Posta 212: “Türkiye’de cadı avı başlatıldı”

Ankara Barosu, Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından hazırlanan Gezi Parkı eylemleri hakkında hazırlanan fezlekede kendilerinin de dahil pek çok sivil toplum kuruluşu ve kitle örgütlerine yöneltilen suçlamalara tepkili. Ankara Emniyeti’nin gözaltına aldığı 23 kişi için fezleke düzenleyip siyasi partiler, milletvekilleri, baro, dernek ve sendikalar ile taraftar gruplarını ve meslek örgütlerini “anayasal düzeni değiştirmek amacıyla halk ayaklanması başlatmaya çalışmakla” suçladığını hatırlatan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, gelişmelerden endişe duyduğunu belirtiyor ve yeni tutuklama dalgaları olacağını düşünüyor. Son zamanlarda siyasetin potansiyel yeni liderlerinden biri olarak gösterilen Metin Fevzioğlu, POSTA212’ye konuştu:

feyzioğluGezi Parkı olayları sonrasında yapılan tutuklamaları bir hukukçu gözüyle nasıl yorumluyorsunuz?

Bu gösteriler halkın büyük çoğunlukla şiddete başvurmadığı demokratik, barışçı gösterilerdi. Herhangi bir illegal örgütlenme modeli asla sözkonusu değildi, hatta bir örgütlenme içinde bile değillerdi. Ancak maalesef bizim dile getirdiğimiz endişeleri haklı çıkaracak şekilde Türkiye’de bir cadı avı başlatılmış durumda. Geçtiğimiz hafta Ankara polisinin hazırladığı bir rapor elimize geçti. Bu raporda aynen şöyle diyor: “Büyük çoğunluğu herhangi bir örgütsel bağlantı içinde olmayan halk kitlelerini, hükümet muhalifi sivil toplum örgütleri ve basın yayın kuruluşları örgütleyerek eyleme kışkırtmışlardır.” Rapor şöyle devam ediyor: “Polisin ibra edilen orantısız güç kullanımına karşı Ankara Barosu, Türk Tabipler Birliği gibi hükümete muhalif sivil toplum örgütleri halkı suç duyurusunda bulunmaya teşvik ederek polis üzerinde baskı kurmaya çalışmışlardır.” Korkunç bir yaklaşım. Bu ifadeler, polisin kendini siyasi iktidarın polisi, belli bir partinin polisi olarak konumlamış olduğunu gösteriyor.

“SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİ MUHALİF VE YANDAŞ DİYE AYIRIYORLAR”
Bu raporla ortaya çıkan bir başka gerek ise, sivil toplum örgütlerini hükümet muhalifi olan ve olmayan diye ayıran bakış. Bu bakışa göre makbul olan kuruluşlar hükümeti destekleyenler. Buna karşılık hükümeti desteklemeyen sivil toplum örgütlerinin “kabul edilemez” olduğu yaklaşımı tipik bir polis devleti tavrının ifadesidir. Oysa polisin siyasi görüşü ne olursa olsun barışçıl gösteri hakkını kullananları koruma ve bu gösteri hakkının kullanılmasına uygun ortamı sağlamak görevidir.

“CADI AVI FELAKETLE SONUÇLANIR”
Bu polis raporu önümüzdeki günlerde barolara, medya mensuplarına, gazetecilere, televizyonculara, sivil toplum örgütlerinin yöneticilerine karşı ikinci, üçüncü dalgalarda operasyonlar başlayacağı konusunda bize alarm zilleri çaldırıyor. Konuyla ilgili derin endişelerimi, ziyaretime gelen Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri’ne de ilettim. Raporun kopyasını da verdim. Aklı başında, salim kafayla düşünen herkes tarafından ifade ettiğim bu öneriler paylaşılıyor. Kaygılarımızı Anayasa Mahkemesi Başkanı’na da ilettim. Umut ediyorum böyle bir çılgınlığa kalkışmazlar. Çünkü böyle, sivil toplumu bir bütün olarak karşısına alacak bir cadı avı, Türkiye’de felaketle sonuçlanır.

CNN, REUTERS GİBİ YABANCI KURULUŞLAR BİLE HEDEFTE
Cadı avı psikolojisi o kadar ileri boyutlara varmış durumda ki sözkonusu raporda “CNN, Reuters, El Cezire gibi yabancı basın kuruluşları maksatlı olarak, taraflı yayın yapmak suretiyle gösterileri bir halk ayaklanması şeklinde takdim ettiler” iddiasında bulunup “amaçları hükümeti devirmektir” demeye getiriyor. Yani Türkiye’deki ve dünyadaki bütün sivil toplum yapılarıyla, özgür medyayı bir komplonun aktörleri yapıyor. Aynen bir fıkra gibi. Bu öyle bir polis raporu ki yalnızca kendilerini tertemiz görüyorlar ve bütün dünya medyasını, Türkiye’de kalan bir avuç özgür medya ve sivil toplum örgütünü toptan suçlu addediyorlar. Böyle bir noktadayız. Tutuklamaları tamamen siyasi olarak görüyorum. Şiddete başvuran ve başvurmayan ayrımı yaptıklarını sanmıyorum. Tamamen halkaları genişleterek çok büyük huzursuzluklara yol açacak, milyonları çok ciddi şekilde rahatsız edecek yeni operasyonlar, tutuklamalar dizisinin gelmesinden endişeliyim.

YENİ DALGALAR GELECEK

Sözünü ettiğiniz tarzda bir “cadı avından” kimler etkilenebilir?

İkinci, üçüncü tutuklama dalgalarında kanaat önderlerine, sivil toplum örgütleri temsilcilerine karşı tavır almanın temel taşları oluşturuldu, alt yapısı hazırlandı. Akıllarını başlarına toplamazlarsa büyük bir sorumsuzlukla işi buraya kadar götürecekler.

Türkiye’de insanlar artık Facebook’ta bile bir şeyler yazmaktan korkuyor. Sizce sosyal medyayı kullanırken korkmakta haklılar mı?

Elbette haklılar. Ama korkunun ecele faydası yok ve faşizme karşı en etkili panzehir korkmamak ve konuşmaktır.

Tutukluluklarda 10 yıllık sürenin iptalini nasıl yorumluyorsunuz?

Bu Anayasa Mahkemesi’nin önemli bir açılımıdır. Takdir ediyorum, ancak eksiktir. Bir yıl sonra yürürlüğe girecek şekilde bir geçiş hükmü içermesi eleştiriye açık bir yön. Ama yine de önemli bir girişim ve açılım. Buradan herkesin kendine düşen payı almasını umut ediyorum.

ANKARA’DAKİ İHLAL NEW YORKLUNUN MESELESİ

New York barosu, kısa bir süre önce Başbakan Erdoğan’a bir mektup yazdı. Öte yandan iktidar ve belli bir kesim bu tarz dışarıdan müdahaleleri hoş karşılamıyor. Ne dersiniz?

Bugün öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, bir Twitter mesajı kısa süre içinde, gazetelerin tirajlarıyla mukayese edilemeyecek sayıdaki bir kitleye ne düşündüğünüzü aktarmanıza izin veriyor. Dolayısıyla artık iletişim teknolojilerinin etkisiyle dünyada çağdaş kültür değerleri, izleyen herkes tarafından paylaşılır durumda. “Kol kırılır yen içinde kalır” ilkel dünyanın mantığıdır. İnsan hakları evrenseldir. Eğer New York’ta bir insan hakları ihlali olmuşsa bu benim de meselemdir. Ankara’da bir insan hakları ihlali varsa bu da New Yorklunun meselesidir. New Yorklu, Washingtonlu veya Miamili Ankara’da ya da İstanbul’da ihlal edilen bir insan hakkına kayıtsız kalamaz; bu bir insanlık meselesidir. Ancak çoğulcu demokrasiden nasibini almamış bir iktidarla karşı karşıyayız.

İŞTE EMNİYET’İN İDDİALARI

Ankara Emniyet müdürlüğü’nün, Gezi Parkı eylemlerine destek amacıyla Ankara’da düzenlenen gösterilerle ilgili olarak hazırladığı ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği fezlekede şu iddialar bulunuyor:

Eylemlerin amacı, kaos ortamı oluşturarak halk ayaklanması çıkarmak suretiyle anayasal düzeni değiştirmeye yönelikti.

Demokratik hak talebiyle başlayan olaylara ilerleyen günlerde terör örgütlerinin ve örgütlere ait açık alan yapılanmaları da katıldı.

Terör örgütlerinin provoke ettiği eylemci gruplar Ankara’da Başbakanlık Merkez Binası, TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık Resmi Konutu, Başbakan Erdoğan’ın Keçiören’deki evi, AK Parti Genel Merkezi ile teşkilat binalarına saldırılarda bulunmaya teşebbüs etti.

Demokratik hak talebiyle alanlara çıkan kişiler, “Hükümet karşıtı basın yayın kuruluşları, gazeteciler, sivil toplum örgütleri, taraftar grupları ile sanat camiası mensupları ve marjinal gruplar tarafından kışkırtıldı ve yönlendirildi.”

TMMOB, ÇHD, TTB, Ankara Barosu, İHD, ATO gibi hükümet muhalifi sivil toplum örgütleri ve BBC ve CNN’in de dahil olduğu medya kuruluşları eylemci gruplara kamuoyu desteği sağlamaya, yargı ve Emniyet teşkilatı üzerinde psikolojik baskı oluşturmaya çalıştı.

METİN FEYZİOĞLU KİMDİR?
Akademisyen ve hukukçu Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu’nun torunudur. Metin Feyzioğlu 1986’da TED Ankara Koleji, 1990’da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 1992’de Kamu Hukuku yüksek lisansını tamamladı ve 1995 yılında Kamu Hukuku alanında doktor unvanını aldı. 1996 yılında mezun olduğu fakülteye Ceza Hukuku alanında Yardımcı Doçent olarak atandı. 2000 yılında Doçent, 2005 yılında Profesör oldu. 2007 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı oldu. 1991 yılından beri kayıtlı avukat olarak çalıştığı Ankara Barosu’nun, 10 Ekim 2010 tarihinde yapılan seçiminde başkanlığına seçildi. 18 Temmuz 2012 tarihinde Bilim Yönetim ve Kültür Platformu kontenjanından CHP Parti Meclisi üyesi oldu. 26 Mayıs 2013’te yapılan Türkiye Barolar Birliği 32. olağan genel kurulunda Türkiye Barolar Birliği’nin 8. başkanı olarak seçilince CHP’den istifa etti.

Barbaros Sayılgan
9 Temmuz 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; posta212.com