Radikal: ‘Düğünümüze gaz bombası atıldı, ölümden döndük’

Emekli Astsubay İsmail Ergun, 2 Haziran’da Bahçeşehir Üniversitesi Kampüsü’nde torununu evlendiriyordu. Eşi tekerlekli sandelyede yaşayan kendisi KOAH hastası olan Ergün polis şiddeti nedeniyle suç duyurusunda bulundu. Ergün dosyanın kapanacağını düşünüyor…

dugun-gazbombasi

“02./6.2013 tarihinde İstanbul Beşiktaş ’taki Bahçeşehir Üniversitesi Kampüsü’nde torunum Ufuk Ergun’un evlendirme düğünü töreni devam ederken, saat 22.00 sularında polis tarafından gaz bombası atıldı.

Gaz bombası toplumun içine düştü düğünümüz dağıldı. Küçük çocuklar vardı, ağlaşıp sızlanıyorlardı. Ben ve eşim bayıldık. Eşim hasta, tekerlekli sandalyeye bağlı ve Koah hastası. Yüzde 84 iş yapamaz, yürüyemez raporlu… Ben de Koah hastası, nefes alma zorluğu içindeyim. İleri evrede kanser hastasıyım. Durumu duyan, üniversiteden gelen gençler bizi deniz kenarına taşıyıp ilk tedaviyi yaptılar. Kendilerini tanımıyorum. Düğün yeri ana baba günü oldu. Herkes kendini kurtarmaya çalışıyordu. Düğün dağıldı. Bizim aydınlık, mutlu günümüzü kararttılar. Sebep olanlardan, bombayı atan polislerden, bomba atmaya emir verenlerden şikayetçiyim. Gereğinin yapılması arz ve talep ederim.”

Emekli Astsubay İsmail Ergun’un bu dilekçesi, İstanbul’da Gezi Parkı gösterileri sırasında meydana gelen “polis şiddeti” nedeniyle yapılmış 300 suç duyurusundan sadece biri… Polisin gaz bombası düğün alanına düşünce, torunlarının mürüvvetini görmek için gelmiş 83 yaşındaki İsmail ve Kevser Ergun çifti ölümden döndü. Tüm misafirler kaçışırken ikisi de yürüyemeyen çift, dumanın içerisinde kaldı. İsmail Ergun, soruşturmadan umutlu olmadığını söylüyor. Eskişehir’de öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ı kastederek “Adaşım için bile birşey yapmadılar, bizimle mi ilgilenirler?” diyor.

‘ADAŞIM, ALİ İSMAİL…’ 

Ergun çifti, İstanbul’un Selimpaşa beldesinde yaşıyor. Çift 83 yılı geride kalan bir yaşamı birbirlerine tutunarak devam ettiriyor. İsmail Ergun, iki buçuk yıl önce halk otobüsü muavini tarafından itilip ayağının kırıldığı günden beri aksayarak yürüyor. Bacağı ileri düzeyde kanser… Bir yandan, eşi gibi “Koah” adlı solunum hastalığıyla boğuşuyor. Eşi Kevser tekerlekli sandalyeye bağlı, yürüyemiyor. Bu yalın hayatı, camekana koydukları, çocukları ve torunlarının resimlerine bakarak süslüyorlar. İsmail Ergun, geçen 2 Haziran’da “biber gazı” ile dünya evine giren torunu Ufuk ve eşi Pınar’la çektirdikleri resmi gösteriyor. “Bu pozdan on dakika sonra olan oldu” diyor.

Bahçeşehir Üniversitesi’nin bahçesinde düğün kutlanırken, dışarıda polisle göstericiler arasında kovalamaca yaşanıyordu. Polis art arda gaz bombaları atıyordu. O bombalardan biri, saat 22.00 sularında düğüne, Ergun çiftinin oturdukları masanın yanına düştü. Dumanın yükselmesiyle düğünün dağılması bir oldu. Tüm misafirler kaçışırken, Ergun çifti yürüyemedikleri için baygın düştü. İsmail Ergun, anlatıyor: “O an her taraf duman oldu. Eşime gaz maskesı taktılar. Hiç maske kalmadığı için masanın örtüsünü benim başıma sardılar. Nefes alamıyorduk. Gözümüzden yaşlar geliyordu. Öğrenciler gelip eşimi tekerlekli sandalyesinden tutup sahile götürdüler. Bizim çocuklarımız bile bizimle ilgilenemediler. Onlar da kendilerinde değildi.”

Duman dağıldıktan sonra alanda yalnızca gelin ve damadın aileleri kaldı. Yaklaşık bir saat sahilde bekletildiler. Araçla çıkarken bir gaz bombası da otoparka düştü. Neyse ki camı kapatmışlardı. Yol boyunca eli sopalı polisler görüp çok korktular. Üç gün boyunca kendilerine gelemediler. Emekli Astsubay Ergun, savcılığa giderek, gaz bombası atma emrini verip atanlar hakkında suç duyurusunda bulundu. Dilekçesi, içinde 300’ü aşkın şikayetin bulunduğu dosyaya kondu. Bu yüzden Ergun, şikayetten bir sonuç elde edemeyeceklerini ve kendi deyimiyle “Tahkikata mahal yoktur” denilerek, dosyanın kapatılacağını düşünüyor. Eskişehir’de dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ı hatırlatarak, “Adaşımı öldürdüler” diyor, “Onun için bile birşey yapmadılar. Bizimle mi ilgilenirler?” diyor.

İsmail Saymaz
25 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; radikal.com.tr