Kültür Mafyası: Başka bir müzik mümkün…

“Kendi sözü ve müziği olan” müzisyenlerin kurduğu Gezici Müzisyenler Platformu, Gezi’den yükselen bir müzik çığlığı adeta… Amaçları yaşadıkları mesleki ve sosyal sorunlar karşısında dayanışmak. Müzik yazarı Murat Beşer, ‘’Bir başka müzik mümkün, çünkü genç müzisyenler bu başka müziği yoğuracak hamuru buldu şimdi. Müzik, yıkılmış meydanlara yeniden merhaba diyecek’’ diyor.

gezici-muzisyenler2

Ömür biter Gezi bitmez… Hayatlarımızın orta yerine öyle bir oturdu ki haliyle, direnişi refere etmediğimiz tek bir adımımız bile yok neredeyse.  Bu röportaj da onlardan biri. Gezi’nin müziğine dair…  Gezi’nin ardından Gezi ruhuyla kurulan  “Gezici Müzisyenler Platformu’’nun dostlarından, müzik yazarı Murat Beşer’le söyleştik.

Gezici Müzisyenler Platformu’na geçmeden önce, yıllardır müzik alanında kalem oynatan biri olarak, Gezi sürecinde hızlıca, zekice ve eğlenceli bir biçimde ardı ardına şarkı yapılmasını nasıl yorumladığınızı öğrenmek isterim.

Yıllarca iyi şarkı sözünün yazılamadığından dem vuruyoruz, haklı olarak. Bu yalnızca genç müzisyenlerin yeteneklerinden menkul bir şey değil; bunun için mutlaka arkadan üfleyen toplumsal bir rüzgâr olmalı. İşte, Gezi  Direnişi bu rüzgârın ta kendisi. Gezi Direnişi, genç müzisyenlerin daha iyi şeyler üretebilmesi için gereken iklimi yarattı. Bundan sonra daha aklı başında şarkıların yazılacağı fikri ve temennisi içindeyim.

Sanatın muhalifliğinden hareketle, Gezi direnişinde müzisyenler nasıl bir tablo ortaya koydular sizce?

Tam olması gerektiği gibi… Onlar bu direnişin vazgeçilmez dinamiklerinden biri. Hani hafızalarımıza silinmemecesine kazınan bir fotoğraf var; taarruza geçmiş polisler arasındaki bir Toma’nın önüne gitarıyla geçen genç müzisyenin fotoğrafı. Bazen bir fotoğraf, onlarca kitaptan daha çok şey anlatır; işte bu kare, o kare. Direnişin fiyakasını, meşruiyetini ve moral değerlerini yükselten bir yardımcı olarak müzik, Gezi’de olması gerektiği gibiydi.

Gezici Müzisyenler Platformu… Gezi sürecinde, “Gezi” ismine atfen kurulmuş bir platform, değil mi? İsminizdeki “Gezici”  kelimesi ayrıca seyyah müzisyenlik, -belki- sokak müzisyenliği gibi kavramlara da işaret ediyor mu?

Evet, doğru. Öncelikle Gezi Direnişine istinaden kondu bu isim. Ancak sonradan her iki anlamı da bizim için eşit öneme sahip oldu. Öncelikle aktüel politik olaylardan hareketle bu isim konmuş olsa da, yapılan toplantılarda, ilerleyen sohbetlerde bu müzisyenlerin gezmesi, farklı şehirlerde çalması gerekliliği vurgulandı, benimsendi. Zaten çoğunluk sokak müzisyenlerden oluştuğu için, buradaki insanların doğalarında var, her renkten insanlar, buluşmak, çalmak ve dinletmek. Eğer bunu yapabilecek hale gelirsek, özellikle daha önce az ayak basılmış yerlerde çalmayı çok istiyor, buradaki müzisyenler.

gezicimuzisyenler1

Gezi’deki hangi olaylar, hangi ruh hali, hangi gereksinimler sizleri biraya getirdi?

Bu toplanma büyük ölçüde kendiliğinden gelişti. Aralarında sohbet eden müzisyen dostların, sorunlarını nasıl birlikte aşabilecekleri, hatta bunun bir dernek aracılığı ile aşılıp aşılamayacağı üzerine gelişen sohbetlerden doğdu. Sonra herkes en yakınındaki müzisyeni, topluluğu davet edince, kendiliğinden bir kalabalık oluştu. Bu kendiliğinden kalabalığın ortak paydası, anlatacak bir sorunu ve çözüm önerisine sahip olmasıydı.

Kültürel açıdan yaşam alanı daraltılmış, kenara kıyıya iteklenmiş onurlu insanlara has bir ruh haliydi bu. Doğru dürüst bir yerlerde çalamıyor ve geçinemiyordu genç müzisyenler. Kendi sözünü yazıp, kendi bestesini çalmasına rağmen, piyasacıların yüzde biri kadar itibar göremiyorlardı. Gezici Müzisyenler Platformu, Gezi Direnişi esnasında konuşan insanların harcını karmasıyla ve bu ruh haliyle belirmeye başlamış olsa da, olayların hemen ertesinde oluşmuş bir kolektif. Öncelikle yaşadıkları mesleki sorunlardan hareket edildi, bunların ardındaki politik ve toplumsal nedenler düşünüldü, müzik (ve komşu sanatlar) merkezli çözümler üretmek için bir araya gelindi.

Toplumun her kesiminin ortak dertleri olduğu kadar kendilerine has meseleleri de var. Bunlar Gezi direnişi ile iyice görünür kılındı. Bu bağlamda müzisyenlerin derdi ne? Ne yapmak, müzik piyasasında, müzik üretiminde, paylaşımında vb. neleri değiştirmek istiyorsunuz?

Gezici Müzisyenler Platformu kendi sözü ve müziği olan topluluk ve müzisyenlerden oluşan bir birliktelik. Kabaca tarif etmek gerekirse, bu platform sorun olarak tanımladığı her şeyin karşısında bir arada olmayı, dayanışmayı, birlikte duruş, düşünceleri ve hayalleri doğrultusunda pratik ve kalıcı örnekler sunmayı sergilemeyi hedefliyor. Gericiliğe, ana akım medyaya, popülizme ve müzisyen sömürüsüne karşı birlikte üreterek, deneyim paylaşarak alternatif, bağımsız ve çok-kültürlü bir kültür yaratmayı amaçlıyor.

Genelde, herhangi bir konuda bir dayanışma etkinliği düzenlendiğinde bir de konser olur ve müzisyenler gelir. Bu kez bizzat müzisyenler dayanışıyor…

Evet, her ne kadar içinde müzik dışından gelen tek tük isim bulunsa da, bu bir müzisyen dayanışması. Örneğin yakın zamanda gerçekleştirmek istediğimiz bir konserin öncesinde, aynı mekânda bir resim sergisi, bir tiyatro gösterisi ve müzik konulu bir panelin de olmasını arzu ediyoruz. Dayanışmadan anladığımız şeyin içinde, biraz da komşu sanatların desteği yok değil. Biz bir süre sonra ne etkinlik yaparsak yapalım, kim çalarsa çalsın, bunun öne çıkmadan, burada Gezici Müzisyenler etkinliği yapılıyor diye algılanmasını istiyoruz. Oluşumun dışarıya verdiği görüntüde masif bir etkinin bulunmasını önemsiyoruz.

Bir nevi  “söz-müzik: Gezici Müzisyenler” diyorsunuz.  Platformda yer almayan müzisyenlerden farklı, kendini nerede konumlandırıyor  Gezici Müzisyenler?

Burada kolektif bir ruh var. Yapılan işin sonuçlarını kendine endeksleme, birilerini öne çıkarıp parlatma, birilerine birilerinden daha fazla imtiyaz sağlama yok. Kaldı ki, oluşumda farklı kuşaklardan, müzikal türlerden, birbirine benzemeyen geçmişlerden gelen müzisyenler var, ancak buna rağmen biz aradaki farklı bir havuzda deneyime dönüştüren bir dayanışmaya çevirmeye çalışıyoruz. Birbirlerinin sırtına basarak yükselenlerin dünyasından farkımız bu.

Neler yapılacak birlikte? Konser, festival, atölye… Üretimleriniz İstanbul’la sınırlı kalacak mı? Türkiye’nin başka kentlerine de gidilecek mi?

Yapmayı murat ettiğimiz işlerin listesi çok uzun, ancak şu an yapamayacaklarımızın farkındayız. Bunun için çok büyük bir konser de var, nerede, nasıl yapabileceğimizi henüz kestiremediğimiz. Platform’da yer alan müzisyenlerin parçalarından oluşan toplama bir albüm yaptık şimdilik. Konserlere katılanlar ya da bizden birini sokakta çalarken görenler bunu oradan temin edebilirler.

“Başka bir dünya mümkün” görüşünden hareketle, başka bir müzik mümkün müdür sizce? Ve –belki de zor kısmı- nasıl?

Bir başka müzik mümkün, çünkü genç müzisyenler bu başka müziği yoğuracak hamuru buldu şimdi. Sokaklardan, meydanlardan, direnişlerden alınan bu hamur yeniden yoğrulacak. Müzik yeni partisyonlarla dönecek; yakılmış, yıkılmış meydanlara yeniden merhaba diyecek. 

Platforma katılımlar artmakla birlikte, şu ana dek ‘’Ben buradayım ve mümkün mertebe elimden gelen her katkıyı yaparım’’ diyen sanatçılardan bazıları şöyle:

(alfabetik sırayla) Abdal Haluk Tolga İlhan, Ahmet Beyler, Ayşe Tütüncü, Arto Tunçboyacıyan, Aysu Çöğür, Bajar, Barıştık mı, Behiye Süren, Briken Aliu & Friends, Ceyhun Kaya, Cudi Genç, Cümbüş Cemaat, Çirkin & İstanbul İmpro, Dinar Bandosu, Doğan Canku, Duygu Demir, Entu, Ertan Tekin, Eski Bando, Ehlikeyf, Hariçten Gazelciler, Karagüneş, Karmate, Kırmızı Nazmi, Koma Çiya, Luxus, Mai, Marsis, Melülses, Metin & Kemal Kahraman, Merih Aşkın, Mert Baycan, Mübin Dünen, Neyse, Niyazi Koyuncu, One World Destiny, Post, Sekerse Tehlike, Selçuk Balcı, Sattas, Serbest Radikaller, Simurg, Siyasiyabend, Tatavla Keyfi, Taner Öngür, Teneke Trampet, Tuğkan Altuğ, Umut Töre Bandosu, Velvele, Vira Mosa, Volkan İncüvez, Yaşar Kurt…

Gökçe Uygun
16 Eylül 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; kulturmafyasi.com