Radikal: “Gri boya bitene kadar!”- Dimitris Dinkjian

Siyasi iktidarın nobranlaşma süreci çözüm sürecini aşınca, iktidarın toplumsal muhalefete gösterdiği refleks “top benim oynatmıyorum” ile “keserim topunuzu” arasına sıkıştı kaldı. İktidarın gerilimi o kadar yüksek ki [çok da anlaşılır olmayan bir gerilim bu] dış politikada da etkisini göstermekte. Konum dış politika değil ama dünyanın en ensesine vur lokmasını al insanlarından biri olan Ban Ki – Mun’a bile laf ettiler. Ne istediniz garipten! “Kırarım bu Birleşmiş Milletleri” çıkışına cevap bile vermedi adam.

gri

Konuya döneyim, şu sıralar neye tutunsak iktidar onu elimizden alıyor. Elimizden almadıkları/alamadıkları şeyler için de sokağa dökülmemiz, konformist yaşamlarımızdan taviz vermemiz gerekiyor. Aktivistlik yapmadan iki hafta geçirsek dişimize kıracağız. Hakkını yemeyelim, beyaz yakalı plaza insanlarına barikat kurdurmayı başarmış bir iktidar bu, herkese nasip olmaz. Hoş bizler de Harun Kolçak’ın popüler olduğu dönemleri yaşamışız, gir kanıma klibini küçükken zihnimize kazımışız. Dolayısıyla da biraz efsunlu sayılırız. Ve fakat, siyahlar alınmasın diye beyaza gri deme naifliğini de terk ettik artık. Griye gri, siyaha siyah, beyaza beyaz.

Malumunuz, bu hafta da boya lobisinin oyununa geldi Türkiye. Yayında olup olmadığının farkında olamayan Misbah Başgan, devletin çevik refleksini göstererek rengârenk boyanmış merdivenleri önce griye, sonra ilk hamlesinden daha da çevik bir tornistan ile yeniden gökkuşağı renklerine boyattı. Siyaseten ne kazandığını bilmiyorum ama biz cemaatçe fırçana bayıldık Misbah Başgan.

Eminim birileri dile getirmiştir ama yaz mevsiminin bitimiyle düşüşe geçen boya tüketimini arttırmak için yapılmış hamleler bunlar hep. Hem gökkuşağı renkleriymiş. Gri bizim rengimiz değil mi, kahverengi bizim rengimiz değil mi, kim sevmez siyahı? Türkümüz bile var “kara tren gecikir belki hiç gelmez” diye. Biz her rengin iktidarıyız. Nalburun %50′sini zor tutuyoruz. Pardon otoriterlik tuşum açık kalmış. [Otoriterlik off].

Bu haftanın Agos’unda bir politik fıkra var Ermenistan’a dair. İki genç adam kendi aralarında konuşuyormuş, biri diğerine “Ne güzel kızdı, neden ayrıldın? Keşke evlenseydin” demiş. Öteki de “Evet, güzel kızdı o yüzden ayrıldım. Sarkissian gelir de ortak olur diye korktum” demiş. Bizimki de o hesap, sevdiceğimizi yasaklayacaklar, üzerine AVM yapacaklar, erişimi engelleyecekler, en olmadı griye boyayacaklar diye telaş içindeyiz.

Ki Leyla ile Mecnun bir sevgilidir nazarımızda. TRT’nin sevdiceğimizi yayından kaldırmasıyla bir kez daha topumuz kesildi devlet tarafından.

İyi de, biz topu kesildiği için top oynamayı bırakan çocuklar olmadık ki hiç.

Dimitris Dinkjian
02 Eylül 2013
Kaynak;radikal.com.tr