Antalya Beydağları’ndan doğup Finike’ye uzanan Alakır Nehri, üzerine kurulan ve kurulması planlanan toplam 8 HES projesiyle kurumanın eşiğine geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, nehir üzerinde en son Dereköy HES projesini onaylarken, iki HES projesinin daha ÇED süreci devam ediyor. Alakır Nehri Kardeşliği’nden Birhan Erkutlu, bu üç projeyi durdurmazsak vadideki tüm doğal hayatın yok olacağına dikkat çekiyor: “Önce balıklar ölecek, sonra çınar ağaçları. Bir 50 yıl sonra kurtlar, çakallar, ayılar dahi yok olacak.”
Valiliğin, jandarmanın ve şirketlerin HES projelerinin hayata geçirilmesi için mutabakat içinde olduğunu söyleyen Erkutlu, Gezi Parkı eylemlerinden sonra doğadaki mücadeleye karşı baskının arttığına dikkat çekiyor. Kendisiyle HES mücadelesini konuştuk.
» Alakır Nehri’nde şu an faaliyette olan ve kurulması planlanan toplam 8 HES projesi var. Bu projelere karşı yerelde verilen mücadelede nasıl bir süreçle karşı karşıyayız?
Süreç çok sancılı geçiyor. Türkiye’de diğer bölgelerdeki HES mücadelelerinde ne oluyorsa aynısını Alakır’da da yaşıyoruz. Özellikle Gezi Parkı eylemlerinden sonra doğadaki mücadeleye karşı şiddet ve terör son birkaç ayda inanılmaz artmış durumda. Valilik, kaymakamlık, jandarma ve şirketler HES’leri yapma konusunda büyük bir mutabakat içindeler ve insanları açtıkları davalarla sindirmeye çalışıyorlar. Giderek vahşileşiyorlar, birkaç ay öncesini arar konumdayız. Özgürlük ve doğa haklarının korunması taleplerine karşı orantısız bir güçle ezip geçmek istiyorlar bizi açıkçası. Korkutmak için mafyavari tipler ortalık yerde silah sıkıyor, rüşvet teklifleri geliyor. Köydekiler ise elinden bir şey gelmeyeceğini düşünüyor. Çünkü yaşlı bir nüfus var köyde. Kocaman siyah jiplerle, takım elbiselerle gelip giden adamlara karşı 80′li yaşlarındaki insanların çok da yapabileceği bir şey yok.
DOĞA KATİLİ DEDİĞİM İÇİN DAVA AÇILDI
» Sizin hakkınızda da dava açılmıştı…
Benim şahsım adına açılmış bir sürü dava var. Şirketler ve jandarma belli insanları tespit edip, onlar hakkında suç duyurusunda bulunup davalar açıyor. Bir çavuşun bana açtığı davada üzerime adli kontrol verdiler. Haftada bir 70 km uzakta olan Kumluca’ya inip imza vermem gerekiyor. Tamamıyla psikolojik taciz bu. Yine Kürce HES projesini yürüten Dedegöl Enerji şirketi internet üzerinden kendilerine hakaret yapıldığı gerekçesiyle hakkımda dava açtı. Hakaret dedikleri de Alakır Nehri’nin facebook sayfasında HES projesi için doğa katili, ucube dediğim iddiası… Alakır Derneği Başkanı Mehmet Başar’a da köyde yapılan bir toplantıda gizlice alınan bir ses kaydında “Bunlar sizin suyunuzu çalmaya geliyorlar” dediği için ADO şirketi dava açmıştı, on buçuk ay hapis cezası aldı, para cezasına çevrildi.
» Alakır Nehri’nde şimdi üç HES projesinin daha yapılması gündemde. Dereköy HES projesinin ÇED’i onaylandı. Alakır I ve Alakır II HES projelerinin halkın katılımı toplantısı önümüzdeki günlerde yapılacak. Vadideki HES’lerin çevreye nasıl bir etkisi olacak?
Son üç HES’e karşı vereceğimiz mücadele çok önemli; çünkü bu projelerle vadide kalan son yerleri de talan ederlerse 3-4 senedir vadide verdiğimiz mücadelenin, diğer projelere karşı kazandığımız davaların hiçbir anlamı kalmıyor. Vadi tamamen kurumaya terk edilmiş olacak. Bir vadiyi kurutursanız onun çevresindeki tüm hayat da yok olur. Bir günde balıklar ölür, iki ayda çınar ağaçları kurur, belki 5 yılda etrafındaki kızılçamlar yok olur. Ancak bir 50 yıl içerisinde oradaki kurdun, çakalın, ayının bile öldüğüne şahit olacağız. Çünkü bu, bir atardamarı kesmek gibidir. Suyu alırsanız, doğayı geri dönüşümü olmadan yok ediyorsunuz demektir. Biz bu son üç HES projesine karşı mücadelemizi yürütmeye devam edeceğiz. Dereköy HES’in ÇED raporunun onaylanmasına karşı önümüzdeki günlerde dava açıyoruz.
SİT KARARI DANIŞTAYDA
»Vadinin Doğal SİT alanı ilan edilmesi için verdiğiniz hukuksal mücadele ne aşamada?
Bizim Alakır’ın SİT özellikleri taşıdığına dair Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na başvurumuz oldu. Koruma Kurulu, Alakır’a gelip inceleme dahi yapmadan başvurumuzu reddetti. Biz bu kararı yargıya taşıdık. Bilirkişi heyeti bölgede yaptığı incelemede vadide büyük bir biyoçeşitlilik olduğuna dair rapor hazırladı ve mahkeme bölgenin 1. derecede doğal SİT alanı özellikleri taşıdığına karar verdi. Kurul’un bilirkişilerin görüşüne istinaden burayı 1. Derece‘de SİT Alanı olarak onaylaması gerekiyordu. Ancak bu gerçekleşmedi. Valilik mahkemenin kararına itiraz etti ve bütün şirketler davaya müdahil oldu. Şimdi dava Danıştay’da sürüyor. Bu vadiyi korumakla yükümlü olan kurumla siz mahkemelik oluyorsunuz ve bu davaya doğayı katledecek şirketler de müdahil olabiliyor. Yerel halk suyunu, toprağını korumaya çalışırken, şirketler ve kurumlar birlikte hareket ediyor.
2400 YILLIK KÖPRÜ TAHRİP EDİLDİ
» Alakır Vadi’si aynı zamanda tarihi bir bölge. HES projelerinin tarihi kalıntılara tahribatı oldu mu?
Bizim etrafımız Likya harabeleriyle dolu. Vadinin dış tarafında 8 tane antik şehir var. 2400 yıllık Likya köprüsü Kürce HES çalışmaları sırasında tahrip edildi. Köprünün sadece ayak kalıntıları vardı. Benim gördüğüm 100-150 yıllık bir ahşap köprü vardı, sedir ağacından yapılmış, eski deve kervanlarının geçtiği, araba yolu yokken ipek yolunu bağlayan kervan yolu.
Olgun Kundakçı
15 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; birgun.net