Türkiye’deki Gezi Parkı eylemlerinden gelen haberlerin çoğu, haklı olarak, polis şiddeti ve ülke içindeki ana akım medyanın olayları aktarmaktaki yetersizliği üzerinde yoğunlaştı. Ancak, İstanbul’da yavaş yavaş sakinleşmeye başlayan havayla birlikte (ki bu durum ülkenin diğer şehirleri için geçerli değil), umut ışığı kendini göstermeye başladı.
Bir İstanbullu, Birce Deren Sezegen diyor ki, “İnsanlar burada birleşti. Ateistler dini günleri kutluyor, dindar insanlar Atatürk’e olan sevgilerini dile getiriyor”.
Bir başka İstanbul sakini, Tugay Hanegelioğlu şöyle anlatıyor: “Neredeyse her maçta kavgaya giren farklı futbol kulüplerinin taraftarları şimdi sokaklarda kol kola yürüyor”.
“Gururla, LGBT örgütlenmeleri ilk defa etraftalar”.
Öyle görünüyor ki, plastik mermilerin ve göz yaşartıcı gazın ortasında, insanlar hiç olmadıkları gibi birlik oldular. Çoğu zaman görmezden gelinen ve bazen de şiddetle zulüm gören LGBT örgütleri, Gezi hareketiyle içi içe geçmiş durumdadır.
Türkiye’de LGBT örgütlenmesinin başını çeken bir grup olan KAOS GL, bu örgütlerden bir tanesi. 2005te KAOS GL sivil toplum statüsü için başvuruda bulunmuş ve bü ünvanı kazanmıştı. Ankara’nın vali yardımcısı, KAOS GL’nin ülkedeki ahlak yasalarını çiğnediği iddiası ile bu ünvanın iptali için dilekçe verdi. Dava düştü. Gezi Park protestoları boyunca KAOS GL, devamlı olarak Facebook sayfasını, ülkenin dört köşesinden gelen eylem fotoğraflarıyla güncellemekte. Eylemlerde etkin olan bir başka grup, Lambada İstanbul, 2008’de Türk mahkemeleri tarafından neredeyse dağıtılacaktı. Çıkan karar daha sonra iptal edildi ve grup, çalışmalarına devam etti.
İstanbul’da gey onur haftasını organize eden grup, Gezi Park’ındaki protestocular için gerekli malzemelerin toplanması ve hazırlanması için bir etkinlik düzenliyor. İstanbul Ayıları (sakallı geyler grubu), Gezi Park’ında isteyen herkese açık olan ve atıştırmalık yiyeceklerin olduğu bir standa sahip. The Week’ten bir gazeteci “ayılardan” biri olan ve kendisine “Türkiye’deki insanların homofobik olduğunu” hatırlatan Ahmed Kaya ile konuştu. Ancak, gazeteciye göre, “LGBT Bloğundaki” masanın etrafı her an insanlarla çevrili.
Eylemler boyunca tek bir bildirilen homofobi örneğine rastlanmadı. Bu haftanın başında LGBT grupları parkta alkışlanmıştı. Perşembe günü, bir LGBT örgütü, tişörtler sattı ve yemek dağıttı.
Bayan Sezegen: “Bu aslında çok ilham vericiydi. Çünkü maalesef, başka koşullar altında bu denli hoşgörüyle karşılanmazlardı”.
Kalabalık bir grubun büyük bir gökkuşağı bayrağı salladığı “Ben bir transseksüelim ve ben buradayım” diyerek slogan attıkları görüldü. Transseksüel kişilerin polis şiddetinden kaçan protestoculara saklanmaları için evlerini açtıkları, eylemciler tarafından yaygınca biliniyor.
Umarız ki, bu, 2011’de Amnesty International’ın, LGBT’nin sürekli yaşadığı ayrımcılık ve şiddetin görmezden gelinmesi sebebiyle kınandığı Türkiye’de, pozitif değişim için bir işaret olur. Kendileri haksız şiddet ve hırpalanmayı deneyimlemiş olan eylemciler, belki de şimdi, LGBT topluluğunun karşılaştığı zorlukları biraz daha iyi anlayabiliyorlar.
Gerçek sınav, protestocular arasındaki bu barışın eylemler sonrasında da devam edip etmeyeceği olacak. Park kurtarılsa da kurtarılmasa da (umarız ki %1.5ten azı yeşil kalmış olan bir şehirde bunu başarırlar), eylemciler, birbirlerini farklı kılan nedenlerden ötürü bölünmektense, Türkiye vatandaşı olma ortak bağıyla uyandırdıkları bu birlik ve beraberlik duygusunu devam ettirmelidirler. Bu eylemler Türkiye için inanılmaz bir değişimin başlangıcı da olabilir, parktaki son eylemcinin gitmesiyle son da bulabilir. Bu devinimi devam ettirmek, parkta ve Türkiye’nin dört bir yanında haksızlığa karşı ayağa kalkmış herkese bağlı.
Hannah Moch
7 Haziran 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; glaad.org
This post is also available in: İngilizce