BirGün: Uyan artık Berkin – Erkut Tekin

Pazartesi sabahı Ulaş’ı yeni okuluna götürdüm. O artık liseli bir delikanlı. Boyu benimle aynı oldu. Hatta kendi elbise dolabındakileri beğenmediği zaman, benim eski gömleklere sarkıyor artık. Spor ayakkabılarımız bile ortak. Kocaman bir adam yani. Yine de ilk gün acemiliğinde yanında olmam iyi olur diye düşündüm.

Arabayı okula yakın bir yere park ettik ve yol boyunca yürüdük. En sevdiği şey, kolunu benim omzuma atarak yürümek. Bu, aslında bana verilen bir mesaj. “Bak, artık senin kadarım” diyor.

Yürüdüğümüz süre boyunca makara yaptık. En çok da ertesi gün oynanacak olan Real Madrid maçı için takıldı bana. Galatasaraylı babanın Fenerbahçeli oğlu olunca, muhabbet genelde böyle oluyor bizde.

Okulun girişine kadar o şekilde geldik. Heyecanlı mısın diye sordum, “Yok” dedi. Ama insan, parçasını bilmez mi hiç? Gözlerindeki tedirginlikti bana o soruyu sorduran. Sadece benim görebildiğim bir tedirginlik.

Derken, hoparlörlerden yayılan metalik anons, Ulaş’ın yüzündeki tüm kaslara bir çeki düzen verdi. Az önceki koca adam, bir anda huzursuz bir ergen oldu oracıkta. Ve yanımdan ayrılırken çok sık yapmadığı bir şeyi yaparak, sarılıp öptü beni. “Akşama görüşürüz baba”…

O an, Ulaş okula doğru seğirtirken aklıma Berkin düştü.

Oğlumun akranı Berkin. Güzel yüzlü, kalın kaşlı, bıçkın delikanlı Berkin.

Ekmek almak için evinden çıkan ama bir daha evine dönemeyen Berkin.

Ben oğlumu okuluna getirirken, öperken, kokusunu içime çekerken, Berkin Elvan dipsiz bir uykunun içindeydi hala!

Oysa bu devlet onu vurmasaydı, Pazartesi günü o da okuluna başlayacaktı. Elbette annesi hazırlıklarına yardım edecekti. Onun babası da öpüp koklayarak bırakacaktı oğlunu okuluna. Yapamadılar…

Yani demem o ki; Berkin’e okul açılmadı hala…

Alçakça bir sömestre mecbur bıraktılar onu. Uyutuluyor aylardır…

Ve ailesi 94 gündür “Berkin ekmek almaya gitti, gelsin birlikte kahvaltı yapacağız” diyor ağlayarak…

Bunları hissettikten sonra bilgisayarın başına geçip Şampiyonlar Ligi’nden bahsetmek, futboldan yazmak mümkün değildi. Berkin’in bir an önce uyanıp, dünyaya yeniden karıştığını görebilmek için tüm kupaları, tüm şampiyonlukları terk etmek geliyor içimden.

Keşke bu kadar kolay olsaydı her şey…

Ulaş’ın kalabalığa karıştığı anlarda bu derin acı tırmaladı içimde bir yerleri. Gözden kaybolana dek baktım peşinden.

“Akşama görüşelim oğlum”…

18 Eylül 2013
Kaynak: birgun.net