Ötekilerin Postası: Kürt medyasına özel sansür

facebook

Gezi direnişi ile birlikte sosyal medya ve özellikle Facebook’ta oluşturulan sayfaların muhalif paylaşımlarına yönelik hükümetin tavrını değerlendiren Gazeteci Ragıp Duran, genel olarak muhalefete, özel olarak da Kürt siyasi akımlara baskıcı ve sansürcü yaklaşıldığını söyledi.

Demokratik Modernite Dergisi Editörü Şafak Çelen ise, “Dün kapsamlı operasyonlarla Kürt basın çalışanları cezaevlerine götürüldü, bugün ise bu uygulamalar farklı argümanlarla farklı mecralarda yürütülüyor” dedi.

Gezi Parkı direnişi sürecinde sosyal medyadan yapılan anlık paylaşımlarla örgütlenmenin sağlanması ardından, sosyal medyada yasaklama ve sansür arttı. Muhalifleri ve Kürtleri hedef alan bu uygulamalarla Facebook’ta yüz binlerce takipçisi bulunan çok sayıda adres kapatıldı. Bu uygulamalara karşı birçok siyasetçi, yazar, sivil toplum kuruluşlarından gelen tepkilerin yanı sıra 16 ülkede bulunan 225 akademisyen de imza kampanyası başlattı. Sosyal medyaya dönük sansürcü uygulamaları değerlendiren Medya Eleştirmeni Gazeteci Ragıp Duran, iktidarın, muhalefete yönelik herhangi bir suç delili bulamayınca sosyal medyadaki paylaşım sayfalarını çeşitli gerekçelerle kapattığını, Kürt medyasına yönelik de özel baskı ve sansür uyguladığını söyledi.

‘Muhalefet kısıtlanıyor’

Gezi direnişinin sosyal medya bağlamında hükümeti ciddi bir şekilde rahatsız ettiğinin altını çizen Duran, sosyal medyanın günümüz koşullarında iyi kullanıldığı zaman toplumsal eylemlerde önemli bir araca dönüştüğünü ifade etti. Duran, “İktidarın buna cevabı da o aracı kısıtlamak. Çünkü o iletişim aracını kullanan aslında herhangi bir suç işlemiyor ama muhalefet yapıyor” dedi. Duran, bu tür sansürcü yaklaşımların aslında iktidarın “fikir” karşısında yenildiğinin göstergesi olduğuna dikkat çekerek, “Dolayısıyla sen Twitter’ı da, Facebook’u da kessen, muhalif, eylemci zaten bir şekilde kendi iletişim mecrasını, mekanizmasını bulacak, yaratacak. İktidarın bu tür engellemeleri hem sansürcülüklerini su yüzüne çıkarıyor, hem de aslında yersiz ve nafile bir girişim. Fikre fikirle karşılık verilir” değerlendirmesini yaptı. Twitter ve Facebook’ta dakikada 5 milyon mesajın dolaştığı bilgisini veren Duran, iktidarın bu paylaşımlar içinde hukuka uygun herhangi bir suç delili bulamayınca da sayfaları çeşitli gerekçelerle kapattığını kaydetti.

Hukuk iktidarın denetiminde

Türkiye’de, hukuk ve adaletin büyük ölçüde siyasi iktidarın denetimine girerek vahim bir hal aldığını söyleyen Duran, siyasi iktidarı kaybetme endişesine kapılan bir yönetimin, hukuku ve adaleti gözetmediğine vurgu yaptı. Duran, “Siyasi iktidar, özel olarak da Erdoğan bugün her gittiği yerde Gezi’ye atıfta bulunarak, Mısır’daki darbe benzeri bir durumla kendisinin de karşı karşıya kalabileceğini iddia ederek, ekran karşısında hüngür hüngür ağlayarak kelimenin gerçek anlamıyla bir, ‘Gidicilik kompleksine’ kapılmış durumda” ifadelerini kullandı.

Baskıcı ve sansürcü yaklaşılıyor

İktidarın, genel olarak muhalefete, özel olarak da Kürt siyasi akımlara baskıcı ve sansürcü yaklaştığını kaydeden Duran, “İktidar, süreç konusunda, İmralı, Kandil hatta BDP’nin görüşlerini bastırıp kendi görüşlerini egemen kılmak için Kürt medyasına özel olarak baskı ve sansür uyguluyor” dedi. Duran, Başbakan Recep T. Erdoğan’ın görüşleri dışındaki tüm siyaset ve fikirlerin iktidarın gözünde yalan ve yanlış olduğu, dolayısıyla bu görüşlerin iktidarca yasaklandığını ifade etti. “Bugünkü siyasi ve teknolojik atmosferde, sansürle, bazı gerçekleri ancak bir süre ve belirli bir kitleye ulaşmasını engelleyebilirsiniz” diyen Duran, herkesi ilelebet bilgiden ve gerçekten mahrum bırakmanın artık mümkün olmadığını söyledi.

Örgütlenmeyi kırmaya yönelik

Devletin genel olarak muhalif olan düşünceleri, mahkum etmeye dönük operasyonlar gerçekleştirdiğini ifade eden Demokratik Modernite Dergisi Editörü Şafak Çelen, “Bu operasyonlar, fiziki, ideolojik ve teorik olarak kendini ortaya çıkartır” dedi. Gezi sürecinde sosyal medyada örgütlenmenin üst düzeye çıktığını, hükümetin de bu örgütlenmeyi kırmaya yönelik hukuksuz uygulamalar yürüttüğünü ifade eden Çelen, “Ötekilerin Postası başta olmak üzere birçok demokratik çevre bu tür sayfalarla çağrılarda bulundu, geniş kapsamlı örgütlenmeler yapıldı, devlet de bunu kırmaya dönük uygulamalara gitti” diye konuştu. Çelen, bu tür bir uygulamanın, direkt olarak halkın haber alma özgürlüğünü kısıtlamaya dönük olduğuna dikkat çekti.

Baskının farklı yöntemleri

Özellikle bölgedeki gelişmeler ile Kürt siyasi hareketine yönelik paylaşımlar yapan sayfaların hükümetin hedefi haline geldiğini aktaran Çelen, “Kürt basını, gazete ajans veya derginin yanı sıra sosyal medyada da muazzam bir örgütlenmeye sahip. Bu devlet tarafından da görülen bir şey. Dolayısıyla aynı baskının farklı yöntemleri sosyal medya üzerinden yürütülüyor. Dün kapsamlı operasyonlarla Kürt basın çalışanları cezaevlerine götürüldü, bugün ise bu uygulamalar farklı argümanlarla farklı mecralarda yürütülüyor” değerlendirmesini yaptı.

Ötekilerin Postası
28 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız: www.facebook.com/O.Postasi