Özgür Gündem: Karadeniz’i Gezi eylemek

Dünyada yok edilişten arta kalan “doğal” 100 ormandan biri olan Artvin Genya ormanları madencilerin talanına açılıyor. Hem de öyle böyle bir talan değil bu. Çevresindeki insanlar dahil tüm canlıların yaşamını tehdit eden altın madeniyle, yani siyanür atıklarıyla yok edilmeye hazırlanan bir doğa ve insan. Türkiye’nin yüzde 50 toprağına maden lisansları dağıtıldı. Şuan ruhsat almış ve neredeyse tamamı koruma bölgelerinde olan 50.000’e yakın maden faaliyet yürütüyor. Sadece Artvin için 350’ye yakın maden lisansı verilmiş ve bunların bazıları da faaliyete başlamış ve bu sayı arttıkça doğanın yok edilişi de hızlanacak.

Genya Dağı Cerattepe mevkiindeki maden sahasında yapılacak olan siyanür havuzları için 200.000 metrekare alanda göletler oluşturulacak. Bu göletler için ve siyanürle yıkanacak altın için bölgedeki tüm su kaynakları bu madenin emrine verilecek. Artvin’de, Borçka’da yaşayan binlerce insanın ihtiyacını karşılayan sular zehirlenecek. Daha önce bu madene karşı açılan davalar mahkemeler tarafından reddedilmişti. Bölge halkının doğasını ve yaşamını savunmak adına dava açmak gibi yollar maalesef kalmamıştır.

karadeniz1

Karadeniz İsyandadır Platformu ile Artvin Çevre Platformu bu durumu gören bir yerden 17-24 Ağustos tarihinde ekoloji kampı düzenliyorlar. Maden araması sırasında ilk etapta kesilecek 52 bin ağacı kurtarmak öncelikli hedefleri içinde yer alırken, şiarları Genya Dağları’nı “Gezi eylemek”. Gezi Parkı sürecinde açıkça ortaya çıkan ve yaşamın nasıl korunması gerektiği noktasında yaşananlar tüm mücadelelere örnek olmaya devam ediyor. Bu ekoloji kampının amacı, yaşamın nasıl korunması gerektiğini tartıştıran ve gösteren yönü ile çok değerli bir çaba olacaktır. Paneller, forumlar ve söyleşilerin düzenleneceği kampta ayrıca doğa gezileri ile birlikte Artvin halkıyla Türkiye’nin dört bir tarafından bölgeye gelenler kucaklaşacak.

Ekoloji kampı ve neden Artvin?

Karadeniz İsyandadır Platformu ve Artvin Çevre Platformu’ndan arkadaşlar bu soruya şöyle cevap vermişler:

“Dünyanın en yüksek debili nehirlerinden coşkun Çoruh’un derince yardığı, sarp yamaçlarında aynı anda dört mevsimin yaşandığı, yedi iklimin meyvesinin yetiştiği, yüzlerce endemik türün can bulduğu eşsiz bir ekosistem, benzersiz bir mikro klimadır Artvin.

Dünyada sadece 100 tane kalmış olan doğal ormanlardan biri Genya’dır, Türkiye’nin tek biyosfer rezerv alanı Maçahel’dir, Kafkas ekosisteminin Türkiye’deki tek uzantısı, yaşlı doğal ormanların son yaşam alanı, en önemli yırtıcı kuşların göç yoludur Artvin.

20 yıldır üzerine çöken bir kabustan kurtulmaya çalışıyor Artvin: Maden belası! Artvin halkı 1990’lı yılların başından beri Cerattepe’de madencilik faaliyetlerine karşı mücadele ediyor. Baraj ve HES projeleriyle yok edilerek insansızlaştırılmaya çalışılan Artvin’in halkı yılmadı, pes etmedi “buradayız, gitmiyoruz” diyor. Çünkü Cerattepe yoksa Artvin de yok. Cerattepe ve Genya’nın madencilere teslim edilmesinin; şehrin doğası, insanları, tarihi, kültürüyle yok olması, haritadan silinmesi demek olduğunu Artvin halkı çok iyi biliyor.

Artvin halkının haklı mücadelesinin yanında olmak için; karayemişin moruna, fındığın yeşiline, çay makasının sesine, tuluma, akordeona, kemençeye, kırmızı benekli alabalığa, kahvedeki amcaya, patik ören neneye ve tüm bunların can bulduğu yaşam alanlarımız yok olmasın diye 17-24 Ağustos tarihlerinde Doğanın Talanına Karşı Ekoloji Kampına, HAYDE ARTVİN’e !”

Saldırı hedefi Karadeniz

karadeniz2Karadeniz’de yukarı akardığımız Genya ormanlarının talan edilmesine benzer o kadar çok sömürü odağı var ki bu durum inanılmaz boyutlarda. Dağlardaki maden bölgelerine sermayenin kolay ulaşımı için yaylalar arası otoyoldan tutun da, kıyılarında süren saldırılar ve tarımın bitirilmesine dönük adımlar tüm hızıyla devam ediyor. Artvin’in Hopa ilçesi sahil yolundan arta kalan bir avuç toprağı da sanayi bölgesi olarak ilan ettiler. Hopa’nın Kopmuş halk plajı üstünde yer alan kömür depolama alanının sanayi bölgesi ilan edilmesiyle birlikte sahiller de insana yasaklanmış durumda. Bu kararı alan Artvin İl Genel Meclisi aynen dağıtılan maden lisanslarındaki gibi sermaye yandaşlığına devam ediyor. Neymiş insanlara iş alanı yaratılacakmış. Artık bu yalanlarla bölge insanını kandırmaları çok zor.

Bölgede yaşayan insanların bu yalanlara artık karınları tok. Bölge insanının bugüne kadar ürettiği çay ve fındığa dönük iktidar politikaları ortada dururken, kurulmak istenen sanayi bölgelerinin kime ve nasıl hizmet edeceği açıkça ortadadır. Hopa limanına büyük gemilerin yanaşamadığından yakınanlar yeni liman ve depolama alanları ile bölgenin doğasının tamamen yok edildiğini çok iyi biliyorlar. Ama onlar için varsa yoksa ceplerine girecek kârlar, bunun ötesinde herhangi bir kaygı taşımamamaktalar ve tabii ki taşımalarını da beklemiyoruz. Biliyoruz ki Türkiye’nin bakir kalan birkaç bölgesinden biri olan Artvin, Rize il ve ilçeleri ile dağları ve yaylaları yok edildiğinde geleceğimiz ciddi olarak tehdit altına girip karartılacaktır.

İnsanları yayla turizmi, ekolojik tarım vb. vaatlerle beklentiye itip asıl hedeflerini gerçekleştirmekteler. Asıl hedefleri ise uyguladıkları tarım politikaları ile bölgeden insanı kovarak, Karadeniz’i sermaye ablukası altına alıp doğasını tamamen sömürmektir. Ordu’dan başlayarak Artvin’e kadar uzanacak yaylalar arası yolla Turizm gerçekleştireceklerini söyleyenler yalan söylüyorlar. Doğası yok edilmiş, suları çalınmış, tüm dağları madenlere peşkeş çekilmiş bölgede turizmden söz etmek ancak sahtekarların ve iki yüzlülerin işi olabilir. Bu yol, hedefledikleri talan için yapılmak istenmektedir ve bölge halkı mutlaka bu yola da, talana da dur demek zorundadır.

Eğer talan durdurulamazsa Kardenizlilerin her yaz köylerine, yaylalarına Türkiye’nin dört bir tarafından adeta akarak düştükleri yol, karanlık ve zehirli bir yol olacaktır. Binlerce yıldır oluşan bölge kültürüne, örf ve adetlerine veda ederek, o yok edilmiş güzelim doğaya bakıp bakıp sonsuza kadar kahır içinde yaşamaktansa bugün gereğini yapmak ve talana dur demek bir zorunluluktur. Tüm bölgelerde yaşayan Karadenizlilerin yaşananları görmesi, görmeyene göstermesi, yalanı ve dolanı ortaya sermesi bir görev ve sorumluluk olmalıdır.

Karadeniz’i Gezi eylemenin, Gezi Parkı mücadelesinde kazandığımız deney ve tecrübe ile mümkün olabileceğini biliyoruz. Her türlü talana ve saldırıya karşı insanların bir araya gelmesi tek çözümdür. Çıkan yasa ve yönetmeliklerle yaşamımızın her alanı gibi doğada “yasal” olarak sömürüye tabii kılınıyor ve bizim elimizde kalan tek şey ise tavizsiz bu talana karşı el ele mücadele etmek. Maalesef şuan için başkaca hiçbir seçeneğimiz yok.

Yusuf Gürcüsu
20 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; ozgur-gundem.com