Radikal: Altın Portakal’a `her yer sinema her yer direniş´ damgası

Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde 50′nci yıl için düzenlenen özel gecede Işık Yenersu’nun “Bugün gördük ki, 50 yıldır, Antalya’da, her yer sinema her yer direniş” sözlerinin ardından salondan “Her yer Taksi her yer direniş” sloganları yükseldi. Gecede ödülle ayrılan Yönetmen Şerif Gören, Beşiktaş taraftar grubu Çarşı’nın tişörtüyle sahneye çıktı.

şerif-gören

Antalya Altın Portakal Film Festivali, 50’nci yılını da Yeşilçam’a saygı duruşuyla açmayı tercih etti. Dün festivalin tören/etkinlik mekânı Cam Piramit’te Mete Horozoğlu’nun sunumuyla gerçekleştirilen tören, her sene olduğundan farklı bir şekilde daha sakin bir dekorda izleyicilerle buluştu. Ancak Altın Portakal’da törenlerin yaklaşık üç saat sürmesi geleneği bu sene de değişmedi.

Tören, tabii ki yakın zamanda kaybettiğimiz Tuncel Kurtiz anılarak başladı. Mete Horozoğlu’nun, eğer hayatta olsaydı bu sene 50’nci yılı için sahnede olacağı söylenen Kurtiz, festivalin bir kez daha ödüllendirdiği isimler tarafından da sıklıkla anıldı.

Açılış töreni, festivalde onur ödülü almış isimlerin tekrar sahneye çıkması ve Cahit Berkay’ın Antalya Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde eski Yeşilçam melodilerini seslendirdiği müzik araları üzerine kurgulanmıştı. Nebil Özgentürk’ün hazırladığı ve festivalin ödül heykelciğine naziren ‘Venüs’ün 50 Yıllık Seyri’ adı verilen belgeselinden bölümler, törenin bir başka öne çıkan unsuruydu. Ancak Özgentürk’ün ‘Acı Hayat’tan bölümleri ‘Muhsin Bey’, ‘Vizontele’, ‘Gemide’ gibi filmlerle ‘mash-up’ının yapıldığı, ‘Gurbet Kuşları’ndan Tanju Gürsu ve Sevda Ferdağ’ın sahnesinin Demet Evgar-Emre Karayel ikilisi tarafından yeniden canlandırıldığı parodi bölümleri, salondakilerce ilgiyle karşılandıysa da senarist/yönetmen Safa Önal’ın hoşuna gitmedi. Onur ödülünü almak üzere sahneye çıkan Önal, “İyi ki Metin Erksan bunu görmedi” diyerek memnuniyetsizliğini dile getirdi.

Şimdiye kadar onur ödülü almış sinema emektarlarının tekrar bir bir sahneye çağrılması, haliyle törende klasik Yeşliçam atmosferinin baskınlığına vesile oldu. Sahneye ilk çıkanlar, 1964’teki ilk Altın Portakal’da ‘Acı Hayat’la en iyi kadın oyuncu ödülünü alan Türkan Şoray ve ‘Ağaçlar Ayakta Ölür’le en iyi erkek oyuncu ödülünü kazanan İzzet Günay oldu. Türkan Şoray’ın bu sene ulusal yarışma bölümünün jüri başkanı olan Şoray “Benim bu festivale gönül bağım var. İlk kez kadın oyuncu ödülünü burada aldım. Ve adeta bu festivalle beraber büyüdüm, güçlendim” dedi.

Sahneye çıkan Yeşilçam yıldızlarının ortak konusu, zamanında nasıl zorluklarla film çekildiğiydi. Ediz Hun’la beraber sahneye çıkan Fatma Girik, tekerlek yerine sabun kullanılan şaryo düzeneklerinden bahsetti. Nebahat Çehre, zamanında Türkan Şoray’ın yemek için evden ona ve kendisine iki elma getirdiğini söyledi. Sinema yazarı Agah Özgüç, ilk yıllarda nasıl bungalovlarda kaldıklarını hatırlattı.

“HER YER SİNEMA HER YER DİRENİŞ”
Festivalin beklenen anı ise Işık Yenersu sahnedeyken yaşandı. Ahmet Mekin’le sahneye çıkan Işık Yenersu ödülünü alırken “Antalya’da her yer sinema her yer direniş” deyince seyirciler de “Her yer Taksim, her yer direniş” diye slogan atmaya başladı. Mekin ise “direniş hep sürecek,demokrasi varolana kadar” dedi. Hemen sonrasında sahneye çıkan Şerif Gören ise konuşmasına sinemaya asi bir çocuk olarak girdiği yıllardan başladı, “Sansüre, Amerikan tröstüne, darbeye ve içimdeki otosansüre karşıyım” diyerek ceketini çıkartıp Çarşı tshirtünü göstererek “Ben Çarşı’yım” dedi. Telif haklarından direnişe, eski Yeşilçam günlerinden “gençlere bayrak temsiline” türlü meselenin sahnede dinlendirildiği tören, 50 yılın ödül sahiplerinin toplu poz vermesiyle son buldu.

ALTIN PORTAKAL NOTLARI
Altın Portakal heykelciğinin yaratıcısı heykeltıraş Bedii Cemal Aktulga da festivalde unutulmayan isimlerdendi. Festivalin 50’nci yılı şerefine açılış gecesinde tıpkı 1964’te olduğu gibi bronzdan yapılmış Altın Portakal heykelcikleri verildi.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, konuşmasının ‘yitirdiğimiz sanatçılar’ bölümünde yanlışlıkla Münir Özkul’u da saydı. Mete Horozoğlu “Münir abi ölümsüzdür sayın başkanım” diyerek yanlışı düzeltti.

Fatma Girik, ödülünü alırken “Ben hepsinden eskiyim, erken falan da başlamadım, 70 yaşındayım” dedi.

Telif hakları meselesi gecenin gündemindeki bir başka sorundu. Safa Önal da, Eşref Kolçak da telif hakları konusuna ayrı ayrı değindi. Kolçak, Türk sinemasının hala 50 yıl geride olduğunu, bunu da söylediği için 30 yıldır kendisiyle çalışılmadığını da sözlerine ekledi.

6 Ekim 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; radikal.com.tr