Birgün: Nazilere kafa tutmak – Ali Murat Hamarat

İstanbul takımları 34. dakikada Gezi’ye selam çakmaya devam ediyor. Tribün gruplarını birbirine düşüren bu eylem süreceğe benziyor. İşte bu ahvalde Nazilere kafa tutmuş bir Avusturyalı futbolcunun öyküsü ziyadesiyle anlatılmayı hak ediyor.

nazi

10 Şubat 1903’te doğan Matthias Sindelar, fabrikaların peşinden Viyana’ya akan binlerce fakir ailenin herhangi bir üyesiydi. Onun sıradanlıktan kurtulması futbol sayesinde olacaktı…

Kenar mahallelerde bir topun peşinden koşturuyordu altın saçlı çocuk. Babası, katıldığı Birinci Dünya Savaşı’ndan dönememişti. Matthias bir yandan futbol oynuyor, bir yandan çalışıyordu.

Zenginlerin takımı Austria Wien’e imza atan delikanlının sağ dizi sorunluydu. O adeta kâğıttandı, kırılgandı. Çaresiz zamanının en ünlü ortopedisti Hans Spitzy’nin kapısını çaldı. Ameliyat oldukça başarılı geçti. Efsane artık doğabilirdi…

Takımını sadece bir kez şampiyonluğa ulaştırsa da maestro kazanılan beş Avusturya, iki de Mitropa Kupası’nda başrol oynamıştı. Austria’nın, halkın takımı Rapid, dönemin süper gücü Admira, Yahudilerin takımı Hakoah ile girdiği mücadele ülke futbolunun kanatlanmasına neden oluyordu. İşçi sınıfıyla burjuvazi futbol sahalarında kesişiyor, binlerce insan basit bir oyunla yatıp kalkmağa başlıyordu.

Tarihin ilk harika takımı olarak kabul edilen Avusturya, 1934 Dünya Kupası yarı finalinde ve 1936 Berlin Olimpiyat Oyunları’nda da finalde İtalya’ya boyun eğmişti. Belki taçlanmamışlardı fakat sahada yaptıklarıyla kitaplara altın harflerle yazılmışlardı.

12 Mart 1938′de şnitzel diyarının üstüne karanlık çöküyordu. Sınırı aşan Almanya, Avusturya’yı ilhak ediyordu. Yılının sonunda adı bile değişen ülkeye boyunduruk vurulmuştu. Hitler’in 3. Reich’ı kurduğu senelerde, Reich’ın doğusu batısı olamayacağından, topraklar Ostmark olarak anılmıştı.

İşte bu ahval ve şerait içinde futbolun birleştirici gücünden yararlanmak isteyen komutanlar, iki ülkenin milli takımı arasında bir dostluk maçı oynanmasını istemişti. Fakat bir ricaları vardı, mücadele berabere bitecekti. Tarihin ilk harika takımının düpedüz şike yapması gerekiyordu zira karşılarındaki Almanya o zamanlar çantadaki keklikti…

nazi 2

Şnitzel diyarının futbol ilahı Matthias Sindelar, olan biteni kabullenemiyordu. ‘Kâğıt Adam’ incecik bir ipte raks ediyor, geleneksel beyaz-siyah forma yerine bayraklarının rengi olan kırmızı-beyazla sahaya çıkmalarını sağlıyordu.

Avusturya’nın gözünün bebeği hayatının en kötü performanslarından birisine imza atmışsa da perdeyi açmıştı. Ardından sahne alan Karl Sesta son sözü söylemişti. Tevatüre göre zaferi pek bir coşkuyla kutlayan Sindelar, zamanın ileri gelenlerini delirtmişti.

Bu maç dünün Ostmark’ı, bugünün Avusturya’sının bir süreliğine oynadığı son karşılaşmaydı. Ülke, ilhak sonrası 1938 Dünya Kupası’na katılamasa da, futbolcuları Alman millî takımında yerlerini almışlardı. Takımın başındaki genç teknik adam Sepp Herberger’e sihirli bir formül fısıldanmıştı yetkililer tarafından; altı Alman, beş Avusturyalı oynatacaktı.

Sindelar, Almanya formasını giymeyi reddederken, zamanın diğer önemli yıldızları bu cesareti gösterememişlerdi. Kim bilir belki de bu yüzden birbirlerinden hiç hazzetmeyen iki farklı ülke ve mezhepten mürekkep takım, turnuvaya ilk turda veda etmişti. Matthias ise o günlerde Viyana’nın en güzel yerlerinden birinde bir café satın almıştı.

Son kez Berlin’de sahne alan maestro, 2-2 biten maçta Hertha ağlarını havalandırmıştı. Lakin bu son golü olacaktı.

Aradan bir ay geçmişti ki gazeteler, Sindelar ve sevgilisinin ölü bulunduğunu yazıyordu. Polis raporu çok açıktı, aşıklar karbondiyoksit zehirlenmesi yüzünden hayatını kaybetmişti.

Nazi kuralları gereği devlet töreniyle gömülebilmişti; intihar edenlere devlet töreni bahşedilmezdi. Üzerine yazılan onlarca esere rağmen ölümü hâlâ bilinmezliğini koruyor; bazıları intihar diyor, çoğunluk ise cinayet… Hattâ kaza diyenler bile mevcut!

Sağ dizi yamalı narin adam, bugün futbolun ilahlarından biri. Kim bilir, belki o da herkes gibi olsa, 1938’de Almanya formasını giyip, ülkesini işgal edenlere bir kupa kazandırabilirdi. Dünya Kupası’nı kazanmış yüzlerce futbolcudan biri olmamayı seçti, inandığı doğrulardan sapmayıp. Nazilere kafa tutmuş, kim bilir bu yüzden de 36’sını bile bitirmeden ölüme koşmuştu.

75 yıldır Kâğıt Adam’ın öyküsü anlatılmaya devam ediyor, insanlar mezarı başında gözyaşı döküyor. Unutmayalım ki tarih asıl kazananları asla unutmuyor.

Ali Murat Hamarat
27 Ağustos 2013
Kaynak;birgun.net