Etha: ‘Devlet tarafından kurgulanmış bir operasyondu’

ulas-bayraktaroglu

Ulaş Bayraktaroğlu

Gezi direnişçilerine yönelik gerçekleştirilen ilk operasyon kapsamında tutuklanan SDP MYK üyesi Ulaş Bayraktaroğlu’nun eşi Ekin Bodur Bayraktaroğlu, SDP operasyonunun başından sonuna kadar devlet tarafından kurgulanmış bir operasyon olduğuna dikkat çekti, “Kes kopyala yapıştır iddianameler ne ise, televizyonlarda kurgulanmış görüntüleri canlı yayınmış gibi servis etme, bir tür algı mühendisliği yapma hali aynı” dedi.

Gezi Parkı direnişçilerine yönelik ilk siyasi operasyon kapsamında tutuklananlardan biri de Sosyalist Demokrasi Partisi MYK üyesi Ulaş Bayraktaroğlu.

Medya, Valilik ve İçişleri Bakanlığı eliyle düzenlenen siyasi linç kampanyasının ardından 3 kişi ile birlikte tutuklanan Bayraktaroğlu, bir ayı aşkın bir süredir Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuluyor.

BEBEĞİN BEZİNE BİLE BAKIYORLAR

Bayraktaroğlu’nun eşi SDP’li Ekin Bodur Bayraktaroğlu, beş aylık bebeğiyle birlikte iki haftada bir görüş için cezaevine gidiyor. Cezaevine giriş sırasında bebek de X-Ray cihazından geçiriliyor. Anne Bayraktaroğlu, “Cezaevine girişin başka bir yolu da yok zaten” diyor ve 2010 yılındaki bir olayı hatırlatıyor: “2010 yılında cezaevinde tutulan arkadaşlardan birinin ağabeyi tekerlekli sandalyedeydi. Onun bile geçebileceği bir kapı yoktu. İri de biriydi. Her cezaevi görüşü sırasında birinin onu kucaklayıp, o demir turnike kapıdan birlikte geçmesi gerekiyordu.”

Giriş sırasında 5 aylık bebeğin patikleri bile çıkartılıyor, hatta bezinin içine bakılıyor.

‘MANİPLATİF BİR OPERASYONDU’

SDP’ye yönelik operasyon için “Başından sonuna kadar devlet tarafından kurgulanmış, maniplatif bir operasyondu” diyen Bodur Bayraktaroğlu, operasyonun bir süre kamuoyunu da yanıltmayı başardığı görüşünde.

ETHA’ya konuşan Bodur Bayraktaroğlu, şöyle konuştu: “O gün bebek olduğu için evdeydim. Televizyondan izlerken çok şaşırdım ancak Ulaş’la konuştuğum zaman işin aslının öyle olmadığını anladım. Televizyondaki görüntülerdi, bütün kitleden soyutlanmış bir şekilde 3-5 kişi -Başbakan Erdoğan’ın marjinal gruplar tabirini ispatlar gibi- polise saldırırken görülüyordu. Sanki polis hiç saldırmıyormuş gibi. Gerçeği sonradan öğrendik. Tarlabaşı’nda polisin şiddetine karşı sadece SDP’liler değil, mahallerden gelenler Kürtler, diğer siyasetlerden arkadaşlar ciddi bir direniş gösterdi. Ama yandaş medya, bu direnişi, 3-5 kişinin menfi hareketiymiş gibi kurguladılar. Kes kopyala yapıştır iddianameler ne ise, televizyonlarda kurgulanmış görüntüleri canlı yayınmış gibi servis etme, bir tür algı mühendisliği yapma hali aynı.”

‘KENDİ YASALARINA BİLE UYMADILAR’

Eşinin doğrudan Vali ve İçişleri Bakanı tarafından hedef gösterildiğine dikkat çeken Bodur Bayraktaroğlu, “Kendi yasalarına bile uymadılar. Dosyada gizlilik kararı varken, medya sayfalarca, ‘terörist’ diye yayınlar yaptı, geçmişi didik didik edildi” dedi.

SDP binasına yapılan baskın sırasında polisin çok yoğun bir şekilde şiddete başvurduğuna dikkat çeken Bayraktaroğlu, bu baskının da tüm halka maniplatif bir şekilde servis edildiğini belirtti.

DOSYADA YİNE GİZLİLİK VAR

Benzer dosyalarda olduğu gibi bu dosyada da gizlilik kararı var. Polis ve yargı dışında kimse dosyada ne olduğunu bilmiyor. Tutuklanan 4 kişinin hangi örgüt suçlamasıyla tutuklandıkları bile belli değil. Gezi tutuklularının, ilk mahkemeye çıkıncaya kadar aylarca tutuklu kalma riski bulunuyor.

Ekin Bodur Bayraktaroğlu, tutuklamaların bu kadar yaygınlaşmasında hükümetin Gezi direnişi karşısında duyduğu çaresizlik ve köşeye sıkışmışlığın etkili olduğuna dikkat çekti, “Bu yüzden can havliyle saldırdılar” dedi.

“Biz ne kadar güçlü bir şekilde üzerine gidersek, bu saldırıyı püskürtebiliriz” diyen Bodur Bayraktaroğlu, şöyle konuştu: “Bu nedenle örgütlenmekten başka şansımız yok. Bunun için de sadece aileler olarak değil, daha geniş bir örgütlenme hedeflemeliyiz. Bu davada, çok geniş bir toplumsal tabana oturuyoruz. Bütün bu tabanın mobilize olması gerekiyor. Bütün forumların, bütün gezi bileşenlerinin bu tutuklama terörüne karşı, tek vücut halinde bir araya gelmesi gerekiyor.”

Bodur Bayraktaroğlu, devletin “çevreciler”, “marjinallar” manipülasyonunun kitleler üzerinde etkili olduğu ancak bu etkinin yavaş yavaş kırıldığı görüşünde.

‘DİRENME HAKKI MEŞRUDUR’

“İnsanlar ilk başta bu sele kapıldı, meşru direnme hakkında feragat etmeye başladı” diyen Bodur Bayraktaroğlu, “Direnme hakkının anayasal bir hak olarak meşru olduğunu yaşayıp görmemiz gerekiyor” dedi.

Taksim Dayanışması’na yönelik gözaltı operasyonun ardından halkın üzerindeki hükümetin manipülasyonunun kırılmaya başladığına dikkat çeken Bodur Akınoğlu, son olarak şunları söyledi:
“İnsanlar, devletin herkesi istediği zaman marjinalize edebileceğini gördü. Yani taş atsan da dursan da hükümet açısından değişen bir şey yok. İlk başta sahipleniş olmadı ama insanlar şimdi buradaki ikiyüzlülüğü daha çok görmeye başlıyorlar. Sokaklardaki öfkenin büyüdükçe bu bilincin de büyüyeceğini düşünüyorum. Taksim Dayanışması kampanya kararı aldı. Taksim Dayanışması’nın etrafını ne kadar örebilirsek bu kampanya başarıya ulaşacak.”

21 Temmuz 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; etha.com.tr