Uluslararası Gezi’yle Dayanışma Gönüllüleri’nden mesaj var

Taksim Dayanışması Forumu’na Uluslararası Gezi’yle Dayanışma Gönüllüleri’nden mesaj var:

Biz size uzaklardan yazıyoruz, elimizden geldiğince destek olmaya çalıştık, çalışıyoruz. Sokakta direnen, gaz yiyen, yaralanan sizlersiniz; kararı sizler vereceksiniz. Ancak, aşağıdaki konuları dikkatinize sunmak istiyoruz.

  1. Bu kadar özverili ve tüm dünyada hayranlık uyandıran bir direnişin ardından Gezi Parkı’nın park olarak kalması gibi sembolik açıdan büyük bir önem taşıyan bir kazanım olmadan parktan ayrılmak doğru değildir.
  2. Hükümetin ‘gezi parkı hakkındaki yargı kararını bekleyeceğiz; yargı projeyi onaylasa bile projeyi halk oylamasına açacağız’ şeklindeki açıklaması ­en başta bir hukuk devleti olmanın gereği olan yargı kararlarına saygı ilkesini bir lütuf olarak sunduğu için kabul edilemez.
  3. Ayrıca toplumdaki rahatsızlıklar sadece Gezi Parkı’nın yok edilip edilmemesi ile sınırlı değildir; her şehirden yükselen insan hakları ve demokrasi beklentilerinin karşılanması için bir umut haline gelen Gezi Parkı Direnişi bu talepleri de dile getirmelidir.
  4. İçişleri Bakanı devlet tarafından yönetilen ve 18 gündür sistematik olarak devam eden polis şiddetini, münferit eylemler olarak sunup sadece bireysel polisler hakkında soruşturma başlatmayı önermiştir. En çarpıcı olarak Hrant Dink cinayeti ve Roboski katliamında sergilenen, sistematik şiddet ve kanunsuzluğu münferit ve bireysel olaylar olarak gösterme çabası kamu vicdanını hali hazırda onarılması güç biçimde zedelemiştir. Aynı tutumun toplumun bir çok şehirde böylesine geniş bir katılımla desteklediği Gezi Parkı direnişine yapılan saldırı karşısında da gösterilmesi kabul edilmemelidir.
  5. Uygulanan devlet şiddetinin sorumluları olan tüm yöneticilerin, ama öncelikle İçişleri Bakanı, başta Ankara, İstanbul, İzmir, Antakya ve Dersim olmak üzere, direnişin başından beri insan hakları ihlallerinin sürdüğü tüm şehirlerin valilerinin ve emniyet müdürlerinin görevden alınması ve yargı önüne çıkarılması için net bir girişimde bulunulmalıdır.
  6. Gözaltındaki insanların serbest bırakılması ve gösterilere katılan insanlara yönelik soruşturma açılmasının önlenmesi için yasal güvence alınmalıdır.
  7. Başbakanın tanımadığını ifade ettiği Avrupa Parlamento karar ve uyarıları demokrasinin evrensel ilkelerini dile getirmesi sebebiyle, demokratik bir yönetim olduğunu iddia eden AKP hükümeti tarafından dikkate alınmalıdır.
  8. Mücadelenin ve birlikte düşünme ve üretme pratiğinin sürekli hale gelmesi için, benzer müdahaleler olduğunda ne yapılacağı ve yeniden nasıl biraraya gelineceği kararlaştırılmadan Gezi Parkı ve alanlar terk edilmemelidir. Bu noktada mücadeleyi ve müzakereyi bırakmak, sadece bizim için değil Türkiye’de verilen mücadelenin haklılığına ve önemine inanan dünyanın diğer başkaldıran halkları için de neo-liberal kuşatma karşısında yenilgi anlamına gelecektir.

Özetle, günlerdir yüz binlerce insanımızın sahiplenip, uğruna mücadele ettiği, can verdiği Gezi Parkı direnişinin ana talepleri kabul edilmeden, Gezi Parkı direnişi bırakılmamalıdır.

Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!
Sesimiz, zihnimiz ve kalbimiz sizinle dostlar.

15 Haziran 2013