivil bir araç ise kalabalığın arasına hızla girerek 3 kişiyi ezdi.

1 Haziran 2013’teki Antalya’da gösteriye müdahale eden polisin attığı gaz bombasının kanisterinin çarptığı Vedat Oğuz’un (18) ise sağ gözünün görme yetisini kaybettiği öğrenildi.

2 HAZİRAN 2013

2 Haziran 2013’te İçeride yaralılar ve doktorlar var iken Ankara’da Mülkiyeliler Birliği’nde ve Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde kurulan revirlere gece gaz bombası ile müdahale edildi.

2 Haziran 2013’deki İstanbul’da eylemler sırasında Yıldız Teknik Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde araştırma görevlisi olan Burak Ünveren ile aynı okulun öğrencisi Selim Polat’ın, başlarına isabet eden gaz bombası fişeği ve plastik mermiyle gözlerinin görme yetisini yitirdikleri öğrenildi.

2 Haziran 2013 tarihinde 21 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş, İstanbul’un Ümraniye İlçesi’nde eylemcilerin arasından geçmeye çalışan bir aracın altında kalarak yaşamını yitirdi.

2 Haziran 2013’teki Eskişehir’de eyleme katıldığı için gözaltına alınan Halkevleri üyesi Caner Ertay’ın polislere yakalandığı bir otoparkta gördüğü işkence sonucu kolunun ve bacağının kırıldığı ortaya çıktı.

2 Haziran 2013’te Muğla’daki eylemde göstericilerle görüşmek isteyen Muğla İl Jandarma Komutanlığı Asayişten Sorumlu Komutan Yardımcısı Yarbay Necati Metin de atılan gaz bombasıyla gözünden yaralandı.

2 Haziran 2013 günü gerçekleştirilen Gezi Parkı destek eylemleri sırasında bu grupların saldırısına uğrayanlardan biri de İzmir li engelli Ekber Serin (38). Öldü sanılarak olay yerine bırakılan Ekber Serin çevredeki vatandaşlar tarafından Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Beyin travması geçiren Serin’in boynu, ensesi ve sol kolunda çatlaklar oluştu ayrıca sol kaval kemiğinde yarıklar meydana geldi. İzmir’de AKP’lilerin oluşturduğu ileri sürülen eli sopalı gruplar  polis ile birlikte Taksim Gezi Parkı direnişine destek veren eylemcilerin yanı sıra sokakta önlerine gelen herkese vahşice saldırıları ile gündeme gelmişti.

3 HAZİRAN 2013

3 Haziran 2013’te İstanbul’da devam eden gösterilere Beşiktaş’ta müdahale eden polis ekipleri yine yoğun şekilde gaz bombası kullandı. Çok sayıda kişi yaralanırken, 100 kişi de gözaltına alındı.

3 Haziran 2013’te Tunceli’de toplanarak polis şiddetini protesto eden gruba da müdahale edildi.

3 Haziran 2013’te Adana’daki gösteriler sonunda 24 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi.

3 Haziran 2013’te İçişleri Bakanı güncellediği açıklamada ise toplam 75 ilde düzenlenen 400 gösteride 3400 kişinin gözaltına alındığını, gösterilere ise 640 bin kişinin katıldığını ifade etti.

3 Haziran 2013 tarihinde Hatay’ın merkez ilçesi Antakya’da Taksim Gezi Parkı protestoları sırasında 22 yaşındaki Abdullah Cömert hayatını kaybetti. Yapılan otopside ölümün başa alınan iki darbe ile gerçekleştiği belirtildi. Kafa arkasına aldığı darbe sonucu kafatası kırığı ve üzerinde yarım ay şeklinde 4 santimetre çapında kemiğe kadar ulaşan yırtığa rastlandığı belirtildi.

3 Haziran 2013’te Ankara’da eylemler gündüz saatlerinde Güvenpark’ta toplanan lise öğrencileriyle başladı ve gece de devam etti. Eylemlere polis ekipleri çok sert şekilde, yoğun gaz bombalarıyla, biber gazlarıyla, coplarla, basınçlı suyla, TOMA’larla ve akrep tipi zırhlı araçlarla yerden ve havadan müdahale etti. Gün sonunda 4’ü gazeteci 170 kişi yaralanırken, 150 kişi de gözaltına alındı.

4 HAZİRAN 2013

4 Haziran 2013’te Tüm Türkiye’yi saran protestolar Abdullah Gül, Bülent Artınç ve Sırrı Süreyya Önder arasında gerçekleşen görüşmelere rağmen polisin aşırı/ölçüsüz/orantısız tutumunun değişmemesi nedeniyle devam etti. Eylemler özellikle İstanbul’da, Ankara’da, Adana’da, Tunceli’de ve polisin attığı gaz bombasının kanisterinin çarpması sonucu ölen Abdullah Cömert dolayısıyla Hatay’da devam etti.

4 Haziran 2013’teki Ankara’da eylemlerde lise öğrencilerine ses bombası atan polis ekipleri, geceye kadar eylemcilere müdahale etmezken eylemcilere saat 23:00 civarında yine gaz bombalarıyla müdahale etti.

4 Haziran 2013’te Adana’daki, Hatay’daki ve Tunceli’deki eylemlere de polis ekipleri yine çok set şekilde gece boyunca müdahale etti. Tunceli’de polis ekipleri hastanenin içerisine gaz bombaları attı. Adana’da en az 7 kişinin gözaltına alındığı, Hatay’da en az 3 kişinin yaralandığı öğrenildi.

4 Haziran 2013’te İstanbul’da polis ekipleri Beşiktaş’ta, Gümüşsuyu’nda ve Gazi Mahallesi’nde devam eden eylemlere sert şekilde müdahale etti. Gümüşsuyu’nda 15 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi.

4 Haziran 2013’te, Erzincan’da İstanbul’da boğaza yapılacak 3. köprüye “Yavuz Sultan Selim” adının verilmesini protesto etmek amacıyla yürüyüş yapan çeşitli Alevi derneklerinin üyelerine polis ekipleri biber gazı ve basınçlı suyla müdahale etti.

5 HAZİRAN 2013

5 Haziran 2013’te Daha önceden ilan edildiği haliyle KESK, DİSK, TMMOB ve TTB hükümete uyarıda bulunmak amacıyla Türkiye çapında eylemler yaptı. Gezi Parkı eylemlerine de destek veren grevin Ankara’daki ayağında sendika üyelerinin de bulunduğu binlerce kişi Kızılay Meydanı’nda toplandı. Sendikaların ve meslek örgütlerinin öncülüğünde devam eden eyleme son verilmeye hazırlanılırken Bakanlıklar tarafında (Atatürk Bulvarı) bulunan polis ekipleri, “meydanda bulunanlar arasında bir grubun polis ekiplerine yönelik eylem yapacağı” iddiasıyla meydanda bulunanların duyabileceği şekilde bir uyarı yapmadan basınçlı su ve gaz bombalarıyla müdahale etti. Ara sokaklara dağılan eylemcilere uyarı yapmadan ve hedef gözeterek gaz bombalarıyla, plastik mermiyle, coplarla müdahale eden polis ekipleri bölgede bulunan esnafın tepkisine rağmen Kızılay Meydanı’na çıkan tüm sokak ve caddelere gaz bombası attı. Resmi polis ekiplerinin saldırısının sona ermesinin ardından sivil polis memurlarının 12 kişiyi gözaltına aldığı ileri sürüldü.

5 Haziran 2013’te Tunceli’deki eylemlere de polis ekipleri çok sert şekilde gece boyunca müdahale etti.

5 Haziran 2013’te Adana’da düzenlenen gösterilere müdahale ederken köprüden düşerek ağır yaralanan Komiser Mustafa Sarı kaldırıldığı hastanede 6 Haziran günü yaşamını yitirdi.

5 Haziran 2013’te Ankara’da Kızılay Meydanı’na yakın bir dershane de temizlik görevlisi olarak çalışan İrfan Tuna (47) polisin eylemcilere yönelik yoğun gaz bombalı saldırısının ardından rahatsızlandı. Bölgenin gaz bombalarının yaydığı dumanla kaplı olması nedeniyle temiz hava alamayan ve polisin yolları kapatması nedeniyle ambulansın geç gelmesi nedeniyle İrfan Tuna kaldırıldığı hastanede geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. İrfan Tuna’nın ölümüne gaz bombalarının neden olup olmadığı Adli Tıp Kurumu’nun raporu sonucu anlaşılabilecek.

5 Haziran 2013’te İzmir’de eşzamanlı düzenlenen ev baskınları sonucu ise sosyal paylaşım sitesi twitter.com adresinden bilgilendirme yaparak “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettikleri” iddiasıyla gözaltına alınan 48 kişiden 33’ü ise 6 Haziran 2013’te serbest bırakıldı.

6 HAZİRAN 2013

6 Haziran 2013’te İstanbul’da ise Gazi Mahallesi’ndeki eylemlere çok sert şekilde müdahale eden polis ekipleri Tufan Akbaş’ı başından gaz bombası kapsülüyle vurarak ağır yaraladı.

6 Haziran 2013’te İzmir’in Karşıya İlçesi’nde AKP ilçe binasına yönelik saldırıda bulunduğu iddiasıyla gözaltına alınan C.A. (17) çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.

6 Haziran 2013’te, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a tepki olarak isimlerini “Çapulcu” olarak koyan protestoculara destek amacıyla HDK bileşenleri tarafından Amed’deki DTK önünde bir saatlik oturma eylemi yapıldı. “Her yer Taksim her yer direniş. Devlet terörüne son” yazılı pankartının açıldığı eylemde HDK bileşenleri sık sık “Amed uyuma direnişe sahip çık”, “Amed isyandır Taksim’e selamdır”, “Kürdistan’dan Taksim’e direnen halklar kazanacak” sloganları attılar.

6 Haziran 2013’te, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Tunus’ta Gezi Parkı protestosuyla karşılaştı. Bir grup Tunuslu genç yaptıkları eylemde “Tayyip defol” sloganları attı. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Kuzey Afrika ziyaretinin üçüncü durağı olan Tunus’ta Gezi Parkı protestosuyla karşılaştı.  Türkiye-Tunus İş Forumu’nun düzenleneceği kongre merkezinin girişinde toplanan bir grup Tunuslu genç, Taksim Gezi Parkı’ndaki eylemcilere destek verdi.

6 Haziran 2013’te,  Tunalı Hilmi Caddesi ve Kuğulu Park’ta toplanan gruplara polis, tazyikli su ve yoğun biber gazı saldırırken çok sayıda kişi bu müdahalede yaralandı. Kennedy sokağındaki binlerce kişi de polise karşı direndi. Eylemler sabaha karşı sona erdi.

6 Haziran 2013’te, Adana’da  AKP İl Başkanlığının önünde eylem yapan göstericilerle polis arasında çatışma çıktı. Olaylar sırasında çok sayıda gösterici ve 1 polis yaralandı. Yaralı polisin göstericileri kovarlarken tren hattı üstündeki köprüden düştüğü öğrenildi.

6 Haziran 2013’te, Bursa’da merkez Nilüfer ilçesi Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’nda toplanan bir grup kaldırıma oturarak kitap okuma eylemi yaptı. Bir süre kaldırımda kitap okuyan grup sloganlar attıktan sonra olaysız dağıldı.

6 Haziran 2013’te, Antalya’da, Cumhuriyet Meydanı’ndaki eylemlerini sürdüren çoğu üniversite öğrencisi bir grup, Miraç Kandili dolayısıyla “Alkolsüz Küfürsüz Serbest Bölge” adıyla oluşturdukları alanda davul ve zurna eşliğinde halay çekti.

6 Haziran 2013’te, Muğla’da, Milas Atapark’ta toplanan eylemciler bir süre slogan attıktan sonra oturma eylemi yaptı. Çevrede güvenlik önlemi alan Milas Emniyet Müdürlüğü ekipleri de Miraç Kandili dolayısıyla eylemcilere ve vatandaşlara lokma tatlı ikram etti.

6 Haziran 2013’te, Denizli’de, Delikliçınar Meydanı’nda toplanan protestocular, Miraç Kandili nedeniyle slogan atmak yerine sessiz kalmayı tercih etti.

6 Haziran 2013’te, Malatya’da, Paşa köşkü Mahallesi Yeşilyurt Caddesi’nde iki ayrı grup halinde toplanan göstericiler sloganlar attı.

7 HAZİRAN 2013

7 Haziran 2013’te, İstanbul’un Gazi Mahallesi’nde Taksim Gezi Parkı direnişine destek çıkmak amacıyla günlerdir binlerce kişi tarafından eylemler yapıldı. Akşam saatlerinde de Gazi Mahallesi’nde toplanan binlerce kişi polis karakoluna doğru yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş yapan kitleye akrep tipi zırhlı araçlar ve çevik ekipleriyle polis, sert şekilde müdahale etti. Müdahalede kafasına yakın mesafeden gaz bombası isabet eden Duran Akbaş adlı genç ağır yaralandı. Görgü tanıkları gaz bombasının Akbaş’ın kafasına isabet ettiğini ve durumunun ağır olduğunu belirtti.

7 Haziran 2013’te, Gezi Parkı direnişinden bu yana ateşlediği gaz bombaları ve plastik mermilerle ülkenin dört bir yanında terör estiren polisler, İstanbul Sarıgazi’deki evine gitmeye çalışan iki çocuk babası 37 yaşındaki Hakan Yaman’ı önce tekmeleyerek kör etti, sonra yanan ateşe fırlattı. Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesinin acil servisine kaldırılan sırtı ve kolları yanmış haldeki Yaman aldığı sert darbelerden dolayı sol gözünü kaybetti. Abisi Ali Haydar Yaman,  5 polis hakkında suç duyurusunda bulunduğunu aktardı.

8 HAZİRAN 2013

8 Haziran 2013’te, Adana’da yapılan ev baskınlarında Gezi Parkı protestolarına katıldıklarını iddiasıyla 5 kişi gözaltına alındı. Gözaltı sayısının artabileceği belirtildi. Adana Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı polisler, sabah saatlerinde çok sayıda eve basın düzenledi. Baskınlarda evlerin aranması ardından Özgürlükçü Gençlik Derneği üyeleri Deniz Uslu ve Anıl Küçükrecep, Öğrenci Kolektifleri üyesi Orbay Gayret ve SYKP üyeleri Mertcan Arguç ile Ozan Çakır gözaltına alındı. Gezi Parkı protestolarına katıldıkları iddiası ile gözaltına alınan 5 kişi, Adana Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü

9 HAZİRAN 2013

9 Haziran 2013’te, Taksim’deki Gezi Parkı direnişine destek vermek için akşam saatlerinde Kızılay Meydanında toplanan göstericilerle polis arasında çatışmaların yaşandı, eyleme başlayan binlerce kişi kısa bir süre sonra polisin gaz bombası ve tazyikli suyla saldırısına maruz kaldı. Ancak dağılan grup kısa bir süre sonra yeniden meydana inen protestocular burada bir kez daha polisin saldırısıyla karşılaştı. Ziya Gökalp Caddesi, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı ve Sıhhiye yönüne doğru çekilen göstericilerle polis arasındaki çatışmaların sürdüğü bildirilirken polisin olaylar sırasında çok yoğun bir şekilde gaz bombası kullanması sonucunda onlarca kişi baygınlık geçirdi.

9 Haziran 2013’te, Adana’da AKP il binasına yürümek isteyen on binlerce emekçinin yolu polis barikatıyla kesildi. Halk Atatürk Parkı’nda sabahlayarak direnişi sürdürecek. Taksim direnişine destek vermek için günlerdir sokakta olan Adana halkı, Atatürk Parkı’nda kurdukları yaşam alanından AKP il binasına yürümeye çalıştı. On binlerce kişinin yürüyüşü polis barikatıyla engellendi.

10 HAZİRAN 2013

10 Haziran 2013’te Ankara’da Kennedy Caddesi’ndeki eylemlere, İstanbul’da ise Gazi Mahallesi’ndeki eylemlere polis yine gaz bombalarıyla ve basınçlı suyla saldırdı.

10 Haziran 2013’te Şırnak’ın Silopi İlçesi yakınlarındaki Habur Sınır Kapısı’ndan Federe Kürdistan Bölgesi’ne yolcu taşıyan taksi sürücülerinin, en az 4 yolcu bulunması zorunluluğu uygulamasının getirilmesi üzerine sınır kapısında yaptıkları eyleme polis ve jandarma ekipleri gaz bombalarıyla ve basınçlı suyla müdahale ederek taksicileri dağıttı.

11 HAZİRAN 2013

11 Haziran 2013’te de Tüm Türkiye’yi saran protestolar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eylemcilerin taleplerine kayıtsız kalması nedeniyle devam etti. Eylemler özellikle İstanbul’da ve Ankara’da devam etti. Eylemlere saldıran polisin şiddeti son günlerin en serti oldu. Eylemlerin 15. gününde sabah saatlerinde Taksim Meydanı’na saldıran polisler meydanın kontrolünü aşırı/ölçüsüz/orantısız gaz bombası ve basınçlı su kullanarak ele geçirmişti. Polisin operasyonu devam ederken açıklama yapan İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu Gezi Parkı’na girilmeyeceğini ve parkta bulunanlara müdahale edilmeyeceğini ifade etmişti. Valinin açıklamasından hemen sonra ise polis gaz bombalarıyla gün boyunca Gezi Parkı’na saldırdı. Parkın etrafında yapılan insan zincirine müdahale edildi. Polisin şiddet göstersine tepki gösteren eylemcilerle polis gün boyu Taksim Meydanı’nda ve çevresinde çatıştı. Taksim Meydanı’ndaki eylemlerde molotofkokteyli kullandıkları iddiasıyla Sosyalist Demokrasi Partisi’nin (SDP) il binasına baskın düzenleyen polis ekipleri 70 kişiyi gözaltına aldı.

11 Haziran 2013’te de Polisin gün boyu saldırması sonucu Gezi Parkı’nda pek çok çadır yıkıldı, yaralanan veya gazdan etkilenen insanlar revirlere veya Taksim İlkyardım Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Fakat kullanılan gazın etkisi hastaneye kadar ulaştı. Gazdan etkilenen 1 yaşındaki bir çocuk da hastaneye kaldırıldı.

11 Haziran 2013’te Polisin plastik mermi kullanması nedeniyle Taksim Meydanı’nda bulunan Taksim Dayanışması Koordinasyonu üyesi Alp Altınörs başından, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Ataşehir Şube Başkanı Metin Arslan ise belinden yaralandı. Saldırı sırasında tekerlekli aracıyla meydanda bulunan engelli bir kişi de TOMA’nın sıktığı suyla yere düştü.

11 Haziran 2013’te İstanbul Çağlayan Adliye’sinde eylemlere destek vermek amacıyla basın açıklaması yapmak isteyen avukatlara da önce özel güvenlik görevlileri sonra da çevik kuvvet ekipleri saldırdı. Saldırı sonrasında gözaltına alınan 49 avukat sağlık kontrollerinden sonra serbest bırakıldı.

11 Haziran 2013’te polis ekipleri Taksim Meydanı’na saldırdı. Meydan’da bulunan eylemcileri gaz bombalarıyla ve basınçlı suyla dağıtan polis ekipleri, meydanda ve meydanı gören Atatürk Kültür Merkezi’nde bulunan bayrak, flama, afiş ve pankartları indirerek Taksim Meydanı’nın kontrolünü ele aldı. İstanbul Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü, eylemcilere Gezi Parkı’na gitmeleri ve oraya müdahale edilmeyeceği yönünde anonslar yaptı.

11 Haziran 2013’te Gün sonunda İstanbul da çok önemli kısmı gaz bombasından etkilenenlerin oluşturduğu en az 620 kişinin yaralandığı öğrenildi.

11 Haziran 2013’te Ankara’da ve İstanbul’da Gazi Mahallesi’nde ise akşamüstü başlayan eylemlere polis ekipleri akşam saatlerinde müdahale etti.

12 HAZİRAN 2013

12 Haziran 2013’te Tüm Türkiye’yi saran protestolar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eylemci grupların temsilcileriyle görüşmesinin ve Gezi Parkı için referanduma gidilebileceğinin ifade edilmesinin ardından Ankara’da devam etti. Eylemlerin 16. gününde Tunalı Hilmi Caddesi’nde ve Kenndey Caddesi’nde toplanan gruplara gaz bombaları ve basınçlı suyla müdahale edildi.

12 Haziran 2013’te İzmir’deki protesto gösterilerine saldıran polisin uyguladığı şiddetin kameralar tarafından kayıt alınması sayesinde deniz kenarında oturanları coplayarak darp eden ve bir kadının saçını çeken 3 polis memuru başlatılan soruşturma kapsamında açığa alındığı öğrenildi.

12 Haziran 2013’te İstanbul’da ise Taksim Meydanı’nda stant açmak için Sosyalist Demokrasi Partisi’nin (SDP) il binasından çıkan 6 kişi polis ekipleri tarafından darp edilerek gözaltına alındı.

12 Haziran 2013’te Kanada televizyonu CBC, İstanbul’da görev yapan ve protesto eylemlerini takip eden muhabirleri Sasa Petricic ve Derek Stoffel’ın gözaltına alındığını bildirdi.

12 Haziran 2013’te, İstanbul da yoğun polis müdahalesi nedeniyle çok sayıda yaralının bulunduğu Taksim Gezi Parkı’ndaki  revire saat 03.00 sularında 5 adet gaz bombası atıldı.

13 HAZİRAN 2013

13 Haziran 2013’te İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Gezi Parkı çevresinde gördüğü baretli, gaz maskeli ya da tıbbi maskeli kişileri ayrıca bu malzemeleri satan seyyar satıcıları olmak üzere toplam 56 kişiyi gözaltına aldığı öğrenildi. Gözaltına alınanlar serbest bırakıldı.

13 Haziran 2013’te Tüm Türkiye’yi saran protestolar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eylemci grupların farklı temsilcileriyle 2. kez görüşmesinin ardından Ankara’da devam etti. Eylemlerin 17. gününde Tunalı Hilmi Caddesi’nde ve Kenndey Caddesi’nde toplanan gruplara gaz bombaları ve basınçlı suyla müdahale edildi.

15 HAZİRAN 2013

15 Haziran 2013’te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara’da yaptığı mitingde Gezi Parkı eylemcilerine yönelik “yarın boşaltırlar boşaltırlar, yoksa güvenlik güçlerimiz boşaltmayı bilir” demesinin ardından İstanbul’da polis, Gezi Parkı’na saldırdı.  Etkinliklerin, forumların yapıldığı, çocukların ve yaşlıların da bulunduğu parka saldıran polis, aşırı/ölçüsüz/orantısız şekilde gaz bombası, basınçlı su, cop, plastik mermi kullandı. Kullanılan TOMA’ların yetersiz kalması üzerine jandarmaya ait TOMA’ların da eylemcilere karşı kullanıldığı görüldü. Başbakan’ın kullandığı ifadeden sonra gece boyunca Gezi Parkı’na saldırarak parkı ele geçiren polis, Alman Hastanesi’ne, çevredeki binalara sığınan, oluşturulan gönüllü revirlerde tedavi edilen eylemcilere de saldırdı. Eylemcilerin önemli bir kısmın sığındığı Divan Otel’e de saldıran polis otelin içine gaz bombası attı. Polisin Divan Otel’e yönelik saldırısı sırasında bir kadının kanama geçirdiği ve bebeğini düşürdüğü iddia edildi.

15 Haziran 2013’te İstanbul da dizine gaz bombası isabet eden Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) üyesi Mustafa Keskin’in dizinin parçalandığı, ESP İl Örgütü Başkanı Çiçek Otlu’nun gaz bombası kapsülüyle bacağından, ESP üyesi Çağdaş Küçükbattal’ın gözünden, bir başka ESP üyesi Anıl Çalışkan’ın da boynundan ve karnından plastik mermi ile vurularak yaralandığı öğrenildi.

15 Haziran 2013’te İstanbul Okmeydanı Semti’ndeki müdahale esnasında başına gaz bombası kapsülü isabet ederek ağır yaralanan Berkin Elvan’ın (14) ameliyat edildiği ve hayati tehlikesinin bulunduğu öğrenildi.

15 Haziran 2013’te İstanbul Okmeydanı’ndaki protestolara saldıran polisin kullandığı gaz bombasının kapsülünün isabet ettiği Şişli Belediyesi işçisi Nuri Durmaz’ın karaciğerinin yırtıldığı ileri sürüldü.

15 Haziran 2013’te Polisin İstanbul Osmanbey Metrosu’nun girişinde attığı gaz bombasının isabet ettiği Murat Çahan (23) gözünden yaralandı.

15 Haziran 2013’te İstanbul Taksim’deki polis saldırısını protesto etmek için Kadıköy’den Boğaz Köprüsü’nü yürüyerek geçmek isteyen gruplara da polis ekipleri gaz bombası ve basınçlı suyla müdahale etti.

15 Haziran 2013’te İstanbul İstiklal Caddesi’nde polisin saldırısını haberleştirmek için görüntü alan Akşam Gazetesi fotomuhabiri Ferhat Uludağlar, Aslan Şahan, İMC TV muhabiri Okan Altunkara, İMC TV editörü Gökhan Biçici, DHA muhabiri Uğur Can ve Rusya’da yayımlanan Novaya Gazeta Gazetesi’nin muhabiri Arkadiy Babçenko gözaltına alındı.

15 Haziran 2013’te İstanbul Sabaha kadar devam eden saldırılar sonucu onlarca kişi yaralandı, binlerce insan gaz bombalarından etkilendi. Gaz bombasına milletvekilleri de maruz kaldı. Saldırıyı “fevkalade düzgün” olarak yorumlayan İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu olaylarda 44 kişinin yaralandığını iddia etti. Hüseyin Avni Mutlu, Gezi Parkı olaylarına müdahaleyle ilgili bütün görüntülerin izlendiğini, şu ana kadar bir polis memurunun açığa alındığını ve tahkikatın sürdüğünü açıkladı.

15 Haziran 2013’te Türkiye Barolar Birliği, İstanbul’da 15 Haziran ve 16 Haziran 2013’teki müdahaleler sonrasında 251 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

15 Haziran 2013’te, 11 Haziran 2013’te SDP il binasına düzenlenen baskının ardından gözaltına alınan 72 kişiden SDP Merkez Yürütme Kurulu üyesi Ulaş Bayraktaroğlu, “silahlı örgüte üye olmak”, parti meclisi üyesi Doğukan Öci ile üyeler Furkan Tombul ve Ceyhun Dönmez ise “yasadışı örgüt üyesi olmamakla beraber yasadışı örgüt adına suç işlemek” iddialarıyla tutuklandı.

15 Haziran 2013’deki belirlemelere göre tüm Türkiye’de eylemler nedeniyle TTB’ye göre 7822 kişi yaralanarak veya kimyasal gazdan etkilenerek hastanelere/gönüllü revirlere başvurmuştur. Maalesef eylemler nedeniyle 4’ü eylemci, biri polis biri de temizlik işçisi olmak üzere 6 kişi de yaşamını yitirmiştir. Ölümlerin ikisi doğrudan polisin saldırısı gerçekleşmiştir:

15 Haziran 2013’te Avcılar İlçesi’nde de yoğun gaz bombası kullanılması sonucu protesto eylemlerine katılan Zeynep Eryaşar (50) kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi.

16 HAZİRAN 2013

16 Haziran 2013’te İstanbul da Beşiktaş taraftar grubu Çarşı’nın üyelerine yönelik Gezi Parkı eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle baskın yapan polis ekipleri en az 20 kişiyi gözaltına aldı.

16 Haziran 2013’te İstanbul da Polisin saldırısı  devam etti. Halaskargazi Caddesi’ndeki protestolarda plastik mermi kullanan polis, Can Tekin’i ağır yaraladı.

16 Haziran 2013’te İstanbul’daki saldırıları Ankara’da protesto eden gruplara da saldıran polisin attığı gaz bombası kapsülünün isabet ettiği Dilan Dursun kafasından ağır yaralandı.

16 Haziran 2013’te Ankara’daki eylemlerde, ortaya çıkan kamera kayıtları sonucu kafasından vurularak öldürülen Ethem Sarısülük’ü öldüren polisin kimliği belli oldu. Savcılığa verilen ismin Ahmet Şahbaz olduğu öğrenildi. Polis memurunun silahından çıkan kurşunla ağır yaralanan Mehmet Ethem Sarısülük (26) adlı işçinin 14 Haziran 2013’te beyin ölümünün gerçekleşmesinin ve yapılan otopsi sonucu Mehmet Ethem Sarısülük’ün ölümüne mermi çekirdeğinin neden olduğunun ortaya çıkmasının ardından vurulduğu yerde düzenlenmesi planlanan cenaze törenine polis ekipleri izin vermedi. Mehmet Ethem Sarısülük’ün vurulduğu yerde toplanmak isteyen gruplara da polis ekipleri gaz bombaları ve basınçlı sularla müdahale etti.

16 Haziran 2013’teki İstanbul’da polis saldırısından kaçarak taksiyle evine gitmeye çalışan Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) üyesi Can Papila, taksiyi durduran polislerce zorla araçtan indirilerek polislerin bulunduğu bir otobüste dövüldüğünü açıkladı.

16 Haziran 2013’te Polisin Taksim Meydanı’nda attığı ses bombasının yanında patlaması nedeniyle ESP üyesi Alihan Alhan’ın sol gözünde kalıcı görme kaybı oluştuğu öğrenildi.

Avukat Ahmet Cihan, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin Beyoğlu’ndaki binasının önünde polisin saldırısına uğradı. Cihan’ın ayağı kırıldı. Cihan, gaz bombasından fenalaşarak İHD’ye gelenlere tekrar gaz atılmasını önlemeye çalışıyordu. Avukat Cihan, olayı şöyle anlattı: “16 Haziran’da, ben ve birkaç arkadaşım İnsan Hakları Derneği gözlemcileri olarak Dolmabahçe’deydik. Oradaki olaylar bitince, İHD’nin Beyoğlu’ndaki binasına gittik. Ara sokaklarda üniformalı polisler yanlarındaki ellerinde sopa olan sivil giyimli kişilerle birlikte dolaşıyorlardı, eylemcileri kovalıyorlardı, gaz bombalı saldırıya devam ediyorlardı.” “Gaz bombasından rahatsızlanan birçok insan İHD binasındaydı. Akşamüstü 16:00 gibi İHD binasının sokağına 20 kadar sivil giyimli kişi ve polis girdi. Kendilerine doğru giderek avukat kimliğimi ve görevli kimliğimi gösterdim ve ‘Lütfen bu sokağa gaz atmayın, içeride yaralılar var’ dedim.” “İki çevik kuvvet polisi bağırarak üzerime saldırdı. Coplarla dövdüler, bu sırada gaz bombası da atıyorlardı.” Saldırının ardından hastaneye giden Cihan, ayağının kırılmış olduğunu öğrendi. Cihan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, ayrıca tazminat davası açacağını açıkladı. Kendisine saldıran polislerin kask numarası olmadığını söyleyen Cihan, “Esas saldıran, döven polislerde numarasız kask vardı, yanlarında kaskında numara olan başka resmi polisler de bulunuyordu” dedi.

17 HAZİRAN 2013

17 Haziran 2013’te Ordu’da, Taksim Gezi Parkı eylemlerine destek amacıyla bir grup genç tarafından sahile kurulan çadır kampına bıçaklarla gelen ve eylemcilerle tartışan 5 kişi polis tarafından yakalanarak gözaltına alındı

17 Haziran 2013’te, İstanbul ‘daki Gezi Parkı eylemlerine destek veren bir grup genç, Atatürk Parkı İlk Adım Anıtı önünde iki gün önce çadır kampı kurdu. 16 çadırla eyleme katılan yaklaşık 25 kişi bu akşam da eylemlerini sürdürürken bir grup genç ekmek bıçaklarıyla çadırların bulunduğu alana geldi. Eylemcilerle tartışarak Atatürk Posterli Türk Bayrağı’nı alan gençler olay yerinde polisin hızlı müdahalesiyle gözaltına alındı. Gençlerin parka attığı iddia edilen 2 ekmek bıçağına ise polis tarafından el konuldu. 5 kişi üstleri arandıktan sonra daha sonra polis merkezine götürüldü.

17 Haziran 2013’te Taksim Meydanı’ndaki gelişmeleri takip eden El-Cezire Türk kanalı kameramanları Kemal Soğukdere ve Alper Çakıcı yaklaşık 30 kişilik polis grubu tarafından darp edildi.

17 Haziran 2013’te İstanbul’un Şişli İlçesi’nde greve ilişkin basın açıklaması yapan DİSK üyelerine polis ekipleri gaz bombaları ve basınçlı suyla müdahale etti.

İstanbul ve Ankara’daki eylemlere “yasal olmadığı” gerekçesiyle izin verilmezken İstanbul’da polis boyalı mermi kullandı.

17 Haziran 2013’te Adana’da AKP il binasına yürümek isteyen gruba gaz bombası ve basınçlı suyla müdahale eden polis ekipleri 25 kişiyi gözaltına aldı.

17 Haziran 2013’te İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde toplanarak Taksim Meydanı’na çıkmak isteyenlere saldıran polis, Kızılbayrak Gazetesi muhabiri Mehmet Ali Kılıç’ı darp etti.

17 Haziran 2013’te Taksim Meydanı’nda durarak eylem yapan bir kişiye destek vermek için durarak eylem yapanlara da müdahale eden polis ekipleri 10 kişiyi gözaltına aldı.

17 Haziran 2013’te Ethem Sarısülük’ün cenazesi için Kızılay’da toplananlara saldıran polisin kullandığı gaz kapsüllerinden birinin kapsülünün isabet ettiği Mehmet Kale başından yaralandığı ortaya çıktı.

17 Haziran 2013’te Eskişehir’de kurulan “direniş çadırları”na da müdahale eden polis ekipleri çadırları kaldırdıktan sonra en az 5 kişiyi gözaltına aldı.

17 Haziran 2013’te Devam eden ve artan polis şiddeti nedeniyle sendikaların ve meslek örgütlerinin aldıkları karar doğrultusunda ülke genelinde iş bırakma eylemleri yapıldı.

17 Haziran 2013’te Ankara’daki Gezi Parkı eylemlerinde 1 Haziran 2013’te Ethem Sarısülük’ü başından silahla vurarak öldürdüğü iddia edilen ve kimliği gizli tutulan polis memurunun kimliği, yazılı talimattan 11 gün sonra savcılığa iletildi. Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli polis memurunun adının A.Ş. olduğu ve Ankara Valiliği’nin talimatıyla açığa alındığı öğrenildi.

18 HAZİRAN 2013

18 Haziran 2013’te Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu ( KESK ), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ( TMMOB ), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Türk Diş Hekimleri Birliği (TDB) Gezi Parkı’na yönelik Cumartesi gecesi yapılan polis müdahalesini protesto için aldığı genel grev kararı doğrultusunda İstanbul’da yürüyüş yapıldı.    KESK kortejinin Tünel Meydanı’nda yaptığı eylemde polis yürüyüşe izin vermedi. KESK’in “dağılacağız” açıklamasının ardından polis bariyerleri açtı. Ancak kalabalıktaki bazı gruplar dağılmayarak İstiklal Caddesi’nden Taksim’e doğru yürümeye başladı. Grup Taksim Meydanı girişine geldiğinde çevik kuvvet ekipleri ile karşı karşıya geldi. Yapılan anonslarla grubun dağılması istendi. Ancak grup ikazlara uymayınca polis grubu kovalamaya başladı. Polis gruba boyalı mermi sıkarak dağıttı.

18 Haziran 2013’te,  Gezi Parkı direnişine destek verdikleri gerekçesiyle Ankara’da yapılan eş zamanlı operasyonlarda yaklaşık 30 kişi gözaltına alınırken, dosyaya gizlilik kararı getirildiği öğrenildi.Gezi Parkı direnişçilerine yönelik 28 Mayıs’tan bu yana polisin devam eden şiddetini protesto ettikleri için gerekçesiyle Ankara’da TEM polisleri tarafından 26 eve eş zamanlı olarak operasyon gerçekleştirildi. Halkevleri, ESP, BDSP ve Odak üyelerinin evlerine gerçekleştirilen operasyonlarda yaklaşık 30 kişi gözaltına alındı.

18 Haziran 2013’te Ankara’da ve Eskişehir’de eylemler devam ederken polis yine müdahale ederek eylemcilere karşı gaz bombası ve basınçlı su kullandı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden önceden belirlenen 2 bin 200 personelin il dışı tayinlerinin ve şark hizmetinin Gezi Parkı eylemleri dolayısıyla 1 yıl durdurulduğu, yıllık izinlerin de yine aynı gerekçeyle ertelendiği ileri sürüldü.

19 Haziran 2013

19 Haziran 2013’te İstanbul da Beşiktaş taraftar grubu Çarşı’nın üyelerine yönelik Gezi Parkı eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle 16 Haziran 2013’te baskın yapan polis ekiplerinin gözaltına aldığı 20 kişiden Halil İbrahim Erol ve İbrahim Halilullah Turan “silah ve mermi bulundurmak” suçlamasıyla  tutuklandı.

19 Haziran 2013’te, Kocaeli’nin Derince İlçesi’nde Gezi Parkı’na polis saldırısını protesto eylemi sırasında “cami bastıkları” iddiasıyla 6 kişi gözaltına alındı.

19 Haziran 2013’te Gezi Parkı’na dair açıklama yapan AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik yargı kararının idarenin lehinde çıkması halinde İstanbul sınırları içerisinde halk oylaması yapılacağını ifade etti.

20 HAZİRAN 2013

20 Haziran 2013’te Kocaeli’nin Derince İlçesi’nde 19 Haziran 2013’te, Gezi Parkı’na polis saldırısını protesto eylemi sırasında “cami bastıkları” iddiasıyla gözaltına alınan 6 kişiden Halkevleri üyesi 2 kişi “kamu malına zarar verdikleri” iddiasıyla tutuklandı.

20 Haziran 2013’te Ankara’da Gezi Parkı protestolarına destek vermek amacıyla yapılmak istenen eyleme polis ekipleri basınçlı suyla ve gaz bombalarıyla müdahale eden polis ekipleri protestocu grupların Kennedy Caddesi’nde toplanmasına izin vermedi.

20 Haziran 2013’te İzmir’de Gündoğdu Meydanı’na Gezi Parkı eylemleriyle dayanışmak amacıyla kurulan çadırlara saldıran polis ekipleri 70 kişiyi gözaltına aldı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın protesto edildiği Mersin’de, eylemcilere polisin sert müdahalesi sonrası 8 kişi gözaltına alınırken, onlarca kişi ise cop ve plastik mermi darbeleriyle yaralandı. Akdeniz Olimpiyatları’nın açılışı için Mersin’e gelen Başbakan Erdoğan’ı protesto etmek amacıyla yürüyüş düzenlemek isteyen kitleye yönelik polisin sert müdahalesinin ardından 8 kişi gözaltına alındı. Polisin müdahalesi sırasında çok sayıda yurttaş kullanılan plastik mermi ve cop darbeleri nedeniyle kafasından ve vücudunun değişik yerlerinden yaralandı. Polisin müdahalesine rağmen dağılmamakta ve KİPA Alış-Veriş Merkezi’ne yürümekte ısrar eden eylemciler, sık sık Başbakan Erdoğan ve AKP aleyhine slogan attı. “Her yer Taksim her yer direniş”, “Gezi tutsakları onurumuzdur”, “Faşizme karşı omuz omuza” ve “Emekçiye değil barikatçıya barikat” sloganlarını atan kitle ile birlikte Forum Alış-Veriş Merkezi’ni saat 17.00’den bu yana ablukaya alan polislerin bekleyişi devam ediyor. Yaklaşık bir saat önce eylem alanına gelen CHP’li milletvekilleri Aytuğ Atıcı ve Vahap Seçer’in polis ile yaptığı görüşmeler sonuçsuz kaldı.

20 Haziran 2013’te, 1 Haziran 2013’te Gezi Parkı’na polis ekipleri tarafından düzenlenen saldırı sırasında gösteriye katılan bir kişiyi döven Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Bürosu’nda görevli B.E. adlı sivil polis memurunun açığa alındığı, Gezi Parkı’ndaki çadırları yaktıkları tespit edilen 7 itfaiye memurunun da açığa alınmalarının talep edildiği öğrenildi.

İncelenen görüntüler sonunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 4 zabıta memuru ile bir teknisyen yardımcısını açığa aldığı öğrenildi.

21 HAZİRAN 2013

21 Haziran 2013’te, 18 Haziran 2013 sabahı Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı polis ekiplerinin Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Halkevleri, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, Odak Dergisi, Özgür Radyo, Etkin Haber Ajansı, Atılım Gazetesi’ne, söz konusu kurumların üyelerinin, çalışanlarının, okurlarının evlerine düzenlediği eş zamanlı baskınlar sonucu gözaltına alınanlardan ESP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul İl Başkanı Çiçek Otlu, ESP MYK üyesi Dinçer Ergün, ESP İstanbul İl yöneticisi ve HDK İstanbul Meclisi Yürütme Kurulu üyesi Erdal Demirhan, ESP İstanbul İl yöneticisi Goncagül Telek, HDK Yürütme Kurulu üyesi Alp Altınörs, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Ataşehir Şube yöneticisi Ali Karaçay ile ESP üyeleri Ali Sönmez Kayar, Ali Haydar Akdeniz, Boran Atıcı, Emrah Gördaş, Erhan Baybekman, Ersin Topçu, Hasan Tunç, Hüseyin Şahin, Mustafa Diren Saygılı, Salih Coşar, Sercan Genç ve Ümit Yetik adlı 18’i “yasadışı örgüt üyesi oldukları” ve “kamu malına zarar verdikleri” suçlamalarıyla tutuklandı.

21 Haziran 2013’te Adana’da düzenlenen eş zamanlı ev baskınları sonucu ESP üyesi 2 kişi, Halkevleri üyesi 3 kişi ve Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi (TÖPG) üyesi bir kişi gözaltına alındı.

21 Haziran 2013’te Mersin’de Gezi Parkı eylemlerine destek vermek için yürümek isteyen gruba polis ekiplerinin müdahale etmesi sonucu gösteriye katılan 4 kişi ile 2 polis memuru yaralandı, 8 kişi de gözaltına alındı

22 HAZİRAN 2013

22 Haziran 2013’te,  Taksim Dayanışmasının akşam saatlerinde gerçekleştirdiği buluşmaya  polis Taksim’de  müdahale etti. Müdahale de çok sayıda kişinin yaralandığı öğrenildi.

23 HAZİRAN 2013

23 Haziran 2013’te,  Taksim Dayanışmasının 22 Haziran akşam saatlerinde gerçekleştirdiği buluşmaya saldıran polis Taksim’de yine terör estirdi. Sivil polisler sokak başında kuşattıkları insanları rehin alırken, çevik kuvvet ise Toma’lar ve plastik mermi ve gaz sıkan akrepler eşliğinde İstiklal caddesini OHAL’a dönüştürdü. Olaylar sırasında ANF muhabiri Zeynep Kuray da polis tarafından darp edildi.  Darbe görüntülerini aratmayan Taksim’de çevik kuvvetin attığı gaz bombalarının kapsüllerinden çok sayıda kişi yaralandı.

23 Haziran 2013’te,  Ankara’da Gezi Parkı direnişine destek vermek için gece Dikmen ve Kennedy caddelerinde düzenlenen eylemlere saldıran polis çok sayıda eylemciyi gözaltına aldı. Dün akşam saatlerinde her iki caddede toplanan protestocular “Her yer Taksim her yer direniş” sloganıyla eylem düzenledi. Eylemlere polis tazyikli su ve gaz bombalarıyla saldırırken özellikle Dikmen’de yoğun çatışmalar yaşandı. Dikmen caddesi üzerinde binlerce kişi barikatlar kurarak polis saldırısına karşı direnirken çatışmalar 5 saat kadar sürdü.

EK 2: TABİP ODALARI VE HEKİMLERDEN DERLENEN VERİLER

(31 MAYIS – 17 HAZİRAN)

İSTANBUL
TOPLAM YARALI BAŞVURU 4477
(KAMU-ÖZEL HASTANE VE REVİR TOPLAMI)
AĞIR YARALANMA 21
ÖLÜM 1
AÇIKLAMA TOPLAMDA 4 KİŞİNİN HAYATİ TEHLİKESİ DEVAM EDİYOR.6 KİŞİ AĞIR-KIRIKLI KAFA TRAVMASINA UĞRADI6 KİŞİ GÖZÜNÜ KAYBETTİ.SADECE 16 HAZİRAN 2013  VERİLERİ:

TOPLAM 132 YARALI BAŞVURUSUNA ULAŞILABİLDİ

2  AĞIR YARALI: 1 AĞIR KAFA      TRAVMASI (14 YAŞINDA,  AMELİYATTAN ÇIKTI, YOĞUN BAKIMDA YATIYOR, HAYATİ TEHLİKESİ DEVAM EDİYOR), 1 PNOMOTORAKS( GÖĞÜS CERRAHİSİNDE YATIYOR)

7 HAFİF-ORTA, 1 AĞIR DERECELİ;  8 KAFA TRAVMASI,

GÖZE GELEN PLASTIK MERMİ SONUCU 1 KİŞİDE GÖRME KAYBI RİSKİ

20 TOMA SUYUNDAN KAYNAKLI YANIK

DİĞERLERİNİ GAZ KAPSÜLÜ, PLASTİK MERMİ, DARP NEDENİYLE ÇEŞİTLİ KIRIKLAR, YUMUŞAK DOKU YARALANMALARI VE BİBER GAZINA BAĞLI PROBLEMLEROLUŞTURUYOR. 

ANKARA
TOPLAM YARALI BAŞVURU 1350
(991 HASTANE + 539 GÖNÜLLÜ REVİRLER )
AĞIR YARALANMA 21
ÖLÜM  1
AÇIKLAMA TOPLAMDA 7 AĞIR-KIRIKLI KAFA TRAVMASI4 GÖRME KAYBISADECE 14-15-16 HAZİRAN 2013  VERİLERİ:

185 YARALI BAŞVURUSU VAR.

2 AĞIR YARALI;

BİR AĞIR KAFA TRAVMASI, AMELİYAT EDİLDİ, YOĞUN BAKIMDA YATIYOR. HAYATİ TEHLİKESİ MEVCUT

BİR KİŞİDE GÖRME KAYBI

DİĞERLERİNİ GAZ  KAPSÜLÜ, PLASTİK MERMİ, DARP NEDENİYLE ÇEŞİTLİ KIRIKLAR, YUMUŞAK DOKU YARALANMALARI VE BİBER GAZINA BAĞLI PROBLEMLER OLUŞTURUYOR.

İZMİR
TOPLAM YARALI BAŞVURU 800
AĞIR YARALANMA 2
ÖLÜM
AÇIKLAMA -
ANTAKYA
TOPLAM YARALI BAŞVURU 161
AĞIR YARALANMA 3
ÖLÜM 1
AÇIKLAMA 1 SPLENEKTOMİ, 2 EPİDURAL KANAMA
ADANA
TOPLAM YARALI BAŞVURU 162
AĞIR YARALANMA 6
ÖLÜM 1
AÇIKLAMA 5 KAFA TRAVMASI
10 YAŞINDA BİR ÇOCUKTA KALÇA KIRIĞI VAR.
1 POLİS MEMURU KÖPRÜDEN DÜŞME SONUCU HAYATINI KAYBETTİ.
ESKİŞEHİR
TOPLAM YARALI BAŞVURU 300
AĞIR YARALANMA 3
ÖLÜM
AÇIKLAMA 2 YOĞUN BAKIM, 1 KAFA TRAVMASI (HAYATİ TEHLİKESİ DEVAM EDİYOR)
MUĞLA
TOPLAM YARALI BAŞVURU 50
AĞIR YARALANMA 1
ÖLÜM
AÇIKLAMA 1 GÖRME KAYBI RİSKİ
MERSİN
TOPLAM YARALI BAŞVURU 17
AĞIR YARALANMA 1
ÖLÜM  -
AÇIKLAMA 1 KAFA TRAVMASI
BURSA
TOPLAM YARALI BAŞVURU 2
AĞIR YARALANMA -
ÖLÜM  -
AÇIKLAMA 1 KAFA TRAVMASI
BALIKESİR
TOPLAM YARALI BAŞVURU 155
AĞIR YARALANMA -
ÖLÜM
AÇIKLAMA  
KOCAELİ
TOPLAM YARALI BAŞVURU 10
AĞIR YARALANMA -
ÖLÜM
AÇIKLAMA  
ANTALYA
TOPLAM YARALI BAŞVURU 150
AĞIR YARALANMA 1
ÖLÜM
AÇIKLAMA 1 KİŞİ GÖZÜNÜ KAYBETTİ
RİZE
TOPLAM YARALI BAŞVURU 8
AĞIR YARALANMA -
ÖLÜM -
AÇIKLAMA  

Ulaşabildiğimiz verilere göre;

13 İlde yaralılar olduğu tespit edildi.

Kamu hastanelerine, özel hastane ve tıp merkezlerine ve çatışmaların yaşandığı alanlarda kurulan revirlere toplam 7822 kişi yaralı olarak başvurdu.

Yaralanmaların içeriğini biber gazına bağlı yüzeyel yangı ve solunum sıkıntıları, astım krizi, epilepsi atakları, yakından atılan biber gazı kapsülleri, plastik mermiler ve darpa bağlı kas-iskelet sistemi yaralanmaları (yumuşak doku zedelenmeleri, kesiler, yanıklar, basit kırıklardan sekel bırakacak ciddiyete sahip açık/kapalı kırıklar), kafa travmaları, plastik mermilerden kaynaklı görme kayıplarına varan göz problemleri ve  karın içi organ yaralanmaları oluşturuyor.

4 Kişi hayatını kaybetti.

Mehmet Ayvalıtaş (İstanbul), Abdullah Cömert (Antakya), Mustafa Sarı (Polis memuru, Adana), Ethem Sarısülük (Ankara),

59  Ağır yaralı var.

100  Kişi kafa travmasına uğradı.

İstanbul’da 4, Ankara’da 1, Eskişehir’de 1 kişi,  olmak üzere 6 ağır yaralının hayati tehlikesi mevcut.

11 Kişi gözünü kaybetti.

1 Kişinin dalağı alındı.

Ankara Kızılay’da özel bir dershanede çalışan 47 yaşındaki temizlik işçisi 5 haziran çarşamba gecesi kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti. İşçinin çalıştığı bölgedeki yoğun gaz maruziyeti ile ilgisi olduğu düşünülen olay hakkında  İncelemeler sürüyor.

İçeride yaralılar ve doktorlar var iken 02 Haziran 2013 gecesi Ankara’da Mülkiyeliler Birliği’nde kurulan revire gaz bombası ile müdahale edildi.

Yoğun polis müdahalesi nedeniyle çok sayıda yaralının bulunduğu Taksim Gezi Parkı’ndaki  revire 12 Haziran 2013 saat 03 sularında 5 adet gaz bombası atıldı.

31 Mayıs’tan itibaren meydana gelen olaylarda Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyemiz  ve  Ankara Tabip Odası Genel Sekreterimiz  yaralandı.

EK 3: 31 Mayıs 2013-18 Haziran 2013 Tarihleri arasında İHD Şubeleri, Barolar ve Tabip odalarına yapılan başvurulardan alınarak İHD Genel Merkezi tarafından toplanan veriler:

ŞUBE/TEMSİLCİLİK     YARALI AĞIR YARALI VE UZUV KAYBI OLAN GÖZALTI SERBEST BIRAKILAN GÖZALTINDAKALANLAR TUTUKLANAN ÖLÜM
İSTANBUL 24.06 4477 21 ağır yaralı 918(en az 10’uçocuk   858 27 33 1Mehmet Ayvalıtaş 
ANKARA 24.06 1350 21 973( en az 14’si çocuk)    951 22 1Ethem Sarısülük( polis kurşunu ile öldürüldü ) 
İZMİR 24.06 800 2 498 485 13
MERSİN 24.06 17 1 31 31
ANTAKYA 24.06 161 3 76 76 1(Abdullah Cömert öldürüldü)
ELAZIĞ 24.06 6    6
İSKENDERUN 24.06 4    4
ADANA 24.06 162 6 451 425 26 1Polis Memuru Mustafa Sarı köprüden düşerek hayatını kaybetti
ESKİŞEHİR 24.06 300 3 ( 2 yoğun bakım) 13 13
MUĞLA 24.06 50 1
BURSA 24.06 2 1 kafa travma
BALIKESİR 24.06 155
KOCAELİ 24.06 10 6 4 2
ANTALYA 24.06 150 1
RİZE 24.06 8
TUNCELİ 24.06 39 3
URFA 1 1
Genel Toplam 24.06 7681 63  2977 2841 66 70 4İrfan Tuna (Ankara’da)Gazdan etkilenerek kalp krizi geçirip öldüğü iddia edilmektedir.

[2] Emniyet Genel Müdürlüğü’nün gaz bombasının kullanımına yönelik Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde sorulan sorulara yeterince yanıtı verdiği bilinmektedir, Avukat Emre Baturay Altınok, Emniyet’in bu tutumuna karşı Ankara 12. İdare Mahkemesi’nde dava açmış ve mahkeme Bilgi Edinme Kanunu kapsamında bilgi isteyen vatandaşa “soyut ve genel geçer yanıt verilemeyeceğine” karar vermiştir. Mesut Hasan Benli, “Emniyet’te ‘18 yıl yetecek kadar’ biber gazı varmış”, Radikal Gazetesi, 13 Kasım 2012.

[3] Emniyet Genel Müdürlüğü’nün (EGM), Genel Müdür Oğuz Kağan Köksal imzasıyla Şubat 2008’de 81 ilin valiliğine gönderdiği genelgeye göre: Göz yaşartıcı gaz silahları ve mühimmatları, amacı dışında, sağlık ekibi gibi gerekli tedbirler alınmadan kullanılmayacak. -  Gazlar kullanılmadan önce topluluğun duyabileceği şekilde, göz yaşartıcı gaz kullanılacağı ve dağılmaları gerektiği yönünde uyarı yapılacak. – Göz yaşartıcı maddeler, gaz ekibinden sorumlu amirin şartları değerlendirmesi sonucunda vereceği taktik doğrultusunda ve belirteceği dozda kullanılacak. -   Kadrosunda, göz yaşartıcı gaz ve mühimmatı kullanımı kursu almış personel olmayan birimler, gaz silahı ve mühimmatı alamayacak. -  Gazların dozu, topluluğun veya kişinin direncine ve karşı koymasıyla orantılı olarak, kademeli şekilde artırılacak. -  Gaz fişekleri doğrudan insan vücudunu hedef alacak biçimde atılmayacak. -  Göz yaşartıcı maddeler, direniş ve saldırısına son vermiş kişilere karşı asla kullanılmayacak.-  Gaz spreylerinin polise yapılan direnişle orantılı olarak en fazla 1 metre mesafeden sıkılmasına özen gösterilecek.” Tolga Şardan, “Genelgeyi ‘takmadılar’”, Milliyet, 04 Mayıs 2008.

[5] Radikal Gazetesi, 19 Haziran 2013.

[7] “1. Herkesin yaşam hakkı yasayla korunur. Yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bu cezanın infaz edilmesi dışında, hiç kimsenin yaşamına kasten son verilemez. 2. Ölüm, aşağıdaki durumlardan birinde mutlak zorunlu olanı aşmayacak bir güç kullanımı sonucunda meydana gelmişse, bu maddenin ihlaline neden olmuş sayılmaz: a) Bir kimsenin yasa dışı şiddete karşı korunmasının sağlanması; b) Bir kimsenin usulüne uygun olarak yakalanmasını gerçekleştirme veya usulüne uygun olarak tutulu bulunan bir kişinin kaçmasını önleme; c) Bir ayaklanma veya isyanın yasaya uygun olarak bastırılması”.

[8] İsmail Saymaz, “Abdullah’ı gaz bombası öldürdü”, Radikal, 05/06/2013.

[9] Polis memurunun adı 18 Haziran 2013 günü savcılığa Ahmet Şahbaz olarak bildirildi ve henüz tutuklanmamıştır.

[10] Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz.

[11] “1. Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir; bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, kamuya açık veya kapalı ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.

2. Din veya inancını açıklama özgürlüğü, sadece yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda kamu güvenliğinin, kamu düzeninin, genel sağlık veya ahlakın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli sınırlamalara tabi tutulabilir.”

[12] “1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir.

2. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.”

[13] “1. Herkes barışçıl olarak toplanma ve dernek kurma hakkına sahiptir. Bu hak, çıkarlarını korumak amacıyla başkalarıyla birlikte sendikalar kurma ve sendikalara üye olma hakkını da içerir.

2. Bu hakların kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplum içinde ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olanlar dışındaki sınırlamalara tabi tutulamaz. Bu madde, silahlı kuvvetler, kolluk kuvvetleri veya devlet idaresi mensuplarınca yukarda anılan haklarını kullanılmasına meşru sınırlamalar getirilmesine engel değildir.”

[15] 10, 11 ve 14. maddelerin hiçbir hükmü, Yüksek Sözleşmeci Taraflar’a yabancıların siyasal etkinliklerine kısıtlama getirmelerini yasakladığı anlamında değerlendirilemez.

[16] “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.

Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.”

5 Ekim 2013
Kaynak; ihd.org.tr