YSGP Eş Genel Başkanı Sevil Turan parti organlarında yüzde 5 LGBT kotası uyguladıklarını kaydediyor. Turan parti içerisindeki homofobiye ilişkin ise, programında ayrı bir başlık altında LGBT politikası olan tek parti olduklarını iddia ederek yanıt veriyor. Turan ayrıca, “MYK’mızda trans birey var. Biz tekiz” de diyor.
“Solun LGBT ile imtihanı” başlığı altında gerçekleştirdiğimiz dizi söyleşilerin son konuğu Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (YSGP) Eş Genel Başkanı Sevil Turan. Parti organlarında yüzde 5 LGBT kotası uyguladıklarını belirten Turan, programında ayrı bir başlık altında LGBT politikası olan tek parti olduklarını iddia ediyor.
Örgüt içerisinde homofobiyle nasıl mücadele edeceklerine ilişkin soruyu ise Turan, “Bizim MYK’mızda trans birey var. Tekiz” diye yanıtlıyor. Kendi partilerine üye olan kişilerin zaten homofobik olamayacağını da iddia eden Turan, partileri kurulurken LGBT kurum ve aktivistleri ile görüşmeler yaptıklarını hatırlatıyor.
‘LGBT KOTAMIZ VAR’
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin LGBT meselesine yaklaşımını özetleyebilir misiniz?
YSGP 25 Kasım 2012′de kuruldu. 25 Kasım 2012′den önce de bir senelik bir birleşme süreci oldu EDP ve Yeşiller arasında. Birçok bağımsız bireyin de dahil olduğu bir süreçten geçtik. Parti program ve tüzüğü de bunlardan çıkan talepler neticesinde oluşturuldu. Mümkün olduğunca katılımcı, şeffaf ve politik konuların özneleriyle yapılan görüşmelerle bu aşamayı geçirmeye çalıştık. Sonuçta da şu andaki tüzük ve programımız oluştu.
Tüzüğümüzde kotalar var. Kotalardan bir tanesi de LGBT kotası. Yüzde 5′tir. Bütün yürütme kurullarında uygulanacak bir kota olarak gerçekleştirildi. Diğer kotalar da gençlik, engelli ve kadın kotası. Biz bu meseleyi ele alırken, pozitif ayrımcılık olarak değerlendirmedik, temsilde adalet olarak düşündük. Çünkü partinin dayandığı dört temel nokta var. Bunlar katılım adaleti, tanınma adaleti, çevre ve iklim adaleti ve ikdisadi adalet. Katılım adaleti ve tanınma adaleti kapsamında bu kotaların anlamı var. Çünkü şu anda Türkiye’deki siyasi yapı itibariyle, siyaset belli kesimlerin elinde ve katılımcı bir şekilde işletilmiyor. Ötekileştirilen kesimlerin karar alma mekanizmalarına erişimi hem toplumsal hayatta hem siyasal hayatta engelleniyor. Önüne engeller konuluyor. Kolaylaştırıcı mekanizmalar uygulanmıyor, demokratik talepler dikkate alınmıyor. Bu nedenle bunun ilk aşamasını aslında kendi parti örgütümüz içinde başlatılması gerektiğini düşündüğümüz için böyle bir adım attık.
‘PROGRAMINDA LGBT POLİTİKASI OLAN TEK PARTİYİZ’
Bunun dışında zaten bildiğim kadarıyla programında bir başlık altında LGBT politikası olan tek parti biziz diye biliyorum, inceleyebildiğim kadarıyla. Bunu toplumsal cinsiyet eşitliği ve LGBT olarak ayrı bir başlık olarak aldık. Kadın politikalarından ayrı olarak. Bunun dışında çalışma gruplarımız var. Çalışma gruplarından bir tanesi de LGBT ve toplumsal cinsiyet çalışma grubu. Parti üyesi olmayanların da dahil olup, parti politikaları oluşturabilecekleri zeminler yaratmak için kurgulandı. İl ve ilçe örgütlerinin dışında olacak. LGBT ve toplumsal cinsiyet çalışma grubudur bunlardan bir tanesi.
Bu çalışma grubunu kurarken, amacımız açıkçası, bu alanda faaliyet gösteren, işin öznesi olan aktivistler ve kurumlar, gruplar ve platformlarla beraber LGBT’nin politika zeminin genişletmek, bu kurumların, grupların, aktivistlerin yaptığı çalışmaları yaygınlaştırmak aslında daha da çok da oluşturulan politikaların, hem parti ve örgüt içinde hem siyasette sesini duyurmayı amaçlamak. Yeniden Amerika’yı keşfeden gibi bir politika oluşturmayı değil, aksine işin öznelerinin bu alanda demokrasi mücadelesi yürüten demokratik kitle örgütlerinin çalışmalarına katkı sunmak ve beraber bunu örgütlemeyi amaçlıyoruz.
‘MYK’SINDA TRANS OLAN TEK PARTİYİZ’
Peki, örgüt içerisinde homofobi ve transfobiyle mücadele etmek için YSGP’nin önünde yol haritası var mıdır veya hangi mekanizmaları var örgüt içine dönük mücadelede?
En büyük adımlardan biri kota. Bu kota tartışması yapılırken de LGBT örgütleri ve aktivistleriyle de görüştük. 23 kişilik MYK’da trans bir arkadaşımız var. Parti Meclisi’mizde kota uygulandığı için LGBT bireyi olan arkadaşlarımız var. MYK’sında trans bireye sahip olan tek parti biziz. Bu açıdan görünürde bir transfobi parti içinde yok. Ama bu çalışma grubu üzerinden alanda çalışan grup, kurum, aktivistlerle beraber parti diğer örgütlerinde ve şehirlerde uygulanacak politikaları yaygınlaştırma, transfobiyi de nefret suçlarıyla mücadele etmek için politikaları ortaklaştırmaya çalışıyoruz. Uyguladığımız her faaliyet kapsamında da aynı şekilde geliştiriliyor. Bu anlamda cinsiyetçi, homofobik dil kullanılmaması konusunda özen gösterilmesi, en çok da pratikte başlıyor, sadece söylemlerle bitmiyor, pratikteki uygulamalar çok önemli. Şu anda 8 aylık bir parti olduğumuz için somut anlamda çok büyük bir aşama kaydedemedik ama bir kaç kurumla görüştük, onların uygulanan projeleri var. O projeleri bizim diğer örgütlerde örneğin nefret suçu kapsamındaki dayanışma merkezlerinin, parti binalarıyla ortaklaştırılması, bu alanda destek veren veya hukuksal açıdan destek veren arkadaşlarımızın, en azından yerellerdeki örgütlerimizdeki arkadaşlarımızın destek atması konusunda çalışma yürütüyoruz.
Aynı zamanda da şu anda Türkiye’nin 26 ilinde örgütlüyüz. Bu örgütler kurulurken de yeni örgütler kurulma aşamasında şu noktalara çok dikkat ediliyor, öncelikli politika alanlarından bir tanesi oluyor. Oradaki aktivistler bu kurumlarda LGBT örgütleri ve aktivistleri ile irtibata geçip partinin oluşma aşamalarında onlarla beraber yer almaya özen gösteriyor. Çünkü bizim partimizin politik ilkeleri bağlamında mağduriyetler arasında bir öncelik sıralaması yoktur ve eşit anlamda her alanda bir adalet anlayışıyla hareket ediyoruz. Bu yüzden, bizim temel çalışma eksenlerinden bir tanesini oluşturuyor.
‘BU PARTİYE ÜYE OLANLAR ZATEN HOMOFOBİK DEĞİL’
Herhangi bir şekilde parti içerisinde homofobi ve transfobiyle karşılaşıldığında parti hangi mekanizmaları işletiyor, bir disiplin suçu sayılıyor mu tüzükte veya böyle bir mekanizması varmı YSGP’nin?
Zaten siyasette ve toplumsal yaşamın bütün alanlarında cinsiyetçi, homofobik ayrımcı, transfobik uygulamaların değiştirilmesi ve bu konudaki demokratik adımların atılması, yasal düzenlemelerin yapılması konusunda talepler üzerinden politika uygulamaları üzerinden programatik bir metin hazırlandı. Bu açıdan tersten okumak yerine olması gereken üzerinden bir yapı kuruyoruz. Bu partiye üye olan zaten bu zihniyetle yaklaşan insanlar olduğu için bu yönde bir bakış açısıyla yaklaşmayacaklardır. Birincisi bu. İkincisi de cesaret edilmesi zor diye düşünüyoruz. Çünkü bütün yapı zaten onun üzerine kurulmuş, bu ilkelerle çatışma durumu kalkacak.
Sosyalist deneyimlere bakarsak, bu konu hakkında bilgin var mı bilmiyorum ama, sovyetler deneyiminde LGBT meselesine nasıl yaklaşıldığını biliyor musunuz? Partide böyle bir çalışma yürütüldü mü? Sovyetlerin LGBT’ye yaklaşımı neydi?i?
68 kuşağıyla başlayan hem işçi hareketinin doğuşu, hem özgürlükçü politikalar tek başına işçi hareketi değildi. Aynı zamanda kadın hareketinin yükselişi ve bireysel özgürlüklerin kısıtlanmasından ortaya çıkan hareketlerdi. Özgürlüğün yükselmesiyle. Bu da üç kanattan yükseldi. Ekoloji, kadın ve LGBT, cinsiyet kimliği konusunda yükseldi.
Şunu gösteriyor ki, şu anki yeni siyasetin taşıyıcı ögeleri o kuşak döneminden beri yükselen hareketler, diğer yandan şunun göstergesi, bu üç mesele etrafında baktığımızda hepsi birbirini etkileyen ve o siyasi tartışmalarda birbirini besleyen konulardan oluştu. Bunu da şurada görüyoruz, hiyerarşinin olmadığı, şiddet karşıtlığı üzerinden bir yapılanmanın olduğu, olumlu ve yapıcı bir siyaset üzerinden bir özgürlükçü sistemin yaratıldığı bir siyasi yapı üzerinden politikalar yürütüldü. Bunun otuz-kırk yıllık süreçte sürekli birbirini bekleyen bir yere geldiği bir alan oluşturuldu.
‘LGBT KURUM VE AKTİVİSTLERİYLE GÖRÜŞMELER YAPTIK’
YSGP’nin LGBT örgütleriyle ilişkisini nasıl tanımlayabiliriz. Biraz bahsettin ama, biraz daha somutlayabilir misiniz?
Gezi sürecine kadar olan süreci kısaca özetleyeyim. Gezi başladığında 6 aylık bir partiydik. İlk kurulan çalışma gruplarından bir tanesi de LGBT ve toplumsal cinsiyet çalışma grubuydu. Çalışma grubunun ilk toplantısında yapılan değerlendirmelerden bir tanesi de ilk önce parti içerisinde bu meseleyi tartışır hale getirmek ve özellikle yerellerde. Çünkü birçok yerde LGBT örgütleri kurulmaya başlandı. Bizim örgütlü olduğumuz yerellerde yaygınlaştırılmasını oradaki arkadaşlarımızın desteklemek üzere politika geliştirmek üzere ilk toplantıda konuşulan şeylerden bir tanesiydi. Yaklaşım olarak da doğrudan LGBT örgütleriyle görüşme yapma girişiminde bulunduk. Ben de bu çalışma grubunun bir üyesiyim. Bir kaç kurum ve aktivistle görüşme yaptık. Onların çalışma programları üzerine nasıl destekleyeceğimiz üzerine bir program geliştirdik. Bir kaç adım atıldı. Bununla ilgili çalışma yapılması planlanırken, Gezi süreci girdi. Şu anda biraz daha yavaş gidiyor ama bu partinin temel bir politik ekseni ve çalışma alanı. Her aşamada yapılan çalışmaları desteklemek ve orada yer almak bizim temel hedeflerimizden bir tanesi. Onur yürüyüşü dahil olmak üzere tam çağrıyla bütün örgütlerimize çağrıda bulunduk. Aynı zamanda Gezi sürecinde önemli aktörlerden bir tanesi olan LGBT örgütlerinin, aktivistlerinin oradaki çalışmalarını parti içerisinde çok konuştuk, değerlendirdik. Bundan sonra da bu çalışmalarla yakın bir şekilde devam edecek.
Son sözlerin…
Büyük aşamalar katedildi. Bir yandan kayıplar meydana gelirken, şiddetle yüzleşirken, en azından siyasi anlamda bir takım adımlar atılmaya başlandı. Bunun daha hızlı gelişmesi gerekiyor. Burada da üzerine en çok rol düşen kurumlar demokratik aktör olarak yer alan siyasi partiler ve diğer sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri. Bu açıdan önümüzdeki süreçte somut anlamda adımların atılması gerekiyor. Sadece söylemlerde değil, örgüt içi uygulamalarında ve diğer alanlarda yaptıkları çalışmalarda örgütlerin söylem pratik uygulama, ayrımcılık karşısında duracak politikalar ve söylemler geliştirmesi gerekiyor. Bu çok önemli bir adım olacak. Bu şekilde aslında hem anayasal, hem yasal, hem toplumsal düzenlemelerde bir takım adımların somut olarak gerçekleşmesini bu şekilde görebileceğiz. Bunu eklemek önemli. Özellikle partilerin uygulamaları açısından bunu tekrardan dile getirmek, tüzük ve program metinlerinde bunun ayrı bir politik başlık olarak ele alınması ve somut çalışma yapılması gerekiyor.
Yıldız Tar
20 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız;etha.com.tr