Radikal: Berkin ve Alevilik – Elif Başak

berkin-sapan

Küçücük bir çocuk bize neler neler anlattı ölümüyle, küçücük bir çocuk yaşamıyla gücünün yetmediğini ölümüyle yaptı ve Türkiye’yi konuşmaktan kaçtığı, üzerini örttüğü, görmezden geldiği problemleriyle karşı karşıya bıraktı. Artık kaçışı yok, ya konuşulup çözülecek bunlar, ya da susulup hep birlikte batılacak bu durmadan su alan gemide.

Gezi isyanı sırasında başından gaz kapsülüyle vurulan 14 yaşındaki Berkin Alevi bir ailenin çocuğuydu. Bunun adını koyalım, öldürdüğümüz çocuğu yalnızca küçük bedeniyle değil, varlığıyla ve sosyal kimliğiyle de hatırlayalım. Çünkü onu o sokaklarda isyana iten sadece Türkiye’nin içerisinde bulunduğu siyasi koşullar değil, Berkin’in içerisinde yetiştiği sosyal koşullar da; ailesinin yoksul olması, göçmen olması, Alevi olması, azınlık olması… Bütün bunları anlayıp, göremezsek, bu isyanın arkasındaki nedenleri de anlamamız çok güç olur. Basbakan Erdogan çocuğumuzun terörist olduğunu diline dolamış olsa da, kendisine şunu sormak isterim. Velev ki ‘terörist’, velev ki bu çocuk 14 yaşında ve devlete karşı isyanda. Böyle bir durumda bir çocuktan sokaklarda bir isyancı yaratan siyasi iklimden kim sorumlu? Sahi, robot lobisi değil mi? O kadar kolay ki sorumluluktan kaçmak, hep suçu başkalarının, ‘iç ve dış mihrakların’ üzerine yıkmak. Başarıya sahip çıkarken başarısızlığı görmezden gelmek, nedenlerini kendinde aramamak. Öyle kolay ki özeleştiriden kaçmak, aynaya bakmamak. İşte bu yüzden geçmişte ülkeye lider olacak kişiler özel eğitimlerden geçerek yetiştiriliyorlardı, çünkü ‘olgun ve iyi’ insan olmanın en temel unsurlarını bilmeyenlerin, Antik Yunan’dan bugüne gelen felsefe öğretilerini öğrenmemiş olanların yönetmeye ehil olmayacağı düşünülüyordu. Ama ben burada ne söylüyorum ki, ‘dediğim dedik’, dogmacı zihniyetlerin karşısında sorgulayıcı, şüpheci bakış açısı ne zaman kazanmış?

Berkin ve yetiştiği sosyal koşullar diyordum… Ahmet Hakan ‘Tarafsız Bölge’de geçen hafta, ‘Yapmayın 14 yaşındaki çocuğun mezhebi mi olur, çocuk o daha’ sözleriyle Berkin’in Aleviliğine gönderme yapılmasını eleştirip, engelledi. Ne var ki artık sosyal bir gerçeklik üzerine konuşmanın vakti geldi, Gezi isyanına Aleviler büyük oranda destek verdi ve hayatını kaybedenlerin tamamı Aleviydi. Neden böyle, düşünüldü mü acaba? Neden Aleviler isyanın ön saflarında? Geçenlerde Taha Akyol bir yazısına* ‘Alevi faktörü’ başlığı atarak bu konuya değindi. Bir faktör olarak Aleviler… İşte böyledir, ülkenin ilerlemesi, demokrasi ve özgürlük için ölmeyi göze alırsınız ve size atfedilen değer ‘faktör’lük olur… Tabii komplocu yazarlarımız da bir köşede ellerini ovuşturarak çıkacak fırsatları beklemekte. ‘Gezi bir Alevi isyanıdır’ diyen Nagehan Hanımefendi’nin eşi Rasim Ozan Kütahyalı’nın Al Monitor’da kaleme aldığı yazı** da gözümüzden kaçmadı. Başlık şu: “Is Turkey heading toward Alevi-Sunni Clashes?” Bunu yanında konumlandığınız hükümetinize soracaksınız Rasim Bey. Hak ve özgürlükler kısıtlanmaya, Alevilere ve diğer seküler düşünen, özgürlükçü bireylere, hak arayan vatandaşlara ‘terörist’ muamelesi yapılmaya devam edilirse, evet, çatışmalar çıkar. Ancak inanın bana, bu çatışmalardan Türkiye geçmişinde yeterince gördü, çatışma derken, Alevilerin katledildiği katliamları diyorum. Tabii bunu Alevi-Sünni çatışması olarak da yorumlamak da mümkün, değil mi?

Devlete sorumluluğunu hatırlatma vakti gelmiş ve geçmektedir. Türkiye çok tehlikeli bir sürecin önünde duruyor. AKP yola çıkarken en önemli vaatlerinden biri eşitlikçi bir anayasa idi. Bekliyoruz… Bu ülkenin çoğunluk olmaya muvaffak olamayan kara gözlü çocukları olarak sükunetle bekliyoruz…

Son olarak, size Alevi olduğunuz için saldırırlarsa, siz de kendiniz Alevi olarak savunmak zorunuzda kalırsınız.

Elif Başak

18 Mart 2014

Haberin kaynağı için tıklayın; blog.radikal.com.tr