Sabit Fikir: “Çapulcu” açıklamalar

Gezi Parkı’na, başta Twitter olmak üzere çeşitli platformlardan yaptıkları açıklamalar yoluyla, yazdıkları açık mektuplarla ve hatta Instagram üzerinden destek veren pek çok ünlü isim oldu. Direnişin 11. gününde, bugüne dek kim neler demiş, nasıl destek vermiş bir derleyelim dedik. Yazar Etgar Keret’ten Okan Bayülgen’e, Orhan Pamuk’tan Radiohead grubunun solisti Thom Yorke’a, felsefeci yazar Slavoj Zizek’ten Madonna’ya… İşte Gezi Parkı’nda ve aslında Türkiye genelinde yaşananlara dair söylenenler, yazılanlar…

Shirin Neshat

Yaklaşık iki hafta önce İstanbul’daydım. Ortadoğulu birçok insan gibi ben de bu ülkeye demokrasi, laiklik ve ilerlemenin harika bir modeli olduğunu düşünerek geldim. Ne yazık ki Türk arkadaşlarımla konuşmaya başladığım anda bu görüşüm hızla paramparça oldu. Türkiye’nin bir sonraki İran veya Mısır olmanın eşiğinde olduğunu şaşırarak farkettim. Türkler, kimliklerini savunmak, laiklik ve demokrasi gibi sahip oldukları muhteşem armağanları korumak için, ülkelerinin kaderini değiştirecek gücü çok da geç kalmadan ellerine almalarının gerektiğinin farkındalardı.

Ne yazık ki hiçbir vatansever çaba barış içinde yürütülmez. Tüm otoriter rejimler, toplumu korkutmak için şiddete sarılır ama bu herkesi daha da sinirlendirmek ve çileden çıkarmaktan başka bir işe yaramaz.

İktidarı elinde tutanlarla savaşmak çok zor ve acı verici ama aynı zamanda bir o kadar da güzel ve güçlendirici. Türk dostlarıma bu yolculukta iyi dileklerimi iletiyor ve adalet ve demokrasi için savaşanların kazanmasını tüm içtenliğimle diliyorum. Hepimiz Türkiye’yi heves ve heyecanla izliyor ama endişelenmekten de kendimizi alıkoyamıyoruz.

Orhan Pamuk

orhan-pamukNobel Ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un olan bitenle ilgili açıklamaları beklediğimizden biraz geç geldi aslında. Olayların başlamasının üzerinden 9 gün geçtikten sonra, sessizliğini “Erdoğan ve hükümeti baskıcı ve otoriter” başlıklı yazısıyla bozdu ve şunları söyledi:

“İstanbul’da olup bitenlerin nasıl başladığını ve sokaklarda polisle çatışan ve biber gazıyla boğulurcasına zehirlenen cesur insanları anlamak için kişisel bir hikâye ile başlayayım.

İstanbul adlı hatıra kitabımda, bir zamanlar bütün ailemin Nişantaşı’ndaki Pamuk Apartmanı’nın dairelerinde yaşadığını yazmıştım. Bu apartmanın önünde 50 yaşında bir kestane ağacı vardı ve çok şükür hâlâ da var. Aslında 1957 yılında bir gün önümüzden geçen caddeyi genişletmek için belediye bu ağacı kesmeye karar vermişti. Mağrur bürokratlar ve otoriter iktidar sahipleri mahallelinin karşı çıkmasına da aldırmamıştı. Böylece amcam, babam, bizler bütün aile kesileceği gün ve bütün gece sokağa çıktık ve kestane ağacının başında nöbet tuttuk. Bu da hem bizim kestane ağacını korudu, hem de bütün ailenin sık sık hatırlamaktan hoşlandığı ve bizi birleştiren bir hatıra oldu.

Taksim Meydanı bütün İstanbul’un kestane ağacıdır ve korunmalıdır. İstanbul’da 60 yıldır yaşıyorum ve bu şehirde yaşayıp Taksim ile ilgili bir hatırası olmayan birisini hayal bile edemiyorum. Alışveriş merkezine çevrilmek istenen eski Topçu Kışlası’nın ortasında 1930’larda resmi maçların oynandığı mini bir futbol stadyumu vardı. 1940 ve 1950’lerde İstanbul’un gece hayatının merkezi ünlü Taksim gazinosu Gezi parkının bir köşesindeydi. Sonra bütün bu binalar yıkıldı, ağaçlar kesildi, yenileri dikildi ve parkın kenarına bir dizi dükkan ve İstanbul’un en ünlü resim galerisi açıldı.1960’larda ileride ressam olunca bu galeride sergi açacağımı hayal ederdim.1970’lerde meydan sol işçi sendikalarının ve sivil toplum kuruluşlarının 1 Mayıs’ı heyecanla kutladığı bir yerdi ve bir dönem bu kutlamalara katıldım. (1977’de 42 kişi çıkan bir kargaşa ve provokasyonda ölmüştü). Gençlik yıllarımda sağ sol, milliyetçi, muhafazakâr, sosyalist, sosyal demokrat her çeşitten siyasi partinin mitingini merakla gider katılır seyrederdim.

Hükümet geçen 1 Mayıs’ta meydanda gösteri yapılmasını yasakladı. Yeniden yapılması planlanan topçu kışlası ise bütün İstanbulluların bildiği gibi, şehrin merkezindeki bu tek yeşil alanda sıradan bir alışveriş merkezi olacaktı. Milyonlarca kişinin hatıralarını taşıyan bu alanda ve arkasındaki parkta yapılacak bu büyük değişimlerin, İstanbullulara hiç sorulmadan planlanması ve aceleyle ağaç kesme aşamasına gelmesi Erdoğan hükümetinin büyük hatası. Bu duyarsız siyasetin kaynağı da hükümetin gittikçe artan baskıcı ve otoriter tutumu hiç şüphesiz. İstanbulluların Taksim’de siyasi gösteri

Pamuk’un yazısı Süddeutsche Zeitung ve Guardian gibi yabancı basın organlarında da yer alacak.

Patti Smith

Patti Smith

Son günlerde bir çapulcu modasıdır gidiyor! Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’in yaptığı bir konuşmada, Gezi Parkı’nda bulunanlara “3-5 çapulcu,” demesinin ardından yaratıcı espiriler aldı başını gitti. İşte kendini “Capulchu” addeden isimlerden biri de şarkıcı ve yazar Patti Smith. Çoluk Çocuk ve Hayalperestler kitaplarıyla tanıdığımız Smith, ABD’de gazeteci Elif Key ile görüştükten sonra, yukarıdaki fotoğrafla verdi mesajını:

“Hepimiz çapulcuyuz,” diyen Smith, ”Beynim patlayacak gibi oluyor düşünmekten. Ben hiçbir zaman şiddeti desteklemedim. Bir baksana şu dünyanın haline. Hiçbir yerinde huzur yok. Her yer karışık. Ama bir insan, bir yönetici kendi halkını birbirine kırdırmaz. O barıştırmak için, sevgiyle sarılmak için orada. Bizi aptal sanıyorlar.” dedi ve ekledi: “Biz dünyadaki hiçbir yöneticiye, hiçbir sisteme inanmıyoruz, onların palavralarına karnımız tok. Teknolojiyle başedemedikleri için bizden nefret etme yolunu seçiyorlar. Teknolojiden hiç anlamasam da şunu biliyorum tek bir cümlemizle kalelerini başlarına yıkabiliriz. Ve bundan korkuyorlar. Korksunlar da, bu bir kültürel devrim, daha bu başlangıç, sonunda biz kazanacağız.”

Paulo Coelho

Paulo Coelho

Dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho da hem Gezi Parkı protestolarına destek verdi hem de olayın başka bir boyutuna dikkat çekti. Polisin kullandığı biber gazlarından bazılarının Brezilya malı olmasina tepki gösteren yazar, resmi Twitter hesabından fotograf paylaşarak bir açıklama yaptı:

“Kendimizden utanalım: Türkiye ‘de protestoculara karşı kullanılan biber gazı Brezilya malı,” notunu dusen Coelho, mesajına ayrıca üzerinde Türkçe yazılar ile “Made in Brazil” notu ve bir Brezilya bayrağı simgesi olan gaz tüpü fotoğrafı da ekledi.

Editörler Platformu

Editörler Platformu

Editörler Platformu da protestolara ve ardından yaşananlara kayıtsız kalmadi ve şu açıklama ile destek verdi:

“Sansürün her türlüsü virüstür. En sinsi, en yaralayıcı, en ölümcül olanı da otosansürdür. Otosansürün köreltici, gerçeği denetim altına alan, uyuşturucu karakteri ona yadsınamaz bir “yasallık” kazandırmıştır. Toplumlar bu virüse bağışıklık kazanırlarsa özgür düşünceyi, gerçeği karakutuya tıkarlar. Nedense, istikrarlı biçimde o karakutular hep kayıptır ya da iktidar sahiplerince yok edilir.

Kişi fikirlerini açıkça dile getiremiyorsa ancak sahte bir yaşama eyleminden söz edilebilir. Korku, sinmişlik bir yaşama biçimi değil, ölme biçimidir. Bir ağaç basit bir simge olabilir, yaşadıkça canlı bir simgedir: Özgürce yaşamak isteyen insanlar kukla değildir. Kimse yaşama iradesini, yeryüzündeki en temel özgürlük olan nefes alma özgürlüğünü denetim altına alamaz. Nefes almayan bir toplum düşünemez: düşünmeyen bir toplum geriler, tek bir düşünceye hapsolur, tektipleştirilir. Geri kafalılığın, dargörüşlülüğün kuklası haline gelir. Artık yaşanan toprak, toprak değil kör noktadır. Toplumlar “yaşanacak yer” kurarlar, “ölünecek yer” değil.

Biz, özgür, bağımsız düşünceyle yazılan kitapların bir özgürlük alanı oluşturduğuna, bu kitaplarla kurulan dostluğun dönüştürücü, gerçek bir ilişkiye hayat verdiğine inanıyoruz. Kitaplarla nefes alıyor, kitaplarla varoluyoruz. Çünkü özgür, bağımsız, yaratıcı düşünceye merak duyuyor, bilgiyi ve özgür düşünceyi yaymak suretiyle gerçeği bilmek ve paylaşmak istiyoruz. Türkiye Medyası karakutuları açma iradesini bir an önce gösterip gerçeği dile getirebilmelidir. Gün “küçük bir azınlık” ya da “marjinal” olduğu iddia edilen, görmezden gelinen, ötekileştirilmeye çalışılan insanların nefes alma özgürlüğünü bir arada, yan yana icra etme günüdür. Farklı renklerin estetiğini, direnme gücüyle birleştirip direnmenin estetiğini sergileme günüdür. Gün güzelden, iyiden yana, bağımsızca, korkusuzca yaşadığımızı, nefes alma hakkımızı kullandığımızı dile getirme günüdür.  Bu dumanı, gaz bulutunu kaldırın, bırakın herkes nefes alsın, zihinler aydınlansın. Silah korkaklığın simgesidir.  İnsan da ağaç gibi direndikçe güzeldir.”

Noam Chomsky

ABD’li düşünür ve dilbilimci Noam Chomsky, öncelikle bir destek mesajı yayımladı ve “Devlet otoritelerinin, İstanbul’un merkezi Taksim’de barışçıl gösterilere karşı acımasız tedbirlere başvurmasını kınayan, temel insan haklarını koruyan Af Örgütü ve diğer protestolara katılıyorum. Son günlerde gelen haberler Türk tarihinin, son yıllardaki Türkiye ve insanlarına karşı en iyiyi dileyen bizlerce de selamlanan ilerlemelerle geçmişte kaldığı zannedilen utanılmaz anlarından geriye kalanlardır,” dedi. Ardından da şu fotoğraf geldi:

Noam Chomsky

Başbakan’ın sözlerine gönderme yaparak, “Ben de bir çapulcuyum,” diyen Chomsky, “Her yer direniş, her yer Taksim,” diye de ekledi. Chomsky’nin Gezi Parkı ile ilgili konuşmasına buradan ulaşabilirsiniz.

Madonna

Madonna

Madonna’nin tüm bu olan bitene kayıtsız kalması beklenemezdi, öyle değil mi? Instagram’dan yayımladığı fotoğrafın altına, “Türkiye’de Şiddeti Durdurun! Bir SEVGİ Devrimi Başlatın! Hoşgörü-İnsan Onuru ve Saygı!” notunu düşen ünlü şarkıcı, protestoların dünya çapında duyulmasına da katkıda bulunmuş oldu.

Okan Bayülgen

Protestoların ilk gününden beri gerek açıklamaları, gerek “marjinal teyzeler” ile birlikte İstiklal Caddesi’nde çektiği video ve fotoğraflar, gerekse Gezi Parkı’nda protestocuların yanında durup onlara kitap okuması ile Okan Bayülgen’in protestolara  önemli bir destek verdiği söylenebilir. (Bayülgen’in çektiği videoya buradan ulaşabilirsiniz.)

“Birbirinizi kızıştırmayı bırakın! Küfretmeyi de! Bu benim de ilk günlerde desteklediğim Gezi ve onun 2.,3.günü eylemi değil. Demokrasi için, sokağa çıkmak başka, iktidar kavgası yapmak başka bir şeydir. Günlerdir susuyorum. Yalnızca medyanın spot ışıklarını çevirmesini istiyordum, karanlıkta bırakırsanız kötü şeyler olur diye. yine de karanlık ve inat kötü sonuçlarını verdi. Çok acı bir ölüm haberi geldi.Şimdi suçlama,vakti değil! İktidar mücadelesini verecek adamlar belli! Şimdi dur düşün! Polisi yönlendirenler de düşünsünler! Kardeşi kardeşe kırdırtmak,yalnızca kardeşlerini kaybetmeni sağlar. Buna rağmen iktidarı ele geçirmek ya da iktidarda kalmak! Düşün bakalım değer mi kardeşim?O kadar üzgünüm ki ölen genç adam için.”

Son günlerde Facebook ve Twitter’da kendi adına açılan hesapların kendisiyle ilgisi bulunmadığını söyleyen Bayülgen, “Hiç bir kanala konuşmadım. Bu twitter hesabım dışında, benzerleri ve facebook hesapları bana ait değil.Facebook ve Twitter’da benimle ilgili sayfalar açan arkadaşlar! Yayınlarınızda dikkatli ve ölçülü olmanızı rica ediyorum.Tekrar duyurma gereği duyuyorum! Okan Bayülgen Ansiklopedisi ismi altında yayınlanan yazı bana ait değil! Edebiyat değil akıllı olma vakti!” dedi.

Thom Yorke

Radiohead grubunun söz yazarı ve solisti Thom Yorke da olan bitene seyirci kalmadı. Facebook hesabının kapak fotoğrafında İstiklal Caddesi’nde polise karşı elinde gitarıyla direnen genç müzisyene yer veren Yorke, desteğini bu şekilde göstermiş oldu.

Thom Yorke

Moby

Şarkıcı Moby, resmi hesabından yaptığı açıklamada, “Aklım ve umutlarım Türk protestocuların yanında. Dayanışma için birazdan birkaç tencere tava çalabilirim. #occupygezi #direngeziparki,” diyerek protestocuların yanında olduğunu söyledi.

Moby

Günışığı Kitaplığı ve ON8

Günışığı Kitaplığı ve ON8Günışığı Kitaplığı ve ON8 de yaşanan olaylara seyirci kalamadı. Yapılan açıklama şu şekildeydi:

“Yaşam alanlarımızın ve kültür varlıklarımızın demokratik olmaktan çok uzak kararlarla tek tek dönüştürülmesini sessizce izlememe hakkımızı protestolarla savunduğumuz; Beyoğlu, AKM, Emek Sineması ve Taksim #GeziParkı’yla başlayıp #DirenGeziParkı’na giden süreçte başardığımız birlik ve dayanışmayı sürdürme zamanı.

Yaşam alanlarımızı, kişisel hak ve özgürlüklerimizi büyük bir sağduyuyla, doğal bir birliktelikle, iletişim gücüyle, yıkıcılığa karşı duran bilinçli bir direnişle savunan insanlara, Taksim Dayanışma gibi kurum ve kuruluşlara teşekkür borçluyuz. Dün olduğu gibi bugün de, yarın da hep el ele yürüyeceğiz.

Demokratik talepler hiçbir zaman şiddetle susturulamaz. Bilgi alma hakkı, hiçbir koşulda sansürle ihlal edilemez. Dile getirilmiş talepleri yok sayıldığı için kendini protesto yoluyla anlatmak, sosyal medya yoluyla duyurmak zorunda kalan hiçbir birey gözaltına alınamaz. Kimse hayatta kalma, sağlık hizmeti ve ilkyardım desteği alma hakkından mahrum bırakılamaz.

Biz yola “edebiyat” uğruna çıktık. Edebiyat, hak ve özgürlüklerin yok sayıldığı bir yerde var olamaz; yok sayışlara göz yumamaz. Biz de bu nedenle, insanlığı ihlal eden hiçbir durum karşısında sessiz kalamayız, kalmayacağız.”

Tilda Swinton

Tilda Swinton

Gezi Parkı protestolarına elbette Hollywood’dan da destek geldi. Oscar Ödüllü oyuncu Tilda Swinton, elinde “Sevgili dünya vatandaşları, şu anda polis İstanbul ‘daki vatandaşlara vahşice saldırıyor,’” yazılı bir kağıt tuttuğu fotoğrafını #occupygezi hashtag’i ile paylaştı.

Ashton Kutcher

Oyuncu Ashton Kutcher da, New York Times‘ın haber linkini paylaşarak direnişe Twitter üzerinden destek verdi. Kutcher, “İstanbul Park üzerine barışçıl protestolar polisin şiddetle baskısına dönüşüyor” notunu yazdı.

Ahmet Ümit

Yazar Ahmet Ümit de hem geçtiğimiz gün Artı Bir TV’de Banu Güven ile Ece Temelkuran’ın yaptıkları programda söyledikleriyle hem de Twitter hesabında yazdıklarıyla Gezi Parkı protestolarını destekleyen isimlerden… “#GeziParkıİçinTaksime sadece o güzelim çınarları korumak için değil, çocuklarımızın hayatını korumak için,” diyen Ümit, protestoculara destek verdi.

Yazarların verdikleri destekten söz ederken, pek çok yazarın imzalamış olduğu bildiriden de söz etmekte fayda var. Yayımlanan bildiride şu ifadeler yer alıyor:

“Biz aşağıda imzası olan yazarlar İstanbul’daki bir parkın yok edilmesine karşı protesto hakkını kullanmak isteyen halkın, polis güçlerinin durmaksızın süren şiddetli saldırıları ile baş başa bırakılması ve devletin üst düzey yöneticilerinin polis şiddetini durdurmak için tedbir almamaları sonucu tüm Türkiye’ye yayılan protesto gösterilerinin halkı dinlemek yerine giderek artan bir şiddetle bastırılmaya çalışılmasını kınıyoruz.

Ülkeyi halk adına yönetenlerin görevi bu durumda öncelikle vekaletini aldığı insanların isteklerini dinlemek ve polis ile halkı karşı karşıya bırakmaktan kaçınmak olmalıdır. Bu nedenle devlet ve hükümetin yönetici kadrosunu ivedi olarak polis güçlerinin şiddetli saldırısını durdurmak için çağrı yapmaya ve daha sonra halkın isteklerini dinlemek için bağımsız bir kurul oluşturmaya davet ediyoruz.”

Bildiriye şu ana kadar imza koyan isimler ise şöyle:

Zülfü Livaneli, Ahmet Ümit, Buket Uzuner, Ayşe Kulin, Ece Temelkuran, Hasan Ali Toptaş, Ali Çimen, Aslı Tohumcu, Canan Tan, Ayfer Tunç, Onur Caymaz, İclal Aydın, Mine Söğüt, Berrak Yurdakul, Deniz Gezgin, Kürşat Başar, Hamdi Koç, Hikmet Hükümenoğlu, Hatice Meryem, Demet Altınyeleklioğlu, Ünver Alibey, Hakan Bıçakcı, Ahmet Tulgar, Celil Oker, Irmak Zileli, Umay Umay, Yiğit Karaahmet, Başar Başarır, Yalçın Tosun, Altay Öktem, Zeynep Çavuşoğlu, Lale Müldür, Vildan Çetin, Sezer Ateş Ayvaz, İsmail Güzelsoy, Deniz Durukan, Karin Karakaşlı, Yasemin Yazıcı, Fatih Balkış, Dursun Göçmen, Merve Küçüksarp, Atalay Girgin, Leyla Ruhan Okyay, Selim Temo, Aslı Solakoğlu, Fırat Demir, Mehmet Said Aydın, Oray Eğin, Şükran Yücel.

Tarkan

“Megastar” Tarkan da Türkiye’ye döner dönmez Taksim Gezi Parkı’nı ziyaret etti ve yaptığı açıklamada, ”Doğa severler ile birlikte kol kola omuz omuza olmak son derece önemli. Yaşadığım sürece doğaya ve çevreye olan duyarlılığım devam edecek. Bence bu konuda herkes biraz daha duyarlı olabilir,” diyerek 5-7 Haziran’da gerçekleştirilmesi planlanan doğa konserlerini Gezi Parkı eylemine destek vermek amacıyla ileri bir tarihe erteledi.

Slavoj Zizek

Slavoj Zizek

Marksist sosyolog, filozof ve kültür eleştirmeni Slavoj Žižek, Bülent Somay aracılığıyla bir mesaj yollayarak destek verdi. Žižek’in mesajı şöyleydi:

“İstanbul’un göbeğindeki bir parkın ticari amaçlarla tahrip edilmesi gibi mütevazı bir yerel meseleden kaynaklanıyor gibi görünse de, Türkiye’de devam etmekte olan protestolar açıkça çok daha derin bir hastalığa işaret ediyor. Bu protestoların yaygın bir şekilde, “ılımlı İslamcılık” modeli olarak algılanan, hızla gelişen bir ekonomiye sahip bir ülkede patlak vermesi, hastalığın nedenleri hakkında kilit bir gösterge oluşturuyor: Vahşi neoliberal ekonomi ile dini-milliyetçi otoriterliğin kaynaştırılması girişimi. Bu iki sürecin de kurbanları aynı: Bağımsız sivil toplumun dayanışma ruhu ve kültürel hoşgörüsü; bir ulusun ahlaki sağlığının belkemiğini oluşturan ruhun ta kendisi. Buradan da anlıyoruz ki bu protestolar, serbest piyasanın toplumsal özgürlük anlamına gelmediğinin, ancak otoriter politikalarla bal gibi de bir arada bulunabileceğinin canlı kanıtıdır.

Bu protestoların neden dünya çapında kurulu düzeni sarsan aynı küresel ajitasyonun bir parçası olduğunun da göstergesidir bu. Özgürlük ve kurtuluşa önem veren bütün insanlar, Türkiye halkına “Hoşgeldiniz!” demelidir. Şimdi aynı küresel mücadelenin parçalarıyız. İspanya, İsveç, Yunanistan, Türkiye… Ancak yan yana savaşırsak bir şansımız olacak!”

Türkiye Yazarlar Sendikası ve PEN Yazarlar Derneği

Türkiye Yazarlar Sendikası ve PEN Yazarlar Derneği de Taksim Gezi Parkı direnişini desteklemek için bir basın açıklaması yapacaklarını duyurdular.

İki yazar örgütünün çağrısıyla bir araya gelecek olan yazarlar, 8 Haziran Cumartesi günü saat 10:30′da, Taksim Gezi Parkı Kütüphanesi önünde gündemi değerlendirecekler.

Doğacan Dilcun Doğan
7 Haziran 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; sabitfikir.com