100. Yıl İzci Parkı Forumu
Abbasağa Küçük Forumu
Antalya Lara Forumu
Ayvalık Park Forumu
Çayyolu Üç Fidan Forumu (Ankara)
Eryaman Forumu (Ankara)
Kriton Curi Park Forumu
Maçka Parkı Forumu
Zekeriyaköy Forumu
100. Yıl İzci Parkı Forumu (16 Temmuz 2013)
1. Ankara’da an itibariyle birden fazla Ethem Sarısülük Parkı olduğundan İzci Parkı’nın adının direnişe dair başka bir isimle değiştirilmesi, önerileri almak için hazırlanacak olan ankete bu konuyla ilgili bir soru eklenmesine karar verildi.
2. Parka haziran direnişini anlatan bir anıt dikilmesi kararlaştırıldı. Anıtın malzemesi (pirinç, seramik…) gibi detayların perşembe gününe kadar Facebook grubu üzerinde tartışılıp, perşembe günü forumda netleştirilmesine karar verildi.
3. Cumartesi günü yapılması planlanan şenlik için sorumluluk almak isteyenlerin en kısa zamanda Yiğit’e isimlerini ve iletişim bilgilerini yazdırmasına karar verildi.
4. Şenliğe dair,
Yarın ses sisteminin durumu kesinleşecek.
Önümüzdeki üç gün şenliğin örgütlenmesine çalışılacak.
Yarın ya da perşembe günü ses sisteminin ayarlanamaması durumunda şenliğin ertelenmesi önerildi.
Şenlikte sorumluluk alacakların her gün 19:30′da İzci Parkı’nda buluşmasına karar verildi.
5. İnsanların forumlara katılımının nasıl arttırılabileceği tartışıldı. Haftalık programın dağıtımının yaygınlaştırılmasının önemine değinildi.
6. Konuşmacı katılımlı forumların faydalı olup olmadığı tartışıldı. Geniş bir kesime hitap edebilmesi açısından, haftaya 4+4+4 eğitim sistemi değişikliği konusunda (Eğitim-Sen’den vs…) konuşmacı çağırılması ve duyurunun yapılması için de 4+4+4 ile ilgili broşür dağıtılması önerildi.
7. Odtü Oyuncularının 19-20-21 Temmuz tarihlerinde oynayacakları oyuna birlikte gitme kararı alındı. Etkinliğin biletlerini Muhammet’ten edinebilirsiniz. Ücretsizdir. (Yanlış not almadıysam) Etkinliğin detaylarına bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
http://metuevents.com/odtu-oyunculari-at-2/
Kaynak: http://direnisforumu.org/
Abbasağa Küçük Forumu (16 Temmuz 2013)
Bugünkü konuğumuz, 1990’ların başından bu yana yeşil hareketin, insan hakları hareketinin ve nükleer karşıtı mücadelenin içinde olan Ümit Şahin’di. Ümit Şahin, Üç Ekoloji dergisinin yayın yönetmenliğini, çevre için hekimler derneği YK üyeliğini ve yeşiller partisi MYK üyeliğini yürütmektedir. Açık Radyo’da (Ömer Madra ile birlikte) “Açık Yeşil” adlı radyo programını hazırlayıp sunmaktadır. Ayrıca İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde “çevre haberciliği” dersi vermektedir.
Aşağıdaki notlar, hem Ümit Bey’in hem de katılımcıların konuşmalarından oluşmaktadır.
Kısa bir tarihçe:
· Aslında 3.Köprü yeni bir proje değil. 1993 senesinde de ortaya atılmış, Arnavutköylüler karşı çıkmıştı ve direnişlerinde başarılı oldular, bu nedenle proje rafa kaldırıldı.
· 2009 yılında büyük bir İstanbul Çevre Planlaması yapıldı. İMP’nin hazırladığı bu planda aslında şehrin Doğu-Batı ekseninde genişlemesi öngörülüyordu. Ama İMP lağvedildi, 3.köprü güzergâhına ise RTE helikopterle uçarak bizzat kendi karar verdi.
· 2010 senesinde 3.köprü projesi yeniden ortaya atıldı, ama o dönemde bakanlıktan sızdırılan bir belgeyle Radikal Gazetesi 2,5 milyon ağacın kesileceğini manşet haber yaptı. Biz de o dönem Yeşiller ve Sol Partisi olarak “2 Milyon ağaç için 2 Milyon insan” projesini gerçekleştirdik, 1 sene devam eden bu proje sonradan rafa kalktı, ama yine de geçici bir zafer aldık. 3.Köprü projesi bir süre için de olsa rafa kaldırıldı.
Tespitler ve Sorunlar:
· 2.köprünün yapımını hatırlayalım. 2.köprü, TEM (Trans-European Motorway) otoyolunun doğal bir uzantısıydı ve amacı adı üstünde Avrupa’dan gelen otoyolu Anadolu’ya bağlamaktı. Yani asıl hizmet ettiği amaç transit bir geçiş sağlamaktı. Bu köprünün yapımı bu nedenle İstanbul’un trafik sorununu çözemedi.
· 3.Köprü projesi de şu anda İstanbul trafiğini çözümlemek amacıyla yapılıyor gibi gösteriliyor ama durum öyle değil. 3.köprü Karadeniz otoyolunun doğal bir uzantısıdır ve amacı da Rusya-Avrupa arasındaki transit geçişi kolaylaştırmaktır. Kısacası, 3.köprü ile de İstanbul’un trafik sorunu çözülmeyecektir, çünkü o amaçla yapılmıyor.
Bu projeyle alakalı ekleme de yapılabilir: Şu anda Assos’ta bir tır limanı yapılması söz konusu. Muhtemelen ileride Çanakkale üzerinden geçecek bir köprü ile 3.köprü otoyolu birleştirilecektir. İstanbul’la alakası olmayan bu yük taşımacılığı planı, İstanbul’un doğasına zarar verecektir.
· 3.köprü projesi sadece bir köprüden ibaret değil. 3.köprü için yapılacak olan yol hattının uzunluğu 185 km, ve bu hat İstanbul’un kuzeyinde yer alan ormanların yok olmasına neden olacaktır. Ayrıca, 3.havalimanı projesi de bu projeyle bağlantılıdır. 3.havalimanı da bir çekim merkezi olarak o bölgede şehirleşmeye neden olacaktır. Kısacası 185 km.lik hat ve 3.havalimanı çevresi şehirleşmeye maruz kalacak ve ormanları yok olmasına neden olacaktır.
· AKP’nin Çılgın Projeleri’nden biri de İstanbul’un Karadeniz kıyısında iki adet 1 milyon nüfuslu uydu kent yaratmaktır. Bu projeyle amaç, İstanbul’u 20 milyonluk bir kent yapmaktır.
· Tüm bu projeler göz önüne alındığında (3.köprü-3.havalimanı-kuzeyde uydu kentler) görüyoruz ki İstanbul Kuzey’e doğru büyüyecek ve bu nedenle de İstanbul’u çok tehlikeli bir duruma sokacaktır; 5-10 sene sonra İstanbul yaşanamayacak bir hale gelecektir.
· İstanbul’da çok önemli doğa sit alanları var, bunların birçoğu da 3.köprü projesiyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya: *Boğaziçi’nin kuzeyi (Sarıyer+Beykoz) * Terkoz Gölü ve Havzası *Kilyos kumulları *Şile sahili * Batı İstanbul meraları vs. gibi birçok önemli doğa sit alanı, tüm bu 3.köprü-havalimanı projeleriyle yok olacaktır.
· Bahsettiğimiz kuzey ormanları ve Terkoz Havzası İstanbul’un su kaynaklarıdır ve bunların yok olması ciddi bir tehlikedir.
· Ayrıca kuzey ormanları, İstanbul’un havasını temiz kılan ve İstanbul için hayati önem taşıyan bir doğa alanıdır.
· Bir diğer sorun ise, inşaat sektörü ve mütekabiliyet yasası ile ortaya çıkan sorundur:
İnşaat sektörünün büyümesiyle ekonominin büyümesini bekleyen hükümet, bu sektörü çok geçici bir büyüme sağladığının farkında değildir (ya da görmezlikten gelmektedir). İnşaat sektörünün birçok sektörü harekete geçirdiği doğrudur; demircilik, çimento, taş ocakları, enerji sanayi gibi birçok sektör inşaat sektörüyle büyümektedir. Ama unutulan çok önemli bir nokta var; binaların satışında illa ki bir doyma noktası vardır ve eninde sonunda bu büyüme duracaktır. Hatta inşaat sektörü doyma noktasına gelmiştir bile. Ama çıkartılan yeni mütekabiliyet yasası ile Arap ve Rusların bina alımına izin verilmiştir. Böylelikle, yurt dışından alıcılar sağlanmış ve inşaat sektörünün durması-küçülmesi bir süre için de olsa geciktirilmiştir.
Peki, inşaat sektörü ve mütekabiliyet yasasının ortaya çıkaracağı sorunlar nelerdir? Öncelikle bahsettiğimiz gibi, inşaat sektörü doyma noktasındadır ve artık ekonominin büyümesine yardım edemeyecek duruma gelmiştir. Artı olarak, bu sektörde istihdam geçicidir, hâlbuki Türkiye’nin kalıcı istihdama ihtiyacı vardır. Bununla beraber, mütekabiliyet yasası yüzünden emlak fiyatları daha da artmaktadır.
Fiyatların artması, merkezde yaşayanların kiralarını ödeyememelerine/ev sahibi olamamalarına neden olup, İstanbulluların şehrin çeperlerine göç etmesine neden olacaktır. Merkezde yaşayanlarsa sadece çok zengin olanlar ve ayrıca mülk sahibi olan zengin Araplar ve Ruslar olacaktır.
Neler yapılabilir?
· STK’larla işbirliği
Bu noktada, Ümit Bey şu uyarıda bulundu: “Gezi Direnişi’nin ilk çıkış noktası ağaçlardır. Ama daha sonra bu direniş büyük bir halk hareketine dönüştü ve farklı talepler ortaya çıktı. Hatta bu süreçte ‘bu mesele 3-5 ağaç meselesi değildir’ dendi. Ama bu bakış açısı çok sorunlu, zira ‘bu mesele 3-5 ağaç meselesi değildir’ demek ‘ağaçları korumak, onlar için eylem yapmak önemsizdir’ demektir. Bu nedenle, Gezi Direnişçileri’nin öncelikle yapması gereken şey, bu bakış açısını değiştirmektir. Herkesin bir kimlik sorunu olduğunu söylediniz, ama ekolojik sorunlar kimlik üstüdür ve herkesi aynı çatı altında birleştirebilir. Bu nedenle, STK’larla birlikte verimli bir şekilde çalışabilmek için, öncelikle ‘ağaçlar önemlidir’ mantığını edinmemiz gerekiyor.”
· 3.köprü, 3.havalimanı, kuzeyde oluşacak yeni yerleşim alanları ile ödenecek bedeller hakkında insanları bilinçlendirmeliyiz. Bunun için de gündemden pay almalıyız.
Gündemden pay alabilmek için yaratıcı eylemler geliştirilebilir.
- Cihangir’deki Bostan Hareketi örnek verildi
- NTV bahçesine çiçek dikme eylemi (penguen şeklinde düzenlemeyle)
· Herkeste “yurttaşlık bilinci” oluşturulmalıdır. Tüm bu projelerin bir vicdan sorunu olduğu anlatılmalıdır.
- Örneğin, 3.köprü-havalimanı gibi projelere imza atan firmalar ve bankalar boykot edilebilir.
- Ayrıca bilirkişi olan akademisyenlerin raporlarında dürüst davranmayarak projeleri yapılabilir kıldıkları için, raporları hazırlayan bilirkişiler-akademisyenler de afişe edilebilir.
· Kişiler, firmalar, bankalar afişe edilerek, boykot edilerek “sorumluluğa davet” edilebilir, vicdani baskı yapılabilir.
- 3.köprü inşasını yapacak olan şirketler: İçtaş İnşaat Sanayi Ticaret AŞ-Astaldi Ortak Girişim Grubu
- 3.köprü ihalesine giren şirketler: Cengiz İnşaat-Kolin İnşaat-Limak İnşaat-Makyol İnşaat-Kalyon İnşaat Ortak Girişim Grubu
- 3.köprü inşasını finanse edecek bankalar: İş Bankası, Garanti Bankası, Akbank, Yapı Kredi Bankası, Halkbank, Ziraat Bankası, Vakıfbank
· Bankalar üzerinde yaptırımı olan BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) ile iletişime geçilebilir.
Bunun amacı ise şu: Avrupa Birliği’nin kurallarına göre, herhangi bir Avrupa Bankası, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) Raporu olmayan hiçbir projeye finansman sağlayamaz. Ama 3.köprü projesi için hazırlanmış bir ÇED raporu yok, zaten bu nedenle 3.köprü projesi için finansman Türkiye bankalarıyla yapılıyor.
ÇED raporu olmayan bir projeye bankaların finansman sağlaması ise etik olarak çok yanlış. Bu nedenle bankaları boykot ederek, BDDK ile iletişime geçerek bankalar üzerinde vicdani bir baskı oluşturulabilir.
· Dünya kamuoyunun ilgisi 3.köprü-3.havalimanı projelerine ve ödenecek bedellere çekilebilir:
- Dünya’da Türkiye hükümetine yaptırım uygulayabilecek devletler üstü bir kurum ne yazık ki yok. Ama Birleşmiş Milletler’in [United Nations Environment Programme (UNEP)] bu konuda bilgilendirilmesi çok işe yarayabilir. Her ne kadar devlet üzerinde bir yaptırımları olmasa da, UNEP’in bu projelere karşı çıkması, dünya kamuoyunu bu konuya çekebilir, Türkiye’deki direnişi daha da güçlendirebilir.
· Projelerden etkilenecek olan bölgelerdeki mahalli insanlarla iletişime geçmek ve onlara bilgi vermek, bilinçlendirmek işe yarayabilir. Örneğin Garipçe ve diğer köylerde insanlarla konuşulabilir, uzun vadede neler olacağı, durumun ne kadar vahim olduğu onlara anlatılabilir.
Son notlar:
· AKP tarafının 3.köprüye karşı çıkanlara geliştirdiği eleştiriler şunlar:
“Sizler Türkiye’nin gelişmesini istemiyorsunuz. 3. Köprü Türkiye’nin daha da gelişmesi içindir, 3.havalimanı Türkiye ekonomisini geliştirecektir, çünkü 3. Havalimanı Frankurt’un yerini alacaktır. Yeni inşaatların yapılması yine ekonomiyi canlandırır. Sizler “ekolojiyi korumak” adı altında resmen Türkiye’nin gelişimine mani oluyorsunuz.”
· AKP’nin bu eleştirilerine cevaben çok iyi bir karşı-tez savunmalıyız. Örneğin;
“Biz ekonomik büyümeye karşı değiliz. Ama sizin doğayı talan ederek, ormanları yok ederek, sadece inşaata dayalı ortaya çıkardığınız ekonomik büyümeye karşıyız. Ekonomik büyüme için çok daha farklı yollar denenebilir, bu nedenle İstanbul’un yok edilmesine göz yumamayız.” gibi bir söylemle alternatif bir ekonomik büyüme planı sunabiliriz.
· Ekoloji sorunu aslında bir demokrasi sorunudur.
Gezi Direnişi’nde insanları birleştiren, insanları bir arada tutan tek bir şey vardı: Demokrasi talebi.
Eğer Türkiye’de gerçek anlamda bir demokrasi olsaydı, zaten kimlik sorunu da olmazdı. Bu nedenle bizim asıl odaklanmamız gereken sorun demokrasi sorunu olmalıdır.
Şu anda Türkiye’de hem demokrasi hem de ekoloji sorunu mevcuttur. Ve bu iki sorun da birbiriyle bağlantılıdır, ikisi de birbirinden ayrılamaz. Bizlere sormadan çılgın projeler üretiyorlar, bizlere sormadan bu projeleri uyguluyorlar, bizlere sormadan doğayı talan ediyorlar. Bu nedenle de ekoloji sorunu demokrasi sorunudur.
Ve ekoloji mücadelesi bir demokrasi mücadelesidir.
· Gezi Direnişi ruhunu devam ettirebilmek için de, demokrasi ve ekolojik hakları savunarak bir yerlere varabiliriz.
Kaynak: http://parklarbizim.blogspot.com/
Antalya Lara Forumu (16 Temmuz 2013)
Yapılan oylama il gündem belirlenmeden serbest kürsü ile yaklaşık 20 kişi ile forum başladı. Daha sonradan katılanlar ile sayı 40 civarına ulaştı.
• İlk konuşmacı forumun ilkelerinin belirlenmesi ve bir manifestosunun olması gerektiğini vurguladı.
• Diğer bir konuşmacı örgütlenilmesi gerektiğini ve buluşulacak çerçevede yol alınmasının daha doğru olduğunu savundu ve bir imza kampanyasının duyurusunu yaptı.
• Üçüncü konuşmacı beklide aramızdaki en büyük katılımcı söz alarak; seçimlerde daha çok oy kullanılması için bireysel ve örgütsel bir çalışmanın gerektiği düşüncesini paylaştı. Seçimler yapılan hileler hakkında kısaca bilgi verdi. Bu konuda yapılan çalışmalardan bahsetti. Ve insanların seçimlere katılması gerektiğini vurgulayarak bununla ilgili yapılabilecek mahalli çalışmalardan bahsetti.
• Antalya Lara Forumunun facebookda grup olarak paylaşılmasına karar verildi.
• Söz alan bir kadın konuşmacı, devletin adete mafya haline gelerek bir çok kanunsuz uygulamalar yaptığını ve halk olarak bunlara ses çıkaramadığımızı belirtti. Yapılan hukuksuzluklardan şikayetçiyiz diyerek bu konuda da örgütlenilmelidir, dedi
• Talep doğrultusunda bir önceki forumda paylaşılanlar ve alın kararlar yeni katılımcılarla paylaşıldı.
• Yine bir kadın konuşmacı forum ilkelerine değindi. Ayrıca vermiş olduğu birkaç destekten söz etti; Antalya cumartesi pazarının yerinin aniden değiştirilmesine ilişkin başlatılan imza kampanyasın alınan sonuç hakkında bilgi verdi. Bu şekilde de komiteleşmenin ve etkinliklerin önemini vurguladı.
• Hükumetin yarattığı tüketici toplum politikası eleştirildi. AVMler eleştirildi.
• Seçim komitesi fikri ortaya atıldı oylamaya sunuldu kabul edildi önemi vurgulandı.
• Çevre komitesi fikri ortaya atıldı oylamaya sunuldu kabul edildi.
• Halkı bilinçlendirme ve bir araya toplam adına etkinlikler yapılması fikri ortaya atıldı bu konu altında;
Tüketime de yönelik 2. El eşya pazarı etkinliği
Müzikli bir etkinlik
Okuma etkinliği fikirleri paylaşıldı. Bu çerçevelerde forumların halka indirilmesi ve bu konuda diğer forumlarla birleşilmesi gerektiği konuşuldu.
• Ayrıca mahalle bakkallarından alışveriş yapılmasını önemi vurgulandı. Gerekirse bu yönde indirim yapılarak bakkal kültürünü teşvik edilebileceği konuşuldu.
• Yine fazla tüketime yönelik; tüketimden doğan güç belirtilerek örnek olarak avmlerden alışveriş yapılmaması – önceki yapılan kampanya ile satışların %9 düştüğü vurgulandı-evlerde bireysel olarak fazla ve gereksiz yapılan tüketimin engellenmesi gerektiği ve bu yönde bir kampanya başlatılması fikri bir konuşmacı tarafından ortaya atıldı.
• Emekli bir asker söz alarak; hükümet hukuku çiğnemiştir. Yasama yürütme yargı erkleri butlandır. Hükümetin hukuksuzluğuna karşı eylemsel hareket yapılmalı ve bu yapılan hareket ve örgütlenmeler haktır dedi
• Yaşı küçük bir konuşmacı gezi parkı olaylarında şehir olanlar için yürüyüş yapılsın dedi.
• 18.07.2013 Perşembe günü cumhuriyet meydanın yeryüzü sofraları etkinliği olduğundan forumun 21.07.2013 Pazar saat 21:00da yapılması ve yine halka duyurmak adına Laura önünden yürüyüşle başlanmasına karar verildi.
• Bir katılımcının Türk Bayrağı ile katılalım önerisi üzerine yanlış anlaşılmalar sonucu tartışma çıktı ve forum dağıldı.
Kaynak: http://parklarbizim.blogspot.com/
Ayvalık Park Forumu (16 Temmuz 2013)
ne yapıyorsanız hepsini sevdik…biz de kendi çapımızda takip ediyoruz…3.forumumuz yeryüzü sofrasıyla başladı bu akşam…k.köy belediye bşk nımız da aramızdaydı…hepimize boşnak böreği ve ayram ikram etti…kesesine bereket..bu gece 150 ile başladık forum ortalarına doğru sayı 200 ü geçti…başarılı inşallah daha da çoğalacağız…
forumları haftada ikiye çıkaralım diye bir öneri var…2.nin mahallelerde olması gerektiği de bu öneriye eklendi…forumlar salı-perşembe olarak ikiye çıktı yer yine yunus emre parkı…bu akşam hayat tv nin çekimi de var aynı zamanda…haber özel programında 20 dk sı yayınlanacak…hayırlara vesile olsun…
bu akşam moderatörümüz erol bey…konumuz çevre…moderatör forum kurallarını yineledi…
1-bir arkadaşımız forum günlerinde beldemizin yayın yapan belediye hoparlöründen anons yapılmasını önerdi…toplantı yasal olmadığı için anonsunun da olamıyacağı söylendi…zaten sivil ya da diğer polislerimiz bizleri hiç yalnız bırakmıyorlar sağolsunlar…
2-ilk sözü beldemize misafir gelen ist. göztepe parkı platformu üyesi akın gürgün aldı…geleneklerine binayen forumumuza güzel bir bayrak hediye etti…sağolsun…günün ayv ı da ilgilendiren gündemiyle forumu açmış oldu…sarımsaklı daki mit kampının yandaşlara peşkeş çekilmeye çalışıldığı söylentisine dikkat çekmek istedim dedi…ek olarak genel gündem olan silivri tutuklularının serbest bırakılması için yargıçların anayasa mahkemesi kararlarına hemen uyması gerektiğini de vurguladı…silivri devamlı gündemimiz zaten…her duruşmaya ayv dan da katılım büyük oluyor…diğer gündemle ilgili de küçükköy belediye bşk mesut bşk gündem dışı söz aldı…
3-mesut bşk aslında sadece sizlerle birlikte olmak istedim bu akşam dedi…ancak konu bizim konumuz biraz bilgi vermem gerektiği için söz alıyorum…mit kampı sarımsaklı nın konumu en güzel yeri…herkeş gibi duyumlarımız var ancak araştırmamıza rağmen biz de kesin bir bilgi alamadıklarını söyledi…b.esir chp milletvekilinin bir soru önergesi var…ona cevap beklemekteyiz dedi…alan tabiat parkı 1.derece sit alanı kıyı kenar hemen hepsini içeriyor…dolayısıyla satılıyor olsa bile inşaat yapılma ihtimali yok diye ekledi…ancak malum herbişeye bir torba kılıfı yaratabiliyor bu hökömet…bu koşul gerçekleşirse toplumsal desteğe ihtiyacımız olacak diye de ekledi…diren sarımsaklı…elimizden geleni yaparız evelallah…artık pim yerinden çıktı korku eşiği aşıldı nasıl olsa…
4-erhan arkadaşımız söz alarak konuyu çevreye döndürdü…konuyla ilgili bir hayli sayısal bilgi verdi…sayılarla ilgili not almada dolayısıyla buraya aktarımda bir takım eksiklikler olabilir şimdiden affola…şahane bir akşamda çok güzel bir havada iftarımızı açtık dedi…buna klimatik konfor deniyor…ancak ne yazık bozulacak dedi…bölgemiz inanılmaz bir talana maruz kalıyor…üstelik sıradakilerle birleşince bunun hiçbirşey olduğunu zaman içinde göreceğiz…munzır-rize-artvin-madra talan üç şekilde oluyor…madencilik-hes-res…madencilik altın-diğer madenler ve taş ocakları olarak tezahür ediyor…tüm bu operasyondan 750 000 kişi etkileniyor…balya da artık ağaç yaşamıyor…balya nüfusu şu anda sadece 1500…kozak da 170 taş ocağı var…bölgenin en önemli tarımsal kaynağı olan fıstığın rekoltesi de kalitesi de günden güne azalıyor…res le dağların zirvelerine rüzgar gülleri koymaya çalışıyorlar bu daha çok asfalt daha çok betonlaşma bölgedeki ağaçların kesilmesi ek olarak oradaki endemik türlerin tehlikeye girmesi demek…kazdağı köknarı şimdiden tehlikede…gezi ruhuyla birlikte bir avuç çevrecinin devamlı gündeminde olan bu mevzuular hepimizin gündemi haline geldi…bütün bunlar hepimizin çocuklarımızın geleceği bunlar için savaşmalıyız diye ekledi…
5-ayv tabiat platformu dönem sözcüsü şükrü arkadaşımız erhan kardeşimizi tamalayan başka bilgiler de verdi…ayv çevre platformu konuya hakim…körfez ve ayv ın en önemli sorunu maden sorunu…maalesef karahayıt ve ovacık da valinin de yardımıyla bilfer madencilik köylüyü kandırarak meralarını aldı ve aramalara başladı…biz maden aranmasın demiyoruz ancak bunun en zarara sebep olalacak yöntemlerle olmasını istiyoruz diye ekledi…ilgili firma galeri ve traşlama yöntemlerinden daha ucuz maliyetli ancak daha çok çevreye zarar veren traşlama yöntemini seçti ne yazık…bu bölge madra barajının su havzası…kullanılan siyanür vs de eklenince ayv ın madra nehrinden altınova ya gelen suyunun çok da uzun olmayan bir zaman diliminde tükeneceğini söylemek için kahin olmaz gerekmez diee ekledi…bu konuda açılmış ve devam eden birden fazla dava vardır…hes ler mıhlı çayında 3 e çıktı…şahin kanyonun da bir tane var…biz sürdürülebilir enerjiye tamamen tarafız ancak res sektörünü elinde tutanlar karın en kolay ve en ucuz şeklini savunanlar…doğa onları ilgilendirmiyor…amaçlarına en ucuz ve en kolay nasıl ulaşırlarsa o yolu seçerek ilerliyorlar…kazdağı zirvesi ve cunda…cunda da res lerin yapılmasını istedikleri yer tabiat parkının yani 30 un üstünde çok özel türü barıdıran bir biosfer alanı…dava açtık ve kazandık…talanın ucundan dönüldü…
6-ayv iç denizinin kirliliği bir başka sorun…ayv tüm kanalizasyonunu arıtmasız sadece parçalayarak 5-6 noktadan bu iç denize veriyor…oysa burada balıkların üremesini engelleyen balık avlama yöntemleri yapılmadığı için burası bir sürü balık türünün aynı zamanda üreme alanı…bu kirlilik bunları da bitiriyor…bu konuda direndik ve arıtma tesisi yapılmaya başlandı…ancak bu da yeterli değil…en kısa zamanda son derece yetersiz olan gönül yolundaki menfezlerin çoğaltılması gerekiyor…belediyenin kaynak yaratarak ilgili yolda peyzaj çalışmaları yapacağı bölgesel bir yayın kuruluşuna yansıdığı bu günlerde talebimiz olsa olsa bu kaynağın çok daha elzem bu konuya aktarılması gerektiğidir…
7-kuş yolları açısından da ayv çok önemli…470 tane göçmen kuşun 240 ı ayv a geliyor…bunun sebebi deniz ve sulak alanlar…sulak alanların kuruması bu kuşların da geleceğini tehlike altına almakta…ek olarak ayv içindeki görüntü ve gürültü kirliliği hepimizin gündelik yaşantısının bir parçası ve devamlı şikayet ettiği şeyler…
8-çevre sorununu yaratan da siyasi erk…dolayısıyla bizim esas sorunumuz siyasi…nasıl ki kadına uygulanan şiddet de siyasi tüm kurumların sivil toplum örgütlerinin tek tek yetki ve sorumluluklarının ellerinden alınması da siyasi…bizim işimiz şu esnada bu hareketten nasıl doğru sonuç çıkarırız…bu iş sanatsız olmaz…bu bağlamda devlet opera ve balesini unutamayız…ölen gencecik çocuklarımızın acısını ne kadar da paylaşsak kar etmez…
9-piraye bayman bir ayv lı çevreye duyarlı biri olarak 10 yıldır çalışmalarımı gönüllü olarak ayv da sürdürmekteyim…ayvalık tabiat platformu uzuncadır ayv ın karşı karşıya olduğu çevre problemleriyle uğraşmakta ve çaba sarfetmekte…ancak sayı olarak da uğraşı olarak da çok fazla problemle karşı karşıyayız…hergün çok ciddi ve mücadele edilmesi gereken başka birşey çıkıyor…insana ihtiyacımız…bu duyarlılığı hisseden tüm arkadaşlarımızı bu platformda çalışmaya çalışıyorum…
10-deniz arkadaşımız konumuz bugün çevre ama bugün ayv ın bazı problemlerine çözüm önerileri sunmak istiyorum…araya serpme yapabiliriz sanırım dedi…
-ayv hedefi kültür turizmini geliştirmek olmalı
-bu bağlamda ayv kültür faaliyetleri danışma kurulu kurulmalı
-ayv içindeki tüm tarihi camii,kilise ve manastırlarının restorasyonu yapılıp müze olarak turizme kazandırılması…
-deniz ve güneş turizminden de vazgeçmemeliyiz ancak kısıtlı kaynak kültür için harcanmalı…
-ayvalık da yürütülen faaliyetlerin afiş ve tanıtımların serbestçe ve ücretsiz asılabileceği bir pano hazırlanması…
-ayv turistik ve kültürel olarak anlatacak güçlü bir internet sitesinin hazırlanması…
-ist-ayv arası araba taşıyan feribot seferlerinin başlatılması…
-edremit havaalanı ayv arasında uçak seferlerine uygun otobüs seferleri-servislerin konulması…
-ayv kent kültürü müzesinin açılması…
-ayv a göç edenlerin yerleşik halkla uyumunun sağlanması ihtiyaçlarının giderilmesi…
-ayv ın ürünlerinin pazarlanabileceği birtakım fuarların org edilmesi gerekiyor…emlak fuarı-antika fuarı-yeme içme kültürü fuarı-zeytin fuarı gibi…
-ayvalık tur ve turizmin çekim alanı haline getirilmesi…
-amatör spor faaliyetlerinin özendirilmesi ve yeni spor tesislerinin yapılması…ayv doğa ve iklim şartlarına uygun sporların belirlenmesi…
-ayv da bölgenin ihtiyaçlarına ziraat turizm gibi bir takım fakültelerin açılmasını sağlamak…
-çamlık-ayv arasında tekne seferlerinin yapılması…
11-26 mayıs-16 haziran arasında yıllık iznim esnasında gezi parkı direnişinin içindeydim…işe feri döndüğümde işimden atıldığımı gördüm…5 yaşındaki kızımla birlikte burada yaşayan ailemin yanına geldim…çöp yığınlarının fotolarını çekiyorum…ist de de forumda bulundum…bize ilk olarak kentsel dönüşümün topluma nasıl zarar verdiğini anlatan bir film olan ekinomalisi gösterdiler…bunun burada da gösterilmesi lazım…bu forumu değişik yerlerde yaparsak daha iyi olur…
12-aysel namlı ayv daki trafik ve özellikle motor kazalarından bahis etti…sürekli ölümlü trafik kazaları olmaktadır…bunları önlememiz gerekiyor…motora çoluk çocuk 3-4 er kişi olarak binilmeyeceğini anlatmak için bir yol bulmalıyız…
13-perihan hn da cuma saat 21.30 da gezi den evvel ist hayali şehri oyununun duyurusunu yaptı…
14-8 temmuzda tutuklanan bayrak satıcısı mustafa ali tombul la birlikte 8 kişinin serbest bırakıldığı haberini vererek bizi güncelledi turgut arkadaşımız…arkasından lice de vurulan medeni yıldırım ın lys den 318 puan aldığı ortaya çıktı…ne yazık istese de üniversiteye gidemiyecek…lice kurulan medeni yıldırım kütüphanesine gelin kitap gönderelim dedi ve bir kampanya başlattı…
15-nebahat hn yukarıda birleştirdiğim iç deniz kirliliğine ek olarak özellikle kıyıda bulunan teknelerin sabah ve akşam kalkma ve yanaşma zamanlarında çok ciddi bir gürültü kirliliğine sebep olduklarını ve bunun liman koruma konuna göre yasak olduğunu da belirtti…bu kirlilikten liman bşk lığı ve kaymakamlığın bizzat sorumlu olduğunu söyledi…
16-ömer bey madenler içinde en kötüsünün altın olduğunu çünki arama esnasında siyanür kullanıldığını ve bunun da doğaya çok zarar verdiğini söyliyerek gelin en azından ziynet eşyası kullanımında altın yerine gümüşe geçelim…altın tüketimini minumuma düşürelim…
17-emine boyner ise çevre ile ilgili konulara sadece siyasi tarafından bakmayıp bireysel olarak da yapabileceklerimizle ilgili çaba sarfetmeliyiz…kendi bostanlarımızı yapabiliriz…varolan çöpü ne yapacağımızı konuşmanın yanıda nasıl daha az çöp tüketebilirizle ilgili kafa yorup bununla ilgili toplum bilincini nasıl oluşturabilirizi de konuşmalıyız…böylelikle bireysel zararımızı minumuma indirebiliriz..
18-gülseren hn yurt dışında yaşayan yazları buraya gelen bir vatandaşımız…avrupa da bize nasıl bilinçli birer vatandaş olmamız gerektiği öğretilmekte…suyu israf etmemiz çöpleri nasıl ayrıştırmamız çöpün aslında bir servet olduğu öğretilir…buradan yola çıkaraksuyu kullanırken her ferdin bunun ne kadar bir kıt kaynak olduğu bilincinin her vatandaşın öğrenmesi uygulaması gerektiğini vurguladı…
19-bu mevzuu niyeyse konuya siyasal açıdan bakan arkadaşlar tarafından pek rağbet görmedi…siyasal erk eğer kaynaklarımızın hoyratça katledilmesinden yanaysa basit vatandaşlar olarak bizlerin bahçemizi sularken eksik su kullanmamızın lafı bile olmaz dedi…her vatandaşın temiz ve kullanılabilir suyu musluklarından akar halde bulmasınının birinci vatandaşlık hakkı olduğunu vurguladı…
burada bir yazar notu eklemek zorundayım…bu konu her iki yönüyle de üstünde durulması ve asla peşinin bırakılmaması gereken bir konu…siyasi erkle mücadele edenler katılımlarını da arttırarak buna tüm güç ve kollarıyla devam etmeliler ama bu yapılrken özellikle toplum bilincinin şehirlere göre çok daha az olduğu bölgelerde ki bölgemiz de bunlardan biri bu bilinci de hem kendimize bir daha bir daha hatırlatmak bilmiyenlere de öğretmek illa bir sonraki nesillere sürdürülebilir bir yaşam bırakmak adına bizlerin görevi…zira siyasi erk tüm kıt kaynakları rant meselesi yapmasa da bunlar adı üzerinde sonuç olarak kıt kaynaklar…bizler de dünya üzerinde yaşayan sorumlu vatandaşlar olarak kıt kaynaklarımızı mümkün olduğu kadar sarf etmeden kullanmayı öğrenip öğretmeliyiz…
Kaynak: http://parklarbizim.blogspot.com/
Çayyolu Üç Fidan Forumu (16 Temmuz 2013)
Duyurular:
1) PBA açıklandı. Blogspot ve internet kullanımının yapısı anlatıldı. Forumların hafta içi yapılıp hafta sonları Ankara’nın genel eylem takvimine katılınılması önerildi.
2) Film, söyleşi vb. etkinliklerin Türkkonut ve Atapark forumları ile birlikte forum olmayan bir günde yapılması onaylandı. Parkımız bu tür etkinliklere pek uygun olmadığı için pazar alanı, Atapark gibi bir yer bulunmalı.
3) Diğer duyurular: Cumartesileri 18.00-20.00 arası Güvenpark’ta kadın forumu
20.00-.. Güvenpark forumu
Pazar 17.00- Seğmenler forumu
Cumartesi 21.30 ODTÜ Vişnelik forum (sadece bu hafta Cuma günü yapılacak)
Anıtpark’ın yoğun çalışmaları ile AÖÇ köy projesi iptal edildi.
4) Çayyolu yereli için öneri: Çayyolu envanteri yapılsın. Boş araziler saptansın. Bu arazilere herhangi bir müdahale olduğunda tepkisiz kalınmasın.
Gündemler:
- “Sen gelme ulan ayı”
- Esnaf tepkileri
1) “Sen gelme ayı” söyleminden haberdar olmayanlar için kısaca özetlendi: vandalizme, taş atanlara, barikat kuranlara, polisle çatışanlara, yer yer içki içenlere yönelik dışlayıcı bir tepki. Ancak bu “ayı”nın sınırları çok geniş olduğundan, belli bir sınır mı çizip gerçekten polis müdahalesine direnenle salt vandallık yapan ayrı mı tutulmalı, bu dışlayıcı tavır tamamen mi bırakılmalı, yoksa desteklenilmeli mi tartışıldı. Böyle bir ayrım çizmek mümkün müdür? Forumun genel tavrı, böylesi dışlayıcı bir tavrın tamamen yanlış olduğu yönündeydi. Polise karşı her türlü direnişin meşru olduğu, ancak kamuoyunda olumsuz tepkilere yol açmamak için bunun gerçek sebeplerinin anlatılması gerektiği söylendi. Tacizde bulunan, fazla alkol tüketen gruplar uyarılmalıdır dendi. Esnafa zarar veren asıl olarak polisin kendisidir. Bu noktada devletin söylemleri değil Beyoğlu esnaflarının bu yönde yaptığı açıklamanın dikkate alınması önerildi. Tartışma esnasında genel hatlarıyla;
- “Taleplerimiz bu denli demokratikken, polisin vahşi saldırılarına karşı her türlü direniş meşrudur. Direniş anında kişilerin hatalı tutumları düzeltilebilir ama kimseye “gelme” deme lüksümüz yoktur.”
- “Irkçı, cinsiyetçi olan, bunlara dayalı şiddet uygulayan gelmesin!”
- “Yeterince polis var zaten. Eylemcilerin de birbirlerine polislik etmesine gerek yok. Polis kasti olarak kamu malına zarar vermiştir. Polisin saldırılarının şiddeti ve biçimine göre direniş şekil değiştirebilir.”
- “Direnişin her türlüsünü meşrulaştıracak propaganda araçları bulunmalı, çünkü devlet her türlü güce sahip (medya vb.). Masumiyetimizi 75 milyona nasıl anlatabileceğimiz düşünülmeli. Önemli olan halkı ve kendimizi dönüştürebilmektir. Niyetlerimiz ve doğrularımız ile hayat bulurluk arasında ilişki kurmamız gerekir. Bu tartışma sonucu kendimize somut bir görev belirlemeliyiz.” denildi.
Ek olarak: Bu konuda bilinç arttırmak için gündemde olan bazı videolar örnek alınarak çekilebilecek video/kısa film ve sticker önerileri oldu. Ardından sosyal medya ile ilgili engellenip engellenemeyeceği, ve engellenmesi durumunda alternatiflerinin ne olacağı yönünde bir tartışma oldu. Bangabandhu Şeyh Mucibur Rahman Caddesi’nin Ethem Sarısülük Caddesi olarak değiştirilmesi için Atapark forumuyla ortak çalışma önerisi. Her gün forumda “Bugün Türkiye’de neler oldu?” başlığıyla günlük olayların özetlenmesi önerildi.
Kaynak: http://parklarbizim.blogspot.com/
Eryaman Forumu (16 Temmuz 2013)
Forum iletişim bilgileri:
Facebook: https://www.facebook.com/groups/307882042677329/ Eryaman Direniyor
Yer: Eryaman 3. Etap (Gezi) Kavşağı Parkı
Tarih ve saat:16.07.2013 21:00
Kişi sayısı:70 (Devam eden 50)
Duyurular:
Göksu adı verilen Susuz Göl’de Belediye tarafından yapılması planlanan rant yolu ve buna karşı çalışmalar hakkında bir TMMOB yöneticisi tarafından bilgi verildi.
GÜNDEM:
20. Temmuz Cumartesi günü yapılması düşünülen eylem ile ilgili tartışmalara geçildi
TARTIŞMA KONULARI/KONUŞMALAR
İlk söz alan konuşmacı: “Bu Cumartesi yapılacak eylemin “bayrak yürüyüşü” olarak adlandırılacaktır. Biz bunu önerdiğimizde sadece birkaç kişi karşı çıktı. Oylamaya gerek görmedik. AKP ve BDP gibi bayrak düşmanı partiler dışında bayrağımıza kim karşı çıkabilir? Biz ne olursa olsun bu bayrak yürüyüşünü yapacağız, karşı çıkanlar buradan gidebilir.
İkinci Konuşmacı: “Biraz önceki konuşmacıyı alkışlayanlar oldu, tüm forumlarda alkış değil forum işaretleri kullanılmaktadır. Şehitler anılırken Medeni Yıldırım’ın anılmaması yanlıştır, ayrımcılık yapılmamalıdır.
Üçüncü konuşmacı: “Bayrak yürüyüşü adlı bir karar alınmadığı halde dayatma yapılmaktadır. Kimsenin bayrakla bir sorunu yoktur ve isteyen bayrağıyla gelmektedir. Buna rağmen yürüyüşe “bayrak yürüyüşü” adı verme isteği bir siyasi partinin bayrağın arkasına gizlenerek gezi ruhunu bastırma, eylemi ülke çapında direnişten koparma çabasıdır. Bu, geçen hafta bir gazetede Yoğurtçu Parkı direnişçilerine “başıbozuk” diye saldırılması ile bağlantılıdır.
GELİŞEN OLAYLAR
Üçüncü konuşmacı devam ederken, ilk konuşmacı ve çevresindeki bir grup saldırı girişiminde bulundu. Forum kesintiye uğradı. Söz konusu grup bir masanın üstüne çıkarak yanlarında getirdikleri megafonla konuşmaya çalıştı. Forum katılımcılarının çoğunluğu tepki gösterince, olay çıkaran 20 kişilik grup ayrıldı. Bu kişiler ayrılırken, karışıklık esnasında toplantıda kalanlardan bir kadına fiziksel bir kadına da sözlü tacizde bulundukları anlaşıldı. Kalan yaklaşık 50 katılımcı foruma devam etti.
TARTIŞMA KONULARI/KONUŞMALAR
Söz alan konuşmacılar kısaca aşağıdakileri dile getirdiler:
- Forumumuz devam etmektedir, çoğunluk buradadır.
- Giden siyasi grup başka yerlerde de benzer şeyler yapmıştır.
- Gerçek demokrasiye inanan, devrimci, paylaşımcı insanlar burada kalmıştır.
- İlk konuşmacı bir partiyi hedef gösterdi, ben bir BDP üyesi olsaydım linç mi edilecektim?
- İçimizdeki faşizmden kurtulmalıyız.
- Faşizm terimi her şey için, yersiz kullanılmamalıdır.
- Bayrak benim için kutsaldır ama giden kişilerin yaptığı AKP’nin din sömürüsü yapması gibi bayrak sömürüsü yapmaktır.
- Foruma ilk kez geldim, bundan sonra geleceğim ve arkadaşlarımı da getireceğim.
- Ben ayrılan kişilerle aynı partiye üyeyim. Konuşmalarınızda katılmadığım bir şey yoktur, aramızdaki sorunların çözüleceğine inanıyorum.
- Forumlarda ve facebook sayfasında kimi zaman cinsiyetçi küfürler ve nefret söylemleri kullanılmaktadır, bunlara son verilmelidir.
- Irkçılık ve nefret söylemine kesinlikle izin verilmemeli, cinsiyetçilik, homofobi ve türcülük ile mücadele edilmelidir.
KARAR
Forumun güçlendirilerek, geniş katılımla sürdürülmesine karar verildi.
SONRAKİ TOPLANTI:
Tarih ve saat: 18.07.2013 Saat: 21:00
Yer: Eryaman 3. Etap (Gezi) Kavşağı Parkı
Kaynak: http://parklarbizim.blogspot.com/
Kriton Curi Park Forumu (16 Temmuz 2013)
- Kendimizi, forumları tarifleme çabası içinde olmak gerektiğinden hareketle gündem olarak bu konu önerildi. Kısmen tartışıldı ve forumun sonunda bu gündemin tekrarlanması gerektiği belirtildi.
-Diğer parklarla iletişim kurulmasının önemi vurgulandı.
-Forumumuzun en büyük eksiği en büyük eksiğinin karar alamaması olduğu ve diğer forumların işleyişi hakkında bilgi alınması gerektiği söylendi.
-Bu ve diğer konularla ilgili işleyişin düzeni açısından bir eşgüdüm (koordinasyon) toplantısı kurulmasının gerekli olduğu yönünde fikirler ortaya atıldı.
-İnsanların ilgisini çekebilme ve forumun katılımcı sayısının artması için kültür sanat etkinlikleri yapılması gerektiği dile getirildi.
-Bu nedenle Kültür-Sanat Komisyonu ve diğer komisyonların faaliyette olması gerektiği düşüncesine ulaşıldı.
-Diğer parklarla ilgili bilgi alınması konusunda Doğancılar Parkı örnek gösterildi. Doğancılar parkının tüm parkların içerisinde en işlevli parklardan biri olduğu vurgulandı. Özellikle haftalık etkinlik programı yapıyor olmalarına dikkat çekildi.
-Neden “Kentsel büyüme” çabası içinde olunulduğunun ve bununla neyin amaçlandığının cevabının aranması gerektiği düşüncesi ortaya atıldı. “Kentsel dönüşüm” nedir, “rant” nedir konuları üzerinde bir gündem ayrılması ve sunuş yapılması önerildi.
-Takas Pazarı uygulamasının diğer parklarda olduğu gibi burada da foruma ilgiyi çekebilecek faaliyetlerden olabileceği söylendi. Bunun aynı zamanda mahalleli ile forum katılımcılarının daha iyi bir bağ içerisinde olacağına vurgu yapıldı (İftar yemeği da hatırlatıldı).
-Siyasiler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmamızın, oy verdiğimiz partileri ve organik yapılarını daha iyi tanımamızın gerekliliği hakkında görüşler öne sürüldü.
- Yerel yönetimler ve seçim yasaları üzerine bir sunuşlu gündem yapılması önerildi. Yerel yönetim yapıları ile seçimde sandık üyeliği, müşahitlik vb. görevlerin tarif edilmesi ve bu konularda daha önceki forumlarda yapılan talepler doğrultusunda bilgilendirmede bulunulması bu gündemin ağırlığını oluşturması talep edildi
-Yaptıklarımızın çok büyük icraatlar olmadığı ve bir şey başaramadığımızla ilgili karamsar bir konuşma da bu akşamki forumda yerini alan konulardandı. Ama aksine dair iyi şeylerin de yapıldığı da bir başka konuşmacı tarafından söylendi ve örneklendi.
-Bir konuşmacı “kişisel olan politiktir”^diyerek politikadan siyasette uzak kalınamayacağını belirtti. Gezi parkına gitmesinin sebeplerinden birinin de kendisine daha fazla saygısızlık yapılmamasını istenmesi olduğunu söyledi. Pek çok kişinin de böyle davrandığını kişisel olanın politik olmasından hareket ettiğini vurguladı.
-Eskiden bulunduğu bir mahallede, evlerin arka bahçelerinin oluşturduğu büyük bir yeşil alanını belediye tarafından otopark yapılmasına karşı mahallelinin mücadelesi anlatıldı ve siyasetin ister istemez sizi bulduğu ve siyaset yapmaktan kaçınılamayacağı, yeşil alanın otopark yapılması nasıl siyasetçilerin marifetiyse savunulması da halkın siyaseti olduğu belirtildi.
-Her konuda bilgimizin olduğu bir bilgi çağında yaşarken bizi yönetenlerin nasıl insanlar olmadığını bilmememizin büyük bir eksiklik olduğu söylendi.
-Seçim sisteminin değişmesinin, işlevsiz hale gelen siyasi monotonluğun bitirilmesinin forumların ve forumumuzun temel amaçlarından biri olması gerektiği fikri ortaya atıldı.
-Politika/Siyaset kelimesinin anlamının tam olarak anlaşılması ihtiyacından doğan bir konuşma yapıldı ve her iki kavramın Yunanca ve Arapça anlam ve kök anlamlarından yola çıkılarak ve örnekler verilerek aydınlatıcı, renkli bir konuşma oldu.
-Belediye temsilcilerinden bilgi alınması gerektiği, örneğin forumlara davet edilebileceği söylendi. Belediye meclislerine temsilci göndermek de ortaya atılan görüşlerdendi.
-Genel olarak bu bölümde yerel yönetimlerin işleyişleri tartışıldı.
-Park ve yeşil alanlar gibi kamusal/kentsel alanların imara açılması, imarlı alanlarda ise imar izinlerin çok katlı yapıların yapılmasına izin verilecek şekilde aniden ve neredeyse keyfi olarak değiştirilmesinin nasıl rant yarattığına örnekler verilerek bu işleyiş anlatıldı. Bununla ilgili yer, zaman ve rakamlarında yer verildiği bir konuşma yapıldı.
-Politika ve siyasetin temel anlamda hayat olduğu ve ilgilenmiyorum kelimesinin anlamsızlığı üzerinde genel bir tepkinin olduğu konuşmaya ve konuşmalara yer verildi.
-Tüm bu konuşulan sorun ve sorunlardan sonra bu sorunlar karşısında bir şey yapamayız anlamında “Ne yapabiliriz?” sorusu soruldu.
-Bu soru üzerine gelen ilk tepki “Sorunların konuşulması ve geniş çevrelerle paylaşılması bile bir eylemdir” oldu.
-Demokrasinin Sadece Sandık Değil(!) yüz yüze bir eylem olduğuna dikkat çekildi.
-En çok oyu almanın geri kalanları ezme hakkını vermeyeceği önemli cümlelerden biriydi.
-Esnaf yürüyüşüne forum olarak katılınması gerektiği ve bunun 17 temmuzdaki forumda konuşulması gerektiği söylenildi.
-Muhtarlık nedir, işlevleri nelerdir konulu bir sunuş yapılması ve forum olarak muhtar adayı çıkarılması gerektiği önemli somut önerilerden biri oldu.
-Son olarak siyasetten uzak durulmaması gerektiğinin önemi vurgulandı.
Kaynak: http://direnisforumu.org/
Maçka Parkı Forumu (16 Temmuz 2013)
- Haftaya Salı günü(23.07.2013) yeryüzü sofraları maçka parkında yapılsın diye çağrı geldi bunun için biraraya gelinip çalışılması gerekliliği duyuruldu.
- 18.07.2013 Perşembe günü , forumumuzda Vicdani Ret ile ilgili bir sunum olacak.
– Gün içerisinde yapılan gözaltılar ile ilgili bilgiler paylaşıldı. Kolektif öğrencilerinin gözaltına alınması.
– Gözaltılar sürpriz değil, Hüseyin Çelik’in açıklamasında daha önce 11 dernek zaten hedef gösterildi. ESP,SDP,Kaldıraç,Mücadele Birliği …
Zamanla örgütler Gezi Direnişi ile ilgili olarak suçlanıp toplu dava olarak terörle mücadele ile ilgili suçlanabilir – dava açılabilir, şeklinde gözlem belirtildi.
-Her suçun emniyette basılma saati varmış.
– Parmakizi vermeyenlerin zorla parmak izi alınmış daha önce. Mahkeme kararı olmadan dna ve parmak izi alınması usulsüzlük,dendi.
* Forumda yapılan anketler üzerine açıklamalar yapıldı.
- Forumun kan kaybetmesi – gün sayısının azalması önerisi-haftada 2/3 güne düşürülmesi önerisi var.
- Forumun yeniden örgütlenmesi
*5 ayrı günü – 5 ayrı öneri yapıldı ama olmadı. 6 gece yorucu oluyor. İnsani açıdan – yorgunluk açısından – hiç olmazsa dinlenmek açısından diğer günlere ihtiyacımız var.
Gün önerisi Pazartesi- Çarşamba-Cuma önerisi geldi.
* Forum yordamının(googlegroups’ta tartışılan örgütlenme şeması) çalışma grubunun kurulması önerisi geldi.
* Daha fazla insan gelince kalabalıklarla ne yapacağız ? Ne yapıyoruz önce onu bilmemiz gerekiyor. Bütün bir içerik belirlendikten sonra şablon oluşturulur.
– Kitle hareketi içerisinde, insanları harekete geçiren bir azınlık vardır her zaman.
– Herkes kendini tanıtıp, amaçlarını paylaşıyor.
(Her bir yıldız bir kişinin önerisini-görüşünü bildirmektedir.)
* Nerede yaşıyorsak orayı yaşatmalı ve orada çalışmalıyız.
– Devlet örgütlüyse biz de örgütlenmeliyiz artık. 3 gün ok.
* Maçka Parkını tercih etmemizin sebebini merak ediyorum. Mahallelerden gelen insan çok az. Hiç istemediğim sunumlar dinlemek istemiyorum. Sokak ve mahallelerde temaslarımız olmalı, onlara ulaşmalıyız. Somut ve basit önerilerle devam etmeliyiz. 5 gün sunum dinlemek yerine daha aktif olarak az günde olabiliriz. Abbasağa’da aynı şekilde kan kaybediyor.Mahallelerden insanlar haber taşımalı.
* Güzel insanlardan güzel fikirler dinliyorum. Forumlar erimeye mahkum,bir yere varılacağını düşünmüyorum – varılması da gerekmiyor, dedi bir arkadaşımız. Yeni skandallar başlayacak ve bu sefer onları protesto edeceğiz. 3 gün güzel. Gün fark etmez.
Ana fikir, burada her şeyi konuşabilmek – sunumlar olması güzel.
*Genel olarak, tabandan tavana örgütlenme gerekiyor diye yazılmış anketlerde. Ama hepimiz farklıyız, sunumlarda da bu farklılığımızı görüyoruz. Kendi aramızdaki farklılıkları çözmeden bir örgütlenme olması mümkün değil. Farklılıklar ile ilgili sorunlar burada konuşulmalı, herkes dinlemek istemediği şeyleri bile dinlemeli ve anlamaya çalışmalı. Sabretmeliyiz.
* Çok ciddi gelen bir saldırı var – neden somut adımlar atmıyoruz ? Mahalli insiyatifler olmalı.
* Sunumlar önyargıları kırmaya yarayacaktır.
* 3 ay Küba’da yaşadım. Seçilenler orada ayda bir gelir hesap verirdi. Forumlarda çok tartışmak yerine, mahallelerdeki sorunlarımızı çözelim. Haftada iki gün kendi mahallemde çalışıp, bir gün de mahallemle gelirim. Mahallelerde çalışılmalı, bir muhtar adayı belirlenmeli. Mahallelerdeki sorunlar üzerine gidilmeli ve Maçka Parkı da çatı olmalı fikri geldi.
* Gezi’den önce bu insanları bir araya koysakdık kimse hiçbir şey konuşmazdı. Gezi direnişi bizleri yoldaş yaptı, hiç kimse birbirini tanımazken birlikte karşı durdu,direndi.
18.Haziran’dan beri buradayız,daha bir ay olmadı. Aşırı demokratik olduğumuz inancındayım – tahammül ediyoruz – sabretmeyi öğreniyoruz. Daha birbirimizi tanıyoruz – bu kadar kısa sürede olağanüstü yol aldık.
Sunumlardan dolayı rahatsız olup giden insanlar zaten direnmez – ama dinleyen, tartışan insanlar direnmeye devam ederler.
Gezi’deki olaylarla devletin karizması çizildi – bunun intikamını alacaklardır, almadıkları görülmedi.
Arayıştayız ve bulacağız. Mahalle çalışması yapılsın ve bunlar elbette forumlara taşınsın ancak yavaş yavaş olacak şeyler bunlar. Olağanüstü dostluklar yaşandı.
* Örgütlenmenin ana teması amacı ne ? Etkinlikleriniz ne ? Onu sormak istiyorum.
- Burada kalıcı olmak.
* Ankara mitingi önerisi geldi.
* Ne için sokağa çıktığımız çok önemli, temelde bu ülkenin fikirsel bir devrime ihtiyacı olmasıydı. Ağaçlar,faşist totaliter hareketler ve polis şiddeti ateşleyicidir. Değerlendirmemiz gereken şey, geziye gelenleri getiren şey polis şiddetiydi,polis şiddeti azalınca insanlar da azaldı doğal olarak. Bir ‘’manifesto’’ belirleyerek bu fikirsel süreci sonuçlandırmak. Ancak yavaş ve hantal bir yapı olması normaldir. Forumlar elbette kan kaybedecek ancak bunu kan kaybetmek olarak görmemeliyiz. Herkes kendince ötekileri dinlemeyi öğrenmek zorunda ve bir şekilde sentez yapmalıyız. Forumu 3 gün yapalım, Pazartesi-Çarşamba-Cuma.
Serbest kürsüyü açık tutmamız gerekiyor. Tahammül etmeyi öğrenmeliyiz ve sokaklara dökülerek çözüm olacağına inanmıyorum bundan sonrasında. Kapı kapı dolaşıp ne olduğumuzu anlatmak mı buraya davet mi etmek ? amacımız. Ama davet edeceksek bunun için 3-5 günlük bir çalışma yapılmalı. Ancak içinde sıkıntılar da barındırıyor. Bu insanları tamamen de kaybedebiliriz. Ne olduğumuzu anlatmak için de Forum yordamı üzerinden gidip fikirsel alt yapıyı oluşturmamız daha önemli olduğunu düşünüyorum.
* Problemlerimizi ve sorunlarımızı ortaya koymalı ve amacımızı bu şekilde hızlıca belirleyebiliriz. Sıkıntılarımız çok fazla. Ancak ana sıkıntımız temsili demokrasi. Burada Gezi hareketi ile birlikte doğrudan demokrasi örneklerini veriyoruz. Kalıcı hale sokmalıyız. Lokal dertlerimiz var, Beşiktaş iskelesi mesela ya da parkımız Büyükşehir Belediyesinin eline geçti. İkiye ayırmalıyız sorunlarımızı. Lokal ve İstanbul olarak. Morallerimiz bozulmasın, çok yeni bir şey yaşıyoruz. Pazartesi- Çarşamba-Cuma. Pazar piknikleri şahane.
* Sunumları beğenmeyebilirsiniz ancak bunlar çok önemli. Sesini çıkaramayan gruplar, Gezi’de seslerini duyurabildiler ve forumlarda da bunlar sürdürülmeli. Gezimeclise sitesinden bu adaylar(muhtar adayı misal) belirlenip – desteklenebilinir. Gün içerisinde de facebook ve gmail gubundan tartışabiliriz.
Sorunları internet ortamında tartışabiliriz.
* Sunumlar ve mahallede somut adımlar önemli. Her ikisi de olmalı. Görev alınmalı, görev tanımlamaları olmalı ve örgütlenmeliyiz. Sunumları daha önceden haber vermek ve duyurmak tercihleri belirlemekte yardımcı olabilir.
* Anketleri paylaşalım – özel bilgileri çıkarıp – gruba sunalım.
-Forum yordamına karşı yapılacak tezler gelsin birlikte tartışıp bir ay içerisinde bunu bir yol yordamına koyalım.
Örgütlü – kurallı olmak hepimizde bir geri çekiliş yaratıyor, bundan dolayı sürekli kendimizi sorgulamalıyız ancak bu da alınan kararları engelleyecek şekilde olursa bir örgütlülük kurmamız zor oluyor.
*Pazartesi-Salı-Perşembe olsun.
*Sunumlar belirli bir gün olsun önerisi geldi. Doktrin yaratabileceğine de inanmıyorum.
*Sunumlar Pazar günü olsun önerisi geldi.
a
-Forum sonunda günler oylandı. Tablo aşağıdaki gibidir.
Pzt : Herkes
Salı : Herkes
Çrş : Red
Prş : 3/2
Cuma :3/1
Sonuç olarak gelecek haftadan itibaren forum günleri pzt,salı ve perşembe olacak. Pazar günü piknik devam edecek.
—Yordam için yarın akşama kadar internet üzerinden bunun tartışması yapılsın.
Bu konuyla ilgili olarak mackaparkiforumu@googlegroups.com ‘da konu açılacak.
Kaynak: http://direnisforumu.org/
Zekeriyaköy Forumu (16 Temmuz 2013)
GÜNDEM:
1-Diğer forumlarda belirlenen kurallar ve önerilerin okunması, tartışılması ve oylanması,
2-Kuzey ormanları talanı. Bu konuda yapılanlar ve yapılabilecekler.
3-Seçim yasaları/seçim sistemi sorunu. Bu konuda yapılabilecekler.
4-En yakın seçimlerdeki (7 Ay sonra) oy ve sandık güvenliği. Bu konuda yapılabilecekler.
ALINAN KARARLAR:
1-20 Temmuz Cumartesi Pazaryeri’nde masa kurmak ve forum föyü dağıtmak
Amaç: Zekeriyaköy’lü komşularımızla birebir, yüz yüze konuşarak forumumuzdan haberdar edip katılımı artırmak, bölgesel ve ülkesel sorunlarımıza farkındalık yaratmak.
Vardiya Listesi: 07:30-10:00
10:00-12:00
12:00-14:00
2-Orman Kıyımı Fotosafarisi Sunumu metni hazırlanacak:
3-Orman Kıyımı Havadan Foto çekimi yapılacak:
4-Organ Bağışı eylemi netleştirilecek:
5-Orman ve Ağaç kıyımı ile ilgili 72 slogan üretilecek: HERKES!!!
En az 5 tane slogan mail grubuna atacak ve/veya gelecek toplantıda söyleyecek.
6-Life Park’da (M. Akif Ersoy Tabiat Parkı) konser veya etkinlik gerçekleştirecek sanatçı veya organizatörlere parkın önemini ve tahribatını anlatır metin yazılıp, redakte edilip, İngilizceye çevrilecek. Bu metin ilgili kişi, kurum ve basına gönderilecek:
7-Her Forum toplantısı başında (Saat 8:30 gibi) bir önceki toplantı notları iç iletişim ve yazıcı grubundan bir kişi tarafından okunacak.
DİĞER FORUMLARDAN ÖNERİLERİN OYLANMASI
1-Tüm forumlardan en çok 2 temsilcinin Taksim Dayanışması ile bir forum yapması: Onaylandı. Temsilciler belirlendi
2-20 Temmuz Cumartesi günü Gezi’de genel forum yapılması ve isteyenlerin katılması:
Onaylandı: İsteyen gidip katılacak
3-34. Maddeye Hayır Kampanyası:
Onaylandı: İsteyenler imza ve eylem desteği verilecek.
4-18 Temmuz Perş günü (19:00, Kumbaracı Kafe) Temsilciler Forumuna gidilsin mi?
Onaylandı. Temsilciler belirlendi
5-Tema, Çekül, Tohum, WWF gibi STK’ların davet edildiği, 19 Temmuz Cuma günkü, Küzey Ormanları Savunması konulu Abbasağa küçük forumuna temsilcilerimiz gitsin mi?:
Onaylandı. Temsilciler belirlendi
6-Forumların amacı bir broşürde toplansın mı?
ŞİMDİLİK! Onaylanmadı: İlerleyen süreç içerisinde olabilir ve olmalıdır dendi.
7-Forumlar koordinasyon açısından 3 değişik koordinasyon bölgesine ayrılsın mı?:
Onaylanmadı: (Birlik ve beraberliğin bozulabilmesinden endişe edildi)
8-Forum temsilcilerine diğer toplu forumlarda onay yetkisi verilsin mi?:
Onaylanmadı: Temsilcimizin onay vermeden önce forumumuzu konu ile ilgili bilgilendirip onay alması istendi.
9-Taksim Cumartesi Eylemlerinin günü Pazar günü ile değişsin mi?
Onaylanmadı: Katılımın ve etkisinin azalacağı ifade edildi
ÖNERİLER:
1-bir katılımcımız Mimar Sinan Üniversitesi’nde küçük konferanslar şeklinde gelecek dönem vermeyi planladıkları “Direniş Tarihi” dersi için destek istedi. Bir katılımcımız kitaplığı, dökümanları, bilgisi ve gerekirse sunumu ile destek verebileceğini belirtti. DİĞER DESTEKLER BEKLENİYOR!…
2-Pazar akşamları forumumuza kısa bir sanatsal etkinlikle başlamamız önerildi.
3-Kuzey sahillerimizde, KUZEY ORMANLARI SAVUNMASI temalı, farkındalık ve geniş katılım yaratacak bir festival organize edilmesi önerildi. Bu festivalin zaten var olan ve Belediyemizce desteklenen KUM ZAMBAKLARI FESTİVALİ (24-25 ağustos) ile birleştirilip birleştirilemeyeceği konuşuldu.
4-Oy ve seçim güvenliği sorunu ile ilgili olarak herkesin akın akın nüfus müdürlüklerine gidip kayıt kontrol etme hareketi başlatılması önerildi.
Çoğalarak sağlıcakla kalın,
2.Katip