Taraf: Tribün yoksa futbol da yok

İçişleri Bakanı Güler’in “Spor Güvenlik Çalıştayı” sonrası açıkladığı yeni tribün yasakları önümüzdeki sezon tribünlerde bol bol mizah üretileceğinin habercisi oldu.

tribun-yasaklariDeplasman yasağı, tribüne davul sokulmaması kararı, kombine bilet satışında uygulanan taahhütname dayatması ve son olarak İçişleri Bakanı Muammer Güler’in “siyasi ve ideolojik anlamdaki kötü tezahüratlar”ın yasaklandığını açıklaması… Futbol seyircisi tüm bu uygulamaları, mizah yoluyla protesto etmeye hazırlanıyor. Facebook ve Twitter üzerinden bir araya gelen ve #tribunumedokunma kampanyası başlatan pek çok tribün grubu bu konuda ortak hareket edeceklerini açıkladı. “Tribün yoksa, taraftar yoksa, futbol da yoktur” görüşünde birleşen ve aralarında Beşiktaş, Fenerbahçe, Göztepe, Karşıyaka, Gençlerbirliği, Adana Demirspor, Adanaspor gibi kulüplerin taraftarlarının bulunduğu gruplar sosyal medya ve futbol forumları üzerinden protesto şekillerini tartışıyor. Bunlardan birisi de maça gitmeme eylemi.

Davul yasağı mahkemelik oldu

Taraftar Hakları Derneği, Galatasaray ile Fenerbahçe arasında 11 Ağustos 2013 tarihinde Kayseri Kadir Has Stadı’nda oynanacak Süper Kupa maçı için alınan davul yasağının yürütmesinin durdurulması için mahkemeye başvurdu. Kayseri İl Spor Güvenlik Kurulu toplantısında alınan kararlar arasında tribünlere davul sokulmamasının da bulunduğunu belirten Taraftar Hakları Derneği Başkanı Devrim Cem Erturan, İzmir Adliyesi önünde yapılan basın açıklamasında futbolun göze hitap eden bir şölen olduğunu ve 2010 Dünya Kupası maçlarına vuvuzela çalgısının damga vurduğunu hatırlatarak, kararın iptalinin gerektiğini söyledi. Kayseri’de alınan yasağın keyfi bir uygulama olduğunu, taraftarların takımlarını destekleme ve rakip takımı etkileme haklarının kısıtlandığını iddia eden Erturan, şöyle devam etti: “Tribünlerden, ülkeye ve topluma dair konularda ses yükselmesi, tepki gösterilmesi dünyanın her tarafından olan bir durumdur. Taraftarlar, ülkemizin içinde bulunduğu toplumsal ve siyasal olaylardan bağlantısız insanlar değildir. Çünkü tribünler toplumun minyatürüdür. Ülkemiz tribün kültüründe de, davul vazgeçilmez bir araçtır. Tribünleri ve taraftarları baskı altına alıp, ceza ve yasaklarla bu alandaki şiddetin önlenmesine yönelik ‘güvenlikçi’ anlayışın sorunları çözmediği, tribünde şiddeti sonlandırmadığı, bilakis daha da arttırdığı görülmelidir.”

“Ben yaptım oldu”cu anlayış

İçişleri Bakanı Muammer Güler, Spor Güvenlik Çalıştayı sonrası yaptığı açıklamada, tribünlerdeki “siyasi ve ideolojik anlamdaki kötü tezahüratlar” hakkında düzenlemeler olacağını, ayrıca yasadışı eylemlere katılan taraftar grupları hakkında da işlem yapılacağını söylemişti. Futbolun ekonomi politiği dendiğinde akla ilk gelen isimlerden olan Ege Üniversitesi’nde Doç. Dr. Ahmet Talimcilere hükümetin bu müdahalesini sorduk.

“Geri tepmeye mahkum”

» Tribünde “siyasal içerikli” sloganların yasaklanması tesadüf değil. Davul yasağı, kombine bilet satışında taahhütname imzalatılması, elektronik bilet saçmalığı, bunların hepsi tribünlerin yeniden dizaynının bir parçası. Bügün maça gidenler hükümet karşıtı gibi algılanıyor. Bu uygulama “Ben yaptım oldu”cu, temeli olmayan bir uygulama ve geri tepmeye mahkum bir dayatma. Hiç slogan atmayacak adamın bile aklına protestoyu düşürüyorsun böyle dayatmalarla. Bugün Gezi Parkı olaylarıyla birlikte hükümeti tehdit eder hale geldi. Tribünler en kitlesel hareketlerin yaşandığı yerler. Tribünlere bu kadar net sınırlar çizemezsiniz. Dışarıdaki toplumsal hareketin önüne belli bir noktaya kadar geçebiliyorsun ama tribünler buna müsait değildir. Üniversitelere ve stayumlara özel güvenlik yerine polis yerleştirme düşüncesi de bununla ilgili.

“Stadyum altyapıları yetersiz”

» Bir başka deyişle tribünleri dikensiz gül bahçesi haline getirme çabası. Ama baktığınız zaman hiçbir altyapı yok. Misal, “E-Bilet” dedikleri şey fiyaskoyla sonuçlanır. En son oğlumla Galatasaray-Malaga maçına gittik. girik-çıkışlar, tuvaletler, otoparklar vs. hiçbir altyapı yok statlarda. O zaman ebileti yalnızca TT Arena, Kadıköy veya Kayseri gibi teknolojik statlarda uygulayabilirsin!

“Tribünü orta sınıflaştırma çabası”

» “Siyasal içerikli slogan”lara ilişkin 6222 nolu yasada bir takım düzenlemeler var. Irkçılığa, nefrete sürükleyen eylem ve söylemler yasaklanmış. Sanki futbol tamamen siyasetin ve hayatın dışındaymış gibi “ayar” vermeye kalkıyorsun. Halbuki tribünler zekanın ve mizahın olduğu yerlerdir. Bunların önüne bir takım dayatmalarla geçemezsin. Futbolu taraftarlığını orta sınıflaştırmak isteği var ama uygulanan yöntem son derece yanlış.

Avrupa’da durum nasıl

İngiltere’de kimseye taahhütname imzalatamazlar
Ziya Adnan:
İngiltere’de deplasman yaağı diye bir şey yok. Çünkü insanlara sinemaya gitme, pikniğe gitme maça gitme diyemezsin. 80’li yıllarda Luton Town, Millwall seyircisine yasak koymuştu. Premier Lig kurulduktan sonra her takım yüzde 10’luk deplasman seyircisi kotası ayırmak zorunda. 27 yıldır Arsenal kombinem var, hiçbir taahhüt imzalatmadılar. Öyle bir dayatmaya burada ancak gülerler. Taraftar tribünde ne yaparsa ben de onu yaparım. Emirates Stadyumu’nda ırkçı tezahürat yaparsan İngiltere’de bir daha ömür boyu maç izleyemezsin. Maçlarda hükümete yönelik protesto hatırlamıyorum. Çünkü bizdeki gibi siyaseti futbol içine sokmamışlar. Davul ve meşale zaten Ada futbolunun folklorunda pek yer almaz.

Neo-Nazi sloganları suçtur
Orhan Uluca:
Almanya’da deplasman yasağı diye bir şey yoktur. Hatta bir şölen havasındadır deplasmana gidiş. Siyasi protestolara gelince, St. Pauli’nin başlattığı ve bugün genel kabul gören Neo-Nazi yasağı bulunuyor. Tribünlerde aşırı sağ sloganlar suçtur. Oradaki maçlarda cinsiyetçiliğe ve ırkçılığa karşı tezahüratlar duyabilirsiniz. Veya hükümetin bazı politikaları zaman zaman protesto edilir. Merkel’e karşı bir protesto hatırlamıyorum ama Höeness bundan nasibini almıştı. Tribünlerde davul elbette vardır ama stada meşale sokmak kesinlikle yasaktır.

Tek yol Livorno
Emre Özcan:
Yakın zamanda Palermo ile Catania arasında oynanan derbi maç öncesi bir polis memuru öldürülmüştü. O üzücü olay sonrası iki takım taraftarlarına deplasman yasağı kondu. Ama ezeli derbilerde, örneğin Roma-Lazio derbisinde deplasman tribünü vardır. Bugüne kadar kombine biletlerle ilgili bir taahhüte de raslamadım. Siyasi protestolara zaman zaman rastlanır. Herkesin bildiği bir Livorno gerçeği vardır mesela.

Sadece ırkçılık ve nefret söylemi yasak
Fırat Topal:
Hollanda’da deplasman yasağı sadece Ajax ve Feyenoord için geçerlidir ve bu karar üç sene önce beş yıl boyunca geçerli olacak şekilde ayarlanmıştır. Bu süre sonunda karar tekrar gözden geçirilecek. Çıkacak olayları engellemek için belediye ve futbol federasyonu tribün grupları arasında olay çıkması muhtemel diğer maçları da (Utrecht-Ajax, Ajax- ADO gibi) saat 12:30’da başlatır. Hatta Ajax ve Feyenoord taraftarları aynı yerde toplanmasın diye iki sene önceki kupa finali tek maç finali çift maça döndürülmüş yine deplasmana seyirci alınmamıştı. Kombine bilette taahhüt denen şey yoktur. Gidersin form doldurursun gönderirsin, biletin adresine gelir paran hesabından çekilir. Kombineler ucuzdur, deplasman maçlarında bilet önceliği hakkı verir, özel günler düzenlenir onlarda futbolcularla tanışma önceliğin ve ilaveten kulüp mağazasında indirimleri vardır. Ancak bir farkı vardır ki Hollanda’da kulüplerin önemli maçlarını kulüp kartı olmayan şahıslar alamaz. Hollanda tribünlerinde az sayıda olan siyasi tezahüratlarda yasak diye bir şey yoktur. Irkçılık ve nefret söylemi dışında ben Hollanda’da herhangi bir kimsenin örneğin kulüp yönetimini, ülke yönetimini eleştirdiğinden stadyum dışına çıkarıldığını, ceza aldığını hatırlamıyorum.

3 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; taraf.com.tr