theMagger: Everybody’s Chapulling ‘Yurt Dışında Gezi Parkı’

Bu hafta, son zamanlarda İstanbul ve Türkiye’de yaşanan gelişmelere ülkenin dışından bakalım dedik ve yurt dışında Gezi Parkı olaylarının nasıl karşılandığını, nasıl destek gördüğünü ve parkların farklı kültürlerdeki yerini üç farklı ülkede farklı amaçlarla yaşayan üç kişiye sorduk…

Yurt Dışında Gezi Parkı: İtalya

italya

Lara Karaso (Tasarımcı, Treviso, İtalya)

Gezi Parkı olayları hakkında Fabrica’daki arkadaşlarının tepkisi ne oldu?

Konuya hakimdiler, Fabrica, bir araştırma merkezi olduğundan herkes tüm konular olduğundan oldukça bilinçliydi. Bir tek “Chapulling” terimini bilmiyorlardır, onlara Wikipedia üzerinden bir bilgilendirme yazısı hazırladım. Böyle Tasarım departmanındaki fotoğrafçı Marco ile tüm Fabricanti’leri bir araya getirmeye hazırdık., Herkes çok üzüntülü ve şaşkındı. Beni gördüklerinde sürekli ülkemdeki herkesin iyi olup olmadığını soruyorlardı.

Gezi Parkı ve Türkiye’de yaşananlara oradan izleyenler olarak nasıl destek verdiniz?

Treviso’daki Fabrica’ya ilk vardığım gün oradaki ortamı kavramaya ve adapte olmaya çalışırken aklım kesinlikle sosyal medya üzerinden paylaşılan video, mesaj, tweet ve bilgilere kayıyordu. Bir şekilde Fabrica’da bana verilen Proje Brief’lerimi bile ilham olarak etkiliyordu. Örneğin, Bir cam projemiz için gaz maskeleri hayal ediyordum. İçimden bir ses Fabrica’dan bir şekilde destek verebileceğimizi söyledi ve bunu en hızlı, en kolay, bir fotoğraf ile yapabilirdik diye düşündük. Fotoğrafçı arkadaşım Marco Theshade ve ben tüm Fabricanti’leri Fabrica’nın Agora’sına toparlamak üzere bir mailing oluşturduk ve hangi mesajı iletmenin daha güçlü olacağını İstanbul’daki birkaç arkadaşıma sorduk. Ve sonunda karar verdik: “We are Chapuling As Well.” Agora’da toplanan her tasarımcıya bir harf teslim ederek gruplaştık. Tüm harfleri dağıtırken bana kalmadığını fark ettim :) En ortada ve ilk sırada oturarak ülkemi temsil etmek gurur vericiydi!

İtalya’da en sevdiğin park hangisi ve burada nasıl anıların var?

İtalya’da en sevdiğim park, Milano’daki Parco Sempione. Milano’da NABA Akademi’deki eğitim yıllarımda, bir yabancı grup ile fotoğraf projesi düzenlemiştik. NABA’da okuyan birkaç farklı ülke vatandaşına bir çek-at makine ve not almak için kalem ve defter verilmişti. Bir kit gibi düşünün. Her birimiz kendi kültürel alt yapımız ve benliğimizle parklara gidip spesifik bir konuya hakim olacaktık. Benim tüm çektiğim fotoğraflar, parklarda buluşan kişilerin portreleri ve böylesine büyük bir şehirde bu yeşil koskocaman parkın planlanması üzerindeydi. Banklarda sohbet eden yaşlılar, kitap okuyan, güneşlenen gençlik, hasır sepetiyle piknik yapan gruplar dikkatimi çekiyordu. Bir rutin olarak Park’ta çok vakit geçiriyorduk… Her hafta sonu mutlaka sabah saatlerinde Park’ta bir yürüyüş, piknik veya buluşma yapıp oradan günümüze devam ederdik.

İtalya’daki sosyal yaşam için parkların önemi sence nedir ve bu parklar nasıl ve ne sıklıkta kullanılıyor?

Aslında bir önceki soruda biraz bu konuyada yöneldiğimi şimdi fark ediyorum. İtalya’da ve tüm dünyada parkların ve yeşil alanların büyük metropollerde çok doğal bir ihtiyaç olduğu kesin. Her bireyin yoğun iş ve şehir temposundan sıyrılarak yeşillik ve doğa içerisinde bulunma fırsatı çok önemli. İtalya’da parklar spor, sağlıklı yaşam, yoga, meditasyon, kitap okuyup, bikinilerle güneşlenmek, müzik festivalleri gibi güzel amaçlar için kullanılıyor.

 Yurt Dışında Gezi Parkı: İsveç

isveç

Arzu Arat (Halk Sağlığı Yüksek Lisans Öğrencisi, Stockholm, İsveç)

Olaylar İsveç medyasına nasıl yansıdı, İsveçli arkadaşlarının olaylarla ilgili tepkisi ne oldu?

Olaylar’ın İsveç medyasına olan yansımasını çok detaylarıyla bilemiyorum. Hükümetimizin tutumuna eleştirel yaklaşıldığını biliyorum, insan haklarına yapılan ihlallerin bazı köşe yazarları tarafından kınandığını biliyorum ancak İsveççem iyi olmadığı için haberlerin detayları hakkında bilgim yok. Ancak gençlerle çok konuştum, çok tartıştım olan biteni. Sınıf arkadaşlarımın çoğu beni aradı, okulda da uzun uzun konuştuk. Özgürlüklerimizin nasıl ve hangi şekillerde elimizden alındığını, ne için sokaklara döküldüğümüzü açıkladım, neye karşı direndiğimizi anlattım.  Şimdi onların olan biteni anlaması baya zor çünkü yaşanan kavramlardan çok uzaklar. Yolsuzluk, hukukun, adaletin yokluğu, insanların orantısız şiddet görmesi ve şiddet uygulayanların cezalandırılmak bir yana bırakın desteklenmesi akıllarının aldıkları kavramlar değil. Olanları anlattıkça ”Ama Türkiye hukuk devleti değil mi? Neden tutuklanıp yargılanmıyor bu şiddet uygulayanlar?” dediler. Elimden geldiğince anlatmaya çalıştım ama onları da anlamak lazım tabii.. akıl alacak gibi değil olan bitenler.

İki tane İsveçli arkadaşım da benimle birlikte İstanbul’a geldi Haziran’da. Ne yazık ki Gezi Parkı’nın direniş günlerini de, festival havası yaşanan günlerini de kaçırdık. Taksim Meydanı’na çıktığımızda gördüğümüz boşluk ve köşelerde duran polis araçları, Gezi Parkı’nın polislerle çevrilmiş olması onların tüylerini ürpertmeye yetti. Yine de  ”Bir şeyler yapalım, duranadam olalım, eyleme gidelim, sesimizi duyuralım. Destek olmak istiyoruz!” dediler ve her fırsatta da destek oldular dört gün boyunca.  İsveç’ten tam destek var anlayacağınız.

haydarpasa

Stockholm’de senin en sevdiğin park hangisi ve burada nasıl anıların var?

Stockholm yemyeşil bir şehir. Her yerde parklar var, ağaçlar var. Geçen sene sonbaharda yüksek lisans yapmak üzere gittim oraya ve  ilk günümü unutamıyorum. Şehrin merkezi yerlerinde bile her yer ağaç ve yürürken toprak kokusu, ağaç kokusu geliyor burnunuza. İstanbul’da doğup büyümüş birisi olarak, alışık olduğum bir şey değil, çok hoşuma gitmişti. Her yer yeşillik ve parklarla dolu ama favorim Djurgården. Bu bir ada aynı zamanda ve kocaman da bir park. Ben burayı biraz geç keşfettim ama keşfettikten sonra yoğun bir ilişkimiz oldu kendisiyle. İsveç’te bireysellik ön planda ve insanların ‘yalnız zaman’ları var, yani yalnız vakit geçirmek istedikleri zamanlar. Bana göre çok zor yalnız kalmak, alışılması zor bir şey ama o parkta bol bol yalnız zaman geçirdim. Belki de yalnızlığımı paylaştığı içindir..

Stockholm’daki sosyal yaşam için parkların önemi sence nedir? Bu parklar nasıl ve ne sıklıkla kullanılıyor? 

Stockholm’deki parklar, yeşil alanlar her zaman kullanılıyor çünkü dışarıda açık havada spor yapmak, yürümek çok yaygın. En soğuk kış aylarında bile büyük parklardaki yürüyüş yolları her zaman kumlanıp açılıyor ve halk orada yürüyüşünü yapıyor, hava alıyor. Havalar güzel olduğunda da bir festival havasında, toplanma, arkadaşlarla buluşma yerlerine dönüşüyor. Hele bir de güneş çıkmışsa, iyice kalabalık oluyor. Sadece gençler değil, yedisinden yetmişine herkes gerçekten faydalanıyor o parklardan. Hem bir buluşma yeri, hem spor alanı, hem sevgilinle piknik yapabileceğin güzel bir mekan hem de zaman zaman yalnızlığını paylaşabileceğin bir arkadaş. Parklar, doğa, ağaçlar, orada yaşayan hayvanlar ruha, bedene, sağlığa iyi gelen şeyler. Halkını seven, vatandaşına gerçekten değer veren ülkeler insanları bu güzelliklerden mahrum etmiyorlar.

Yurt Dışında Gezi Parkı: ABD

Zeynep Gabralı (Reklamcı, San Francisco, ABD)

Gezi Parkı olayları hakkında Amerikalı arkadaşlarının tepkisi ne oldu, siz eyleme San Francisco’dan nasıl destek verdiniz?

San Francisco’daki Türkler olarak eylemlerde Civic Center‘da toplandık. Civic Center, hükümet binası olduğu için orada yapılan eylemler daha etkili oluyor. Ayrıca Palo Alto’da yaptigimiz eylemde Palo Alto Meydanı‘nda toplandık. Bu tarz lokasyonlar merkezi oldugu için yerel basının ve buradaki vatandaşların daha çok ilgisini çekiyor. Amerikalı arkadaşlarımızdan da fazlasıyla destek aldık, alıyoruz. Türkiye’de yaşanan olayların sadece bir park olayı olmadığının, tamamen insan haklarına yapılan kasıtlı müdahale olduğunun farkındalar. Yaşadığım değişik bir anıyı da sizlere aktarayım: Bir başka eylem için gittiğimiz Houstan’da eylem esnasında tanıştığımız bir Amerikalı bizi görüp eyleme katıldı ve sonrasında bizlerle bir araya gelip daha ne yapabilirizi sordu. Kendisi Gezi olaylarını yakindan takip ediyor ve kendisini ‘Çapulcu’ olarak nitelendiriyor! Türkiye’de olanları takip edip eylemlere katılan Amerikalıların yanı sıra eylemleri görüp bilgi almak isteyen de çok insanla karşılaştık.

san-francisco

San Francisco’daki sosyal yaşam için parkların önemi sence nedir, senin şehirdeki en sevdiğin park hangisi?

Parklar buradaki kültürde çok önemli bir yer tutuyor. Havanın güzel olduğu günler işten çıkıp, genelde de her hafta sonu insanlar parklara gidiyor. Şehir merkezinde 3 büyük park bulunmakta. Benim San Fransico’da en sevdiğim park ise Dolores Park. Kocaman, alabildiğine yeşil. Genelde her pazar gitmeye, güneşten faydalanıp haftanın yorgunluğunu yeşil bir alanda atmayı tercih ediyorum.

10 Temmuz 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; themagger.com