Gezi’den önce ve Gezi’den sonra: 13. İstanbul Bienali, Protesto ve İKSV

10 Mayıs 2013′te Kamusal Direniş Platformu üyeleri, 13. İstanbul Bienali kapsamında gerçekleştirilen “Kamusal Simya” programına yönelik bir protestoda bulunmuştu.

Bu protesto ve İKSV’nin tavrı üzerine düşünen sanatçılar, eleştirilerini neden daha önce paylaşmadıklarının gerekçesini de içeren bir çağrıda bulundular;

Aşağıdaki metni 25 Mayıs 2013 tarihinde yazdık. 27 Mayıs günü başlayan olaylarla birlikte önceliklerimiz değişti ve metnin kapsamlı paylaşımını erteledik. Ancak son bir haftada yaşananların benzersiz tecrübesiyle 10 Mayıs’ta olanları tekrar düşündüğümüzde bu “davetin”  eskisinden daha da acil olduğunu düşünüyoruz.

Sevgilerimizle

Aşağıda ismi olan hepimiz; sanatçılar, sanat hakkında düşünenler ve üretenler

İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın ve 13. İstanbul Bienali küratöryel ekibinin, 10 Mayıs Cuma günü yapılan “Kamusal Sermaye” isimli etkinlikte, Kamusal Direniş Platformu üyeleri tarafından gerçekleştirilen protestoya verdiği tepkiyi kınıyoruz.

Eylem, zorla dönüştürülen semt isimlerinin yazılı olduğu tişörtleri giyen protestocuların, sessizce ortaya çıkıp, ellerindeki şirket logolu örtüleri üzerlerine örterek yere yatmalarıyla gerçekleşti ve İKSV ekibinin yere yatan her protestocuyu ‘karga tulumba’ yerden kaldırıp, dışarı atmasıyla son buldu.

Kamusal olandan bahsederken, eleştirel ve farklı seslere karşı bu tahammülsüzlüğü, protestoculara uygulanan şiddeti ve etkinliğin sonunda bir platform üyesinin etkinlik sırasında çektiği video kayıt nedeniyle alıkonulmak istenmesi, ardından polis çağrılarak karakola götürülmesi ve hakkında şikayetçi olunmasını kabul edilemez bir tutum olarak görüyoruz.

Kentsel dönüşüme ve kamusala odaklandığını iddia eden 13. İstanbul Bienali’nin, kamunun farklı seslerine karşı koyduğu otoriter, yargılayıcı ve iletişime kapalı bu tavrı çelişkilidir.

Acilen şimdiye kadar uygulanan iktidar refleksli bu tutumu değiştirmeye ve öngörülen süreci tekrar düşünmeye davet ediyoruz.

Ahmet Öğüt, Ahmet Şenkart, Ali Asker Bal, Ali İbrahim Öcal, Ali Mete Sancaktaroğlu, Ani Setyan, Arzu Başaran, Arzu Yayıntaş, Asena Hayal, Asena Günal, Aslı Çetinkaya, Atalay Yeni, Atilla Atala,  Aylin Kuryel, Aysel Miman, Azra Deniz Okyay, Barış Acar, Barış Mengütay, Barış Seyitvan, Banu Cennetoğlu, Berk Demirbaş, Bubi, Burak Karacan, Burçak Konukman, Burçin Başar,  Canan Beykal, Ceren Oykut, Çiler Belen, Demet Yalçınkaya, Deniz Erbaş, Deniz Gökduman, Deniz Gül, Deniz Ilgaz, Deniz M. Örnek, Derya Aydoğdu, Didem Erk, Didem Özbek, Dino Dinçer Şirin, Deniz Pireci, Dilara Hançer Sebah, Eda Gecikmez, Ege Berensel,  Elif Zeynep Karagöz, Emine Corduk,  Emre Zeytinoğlu, Endam Acar, Erdağ Aksel, Erden Kosova, Erinç Seymen, Esat Başak, Evrensel Belgin, Evrim Altuğ, Evrim Kavcar, Fatoş Karadağ, Ferhat Özgür, Feyyaz Yaman, Fırat Arapoğlu, Foto Akbaba, Fulya Çalışkan, Fulya Çetin, Füsun Turcan Elmasoğlu, Gonca Sezer, Gözde Kazaz, Gül Bolulu, Gülçin Aksoy, Günay Demir, Hakan Akçura, Hakan Kamışoğlu, Hatice Arıcı, Itır Demir, İlhan Sayın, İlke Yılmaz, İnci Furni, İnsel İnal, Kardelen Fincancı, Komet Gürkan Çoşkun, Lara Fresko, Leyla Sakpınar, Lütfiye Bozdağ, Mahmut Koyuncu, Malik Bulut, Murat Morova, Murat Seçkin, Nalan Yırtmaç, Nejat Satı, Neriman Polat, Nilbar Güreş, Nur Ataibiş, Nurcan Gündoğan, Nur Gürel, Onur Ceritoğlu, Onur Gülfidan, Osman Bozkurt, Oya Kasap, Özcan Yaman, Özge Açıkkol, Özgür Atlagan, Özgür Çimen, Raziye Kubat,   Saadet Sorgunlu, Sakine Çil,  Selen Usanmaz, Selin Kocagöncü, Sema Efe, Serpil Odabaşı, Seçil Yersel, Seçkin Aydın,  Sevil Tunaboylu, Sevinç Altan, Seydi Murat Koç, Suat Öğüt, Şefik Özcan, Şehmus Atasever, Sylvia Kouvali, Tahir Ün,  T. Melih Görgün, Ulaş Başar Gezgin, Uluç Ali Kılıç, Ümit Turgay Durgun, Vahit Tuna, Yahya Mete Madra, Yasemin Özcan, Yasemin Nur, Yavuz Parlar, Yeşim Ağaoğlu, Yeşim Şahin, Yeşim Us, Zeynep Yasa Yaman, Zeyno Pekünlü

6 Haziran 2013

İKSV bu çağrıya şöyle bir yanıt verdi;

27 Mayıs’ta Taksim Gezi Parkı’nda bir ağacın sökülmesi ve nöbet çadırlarının yakılmasıyla başlayan ve Türkiye, hatta dünya çapında bir eyleme evrilen direniş hareketi hepimize eşsiz bir dayanışma örneği gösterdi. Dürüstlük, açıklık ve farklı (hatta belki karşıt) görüş ve pratiklerin birlikteliğini öngören ve hayata geçiren bu barışçıl genç hareket hepimize daha önce hayal bile edemeyeceğimiz dönüştürücü bir deneyim kazandırdı. Bu tecrübeden çok şey öğrendik, öğrenmekteyiz.

10 Mayıs’ta 13. İstanbul Bienali “Kamusal Simya” programında gerçekleşen protesto olayları sırasında ve akabinde gerçekleşen olaylar için üzgünüz.

Bu olayın yalnızca bir kınama ve özür düzeyinde kalmaması adına olayla ilgili bazı noktaların açıklığa kavuşturulmasını önemli buluyoruz:

1)- 22 Mart tarihinde İTÜ Maçka kampüsünde “Kamusal Simya” programında gerçekleşmesi planlanan Eren Erdem ve Adbusters’ın konuşmalarının (hatta üniversitedeki ders ve sınavların) engellendiği protesto olayının olumsuz tecrübesiyle üçüncü etkinliğimizde hatalı bir tavır sergiledik, üzgünüz.

2)- 10 Mayıs’ta gerçekleşen protesto eylemi Katleen Vermeir ve Ronny Heiremans’ın sunum-performansları esnasında gerçekleştiği için sanat ve sermaye arasındaki katmanlı nüansları ortaya koyarak eleştiren performanslarının izleyici tarafından deneyimlenmesi engellenmiştir. Protesto eylemcilerinin dışarıya çıkarılması bu iki sanatçının performans aracılığıyla iletmeye çalıştıkları sözlerinin duyulması adına yapılmıştır.

3)- Olayın karakola yansıması kişisel bir tahrik ve taciz olayından kaynaklanmıştır ve her iki taraf da karşılıklı olarak birbirinden şikayetçi olmuştur. Protesto olayından ve protestoculardan şikayetçi olunmamıştır. Sözü edilen video kaydı performans ya da bu esnada gerçekleşen protesto eylemlerini değil, bir saat on beş dakika süresince Fulya Erdemci’ye doğrultulan kamera aracılığıyla kesintisiz olarak Erdemci’nin görüntülerinin çekilmesinden ibarettir. Şikayet olayı ise bu kayıtların Erdemci’nin izni olmaksızın bir video işinde kullanılacağının bildirilmesi üzerine gerçekleşmiştir. Olayın diğer muhatabı ise Erdemci’den iki ayrı konuda şikayetçi olmuştur.

Bu olaylara tepki veren sanat dünyasının bazı üyelerinin gösterdiği haklı hassasiyeti anlıyoruz. Bu olayın eylem ve tepki sürecinden düşünce ve tartışma alanına aktarılması için üzerimize düşen sorumluluğu alarak, konuya hassasiyet gösteren herkesi barışçıl bir tartışma platformuna davet ediyoruz. Bu ve diğer başka acil konuları hep birlikte düşünmek, konuşmak ve tartışmak için en kısa zamanda Gezi Parkı Demokrasi Atölyeleri’nde buluşmak dileğiyle,

Sevgilerimle,
Fulya Erdemci

9 Haziran 2013