Bianet: Heybeliada’da İlgi Çekici Bir Sivil Toplum Çalışması

Heybeliada Eski Türk İlkokulunu-Halk Kütüphanesini Koruma Girişimi gönüllüleri ada için önemli bir tarihi binanın korunması ve bir kültürel merkeze dönüşmesi için dinamik bir çaba içindeler.

heybeliada

Yıkıma, yangına, otopark olmaya ya da betonlaşmaya mahkum binalar için tek tek yurttaşların ya da sivil toplum gruplarının, kuruluşlarının yapabileceği bir şey var mı? Ülke kamuoyunca bilinen saraylar, büyük tesisler dışında kalan, kaderine terk edilmiş yerel mirasın korunmasına gücümüz yeter mi?

Heybeliada’da Heybeliada Eski Türk İlkokulunu-Halk Kütüphanesini Koruma Girişimi adlı gönüllüler topluluğu bu sorulara “evet!” cevabını verdiler. Tek tek gönüllülerden ve adalı STK temsilcilerinden oluşan bu grup, Heybeliada için önemli bir tarihi binanın korunması ve bir kültürel merkeze dönüşmesi için dinamik bir çaba içindeler. Söz konusu bina Heybeliada’ya 1923 -1967 arasında 44 yıl ilkokul ve 30 yıla yakın süre halk kütüphanesi olarak hizmet vermiş olan Triandafilis Köşkü…Adanın ana caddesi olan Refah Şehitleri Caddesi üzerinde bulunan asırlık üç katlı ahşap bir bina. 

Triandafilis Köşkünün, bir diğer deyişle Heybeliada Eski Türk İlkokulu – Halk Kütüphanesi binasının içinde bulunduğu durum, çok uzun süredir, adadaki kültür dostu kişiler için önemli bir üzüntü kaynağı oldu. Yıllardır, başta bu binada eğitim görenler ya da bir zamanlar var olan kütüphaneyi kullananlar olmak üzere, Heybeliadalılar, ardı arkası gelmeyen proje söylentileri işiterek 1973’te koruma listesinealınmış bu tarihi binanın ve bahçesinin her yıl biraz daha çöküntüye uğramasını seyrettiler.

Son olarak, Nisan 2013 sonunda, binadaki son görevlinin (kadrosu Heybeliada’da bulunup da burada çalışmayan son kişinin) İstanbul’da bir başka göreve tayin olduğu için eşyalarını toplaması sırasında, Heybeliada’daki çeşitli STK yönetici ve üyeleri, bina ve bahçesini yakından inceleyerek, koşulların kötülüğünü yakından gözleme olanağını buldular. Gözledikleri durumun yansıttığı perişanlıktan ve risklerden yola çıkarak, Mayıs ayı içinde iki elin parmak sayısını ancak bulan küçük bir gönüllü grup olarak yapılabilecekleri tartıştılar.

Bu tartışmada, bir başvuru hazırlanarak ilgili ve yetkili tüm makamlara gönderilmesi düşüncesi ağırlık kazandı. Ayrıca, özellikle burada eğitim görmüş ve şimdi en gençleri 60’lı yaşlarda olan okul mezunlarının bir yanda kendi aralarında bir platform kurmaları, öte yandan yakın bir tarihte bahçede her an yangın kaynağı olabilecek otları kesmek, çöp yığınlarını bahçeden uzaklaştırmak, bina çevresine gerekli durumlarda kullanılmak üzere yangın söndürme tüplerini yerleştirmek için bir imece çalışması yapmaları kararlaştırıldı.

heybeli2

İmza kampanyası

16 Haziran Pazar günü Arka Güverte Girişimi, Heybeliada Gönüllüleri Derneği ve Heybeliada Su Sporları Kulübü’nün işbirliğiyle ve birkaç aktif gönüllünün çabalarıyla imza kampanyası başlatıldı. Bir hafta sonra, 24 Haziran Pazar günü 17 kuruluş ve Heybeliadalı 500 kişinin heyecanla onaylayıp imzaladığı metin, Kültür ve Turizm Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, İstanbul Valisi, İstanbul Belediye Başkanı, Adalar Belediye Başkanı ve 5 Numaralı Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğüne gönderildi.
Heybeliada’nın hemen tüm sivil yapıları kampanyaya destek oldular. İmzalayıcıları arasında Prof. Sema Alptekin, Prof. Uğur Çilingiroğlu, Prof. Ayşe Erzan, Prof. Haluk Eyidoğan, Prof. Feride Gönel, Doç. Gün Kut, Prof. Şule Kut, Prof. Baha Tanman, Prof. Aslı Tolun, Doç. Kayhan Türkantoz, Prof. Judith Uluğ, Prof. Feridun Yenisey gibi üniversite öğretim üyelerinin, Deniz Kuvvetleri Komutanı Em. Oramiral Zahit Atakan gibi emekli subayların, Yiğit Bener, Esmeray, Nikiforos Metaxas, Vassiliki Papageorgiou, Kaan Sezgin (Sezyum) gibi sanatçıların, Orhan Türker gibi Heybeliada üzerine birçok kitabı olan araştırmacıların bulunduğu Heybeliadalı kampanyacılar, yetkililerin ve kamuoyunun dikkatini bu binanın Heybeliada’nın çok önemli bir kültürel mirası olduğuna çekmeyi amaçladılar.

Heybeliada’da yaşayan binlerce kişinin ve her yıl adayı ziyaret edip ilgi gösteren yüzbinlerin ortak duygularını yansıtan imzacılar, tarihi Triandafilis köşkünün ve bahçesinin hızla koruma altına alınması ve Heybeliada’nın kültürel ihtiyaçları için kullanılması zorunluluğuna işaret ettiler ve ilgilileri göreve çağırdılar.

16-23 Haziran tarihlerinde yürütülen, bu başarılı imza kampanyasının, buna paralel olarak tüm ilgili kamu kuruluşları ile sürdürülen telefon görüşmeleri ağının hemen ardından Gönüllüler Girişimi yeni bir adım attı. 6 Temmuz günü 100’e yakın gönüllü ile okul bahçesinde bir temizlik imecesi yapıldı. Bahçedeki insan boyunu aşan otlar kesildi, ortalığı bir vahşi orman gibi kaplayan ağaçlar budandı ve binaya 4 yangın söndürme tüpü konuldu. Böylece kısa dönemde yangın riski bir ölçüde azaltılmış oldu. Ayrıca, bina girişine, caddeden gelip geçenlerin okuyabileceği bir plaket konularak, binanın tarihi öneminin hatırlanması kolaylaştırıldı.

heybeli3

Heybeliada Eski Türk İlkokulunu-Halk Kütüphanesini Koruma girişimi üçüncü adımını geçen hafta içinde attı. Binaya kentliler, adalılar olarak sahip çıkma çalışmasının bir parçası olarak, ve binanın kültür merkezi olarak kullanılma potansiyelini örneklemek üzere okul bahçesinde bir konser yapılması planlandı. 16 Ağustos Cuma akşamı gerçekleştirilen konserde Heybeliadalı klasik Türk müziği sanatçısı, Seher Dalbastı ve arkadaşları yaklaşık 150 adalıya çok önemli bir deneyim yaşattılar. Heybeliadalılar bu bahçenin kullanıldığında ne kadar önemli bir ihtiyacı karşılayabileceğini somut olarak yaşadılar. Burada yapılabilecek film gösterileri, konferanslar, kurslar, öğrenci eğitimleri için düşünmenin yolu açılmış oldu.

Gönüllülerin önünde, kuşkusuz çok uzun bir yol var. Kültür Bakanlığı yönetiminin ikna edilmesi, restorasyon ihalesi için İstanbul İl Özel İaresi’nde bekleyen dosyanın raftan indirilmesinin sağlanması, donuk bir devlet dairesi olarak değil, canlı, dinamik, programları katılımla belirlenen bir halk kütüphanesi fikrinin kabul görmesi… gibi önemli çalışma başlıkları gündemin gelecek işler maddelerini oluşturuyor.

Heybeliada Triandafilis Köşkünün korunması ve kamu yararına bir kullanıma sunulması çalışması, Gezi Parkı’ndan önce başlamış olsa da, Gezi Parkı’nın estirdiği doğal ve kültürel mirasa sahip çıkma rüzgarından yararlanıyor. Daha da önemlisi, ille en bilinen binalarla, Türkiye çapında eylemlerle sınırlı kalmayan, giderek yerel ayakları oluşan bir Türkiye kültürel miras koruma hareketinin sinyallerinden birini veriyor. Bu sinyaller, başlangıçlar artırılabilirse, ülke de, tarihi merkezler de çok şey kazanacak.

Orhan Silier
16 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; http://www.bianet.org