Etha: ESP’ye saldırmak devlet alışkanlığı oldu

Haziran ayaklanmasının ardından sosyalistlere dönük ev baskınları kapsamında tutuklanan HDK MYK üyesi Alp Altınörs’ün eşi Birsen Kaya ETHA’ya konuştu. AKP faşizminin Gezi ile birlikte sarsıldığını kaydeden Kaya, devletin her dönem olduğu gibi sosyalistlere saldırdığını belirtti. Kaya, “ESP’ye saldırmak devletin doğal refleksi oldu” dedi.

Birsen-Kaya

Alp Altınörs Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Merkezi Yürütme Kurulu ve aynı zamanda Taksim Dayanışması üyesi. Altınörs, 18 Haziran sabahı sosyalistlere dönük Gezi baskınlarında gözaltına alındı ve ardından tutuklandı.

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Altınörs’ün eşi Birsen Kaya ile görüştük. Bir dönem Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) sözcülüğünü de üstlenen Kaya, “Sabahın beşinde bu ülkede polisin dışında kimsenin zili çalmadığını biliyorum. Çalar çalmaz da polis dedim ve gittim açtım kapıyı” dedi.

O kapının açılması ve gözaltı ile başlayan süreç ‘gizli iddianameler’ ve olmayan delillerle Altınörs’ün tutuklanmasına evrildi. Kaya ev baskını, eşinin gözaltına alınması, tutuklanması ve cezaevindeki koşullara ilişkin sorularımızı cevapladı.

‘DELİL YARATMA ÇABASINDAYDILAR’

Ev baskını, gözaltı ve ardından tutuklama sürecinde neler yaşadınız?

Uzun zamandır sosyalist mücadele yürüten bir kadın olarak, sabahın beşinde bu ülkede polisin dışında kimsenin zili çalmadığını biliyorum. Çalar çalmaz da polis dedim gittim açtım kapıyı. Bizim bir bebeğimiz var. İçeri girer girmez de polislere bebek olduğu ikazında bulundum.

Geliş hallerinden aslında ortada bir şey olmadığını anladım. Kendilerince delil yaratma çabasındalar. O yüzden çok detaylı aradılar. Kitap aralarını tek tek aradılar mesela. Bir yandan da “tutuklayacaklar” havasını sezdim aslında…

Ev araması iki buçuk saat sürdü. Arama esnasında Alp Sırrı Süreyya’yı aradı. Ardından arama devam ederken gelip aramanın içerisinde yer aldı. Hatta “Faiz lobisi hakkında hiçbir şey çıkmadı Alplerin evinde” diye tweet attı. Bir tek bilgisayarımızı alıp götürdüler.

‘İDDİANAME SAÇMALIKLARLA DOLU’

Peki Alp ne ile suçlanıyor? İddianamede neler yer alıyor? Bir bilginiz var mı?

İddianameye ilişkin saçmalıklar dizisi olduğunu biliyorum. Ellerinde tutuklama gerekçesi olabilecek hiçbir delil yok. Ama şu andaki yargı ve polis iddianameleri keyfiyet içerdikleri için, her şey delile dönüşebilir. Kendi hukuk kurallarını bile müthiş bir ihlal var, bir keyfiyetlilik var. Faşizmin tezahürüdür bunlar.

İktidarların toplumsal ayaklanmalara karşı saldırganlaştığı dönemlerde en baskıcı tarafını örgütlü olan kişiler, devrimciler, sosyalistler yaşamıştır. Biz de aslında bu durumdan payımızı aldık. Ben de Alp de yıllardır sosyalist mücadele içerisinde yer alan insanlarız. Yine üyesi olduğumuz ESP’nin toplumsal hareketlerdeki duruşu, tavrı, kararlılığı, bu anlamda onlar için öncelikli karar haline gelmiştir. ESP’ye yönelmek devlet açısından bir alışkanlığa da dönüştü. Devletin artık saldırganlık refleksi ESP’ye yöneliyor.

‘ÖLDÜREMEDİLER, TUTUKLADILAR’

Yakın zamanda çocuğunuz Tuncay’la birlikte Alp’i ziyaret ettiniz. Ev basılmadan bir hafta önce de Alp polis saldırısında başından yaralanmıştı. Durumu nasıldı? Neler söyledi?

Salı günü ev basıldı. Bir hafta önce Salı günü de kafasından yara almıştı. Geldiklerinde polise şunları söyledim: “Öldüremediniz. ‘Öldüremezsek tutuklayabiliriz’ diyorsunuz”

İlk olarak gözaltındayken gördüm Alp’i. Emniyet’te görüştüm kendisiyle. Gözaltında şeker ve su vermemişlerdi. Zaten onlar polisin tutumunu protesto etmek için, tutuklamaları protesto etmek için açlık grevine girmişlerdi. Yıllardır en ağır işkence koşullarında bile şeker ve su verilir. Bu dönemde onu da bir işkence yöntemine çevirdiler.

Emniyet’te başka bir uygulama da zorla tükürük alınması. İnsanlara ait her şey DNA bankasında toplanıyor. Devlet kendi kayıtlarını toplamak amacıyla zorla senin bedenine senden izinsiz müdahale ederek tükürüğünü almaya çalışıyor. Boğazını sıkmışlar insanların orada. Tükürük almaya çalışırken İşkence yöntemi uygulamışlar.

‘CEZAEVİ TİCARETHANEYE DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA’

Peki cezaevi koşulları hakkında size neler söyledi?

Kahvaltı ve yemek konularında ciddi problemleri var. Ben şunu anladım artık fakir insan cezaevinde kalamaz. Paran yoksa cezaevinde de aç kalacaksın yaşayamayacaksın. Kahvaltı diye verdikleri şeyler süresi geçmiş reçeller, bir de kahvaltılık çikolatalar. Zeytin yok peynir yok. Sizi tabii satın almaya mecbur ediyorlar. Cezaevinin bir tarafı da tamamen ticarethaneye dönüşmüş. Televizyonu kişi kendi üzerine almak zorunda. Alan kişi de oradan tahliye olduğunda koğuş arkadaşına bırakamıyor televizyonu. Dolayısıyla televizyonu götürmek zorunda kalıyor. Bu da devletin burada kar amaçlı bir ticarethane kurduğunu gösteriyor.

Haziran ayaklanmasının ardından sosyalistlere dönük tutuklama terörüne ilişkin ne düşünüyorsunuz?

Bu ayaklanma beklenmedik bir şey değildi. Uzun yıllardır Kürdistan’da yaşanılan savaş ve Türk devletinin Türk halkı üzerinde uyguladığı ırkçı şoven politika sonucunda Türk halkının öfkesini ve tepkisini bir şekilde devlet baskı altında tutabiliyordu. Artık Türk halkı özellikle Türk gençleri üzerindeki geleceksizlik, belirsizlik, sınavlar, devletin uyguladığı kültürel baskı, hayatın her alanına müdahale etme, kadın bedeni üzerine, farklı cinsel kimlikler üzerinde uygulanan baskı, müthiş bir patlamaya dönüştü. Onun sonucunda da müthiş bir halk hareketi gelişti.

Hükümet saldırgan tavrıyla ayaklanmayı besledi. 21. yüzyılda yeni bir faşizm kültürü yaratmaya çalışıyordu. Zaten esin kaynakları Hitler ve Mussollini… Yeni üretilmiş Türkiye kimlikli bir faşizmin inşa edildiğini görmüş olduk.

Gezi ayaklanması bu anlamda çok önemli bir isyan ve hareket. Ve bu saldırganlık acze düşmüş bir devletin, aciz bir iktidar sahibinin tavrı diye düşünüyorum. Türk halkının sokakla teması olan kesimleri örgütlü kesimlerdi. Ama bu eylemle birlikte hiç sokağa çıkmamış, eylemle eylemcilerle, devletle, polisle hiç karşı karşıya gelmemiş bu çatışmanın dışında olan bir kitlenin sokakta, öfkesini ve tepkisini ifade ettiğini gördük. Kadınlar burada çok belirgin bir yerde durdu. Hareketin içinde içinden de öte önünde durmaya çalıştılar. Kendi içerisinde böyle bir sürekliliği olan bu kadar çeşitliliği olan çok önemli ve zengin bir gelişmeydi.

‘DİRENİŞ CEZAEVLERİNDE SÜRÜYOR’

Hareketin analizini yaptığımızda sosyalistlerin nerede ve ne şekilde durduğunu tartışabiliriz. Ancak devlet için şu açık ki bu sürecin içerisinde eğer sosyalistler yer alırsa bu kendi iktidarı bakımından ciddi bir tehlikedir. Sosyalist politika girdiği harekete süreklilik katar, kararlılık katar, militanlık katar. ESP’nin de toplumsal hareketlerdeki duruşu tarihi itibariyle, karalılığını bildiklerinden devlet kendine tehlike gördüğünden ilk önce ESP’den başlamayı görev edindiler.

Hem kendi açımdan hem Alp açısından bu bir farklı durum değil. Ama önemli olan şu ki; devlet marjinal gruplar açıklaması yaparak bu operasyonun alt yapısını oluşturmaya çalıştı. Fakat bu tutmadı. aslında iddianamelerin içlerine çok farklı maddeler kondursalar da doldursalar da çok inandırıcı değil. Önemli olan Gezi tutsaklarının tümünün Gezi direnişçileri tarafından bir dayanışma gösterilerek, sahiplenilmesi.

Gezi direnişi bir süreç, cezaevlerinde tutsakları sahiplenmek başka bir süreç. Direniş cezaevlerinde sürüyor. Devlet sosyalistleri alarak bir korku vermek istiyor. Ölümün kol gezdiği bir siyasi atmosferde ceza evi çok yadırganacak bir durum değil.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Devletin ana akım medya üzerinde kurduğu hegemonya bizim kendimizi de anlatmamızı engelliyor. Alp bir yazı göndermişti. Ben de bu gazetelerden birine gönderdim fakat yayınlanmadı.Belli ki çok ciddi bir baskı yaşanıyor. Bizim basına ve medyaya yönelik bu yasakları da kırmamız lazım. Onun için ısrarla zorlayıcı olacağız. Büyük bir kararlılıkla ailelerle birlikte bu süreci ben inanıyorum ki kazanacağız.

Emekçiler üzerinde tutuklananlara ilişkin Erdoğan ya da iktidarın yaptığı karalama propagandaları çok tutmadı. Gezi direnişi ne kadar sahipleniliyorsa Gezi tutsakları keza o kadar da sahipleniliyor. Devlet bunun altını nasıl dolduruyor, İddianameler ne diyor çok da önemli değil. Herkes tutuklamaların gerçek nedenini biliyor. Gerçek nedeni Gezi direnişi gerçek nedeni bu iktidarın varlığının sarsıntıya uğraması.

Yıldız Tar
25 Temmuz 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız: http://www.etha.com.tr