Sendika org: Dünyadan Türkiye’deki direnişe destek eylemleri sürüyor

Taksim’de başlayıp tüm Türkiye’ye yayılan direnişe dünyanın birçok yerinde destek eylemleri yapılıyor. Almanya ve Avustralya’da eylemler yapıldı. Balkan ülkelerindeki örgütler destek mesajı yayımladı.

koln

Köln’deki eylemden

Almanya

Avrupa Alevi Federasyonu ve Avrupa Dersim Dernekleri Almanya’nın Köln kentinde dün bir eylem yaptı. Eylemde Türkiye’deki direniş selamlandı.

Frankfurt kentinde de Türkiye’deki direnişe destek eylemleri yapıldı.

frankfurt

Yurtdışındaki akademisyenlerin oluşturduğu Akademi İnisiyatifi bir bildiri yayımlayarak hükümeti uyardı.

Yurtdışındaki genç akademisyenler olarak hükümeti sağduyulu davranmaya, halk ile uzlaşı ve diyaloga, medyayı ise gerçekleri tarafsız bir şekilde yayınlamaya çağırıyoruz!

Bizler, yurtdışında yaşayan genç akademisyenler olarak, son günlerde ülkemizde yaşanan olayları kaygıyla izlemekteyiz. Bu olaylarda hükümetin ve medyanın takındığı tavır bizleri herhangi bir ideolojik amaç ya da çıkar altında toplanmadan ve hiçbir politik oluşumun destekçisi olmadan bu açıklamayı yapmak zorunda bırakmıştır.

Türkiye’de 28 Mayıs 2013’te başlayan barışçıl Gezi Parkı eyleminin polis tarafından orantısız ve aşırı güç kullanılarak sonlandırılmaya çalışılması, eylemin büyüyerek sivil bir halk hareketine dönüşmesine neden olmuştur. Yakın çevremizden aldığımız doğrudan aktarımlar ve kişisel gözlemlerimiz bu hareketin hükümet tarafından iddia edildiği gibi siyasi veya ideolojik olarak değil tamamen toplumsal bir hareket olarak başladığını açıkça gözler önüne sermektedir.

Gelinen noktada bu toplumsal hareket çeşitli halk kitlelerince benimsenmiş olup; iktidarın bireyler üzerinde gittikçe artan baskısına, başta haber alma, ifade, adil yargılanma, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme özgürlükleri olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin gasp edilmesine ve tırmanan polis şiddetine karşı ortak bir tepkiye dönüşmüştür.

Hükümetin siyasal ve ekonomik boyunduruğundaki Türk medyasının bu süreçte özellikle ilk günlerde izlediği „yok sayma“ politikasını şiddetle kınıyoruz! Türk yazılı ve görsel basını bundan sonra asli görevini yerine getirerek kamuoyunun tarafsız haber almasını şartlar ne olursa olsun sağlamalıdır. Aksi halde Türk medyası bunun hesabını gelecek nesillere veremeyecektir.

Hükümet bu aşamada uzlaşıcı ve birleştirici bir tutum göstermeli ve olayların daha da içinden çıkılamaz bir hale gelmesine izin vermemelidir. Bu noktada bizler yurtdışındaki genç akademisyenler olarak, hükümeti sağduyulu davranmaya çağırıyor, aşağıdaki hususların vakit geçirmeksizin hayata geçirilmesini istiyoruz:

1. Bugüne kadar sivil halk üzerine uygulanan orantısız ve aşırı güç kullanımı kesinlikle kabul edilemez! Son zamanlarda her türlü barışçıl, toplumsal protestoya biber gazı ile müdahale etme alışkanlığından derhal ve kalıcı olarak vazgeçilmelidir.

2. Başta İstanbul ve Ankara Valisi ile Emniyet Genel Müdürü olmak üzere bu olayların bu şekilde orantısız ve aşırı güç kullanımı ile bastırılmaya çalışılmasında sorumlular tespit edilerek adalete sevk edilmelidir.

3. Gelişigüzel gerçekleştirilen göz altılara hemen son verilmelidir.

4. Hükümet, haber alma, adil yargılanma, ifade, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme özgürlükleri başta olmak üzere temel hak ve özgürlükleri derhal yasal bir çerçeveyle garanti altına almalı ve koşulsuz uygulanmasını sağlamalıdır.

5. Hükümet, olayların bu aşamaya gelmesine sebebiyet veren söylem ve politikalarını gözden geçirmeli, izlemekte olduğu politikaları bu özeleştiri ışığında düzeltmeli ve bunu kamuoyu ile paylaşmalıdır.

6. Özellikle, otokrasiyi andıran „Biz yaptık, oldu!“ yaklaşımından ve sadece seçime indirgenmiş plebisit yönetim ile çoğunlukçu demokrasi anlayışından vazgeçilmeli, kuvvetler ayrılığı, basının gerçek bağımsızlığı, muhalefetin ve sivil toplum örgütlerinin karar verme ve denetleme mekanizmalarına katılımı gibi demokratik araçlara tekrar işlevlik kazandırılmalı ve bu araçların korunması garanti altına alınmalıdır.

7. Toplumu ve yaşayışı ilgilendiren konularda şeffaflık ve tartışma ortamı sağlanmalı, çoğunluk olmasalar dahi toplumun farklı kesimlerinin duyarlılıkları dikkate alınmalı, toplumu ayrıştırıcı değil birleştirici söylem ve uygulamalara öncelik verilmelidir.

Avustralya

Sydney’de ikinci destek eylemi 9 Haziran günü gerçekleşti. Sosyal medya üzerinden örgütlenen eylemde 300’e yakın kişi Opera House’a yürüdü. Sağanak yağmura rağmen dağılmayan kitle burada kısa konuşmalarla Türkiye’deki direnişe selam gönderdi. Ardından Botanic Garden’a geçen kitleye katılım giderek arttı. Kitle burada “Her yer Taksim, her yer direniş”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Tayyip’e karşı omuz omuza”, “Kahrolsun katil iktidar”, “Tayyip istifa” sloganlarıyla Circular Quay üzerinden George Street’e ulaştı ve buradan Martin Place’e dönüp ABD Konsolosluğu önünde ulaştı. Kitle, taşıdığı pankart ve dövizleri konsolosluğa çevirerek “Mesajımızı ABD alsın” vurgusu yaptıktan sonra NSW Parlamentosu yanındaki 7. Kanal’ın önüne geldi. Burada yapılan konuşmalar ve atılan sloganlar yaklaşık 1 saat sürdü. Eylemcilerden bir grup kanalın yöneticileriyle görüşmek istedi. Kanal yöneticileri eylemi çekecek kameralarının olmadığını söyledi. Bir süre daha slogan atan kitle ilerleyen günlerde yeniden buluşmak üzere eylemlerini sonlandırdı.

Sydney dışında Melbourne ve Perth kentlerinde de dayanışma eylemleri yapıldı.

avustralya

Balkanlar

Balkan ülkelerinden örgütler, 8 Haziran günü Türkiye’deki direniş ve mücadeleyle ilgili bir dayanışma bildirgesi yayımladı.

Türkiye halkıyla dayanışıyoruz

Türkiye genelindeki yoldaşlarımızın mücadelesini desteklediğimizi açıklıyoruz. Türkiye’deki yoldaşlarımız, barışçıl protestolara yönelik uyguladıkları baskıyla Türkiyeli yurttaşlara savaş ilan eden Recep Tayyip Erdoğan’ın ve AKP’nin baskıcı ve otoriter neoliberal rejimine karşı mücadele ediyorlar. Hepimizin, neoliberal kapitalizme ve bu yapının ekonomik, toplumsal ve sivil hakların ihlâline karşı aynı mücadele içinde yer aldığımıza inanıyoruz.

Protestolar; sol aktivizmin, LGBT topluluğunun ve diğer ileri güçlerin İstanbul’daki simgelerinden biri olan Gezi Parkı’nın yıkımını engellemeye çalışan yüzlerce yurttaşın anti-kapitalist, çevreci bir platformda bir araya gelmeleriyle başladı. Devlet baskısı aralarında azınlık grupları, sendikalar ve emek hareketleri de olmak üzere, her gün artan sayıda kişinin katıldığı, hükümete karşı kitlesel bir isyana dönüştü.

Gezi Parkı yeni Tahrir Meydanı’na dönüşmekte. Indignados’dan Occupy’a ve Yunanistan’daki mücadelelere kadar, son iki yılda dünya genelindeki kitlesel hareketlerin rotasından gidiyor. Kitlesel tabana sahip sendikalar iki günlük genel greve gittiler. Direniş her saat daha da artarak büyüyor. Sadece bir protestodan ibaret değil. Radikal değişimi çağıran kitlesel bir ayaklanma.

Türkiye yurttaşları, her türlü kamu ve toplum yararını tehdit eden hegemonik elitlere karşı nasıl birlikte hareket edebileceğimizin örneğini veriyorlar. Balkan ülkelerinin hiçbiri kapitalist otokratlardan ve neoliberal politikalardan azade değil. Kendi mücadelemizi yürütmek Türkiye halklarıyla dayanışmanın en iyi yolu!

Türkiye halkının mücadelesi bizim mücadelemiz. Kamuya ait her şeyi kontrol etmeye çalışan ve böylelikle demokratik yollarla kendilerini iktidara taşıyan halka ihanet eden parti seçkinlerinin neoliberal siyasetine bir son vermeliyiz. Erdoğan rejimi, bu tür faaliyetlerle meşruiyetini bir kez daha şüpheli kılıyor. Ve biz, eşitlik ve özgürlük mücadelelerinde Türkiyeli yurttaşların yanında duruyoruz.

Türkiye içinde ve dışındaki milliyetçi grupların ve ekonomik ve siyasal seçkinlerin, Türkiye’deki ayaklanmayı -sözde sekülarizm savunusu altında- İslam’a karşı bir mücadele olarak sunma girişimlerini kınıyoruz. Bu, neoliberalizme karşı bir mücadeledir. Türkiye halkının muazzam bir cesaret ve kararlılıkla yürüttüğü bir mücadeleyi kendi ülkelerimizde daha da ileriye taşımalıyız.

Bütün ezilenlere, sindirilenlere, sömürülenlere; yurttaşlara, işçilere, öğrencilere ve kaderleri ve özgürlükleri, boş kalkınma ve zenginlik vaatleriyle maskelenmiş baskı aygıtlarının elinde olan herkese sesleniyoruz: Türkiye’deki yoldaşlarımızın yanında durmalıyız ve baskı ve barbarlığı tüm gücümüzle reddetmeliyiz. Gücümüz dayanışmadan gelir. Mücadelemiz devam ediyor!

Organizata Politike, Arnavutluk

Lijevi, Bosna Hersek

Social Center Xaspel, New Left Perspectives (NLP), Bulgaristan

Subversive Forum, Hırvatistan

Left Recomposition (ARAN), Yunanistan

4K! – Fourth Republic Movement, Macaristan

Kolektivi Materializmi Dialektik (KMD, Dialectical Materialism Collective), Kosovo

Leftist Movement SOLIDARNOST, Makedonya

CriticAtac, Romania

Group for Social Action (GAS), Romanya

Marks21, Serbia

Iniciativa za demokratični socializem (Initiative for Democratic Socialism), Slovenia

Autonomous Workers Union, Direct action Student Union, Ukraine

The Serbian Green Youths, Serbia

10 Haziran 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız: sendika.org