Etha: ‘Partide homofobik şiddetin olmaması sevindirici’ Ender İmrek

EMEP Genel Başkan Yardımcısı Ender İmrek, “LGBT sorunu toplum bakımından daha netameli bir konu” diyor. Parti olarak LGBT’lere dönük saldırıları püskürtme konusunda tutum aldıklarını ifade eden İmrek, HDK’de LGBT’lerle birlikte çalıştıklarını belirtiyor.

ender-imrek

Solun LGBT ile imtihanı röportaj dizimizin ikinci konuğu Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Ender İmrek. İmrek LGBT’lerin yaşadıkları sorunu diğer toplumsal sorunlardan bağımsız olarak ele almadıklarını belirtiyor. Ancak İmrek’e göre ‘LGBT sorunu’ diğer sorunlara göre “daha spesifik, algı ve yaklaşım bakımından netameli” bir sorun.

EMEP olarak LGBT’lere dönük saldırılara LGBT örgütleri ile birlikte karşılık verdiklerini ifade den İmrek, partileri içerisinde şimdiye kadar herhangi bir homofobik şiddetle karşılaşmamış olmalarının sevindirici olduğunu savunuyor.

‘LGBT MESELESİ TOPLUM TARAFINDAN DAHA NETAMELİ BİR KONU’

LGBT meselesine EMEP’in yaklaşımı nedir? Önüne koyduğu bir program var mı?

Bunu diğer toplumsal sorunlardan bağımsız olarak ele almak mümkün değil. Toplumun karşı karşıya bulunduğu sorunlardan bir tanesi de LGBT sorunudur. Aynı zamanda toplum bakımından çok daha spesifik, algı ve yaklaşım bakımından netameli bir sorun gibi görünüyor. Türkiye gibi bir toplumda geçmişteki yargıları düşündüğümüzde, bunu aşmanın bu sorunlara toplumsal diğer sorunlardan biri rahatlığıyla yaklaşmanın henüz çok olgunlaşmış düzeyde -çok önemli gelişmeleri olmasına rağmen- olduğu kanaatinde değilim.

Emek Partisi, homofobik, transfobik, cinsiyet ayrımcı tüm anlayışların karşısında tutum alan, LGBT bireylerinin karşı karşıya bulunduğu sorunlarda onların yanında yer alan, onların tercihine saygı duyan, hiçbir tercih mukayesesi içine girmeyen, toplumsal algının, toplumsal dayatmanın ötesinde bireylerin aynı zamanda hak ve özgürlükleri ve yaşam tarzlarına dair bir yaklaşım içerisinde olan bir tutumu oldu. Bunun daha da geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

LGBT hareketinin son yıllarda toplumun algısını değiştirmeye yönelik başlattığı daha cesur, daha aleni, açık tablo aslında sol ve sosyalist hareketler, toplumsal tasavvuru olan örgütler bakımından yeni bir muhakeme ve yeni bir muhasebe yapma ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla daha çok genel bir yaklaşımdan söz etmek mümkün. Ama bu genel yaklaşımın esas olarak ezilenden yana tutum, mağdur olandan yana bir tutum ve kendisini istediği gibi tanımlayandan yana bir tutum olarak değerlendirdiğini söyleyebilirim.

Somut olarak Emek Partisi’nin program ve tüzüğünde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ile ilgili maddeler var mı?

Çok ayrıntılı şeyler yok programımızda. Pratik tutumumuz ve yaklaşımımızın formüle edilmesi biçiminde bir şeyin önümüzdeki dönemde ele alınması gerektiğini gösteren birçok veriden söz etmek mümkün.

LGBT meselesine yaklaşımda, yıllar içerisinde Emek Partisi’nde ne gibi değişiklikler oldu peki?

Kademeli olarak söylenebilecek şeylerden ziyade bir defa parti çevremizde, ilişkilerimizde LGBT bireyleriyle sürdürülecek ilişkilerin olağan bir ilişki olması gerektiğinin anlaşılmış, algılanmış olduğu fikrindeyim. Bu konuda genel olarak partinin tüm üyelerinin, çevrelerinin böyle bir rahatlık içerisinde olması bir defa sanırım iç rahatlıkla ve bu konudaki düşmanca ya da homofobik olmamakla ilgili olduğunu düşünüyorum. Bunu yıllarla kıyaslamaktan ziyade partimizin böyle bir tablo içerisinde olması meselelere böyle bakmış olması sanırım fena bir yaklaşım olmasa gerek.

‘LGBT’LERE SALDIRILARI BERABER PÜSKÜRTÜYORUZ’

LGBT hareketi ile ilişkiniz var mı? Varsa bu ilişkiyi nasıl tanımlarsınız?

LGBT’lere yönelik herhangi bir saldırı konusunda gündeme gelen bir ilişki meselesinde bir duyarlılıktan, beraber hareket etmekten, o saldırıyı püskürtme konusunda diyelim ki, çeşitli semtlerde LGBT bireylerine yönelik saldırılarda tutum almak gibi bir ilişkiden söz etmek mümkün. Yine çeşitli LGBT kurum ya da demokratik örgütler, yayınlar, birlikler ile bu tür çabalarda bir ilişki hep olmuştur.

Ama bunun ötesinde neler yapılabilir, nasıl ele alınabilir? En azından benim söyleyebileceğim, bizden ya da bizim dışımızda gündeme gelen bu yönlü sorunlar karşısında olması gerekenleri yapma eğilimi ve tutumu söz konusu. Onun ötesinde özel olarak LGBT’lerle beraber planlanmış, yapılmış işler konusunda HDK’de beraber yaptığımız işleri örnek gösterebiliriz. Sonuçta beraber çalışma yürütüyoruz.

Emek Partisi içerisinde yürüyen bir LGBT çalışmasından bahsedemeyiz öyleyse…

LGBT bireyler ya da çeşitli etkinlikler yürüten arkadaşlarla ilişki düzeyinde süren bir çalışmadan söz edebiliriz.

LGBT mücadelesine ve homofobi ve transfobi ile mücadeleye ilişkin Emek Partisi’nin önüne koyduğu somut hedefler, program ve planlar var mı?

Özellikle son yıllarda cinayetler, katliamlar, Avcılar tarafından karşı karşıya bulunduğu sorunlarla ilgili parti olarak yaklaşımın ne olması gerektiği konusunda iç mekanizmalarımız bakımından bir çalışmamız, çabamız var. İlgili örgütlerimizin aynı zamanda partinin ırkçı, şoven, homofobik, transfobik, cinsiyetçi, cinsiyet ayrımcı, erkek egemen zihniyet karşısında topluma seslenme bakımından da çabasından bahsedebiliriz. Bu konuda çeşitli konferanslar, çeşitli toplantılar daha kapsamlı etkinlikler bakımından daha genişçe, daha kapsamlı, daha açıkça işler yapma ihtiyacı var. Ama dediğim gibi bugüne kadar yapılan işlerin bir düzeyde olduğunu söyleyebilirim.

Emek Parti’sinde açık kimliğiyle çalışma yürüten LGBT’ler var mı?

Doğrusu bazı örgütlerimizde gençlik çalışması içerisinde ya da değişik alanlarda çalışma yürüten LGBT bireylerin olduğunu biliyoruz. Tabi bu da özel olarak partinin gündemine gelen işler gibi değil ama, en azından Türkiye gibi büyük bir ülkede, aynı zamanda böyle bir çalışmanın, böyle bir tercihin, yaşam tarzının olduğu gerçeğinden hareketle olduğunu biliyoruz. Ama bunlarla bugüne kadar yaşadığımız genel bir tablonun ötesinde herhangi bir bir sorun ya da bir gelişme bilmiyorum.

‘PARTİ İÇİNDE HOMOFOBİK ŞİDDETİN OLMAMASI SEVİNDİRİCİ’

Emek Partisi içerisinde herhangi bir şekilde homofobik ve transfobik bir tutumla karşılaşıldığında ne gibi bir mekanizmalar işletiliyor? Bir yaptırım var mı homofobi ve transfobik tutumlara karşı?

Bizde disiplin kurulu var. Parti Disiplin Kurulumuz, ırkçı, şoven, ayrımcı uygulamalar karşısında ulusalcılık, milliyetçilik vb. uygulamalar karşısında çok açık net aleni bir yaklaşım sergiler ve bunu olmazsa olmaz ilkelerinden birisi olarak ele alır. Nasıl hiçbir ırkçı, hiçbir şoven, hiçbir ayrımcı, renk, ırk, dil, din ayrımcısı Emek Partisi’nin ilkeleriyle bağdaşmıyorsa, LGBT sorunu karşısında, LGBT bireyleri karşısında homofobik bir eğilim içerisinde olmaları da aynı düzeyde bir disiplin meselesidir. Tabi bu sorunun algıyla yetersizliklerle ilintili yanlarını değerlendirmek burada mesafe katetmeyi amaçlamak ve bunun çok önemli olduğu ve önemsenmesi gerektiğini düşünmek kaydıyla.

Ama bunun hiç iflah olmaz ve daha çok başka bir etkenden, erkek egemen düzenden, egemen dilden, hakim dilden kaynaklı devrimci bir tutum ve devrimci bir partinin genel olarak yaklaşımlardan uzak olması halinde kesinlikle partimizle ilişkimizin kesilmesi düzeyinde bir sonuç sözkonusu.

Bugüne kadar partide buradan kaynaklı yani, ırkçılık, faşizm, vb. gibi sözünü ettiğim ayrımcı uygulamalar konusunda da parti içerisinde esas olarak eğitim mekanizmalarıyla sorunu çözdüğümüzü söyleyebilirim. Dolayısıyla o düzeye gelmiş bir partide şiddet boyutu, hakaret boyutuyla gündemimize gelmiş bir sorun olmamasını da sevindirici bir durum olarak değerlendiriyorum.

Sosyalizm deneyimlerinin eşcinselliğe ve translığa dönük yaklaşımları konusunda bilginiz var mı? Özellikle SSCB deneyiminin LGBT’lere yaklaşımına dair bir bilginiz var mı? Buradaki tarihsellik içerisinde LGBT mücadelesi nasıl ele alındı, LGBT bireylerinin hakları nasıl ele alındı biliyor musunuz?

Çok özel olarak bakmış, özel olarak SSCB’deki yaklaşım ve uygulamalar konusunda bu meseleye dair spesifik bir çalışma yapmış değilim. Ama ben Sovyetler gibi, aynı zamanda insanlığın geleceği bakımından altın çağını yürüyüş emelleri ve amaçları olan bir toplumsal tasavvurda bu meselelerin az çok başından beri izah etmeye çalıştığım bir yaklaşım içerisinde ele alınabileceği kanaatindeyim. Sonuçta konuştuğumuz mesele insanlık tarihiyle doğal olarak ilişkili. İnsanlık tarihiyle bugüne kadar yaşanmış bir sorun. Bunlar her dönem ve her dönemsel iktidarların tüm toplumsal tarihsel süreçler içerisinde farklı düzeylerde ele alındı tabii ki. Katliamdan, linçten, kendi içinde “katletmeden” boyutuna kadar birçok şey biliniyor. Ama ben Sovyetler’in tarihinde bundan hareketle bir cezalandırma, bir ayrımcılık konusunda hiç bilgi sahibi değilim ve olabileceği kanaatinde de değilim. Olmaması gerektiği yönlü bir düşünce içerisindeyim tabii ki.

Yıldız Tar
14 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; etha.com.tr