Fıratnews: Öldüren mermi boyalı değil, metal bilyeli çıktı

Gezi Parkı direnişçilerine akreplerden plastik mermi sıkan polisin boyalı değil, metal bilyeli mermi kullandığı ortaya çıktı.

31 Mayıs’da polisin Akrep isimli zırhlı araç üzerinden üzerinden sıktığı plastik mermilerle sol gözünü kaybeden esnaf Volkan Kesanbilici’yi yaralayan merminin içinden boya değil onlarca metal bilye çıktı.

Volkan Kesanbilici

Retina ve göz katmanları ayrılmış olduğu için bir süre müşahede altında tutulan Kesanbilici bu gerçeği ancak 5 Temmuz 2013’de yapılan riskli ameliyatla öğrendi. Sinüs bölgesine yayılan mermi saçmaları beyne yakın olduğu için tam olarak temizlenmeyen Kesanbilici ANF’ye konuştu.

Polisin hastaneye gelip bu durumu gizlemeye çalıştığına dikkat çeken Kesanbilici, direniş kararlılığından vazgeçmeyeceğini, tek gözle de olsa iyileşir iyileşmez direnişçilerin yanına döneceğini söyledi. Gezi parkına Kürtler destek vermedi söylemine de tepki gösteren Kesanbilici, “Ben bir Kürdüm ve bizi bazı gruplar alandan çıkartmaya çalışsa da biz oradaydık. Direnişin ilk günlerinde yaralanan birisi olarak da ben bunun en büyük kanıtıyım” dedi.

Merter’de kırtasiye dükkanı sahibi ve bir çocuk babası olan Kesanbilici, Gezi parkına yapılan ilk müdahaleleri duyar duymaz, halka destek olmak için dükkanı kapatıp Taksim‘e gittiğini söyledi.

“AKREP PROJEKTÖRÜ ÜZERİME TUTTU VE…”

Kesanbilici, yaşadıklarını şöyle anlattı:

“İstiklal caddesi OHAL’i aratmıyordu. Polis İstiklal caddesinden Taksim meydanına tüm girişleri kapatmıştı. Gezi parkına ulaşabilmek için tek seçenek Tarlabaşı istikametiydi. Tarlabaşı bulvarından meydana girecektim ki bir polis akrebinin üzerime projektörleri tutmasıyla birlikte sol gözümde büyük bir acı hissettim. O günde kadar gazdan başka bir şey kullanılmadığı için ilk etapta plastik mermi olduğunu anlamadım. Tüm yüzüm kanlar içinde kalmıştı. Başım dönmeye başladı, düşmemeye gayret ettim. Hemen yanı başımdaki otele girdim. Orada ilk müdahaleyi gönüllü doktorlar yaptı. Durumun ciddi olduğunu hemen hastaneye gitmem gerektiğini söylediler. Hemen taksiye bindirildim. Ancak hastaneye ulaşmamız da güç oldu. Polisin her sokak başı kurduğu barikatlar nedeniyle çok yakın mesafede bulunan Taksim İlkyardım hastanesine ancak yarım saat sonra varabildik. Gözümde kesikler oluştuğu için doktorlar önce gözümü diktiler. Ancak film çekildiğinde beyne yakın yabancı bir cisim olduğu anlaşıldı. Doktorlar hemen tam teşekküllü bir hastaneye sevk edilmem gerektiğini söyledi.

 “ÖLÜM TEHLİKESİ” RAPORU SÜMEN ALTI EDİLECEKTİ

Gittiğimiz Okmeydanı SSK Hastanesinde tetkikler sabaha kadar sürdü. Acil servis şefinin verdiği raporda ölüm tehlikesi dikkatimi çekti. Sedye üzerinde uzanmıştım. Arkadaşlarım hastane işlemleriyle uğraştıkları için tek kalmıştım. Doktorların verdiği raporlarda hemen yanı başımdaydı. Yanıma birisi yaklaştı. Gözümü açtığımda hastane bekçisi olduğunu fark ettim. Bana ‘Gezi parkı olayları mı?’ diye sordu. Evet diye cevap verdiğimde yanımda bulunan evrakların içinden adli raporu alıp uzman doktora götüreceğini söyleyip gitti. Önce ne olduğunu anlamadım. Ancak daha sonra arkadaşlarımı yanıma çağırarak “ölüm tehlikesi” yazan adli raporun bekçi tarafından alındığını hemen onu geri almamız gerektiğini söyledim. Arkadaşlarım oraya gittiklerinde hastane bekçisinin yanında sivil bir polisin raporu veren acil servis şefini azarladığını görmüşler. Araya gidip kendini sivil polis olarak tanıtan şahsın elinden raporu almışlar ve suç duyurusunda bulunacaklarını söylemişler. Adli raporu son anda kurtarabildik. Yoksa sümenaltı edilecekti.”

TEK GÖZLE DE OLSA MÜCADELEYE DEVAM

SSK hastanesindeki koşullar kötü olduğu için Çapa Tıp Fakültesine gittiklerini anlatan Kesanbilici, burada kendisini muayene eden cerrahların gözünde yoğun kanama olduğundan ameliyatı bir süreliğine ertelediğini söyledi. Retina ve göz katmanları birbirinden ayrıldığından ve kanama bir türlü geçmediğinden riskli bir ameliyat geçirdiğini belirten Kesanbilici, “ Sinüs bölgesinde sıkışan ve içerde yayılan mermiye müdahale edemediler ancak 5 Temmuz günü yapılan ikici bir ameliyatla acı gerçek ortaya çıktı. Meğer polisin bana sıktığı mermi iddia edildiği gibi işaretlemek için değil bizzat öldürmek içinmiş. Çıkarılan plastik mermiden boya değil, metal bilyeler çıktı” diye konuştu.

Mermiden sinüs bölgesine yayılan saçmaların beyne yakın olduğu için çıkartılamadığına da dikkat çeken Kesanbilici, yine de kendisini şanslı olarak tanımlıyor. Plastik merminin burun kemiğine çarptığını ve bu şekilde beyne ulaşmasının engellendiğini belirten Kesanbilici, eğer burun kemiğine çarpmasaydı bugün hayatta olmayacağını ifade etti.

Polisler hakkında hukuki işlemleri başlatan Kesanbilici’nin tek isteği ise bir an önce iyileşip direniş alanına dönmek. “Tek gözle de olsa direneceğim” diyen Volkan Kesanbilici, hiçbir engelin ona bu haklı mücadeleden geri adım attırmayacağını söyledi.

KÜRDÜM VE ORADAYDIM!

Gezi parkı direnişine destek olmak için giden insanları marjinaller olarak adlandıran Başbakan Erdoğan’ın kendisinin ne kadar “marjinal” olduğunun ortaya çıktığını belirten Kesanbilici, yüzlerce insanı yaralayan polise kahraman demesinin altında da bu kompleksin yattığını söyledi.

Aynı şekilde Gezi parkı direnişine Kürt halkının destek vermediği söylemlerine de sitem eden Kesanbilici, “Ben Vanlıyım ve Kürdüm. Direnişin ilk günlerinde bazı siyasi grupların Kürt gençlerine yaptığı ayrımcılığı da kınıyorum. Müdahaleyi duyar duymaz alana akın eden birisi olarak bu benim çok ağrıma gitti. Bazı siyasi grupların bizleri bu şekilde ötekileştirip bizim yıllarca verdiğimiz var olma mücadelesini yok sayması ve bunun üzerine bizi lekelemeye çalışması direniş ruhuna hiç yakışmadı ve bu benim içimde bir yara olarak kaldı. O nedenle o kesimlere de şunu söylemek isterim; biz Kürtlerin orada olduğumuzun en büyük kanıtı benim” dedi.

Zeynep Kuray
10 Temmuz 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; firatnews.com

    This post is also available in: İngilizce