Gözaltında 7 kadına çıplak arama – Banu Güven

istanbulemniyetmudurlugu

İstanbul Taksim’de 31 Mayıs 2013 tarihinde gözaltına alınan 7 kadın, Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü nezarethanesinde iç çamaşırlarına kadar soyulmak suretiyle kötü muameleye tabi tutuldu. Bu işlem daha önce gözaltı deneyimi olmayan 21 – 28 yaş arasındaki kadınlara erkek memur ya da şahısların bulunmadığı bir odada, bir kadın polis memuru tarafından yapıldı. Savcı konuyla ilgili işlem başlattı.

Kadınlar aynı muameleye tabi tutulduklarını nezarethanede birbirleriyle konuşurlarken anladılar; savcılık ifadesi vermeye gittiklerinde de konuyu avukatlarıyla paylaştılar. Kadınlar buradaki sorgu sırasında şikayetçi olduklarını söyleyince, savcılık ‘‘görevin kötüye kullanıldığı iddiasıyla’’ ikinci bir dosya açtı ve sözkonusu kadın memurun teşhisi için Memur Suçları Bürosu’na başvurdu.

İddialara göre kadınlar Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltındayken önce genel üst aramasından geçtiler, daha sonra ise soyularak bir tür ince aramaya tabi tutuldular. Kadınların ‘‘kiler gibi, küçük pis bir yer’’ diye tarif ettikleri odada yaşadıklarını, gözaltına alınanlardan birinin avukatı olan Özlem Durucan şöyle aktarıyor:

‘‘Nezarethaneyle aynı katta yer alan bu odada bulunan kadın polis memuru, müvekkilime soyunmasını söylemiş. O da soyunmuş. Bu kez altındaki iç çamaşırını da çıkarmasını da söylemiş. Müvekkilim söyleneni yapmış. Yalnızca sütyeniyle kalmış. Kadın polis, müvekkilimin çömelip ayağa kalkmasını ve öksürmesini istemiş. Müvekkilim bunları da yaptıktan sonra kıyafetlerini giyebilmiş. İfadesinde bu durumdan çok rahatsız olduğunu anlattı. Müvekkilimin ifadeleriyle diğer mağdurların ifadeleri örtüşüyor.’’

Bu muameleye tabi olanlardan 25 yaşındaki bir kadının telefonda anlattıkları da şöyle: ‘‘Saat 03.30 – 04.00 gibi bir kadın polis kilere götürdü. Pislik içinde beton bir oda. Kıyafetleri koyacak yer bile yok. Elini üst çamaşırımın içine soktu. Kontrol etti. ‘Her şeyi çıkar’ dedi, pantolonumu ve alt iç çamaşırımı da çıkardım. Çökmemi ve öksürmemi istedi. Beğenmedi, bir daha öksürmemi istedi, beğenmedi, bir daha ‘Öksür, otur, kalk’ dedi. Bütün uygulama beş dakika sürdü. İnanılmaz rahatsız oldum. İlk kez böyle bir şey yaşadım. Ağlamak üzereydim. Nezarethanede herkes kendini kötü hissediyordu. Birbirimize anlatınca bu durum ortaya çıktı. Hepimiz kendimizi aşağılanmış hissettik. Erkeklere böyle bir uygulama yapılmadığını öğrendik bu arada.’’

Kötü muamele ve cinsel taciz

Avukat Durucan, savcılığın ‘‘görevi kötüye kullanma’‘dan dosya açtığını, ama durumun bunun ötesinde ‘‘kötü muamele ve cinsel taciz’’ çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.

Dosyayı bilen avukatlardan İbrahim Afacan da meslektaşıyla aynı görüşte: ‘’Bu tip bir uygulama, toplumsal olaylarla ilişkilendirilen bu tür gözaltılarda yapılamaz. Bu tür aramaların uyuşturucu şüphesiyle yapıldığını görebiliriz, ama böyle durumlarda değil. Burada vücutlarının üst kısmında elle temasta bulunulduğunu söyleyenler oldu. Vücut bütünlüğüne karşı işlenmiş bir suç söz konusu.’’

Avukatların dikkat çektiği bir başka husus da, bu keyfi uygulamanın tutanaklara geçirilmemesi. Avukat Özlem Durucan şöyle diyor:

‘‘Emniyet Müdürlüğü’nde yapılan tüm işlemler tutanağa bağlı olmak zorundadır. Bu yapılan ikinci üst araması ise, tutanağa bağlanmamıştır.’’

Bu arada bilgisine başvurduğum mağdurlardan biri polisin önce kendilerine serbest bırakıldıklarına dair belge imzalattığını, ama sonra bunun inkar edilip, savcılığa sevkedildiklerini söyledi. Avukat Afacan da, bu kişilere emniyet müdürlüğünden serbest bırakılacaklarının söylendiğini ama sonra bundan vazgeçildiğini doğruladı.

Banu Güven
25 Haziran 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; banuguven.com