Milliyet: Onlar öldü, ben yaşamaktan utanıyorum – Mehveş Evin

Ethem, Abdullah, Mehmet, Medeni ve Ali İsmail… Bu gençlerin ölüm biçimleri, kendine insan diyenin kalbini yerinden kopartacak kadar ağır bir yük. Ne yazık ki bu acıyı bile ötekileştiren, ölüme saygıda dahi kusur edenler var.

Gezi eylemlerine katılıp, kendi yaşıtlarının cenazelerini izleyen, hakkında bilmiş bilmiş konuşulan 90 kuşağının ne hissettiğini, ne düşündüğünü anlayabilmek için, köşeyi bugün Doğukan Sakar’a bırakıyorum:

“22 yaşındayım. Abdocan’la yaşıt, Ethem’in ufağı, diğerlerinin ağbileriyim. Bacağımdaki plastik merminin izine bakıyorum. Yetmiyor! Gaz, su, plastik mermi yedim. Bol bol. Yetmiyor ki… Gözü çıkıp ‘Gözüm üstünüzde!’ diye pankart açan var. Yetmiyor galiba ona da. Polisten yemediğim dayak, çıkmamış iki gözüm ağır geliyor. Yaşamak ağır geliyor…

Medeni’nin Gezi’yle alakası yoktu, ama Gezi’nin derdi tam da Medeni’ydi. Olmalıydı. ‘Değil,’dediler, ‘Ne alakası var, doğudaki terörist ile Gezi’deki doğacı gençlerin?’ diyenler, koca koca adamlar… Genç, benim. Gezi’de o göklere çıkarıp duramadığınız, Talcid’li, Facebook’lu, havuz gözlüklü filan, o genç işte benim! Biraz susun artık, benim ne demek istediğimi söylemeyin, benim ne dediğimi dinleyin.

İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da Lice için yürüyen bendim, bizdik, Gezi’ydi, Gezi Ruhu’ydu.

Ayrımcılıktan utanıyorum
Medeni, kalekol inşaatını protesto ederken kurşunla öldürüldü.
Bacağımdaki plastik merminin izi daha da ağır geliyor işte şimdi. Benim küçük kardeşime aynı devlet kurşun sıkıyor. Bana da sıkmadığı, beni de öldürmediği için utanıyorum. NedenTaksim’de, İstiklal’de, Gümüşsuyu’nda, Beşiktaş’ta bana mermi sıkmadılar? Yoksa ‘çevremden’ mi korkuyor? İnsanlara 90 senedir yedirdikleri gibi ‘Terörist onlar’ diye beni de lanse edemeyeceklerini biliyorlar.
Bu ayrımcılıktan utanıyorum. Barikatların en önlerindeydim, benden keşke esirgemeseydi devlet mermisini!
Ethem Sarısülük için DHKP-C’li dediler. Değildi, yine de öyle suçladılar. Sanki DHKP-C’li insan değilmişçesine!
Gezi’de DHKP-C’li de vardı, haber kanallarında bize öcü olarak tanıtılan her sol fraksiyon vardı. Çarşı da vardı, diğer taraftarlar da. TKP’li de, anarşist de.
Onlara taş bile attırmadık.
Taş atsak, polis mermi sıkacak. Polis mermi sıksa, molotof kokteylleri uçuşacak. Olan cana olacak, bizler terörist diye lanse edilecektik. ‘Haklıyken haksız konuma düşmeyelim’ dedik, ön saflarda bağırdık.
Sırf biz ‘bu bir pasif direniş‘ dedik diye taş atmadılar ama onlar tutuklandı.
Polislerle hemen her gün konuştum. Onlar da ‘Neden?’ diyorlar, ‘Siz mi kurtaracaksınız bu memleketi?‘ diye soruyorlar. ‘Sen, ben, biz kurtarmazsak kim kurtaracak?’ diye soruyorum, cevap alamıyorum.

Roboski için yazıyorum
Açıkçası içten içe her gün ölmeyi dileyerek indim sokaklara. Yaşıtlarım özgürlük tutkusuyla patır patır ölürken yaşamanın ne kadar ağır geldiğini anlar mı insanlar?
İnadına bir defa daha yazıyorum. Yaşadığım için, yaşamaktan utandığım için tekrar yazıyorum. Bugüne kadar her gün tekrar tekrar yazmamanın utancından yazıyorum. Roboski’yi duysam da konuşmadığım için yazıyorum. Reyhanlı patlamasından sonra sokağa inmememin utancıyla yazıyorum.
Ben yaşarken kimbilir başka hangi katliamlar yaşandı, bana kim yalan söyledi, bilmediğim ve araştırmadığım için duyduğum utançtan ötürü tekrar tekrar yazıyorum.
Onlar öldüğü, ben yaşadığım için.
Medeni Yıldırım, 18.
Ali İsmail Korkmaz, 19.
Mehmet Ayvalıtaş, 20.
Abdullah Cömert, 22.
Ethem Sarısülük, 26.
Doğukan K. Sakar, 22.”

13 Temmuz 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; gundem.milliyet.com.tr