Hayatımızı kurmak için hubrislinin gücünün azalmasını bekleyemeyiz elbette; değiştirmenin tek yolu dışsal baskı oluşturmaktır. Doğduğumuz günden beri yaptığımız gibi.
Başkanlığın getirdiği koca bir ülke üzerindeki güç ve statü kendini hubris sendromu ve narsisistik kişilik bozukluğu dahil birçok formda belli eder. Sendrom olmasının altında yatan, liderlerin kişiliğine özgün bir maşayla toplumun hayatını deşmesi değil elbette. İnsan egosu, narsisizm edinmeye genellikle inanılandan daha fazla eğimlidir. Son 17 gündür üzerimizde hissettiğimiz gibi. Toplumların kendini koruması ise başkanlar üzerinde dışsal baskı sağlamakla mümkün olur; son 17 gündür yaptığımız gibi.
Hubris, Antik Yunan’da kibir anlamına gelir. Hubrisin sendrom kimliğine bürünmesi 2009’da yayımlanan David Owen ve Jonathan Davidson’un Amerikan ve İngiliz başkanlarını ele aldığı ünlü makalesine dayanır. Owen (2006) şöyle tanımlamıştır hubrisi: Abartılı gurur, baskın bir kendine güven ve kendinden başkaları için içten bir küçümseme duygusu. Genellikle gerçeklikten kopuş bu hubris denen illetin olmazsa olmazıdır. Owen’ın vermek istediği neden-sonuca dayanan link aslında gücü elinde bulundurma hissi, gücün getirdiği başarı ve akli dengesizlik içeren sapkın davranışlar arasındadır (Russell, 2011).
İnsanlar üzerinde güç sahibi olma ve olayların yönetiminde yer alma güdüsü ile özdeşleşen politik kişilik özellikleriyle yakın gibi dursa da hubris sendromunun ayırt edici bir özelliği var: adeta zehirlenmeye dönüşen güç olgusu kişiler ve toplum için trajik sonuçlar doğurmaktadır (Corsini, 2002). Buna mukabil narsisist kişilik bozukluğunun kriterleri arasında olan hubris sendromuna tanı koymaktaki anahtar, belli bir zaman diliminde elde tutulan (1-9 sene) o bağımlılık yaratan güçtür.
Richard Nixon:
Politik kariyerinin ilk dönemlerinde son derecede başarılı olan Nixon, 1960 seçimlerinde Kennedy’e yenilse de 1968 ve 1972 seçimlerinde Amerikan devlet başkanı seçilir. 1972’de Demokrat Parti’nin bürosuna mikrofon yerleştirilmesinin keşfi ile malumunuz Watergate Skandalı’nın patlak vermesine neden olur ve iki sene sonra komplo teorilerinin Nixon ile ilişkisi ortaya çıkar. Biyografisi yazılırken Nixon’un başarılarına değer biçmek zorlaşacaktır. Başkanlığın artılar tarafı, Tayyip Erdoğan’ın kendisini her fırsatta savunduğu gibi, aslında az değildir: Vietnam Savaşı’nı bitirmek ve Çin ile olan ilişkilerin iyileştirilmesi gibi. Fakat Owen’ın kesin olarak belirttiği bir husus var: Nixon’un gücü kötüye kullanıp istismar etmesi asla unutulmayacaktır.
Özellikle ikinci kez seçimleri kazandıktan sonra akli dengesindeki bozulmalar ve hubris sendromunun keskin belirtileri ortadadır. Nixon’un kişiliği şöyle tarif ediliyordu: yalnız, anksiyete ve depresyonla taçlandırılmış paranoyak bir politik mizaç. Savunma bakanı James Schlesinger dahil Nixon’un akli dengesi üzerine kaygılar hat safhadadır, öyle ki Schlesinger Başkan Nixon’un kararlarının askeri olanlar olmayanlar dahil ona danışılmadan uygulanmamasını tembihlemektedir (Russell, 2011).
Tony Blair
Tony Blair’in Hubris göstergeleri NATO’nun 1999’taki Kosovo bombalamasının ardına rastlar. Başkan Clinton’ın “kendini toparlaması” gerektiği üzerine kızgınlığının nedenleri semptomun işaretlerine dayanır. Blair’ın kendi kararları üzerindeki aşırı gururu çarpıcı hale gelmiştir. New York’taki 11 Eylül olayları sonrası Blair hiperbolik, abartılı konuşma biçimiyle tepki verir.
Kenneth Morgan, Blair’ın 11 Eylül olaylarından önceki “yarı-Sezar, yarı-Mesih” itibarının İşçi Partisi konferansındaki bu konuşma ile hubris sendromunun erken uyarılarından birine dönüşmesini anlatır (Morgan, 2007). Blair’ın yetersizliği hubrisin üç semptomu tarafından tetiklenmiştir: Aşırı kendine güven, yerinde duramama ve detaylardaki dikkatsizliktir. Bu kendine aşırı güven hubristik haline ne zaman bürünür? Eğer bilişsel karar alma mekanizmaları sadece kendi içinde çalışır, kendini dışarıya kapatırsa; tavsiye almayı reddeder ve başkalarının fikirlerini dinlemeye bile tahammül edemezse (Owen, 2008).
Hubris SendromununKarakteristikleri
Kişilik bozukluklarının aksine hubris sendromu karakteristiklerini sadece belli bir süre elinde güç bulunduran kişilere dayandırıyor. Şimdi efenim bu kibir sendromu olarak da bilinen hubris sendromunun tanı göstergeleri neler? Sendromdan muzdarip lider davranışları:
- Dünyayı öncelikli olarak güç gösterisi ve zafer arayışının arenası gibi görmeye yatkınlık.
- Kendi imgesini zenginleştirmek için kendisini hep iyi gösterecek durumlarda bulunmaya eğilim.
- İmaj ve görünümle ilgili orantısız kaygı.
- Gündelik etkinliklerinden mesihvari bir tarzda bahsetmek ve yüceltilmeye yatkınlık.
- Kendisiyle ulusu ya da kurumu özdeşleştirmek, kendi bakışı ve çıkarlarıyla ulusun/ kurumunkini özdeşleştirmek.
- Kendisinden üçüncü tekil şahıs zamiriyle ya da “biz” diye söz etmek.
- Kendi yargılarına aşırı güven ve başkalarının öneri ve eleştirilerini küçümsemek.
- Her şeyi kişisel olarak başarabileceğine dair kadiri mutlaklık hissi ve abartılmış kendine inanç.
- Çevresindeki fanilere ya da halka değil, tarih ve Tanrı’ya hesap vereceği inancı.
- Tanrı ve tarih karşısında haklı bulunacağına dair sarsılmaz inanç.
- Sıklıkla artan bir yalnızlaşmanın eşlik ettiği gerçeklik duygusunun kaybı.
- Huzursuz, acelecilik, pervasızlık ve dürtüsellik.
- Ahlaki doğruluğu pratiklik, bedel ve sonuçların değerlendirilmesini önlemek için kullanma.
- Kibirli yetersizlik; kendisine aşırı güvenen lider politikanın girdisi çıktısı hakkında kafa yormadığından işler yolunda gitmemektedir. (Owen and Davidson 2009)
Başbakanın Kibirlisi
Bir hubris sendromuyla karşı karşıya olup olmadığımız sorusu öncelikli olarak psikologların, psikiyatrların teşhisine, nörolojik değerlendirmelere bağlı. Sendromlusuyla yaşamaya çalışıp çalışmadığımızı bilemem ama hubrislisiyle yaşadığımızı biliyoruz.
Aşikar olan bir şey var; iki dudağın arasına bakarak bugünün nafakasını çıkarılmaz. Amerikan ve İngiliz başkanları ile yapılan Owen’ın çokça anlattığım ünlü makalesinde en fazla göze çarpan yanlardan biri de toplum belleğinin liderlerin kibrinin, hubris sendromunun en yüksek olduğu zamanlarda canlı tutulmuş olması. Yani bu hubrisli zamanlarda belleksizlik olarak kurduğumuz tarihsel bellek de değişmeye; bellek kazanmaya başlıyor. Hayatımızı kurmak için hubrislinin gücünün azalmasını bekleyemeyiz elbette; değiştirmenin tek yolu dışsal baskı oluşturmaktır. Doğduğumuz günden beri yaptığımız gibi. (RG/EKN)
Kaynaklar
Corsini, R. (2002).The Dictionary of Psychology. Brunner Routledge, New York.
Morgan, K. (2007). The judgement of history. Parliamentary Monitor,149,16–17.
Owen, D. (2006). Hubris and Nemesis in Heads of Government. Journal of Royal Society of Medicine,99, 548–551.
Owen, D. (2008).Clinical Medicine, August,8,428-432.
Owen D & Davidson J. (2009). An acquired personality disorder? A study of US Presidents an UK Prime Ministers over the last 100 years. Brain, 132,1396-1406.
Russell, G. (2011). Psychiatry and politicians: ‘the hubris syndrome’. The Psychiatrist, 35,140-145.
Roza Kamiloğlu
15 Haziran 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; bianet.org