BBC Türkçe: “Böyle bir ülke değil burası, bunu kabul edemem”

Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin bahçesinde Mehmet Tombul’u seçmek zor değil.

polis

Yanında başından yaralanan 16 yaşındaki oğlu Mustafa Ali Tombul’a desteklerini göstermek için gelen gençler var. Mehmet Tombul görüşme ricamızı gönülsüzce kabul ediyor. Gözlerinden isyan, acı ve öfke okunuyor.

İzmir’de lise öğrenimi gören Mustafa Ali Tombul’un İstanbul’da nasıl yaralandığını anlatmasını rica ediyoruz babasından.

Aynı olayı onlarca kez anlatmış olmanın bıkkınlığıyla başlıyor söze.

Mustafa Ali’nin yanıdaki arkadaşlarından öğrendiğine göre Pazartesi akşamı TSİ ile 20.00 sularında Taksim Tarlabaşı’nda arkadaşlarıyla sohbet ediyorlar.

Gezi Parkı’nın açıldığı ve birkaç saat sonra tekrar kapandığı o gün polis bazı gruplara biber gazıyla müdahale etmişti.

“Eylem mi yapıyordu” diye soruyoruz Mehmet Bey’e:

“Eylem yapacak bir durum yok ki Gezi parkı açılmış insanlar da oraya gitmişler” diye yanıtlıyor bizi. O sırada polisin insanları kovaladıklarını görüyorlar Mustafa Ali ve arkadaşları. Onlar da kaçmaya başlıyorlar. Bir kadın Mustafa Ali’yi kolundan yakalıyor ve hızını kesiyor. “O kadını görürsem neden oğlumu tuttuğunu soracağım” diyor Mehmet Tombul.

Arkadan yaklaşan bir polisin yaklaşık 5 metreden doğrudan çocuğun kafasını hedef alarak bibergazı silahıyla oğlunu vurduğunu anlatıyor Mehmet Bey.

‘Bu kadar kısa mesafeden ancak öldürmek için atılır’

“O kadar yakın mesafeden Mustafa Ali’nin çocuk olduğunu görürsünüz zaten. Herşey ortada, bu kadar kısa mesafeden ancak öldürmek için atılır bu kapsül” diyor acılı baba.

Mustafa Ali Tombul tam başının arkasından yakın mesafeden vurulduğu için beyininde çok büyük tahribat ve kanama oluşuyor. Şu anda yoğun bakımda gözetim altında tutulan Mustafa Ali’nin durumu kritik.

Devletten hiçbir yetkilinin konuyla ilgili kendilerine ulaşmadığını da söylüyor Mehmet Tombul .

“Oğlum yoğun bakım servisindeyken sivil polisler içeri girmek istemişler ama hastane personeliyle arkadaşları izin vermemiş ve arbede çıkmış.

Ertesi gün ben geldikten sonra öğle saatlerinde yine bir sivil polis yoğun bakıma girip oğluma bakmak istedi”.

Nedenini o da bilmiyor. “İfade alacaksan bunun bir prosedürü var. Biz bile içeri giremiyoruz. Bitiremedikleri işi tamamlamak için mi geliyorlar? Öyle ya benim de aklıma başka bir şey gelmiyor” diyor.

İstanbul Valiliği ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne konuyla ilgili açıklamalarını soruyoruz ancak herhangi bir yorum alamıyoruz.

Mustafa Ali’yi sakin, iyi niyetli, sevecen bir çocuk olduğunu söyleyen babası tanıyan tanımayan bir sürü insanın hastaneye destek için geldiğini anlatıyor. Öğretmen olmak isteyen Mustafa Ali’nin o sırada öğretmeni babasını arayıp okuluna geri dönmesini heyecanla beklediklerini söylüyor.

“Benim oğlumu bu hale getirmeye kimsenin hakkı yok. Benim paramla benim oğlumu vuruyorlar. Polis beni korumayacaksa ben verdiğim vergilerle kendime koruma tutarım” diye devam ediyor.
Mehmet Tombul zincir nereye kadar giderse gitsin gerekli her adımı atacaklarını söylüyor. “Birileri çıksın ve biz suçluyuz desin. Artık bu gibi olaylar tekrarlanmasın” diye ekliyor.

Faillerin bulunamaması olasılığından söz ettiğimizde “Hayır” diyor Mehmet Tombul “Burası böyle bir ülke değildir. Bunu asla kabul etmeyeceğim, edemem”.

Elçin Poyrazlar
13 Temmuz 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; bbc.co.uk/turkce