Radikal: ‘Bu yaşam odası değil toplama kampı’

fft81_mf2176838

 

Soma Holding’in bugün resmi rakamlara göre 284 kişinin hayatını kaybettiği facia üzerine yaptığı basın toplantısına ‘yaşam odası’ tartışması damgasını vurdu.


Radikal.com.tr –
Şili’deki madencilerin 69 gün sonra çöken madenden kurtarılmasını sağlayan yaşam odası bizim mevzuatımızda madenlere konması zorunlu değil. Türk Maden Mühendisleri Odası eski Başkanı Mehmet Torun ise Soma’nın 500 kişilik yaşam odası vurgusuna ilişkin olarak, “Onlarınkine yaşam odası değil, toplama kampı denir” dedi. Öte yandan Soma Kömür İşletmeleri’nin madende bir dönem kullandığı yaşam odalarının fotoğrafı ise akıllara ‘Bu odaya nasıl 500 kişi sığar’ sorusunu yöneltti.

Soma Holding patronu basın toplantısında çok acı bir itirafta bulundu: “Bu kaza iki üç ay sonra olsaydı, bu insanlar yaşam odası olduğu için kurtulacaktı. Madenin başka bir bölgesinde, kapanmış bir yerde, 500 kişilik yaşam odası bulunduğunu belirtirken, böylece facianın olduğu yerde yaşam odası bulunmadığını itiraf etmiş oldu.

Peki ama 6 bin işçisi olan bir madenin yaşam odası neden yok? Çünkü Türk mevzuatında ‘yaşam odası’ zorunluluğu bulunmuyor. Hürriyet’ten Aysel Alp ve Banu Şen’in haberine göre, Türk Maden Mühendisleri Odası eski Başkanı Mehmet Torun, “Maden kanununda yasal zorunluluk yok. Zorunlu olmadığından, patronlar da insana değer vermediğinden kendiliğinden bunu yapmıyor. Türkiye genelinde sadece 4 firmanın standartlara uygun yaşam odası var, onlar da metal, altın ve bakır madenciliği alanında faaliyet gösteriyor” dedi.

500 KİŞİLİK ODA OLMAZ, ORASI TOPLAMA KAMPI 
Torun, Soma Holding Genel Müdürünün madenin başka bir bölümünde 500 kişilik yaşam odası bulunduğuna ilişkin açıklamalarına da sert tepki gösterdi. Torun, 500 kişilik yaşam odası olamayacağını, dünya standartlarına uygun odaların 12 ila 40 kişilik olduğunu belirterek, “Onlarınkine yaşam odası değil, toplama kampı denir” dedi.

Kar amacına yönelik işletme anlayışı sürdükçe maden kazalarının önlenemeyeceğinin altını çizen Torun, “Bu firma daha önce ocağı kamu kurumundan aldığında kamu 100 liraya mal ediyor ben 30 liraya mal ediyorum, diye övünüyordu. Aradaki fark kimin cebine girdi. Çalışan 4 bin lira almaya mı başladı yoksa maaşı 1000 liraya mı düştü” diye sordu.

GERÇEK ANLAMDA BİR ODA OLSAYDI… 
Torun, gerçek anlamda yaşam odalarının tamamen tozdan, gazdan, her türlü kimyasaldan ari; çökmeye dayanıklı ortamdan tamamen izole olarak yapılması gerektiğine dikkat çekti. “Orada gerçek anlamda bir yaşam odası olsaydı ocaktaki bütün yangın ve gazlardan korunacaklar, kurtarılmayı bekleyeceklerdi. Muhtemelen bugünkünden çok daha az kayıp olacaktı. Çünkü odaya girip kapıyı kapattıklarında, sızdırmaz olacak, gaz, toz, kimyevi madde girmeyecek. Ayrıca da yer yüzüne müstakil bir havalandırma bağlantısı olacak yani ocağın havalandırmasından tamamen bağımsız bir havalandırma olacak ki insanlar kurtulabilsin.”

“SEKTÖRDE 120 BİN KİŞİ ÇALIŞIYOR, GELİN YASAYI DEĞİŞTİRELİM, SÖZLEŞMEYİ İMZALAYALIM” 
Torun, madencilik sektöründe yaklaşık 120 bin kişinin çalıştığını belirtirken, hükümetin derhal Madencilik Kanunu’nu değiştirmesi ve ILO’nun yeraltı güvenliğine ilişkin 176 sayılı sözleşmesini imzalaması çağrısında bulundu. “Torun, tabi ki kanun çıkarmak, sözleşme imzalamak yetmez. Bunlar hızlıca uygulamaya geçirilmeli”
dedi.

YETKİN OLMAYANLAR İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI YAPILDI 
Mehmet Torun, İş Güvenliği uzmanlığı eğitimlerinin özel sektördeki kurslara verilmesini de eleştirerek, bu eğitimlerin kar amacı gütmeyen, gerçek anlamda kamu hizmeti veren odalar eliyle yapılması gerektiğine dikkat çekti. Yer altı madenlerinde bile bırakın konunun uzmanı maden mühendisi, mühendis çalıştırılmasını, teknik eğitim öğretmenlerine bile iş güvenliği uzmanlığı yetkisi verildiğini anlattı. İşin uzmanı olmayanların madenlerde denetim yapamayacağını vurgulayan Torun, “Kurtulan işçiler çalıştıkları ortamı anlatıyorlar. Ocak içinde mazotlu araçlar çalıştığını, oksijenli kaynaklar yapıldığını, maskelerinin hiç kontrol edilmediğini söylüyorlar. Tüm bunlar gerçek anlamda iş güvenliği uzmanlarının olmamasından kaynaklanıyor” dedi.

ŞİLİ’DE YAŞAM ODASINDA 69 GÜN KALMIŞLARDI 
Kaçış odalarının ne kadar önemli olduğu 4 yıl önceki Şili kazasında ortaya çıkmıştı. 33 madenci yerin 700 metre altına kurulan kaçış odasına sığınmış ve bu madenciler yaklaşık 80 gün sonra sağ olarak kurtulmayı başarmıştı. Kaçış odalarının fiyatı 80 bin dolardan (160 bin TL) başlarken, yaygın olarak kullanılan 40 kişilik odaların fiyatı ise 200 ila 250 bin dolar (400-500 bin TL) arasında değişiyor. Soma madeninde çalışan 780 kişinin ihtiyacı için ise yaklaşık 20 adet kaçış odası. Bunun işletmeye olan maliyeti ise 5 milyon dolar.
(10 milyon TL) civarında bulunuyor.

Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan 10 Mayıs 2013 tarihinde Enerji TV’ye Soma’daki maden ile ilgili kaza durumunda işçilerin madende 15-20 gün kalabilecekleri alanlar oluşturacaklarını söylemişti.

ILO 176 SAYILI SÖZLEŞME NE DİYOR? 
* Yerin altındaki tüm kişilerin isimlerinin ve muhtemel konumlarının her zaman (yani gün boyunca) doğru şekilde bilinmesi için bir sistem kurulmalı
* Güvenli ve sağlıklı çalışma ortamı koşullarının sağlanması açısından, madenin gerekli elektrik, mekanik ve iletişim sistemini de kapsayan diğer ekipmanlarla inşa edilmesini sağlamalı
* Madenin, işçilerin tayin edilen işleri kendileri ile başkalarının güvenlik ve sağlıklarını tehlikeye atmayacak şekilde gerçekleştirmesine olanak sağlayacak şekilde düzenlenmesi ve çalışmasını sağlamalı
* Uygulanabilir durumlarda, yeraltındaki iş yerlerinin tümünden iki çıkış sağlanmalı, bu çıkışlar yüzeye ayrı ayrı çıkış noktalarından bağlanmalı
* İşçilerin maruz kalabileceği çeşitli tehlikelerin tespit edilebilmesi ve maruz kalınıyorsa bunun seviyesinin belirlenmesi için çalışma ortamının izlenme, değerlendirilme ve düzenli teftişi sağlanmalı
* Erişim izni verilen tüm yer altı çalışma mekanlarının yeterli havalandırması sağlanmalı
* Bir maden işletmesinin doğasına uygun şekilde, yangınların başlaması ve yayılması ile patlamaları önleyecek, tespit ve mücadele edecek tedbir ve önlemler alınmalı
* Bir yerde, işçi güvenliği ve sağlığına ciddi tehdit olması durumunda, operasyonların durdurulması ve işçilerin güvenli bir noktaya tahliye edilmesi garantiye alınmalı
* İşveren, her madende ayrı ayrı öngörülebilen tüm endüstriyel ve doğal afetler için acil müdahale planı hazırlamalı
* İşçilere, hem verilen iş, hem de güvenlik ve iş sağlığı konularında yeterli eğitim programları ve anlaşılabilir talimatlar sağlanmalı. Bu ücretsiz olmalı
* İşverenler riski kaynağında bertaraf etmek, güvenli çalışma sistemleri tasarlamak, kaza riskleriyle ilgili işçileri bilgilendirmek ve kaza olduğunda gerekli tıbbi yardıma ulaşmalarını sağlamak zorunda
* İşverenler sözleşmeyle kaza sonrasındaki sağlık ve kurtarma etkinliklerinin kalitesinden de sorumlu
* Sözleşme, hükümetlereyse teknik kılavuzların hazırlanması, denetimlerin düzenlenmesi, denetimlere ilişkin gerekli yasal düzenlemelerin sağlaması ve kazaların etkili soruşturulması gibi yükümlülükler getiriyor.

16 Mayıs 2014
Haberin devamı için tıklayınız; Radikal.com.tr