Gezerken”in ilk gösterimi daha önce hiçbir oyuna nasip olmayan şekildeydi: 8 Haziran’da, onbinlerce çapulcunun huzurunda, Gezi Parkı’nda. Gazdan etkilenen köpeğin yüzüne solisyon süren el, “gaz sıkmayın kuşlar ölüyor” diye haykıran ses, yas ve ağıt ve bu daha başlangıç…
Bir çağrı ile başladı bu oyun. “Yazarlardan yaşananları sahneye taşıyacak oyunlar istiyoruz.” Öyle diyor tanıtım metninde @renklisahne isimli Twitter kullanıcısının çağrısı üzerine… Oysa ilk çağrıyı Haziran Direnişi’nin kendisi yapmıştı.
@renklisahne sözcüsü olmuştu bu çağrının. Elbette iyi ki…
Direniş, sanatın dilini kulllanmıştı Haziran boyunca. Mizah da vardı sapına kadar, gencecik fidanlara yakılan ağıt da. Nasrettin Hoca da alandaydı, Karacaoğlan da. Haziran’da duvarlar boyandı, Eylül’de merdivenler.
Gezi ruhunun çağrısına yanıt
Tiyatrocular da “Gezi ruhu”nun çağrısına yanıt vermekte gecikmediler. Herkes tanıklıklarını masanın üzerine koymalı, zaman kaybetmeden güncel olanı gündelik olmak bayağılığına düşmeden kağıda geçirmeliydi.
Parka kurulan çadırlar yakılmadan çok önce, yangın merdiveni olmadığı gerekçesiyle kapatılmaya çalışılan Kumbaracı 50’de dört tiyatrocu buluştu: Cem Uslu, Mirza Metin, Özen Yula, Yiğit Sertdemir.
Tesadüf ya da değil, ismi Mehmet Abdullah olan biri, kağıt toplayıcısının sokak köpeği Kıtmir, 1977’nin kanlı 1 Mayıs’ında hayatını kaybeden bir işçi ve Çarşı’nın ikinci el ilanlar bölümünde satışa çıkardığı zincirlerini kırmış bir TOMA!
Ve hiçbir oyuna nasip olmayan bir ilkgösterim gecesi: 8 Haziran’da onbinlerce çapulcunun huzurunda, Gezi Parkı’nda. Sonrası ıhlamur kokularının altında gaz yağmuru, plastik mermi, yalan… Madem Gezi’yi kapattılar ve madem her yer Taksim… Oyuncular yoğun programlarından vakit buldukça çağrıldıkları yerde sergilemeye başladılar Gezerken’i.
Reha Özcan ile Şebnem Sönmez ilk oyunda can verdikleri karakterleri sonrasında Sevinç Erbulak ve Erdem Akakçe’ye emanet ettiler. Oyunun diğer iki oyuncusu Serkan Altıntaş ve Sermet Yeşil.
Bir köpek ve TOMA’nın gözünden
Oyun, kurmaca ve gerçek arasındaki dengenin iyi kurulduğu iki karakter ile bir köpek ve TOMA’nın gözünden direniş günlerine yeniden döndürüyor bizi. Her bir karakter ayrı açılardan, farklı kuşaklardan, hatta farklı canlıların gözünden sorgulamamızı sağlıyor yaşananları. Hayatında ilk kez eyleme katılan insanın duyguları da bu uğurda hayatını yitirmiş olan militan işçinin de gözü tutuluyor gözümüze.
Gazdan etkilenen köpeğin yüzüne solisyon süren el, “gaz sıkmayın kuşlar ölüyor” diye haykıran ses, orantısız zeka ve kesintisiz mizah, yas ve ağıt ve bu daha başlangıç…
Forumlarda ve parklarda halka ücretsiz sergilenen Gezerken’i izleyin…
Eğer Abdulllah Cömert adına yaptırılacak okula benim de katkım olsun diyorsanız, Ekim Ayı’nda AltFest kapsamında ilk kez kapalı salonda sergilenecek seansını kaçırmayın.
Cansu Fırıncı
26 Eylül 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; http://haber.sol.org.tr