Birgün: Gezi Parkı izlenimleri – Osman Öztürk

Tamam, böyle şeyler açıkça yazılıp çizilmez, ortalık yerde konuşulmaz…
Tamam, küfürün her türlüsü ayıptır…
Tamam, küfür gene de bizim kültürümüzde vardır…
Tamam, bizim vatandaş sevmediği politikacıyla ilgili tepkisini küfürle de ifade eder de…
Böylesi hiç olmamıştı.
Politikacıya küfür etme mekânı mahalle kahvesidir, normalde.
Orda edersen kimse ses çıkarmayabilir de başka bir kamusal alanda bir tepki gösteren çıkar mutlaka.
Siyasetçiye tepkisini…
Duvarlara küfürlü ifadeler yazarak, küfürü slogan olarak kullanarak, toplu halde küfürlü slogan atarak göstermek…
Görüldük, duyulduk, bilindik şey değildi şimdiye kadar.
Başka yerleri bilmem de…
İstiklal Caddesi’nin duvarlarına Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili yazılan küfürlerin toplamı, gelmiş geçmiş bütün siyasetçilere için yazılan küfürlerin toplamından kat kat fazlaydı.
İnsan yüzü kızarmadan okuyamıyor ama on bir yıldır ne kadar da nefret biriktirmiş meğerse diye düşünmeden de edemiyor.

On bir yıldır sürdürülen politikalar…
4+4+4 Yasası, kürtaj yasağı, alkol yasağı, yaşam biçimlerine müdahale…
Başkanlık ısrarı, tek adamlık hevesi, her şeyi ben bilirim her şeye ben karar veririm otoriterliği…

Kendine oy vermeyen, kendine boyun eğmeyen herkesi “göbeğini kaşıyan” çapulcu görme, sürekli ve sistemli aşağılama, hakaret etme alışkanlığı…
Hepsi çok haklı çok doğru…
Yaşananların en büyük sorumlusu bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi de…
Hani Milli Eğitim Bakanı “Kimselerin bir araya getiremeyeceği kesimleri bir araya getirmeyi başardık.” demiş ya…
İstanbul Valisi’yle Emniyet Müdürü’nü de unutmamak lâzım.
Onlardaki bu idrak kapasitesi, bu analiz yeteneği, bu feraset, bu biber gazı aşkı…
1 Mayıs’ta Taksim’i yasaklamaktan başlayıp İstiklal Caddesi gibi yirmi dört saat canlı bir mekânı gaz bombaları marifetiyle toplumsal muhalefete yasaklayabileceklerine olan inanç…
Başbakan’dan tevarüs bu özgüven, bu mağruriyet olmasaydı direnişi bu kadar büyütmek mümkün olmazdı.
Haklarını vermekten, teşekkür etmekten imtina etmeyelim derim.

Sonuçta…
Başbakan ne kadar kuyruğu dik tutmaya çalışsa…
Yandaş kalemşorlar ne kadar ağaç altında Ergenekoncu arasa…
Bülent Arınç ne kadar lâf dolandırsa da…
AKP’nin hiç tahmin etmediği bir anda, hiç tahmin etmediği bir yerde ve hiç tahmin etmediği şekilde büyük bir darbe yediği açık.
Şu an onun şokunu yaşıyorlar.
Hani kafasına sert bir darbe alan tavuklar kendi etraflarında şuursuzca daireler çizerek dönüp dururlar ya…
Karadenizliler o tavuklara “seme tavuk”, o hale de “semeleşme” derler.
AKP şu an fena halde semeleşmiş vaziyette.
Yere yıkılması için benzer birkaç vuruş daha gerekiyor.
Esirgememek lâzım!..

Osman Öztürk
5 Haziran 2013
Kaynak; birgun.net