Radikal: Cumhurbaşkanı Gül “Gezi eylemleri, demokratik gelişkinliğimizin tezahürü”

TBMM açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Gezi Parkı’nda çevre duyarlılığı ve şehir estetiği kaygılarını sergileyen gençlerin barışçı eylemlerini, demokratik gelişkinliğimizin yeni bir tezahürü olarak gördüm” dedi.

abdullah-gul

 Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 24. Dönem 4. Yasama Yılı’nın açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Gezi Parkı’nda çevre duyarlılığı ve şehir estetiği kaygılarını sergileyen gençlerin barışçı eylemlerini, demokratik gelişkinliğimizin yeni bir tezahürü olarak gördüm” dedi.

Gül, “Gerek ben, gerek Hükümet yetkilileri, “iyi niyetli mesajların alındığını” eylemlerin hemen ardından ifade ettik” diyerek şöyle devam etti:

“Ne var ki, bazı aşırı gruplar, şiddet kullanarak ve vandalizm sergileyerek barışçı gösterileri istismar etme teşebbüsünde bulunmuşlardır. İyi niyetle başlayan bu eylemler zamanla kamu düzenini bozan, yanlış bir niteliğe bürünmüştür.

Neticede, ülkemizin algısını zedeleyen talihsiz olaylar yaşanmış ve maalesef bu süreçte biri polis altı vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.

Bu eylem ve olaylarda hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı dilerim.

Bu süreç içerisinde zaman zaman şahit olduğumuz başta aşırı güç kullanımı olmak üzere tüm hukuk ihlalleri araştırılmakta, yargı süreçleri devam etmektedir.

Millet olarak bu olaylardan gerekli dersleri çıkartmalı, yapılacak ayrıntılı sosyolojik çalışmalarla özellikle genç kuşakların hissiyatını anlamak için duyarlılık göstermeliyiz.”

‘KUTUPLAŞMA’ UYARISI
Türkiye’de son zamanlarda yaşanan siyasi kutuplaşmalara da dikkat çeken Gül, “Ülkemizde siyasi tartışmalarla başlayan kutuplaşma, bazen siyasetin ötesine geçebilmekte, kimliklere, inançlara, hassasiyetlere dokunan bir nitelik kazanabilmektedir. Böyle bir kutuplaşma elbette milletimizin sosyal insicamını bozma tehlikesi taşır” dedi.

“Önümüzdeki iki yıldan az sürede ülkemiz üç önemli seçimi gerçekleştirecektir. Bir demokrasi şöleni havasında gerçekleştirileceğinden emin olduğum seçimlerin ortaya çıkaracağı milli iradeye, her zaman olduğu gibi, herkes saygı duyacak, seçimi kazananlar tüm milletimizi temsil edeceklerdir” diyen Cumhurbaşkanı Gül sözlerini şöyle sürdürdü:

“Her meseleye, her tartışmaya “siyah-beyaz”, “doğru-yanlış”, “haklı-haksız”, “bizden-onlardan”, “dost-düşman” zaviyesinden bakamayız.

Esasen toplumsal meselelerde, hayata geçirilebilir çözümler, daha çok gri alanlarda, orta yolda ve uzlaşıda bulunabilmektedir. Çünkü insan fıtratı, kalıpları, kampları, önkabulleri, önyargıları ve ötekileştirilmeyi sevmez. Aslında kutuplaşmadan uzaklaşan ülkeler normalleşir. Yapılan reformlar ancak kutuplaşmanın yaşanmadığı dönemlerde kalıcı olur, kök salar.

Bu nedenle, kutuplaşmalardan kaçınarak, demokrasimizin değer ve erdemlerine toplum olarak sahip çıkalım. Demokrasiye yönelik tehlikeler konusunda hep birlikte uyanık olalım.

Bu bağlamda, dün Sayın Başbakan tarafından açıklanan ve ülkemizin önemli sorunlarına çözüm getireceğine inandığım yeni adımları da memnuniyetle karşıladığımı belirtmek isterim. Bu sürecin devam ettirilmesi gerektiğine de inanıyorum.

Türkiye gibi genç, dinamik ve hızla şehirleşen bir toplumun demokratik sistem içerisinde dile getirilen ihtiyaçları ve talepleri bitmez, hep süreklilik arz eder.

Bu anlayışla, Gezi Parkı’nda çevre duyarlılığı ve şehir estetiği kaygılarını sergileyen gençlerin barışçı eylemlerini, demokratik gelişkinliğimizin yeni bir tezahürü olarak gördüm.

Uzun yıllar yargısız infazlarla, işkenceyle ve vahim insan hakları ihlalleriyle anılmış olan ülkemizin, bu kez, gelişmiş demokrasilerdekilere benzer kaygı ve taleplerle gündeme gelmesinden çekinilecek bir husus yoktu.

Bu nedenle, gerek ben, gerek Hükümet yetkilileri, ‘iyi niyetli mesajların alındığını’ eylemlerin hemen ardından ifade ettik.

Ne var ki, bazı aşırı gruplar, şiddet kullanarak ve vandalizm sergileyerek barışçı gösterileri istismar etme teşebbüsünde bulunmuşlardır. İyi niyetle başlayan bu eylemler zamanla kamu düzenini bozan, yanlış bir niteliğe bürünmüştür.

Neticede, ülkemizin algısını zedeleyen talihsiz olaylar yaşanmış ve maalesef bu süreçte biri polis altı vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.

Bu eylem ve olaylarda hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı dilerim.

Bu süreç içerisinde zaman zaman şahit olduğumuz başta aşırı güç kullanımı olmak üzere tüm hukuk ihlalleri araştırılmakta, yargı süreçleri devam etmektedir.

Millet olarak bu olaylardan gerekli dersleri çıkartmalı, yapılacak ayrıntılı sosyolojik çalışmalarla özellikle genç kuşakların hissiyatını anlamak için duyarlılık göstermeliyiz.

Demokrasilerde, farklı düşünceler, itirazlar, şiddete bulaşmadan, hukuk ve meşruiyet sınırları içinde ifade edilebilir. Böylece, yetkililerin ve kamuoyunun dikkati çekilebilir.

Ne var ki yapılacak bu eylem ve gösterilerin toplum hayatının genel akışını engellememesi ve diğer vatandaşların hak ve özgürlüklerini zedelememesi gerekir.

Şiddet yoluyla demokratik mesaj ve taleplerin dile getirilmesi de, bu mesajların alınması da söz konusu olamaz. Toplum düzeninin illegal şekilde bozulduğu durumlarda ise yetkililer elbette görevlerini yerine getirmek zorundadırlar.

Bu olayları arkamızda bırakarak, artık ileriye doğru bakmalı ve bu tecrübeden demokrasimizin katılımcı ve çoğulcu vasıflarını güçlendirme yolunda yararlanmalıyız.

Unutmayalım ki, farklılıklarımız milli kumaşımızın renk ve desenleridir. Esasen bu renkler ve desenler bir bütün olarak ‘milletimizi’ oluşturmaktadır.”

‘ÖZGÜR BASIN DEMOKRASİYE GÜÇ KATAR’
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM açılışında yaptığı konuşmada, ‘kuvvetler ayrılığı’, ‘özgür basın’ ve ‘etkili muhalefet’in demokrasi açısından önemine de değinerek şunları söyledi:

“Yasama, yürütme ve yargının etkin ve verimli çalışması; ciddi, yapıcı, güçlü bir muhalefetin varlığı; özgür, eleştiren, tarafsız ve bağımsız bir medya; ülkelerin demokratik gelişimi açısından çok önemlidir. Anayasa ve yasalarla teminat altına alınmış özgürlüklerini kullanma iradesine sahip bir medyanın varlığı, demokrasimize güç katar.

Geçen yıl bu kürsüden de ifade ettiğim gibi, tüm bu konularda ortaya çıkan eksikler veya yanlış uygulamaların düzeltilmesi tüm ülkemizin yararınadır.

Zira, demokratik hak ve özgürlüklerin en geniş biçimde kullanılmasına imkan sağladığı için geriye gitmiş, bundan zarar görmüş dünyada tek bir ülke dahi yoktur.

Bu nedenle, işleyen demokrasisiyle bölgesinde seçkin bir yere sahip olan ülkemizde, en yüksek demokrasi standartlarını hâkim kılmak temel önceliğimiz haline gelmelidir.

Öte yandan, demokratik kültürün içselleştirilmediği bir siyasi ve sosyal düzende, anayasal kurum ve güvenceler ne kadar iyi çalışırsa çalışsın, gerçek anlamda olgun bir demokrasinin varlığından söz edilemez.

Tüm siyasi partilerimizin demokrasi kültürümüzü geliştirmek için gayret göstermesi ülkemizin geleceği bakımdan önemlidir.

Demokrasi kültürünün oluşması bakımından en kritik aktörlerden biri de şüphesiz ki medyadır. Bu bakımdan medyanın da yapıcı bir tavırla bu sorumluluğunun farkında olması önemlidir.”

‘ÇÖZÜM SÜRECİ’NE DESTEK
“Uzun yılların ihmali ile demokratik noksanlıklarımızın eseri olan Kürt sorununun da yine demokrasi içerisinde çözülebileceğini hep savundum.

Bu doğrultuda yürütülen tüm reform çalışmalarına ya öncülük ettim, ya da bu gayretleri destekledim. Söz konusu çabaların siyaseten değil, milletimizin bekası için yapılması gerektiğine daima inandım.

Hâlihazırda, Hükümetimiz, iyi niyetle ve cesaretle çözüm sürecini sürdürmektedir.

Mevcut sükûnet ortamının kalıcı kılınması ve sürecin bir “kardeşlik barışı”yla taçlandırılabilmesi için gerekli adımlar suhuletle ve kararlılıkla atılmalıdır.

Bu elbette bir pazarlık süreci olamaz. Sorunun özü de, çözümü de demokrasimizin standartlarının daha da yükseltilmesinde yatmaktadır.”

‘ ORTADOĞU ’DA YUMUŞAK GÜÇ OMALIYIZ’ UYARISI
“Büyük umutlarla başladığımız 21. Yüzyılın ilk 13 yılında insanlık bu yüzyıla hiç de yakışmayan trajedilerle karşı karşıyadır.

Yaklaşık yüzyıl önce yasaklanmış kimyasal silahlar kullanılmakta; Orta Çağ’da Hıristiyan âleminde yaşanan mezhep çatışmalarının benzeri, maalesef bu sefer bizim bölgemizde Müslümanlar arasında cereyan etmektedir.

Ardımızda bıraktığımızı düşündüğümüz Soğuk Savaş’ın ideolojik rekabet ve vekâlet savaşlarının benzerleri, bugün Suriye’de sahnelenmekte; radikalizm ve aşırılık küresel düzeyde yayılmaktadır.

Bahsettiğim küresel ve bölgesel konjonktür, doğal olarak ve belki de en fazla ülkemizi çetin dışpolitika tercihlerinde bulunmaya zorlamaktadır.

Tüm bu olumsuz tabloya rağmen ülkemiz, işleyen demokrasisi ve gelişen ekonomisiyle bölgesinde bir istikrar adası ve umut kaynağı olmayı sürdürmektedir.

Esasen bizim açımızdan en temel dış politika önceliğinin de, bize yumuşak ve erdemli güç olma özelliği sağlayan bu konumumuzu korumak ve bugüne kadar elde ettiğimiz kazanımları muhafaza etmek olduğu kanaatindeyim. Türkiye ancak bu yolla, çevresinin demokratik değişim ve dönüşümüne katkı sağlar.”

‘MİLLETİMİZİN HİZMETİNDE OLMAYA DEVAM EDECEĞİM’
“Bu, seçildiğim görev süresi içerisinde benim son yasama yılını açış konuşmam. Cumhuriyetin 27. Yıldönümünde doğmuş ve onun en önemli erdemlerinden biri olan fırsat eşitliğinden yararlanmış bir Türk vatandaşı olarak; Milletimizin bana lütfettiği Cumhurbaşkanlığı görevini layıkıyla yerine getirmeye çalıştım. Geride bıraktığımız altı yıl içerisinde doğru bildiklerimi söylemeye, hatırlatmaya ve yapmaya gayret ettim. Rehberim, Anayasamız, inançlarım ve vicdanım oldu.

Hayatım boyunca, halka hizmeti Hakk’a hizmet bilerek, Yüce Milletimizin hizmetinden hiç ayrılmadım. Bundan sonra da bu anlayış ve şuurla Milletimizin hizmetinde olmaya devam edeceğim.

Sözlerime son verirken, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Yüce Meclis’in ebediyete intikal etmiş tüm üyelerini ve bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmetle yad ediyor ve yeni yasama yılının Milletimiz için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.”

Cumhurbaşkanı Gül’ün konuşma metninin tamamı aşağıdaki linkten okunabilir:
http://radikal.com.tr/files/GUL_KONUSMA.docx

1 Ekim 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; radikal.com.tr