Başka Haber: Başka Haber 3 Yaşında, Bu Daha Başlangıç, Mücadeleye Devam! – Hıdır Tok

Hidir-TOk

Gezi Parkı Direnişi sırasında hayatını yitiren canların anısına..

Başka Haber 3 yaşında!

16 Ağustos 2010 tarihinde alternatif medyada bir ses olma iddiasıyla yola çıktığımızda Türkiye’de ve dünyada hiçbir yer güllük gülüstanlık değildi.

Dünyanın dört bir tarafında katliamlar yaşanmaya devam ediyor, insanlar renginden, dilinden, dininden, dinsizliğinden, politik, ideolojik ve cinsel tercihlerinden ötürü damgalanmaya, aşağılanmaya, ötekileştirilmeye ve zulme uğramaya devam ediyordu.

Zalimin zulmü her zaman olduğu gibi devam ediyordu.

Dünyada değişen pek bir şey yok.

O Dünya içerisinde yer alan Türkiye’de de değişen bir şey yoktu. Ta ki 31 Mayıs 2013′e kadar.

2 gündür süren ve küçük çaplı bir kitle tarafından sürdürülen Gezi Parkı’na inşaat makinelerini sokturmama eyleminin haberlerini Başka Haber olarak takip ediyorduk. Sabaha karşı çadırlarıyla parkta bulunan insanların üzerine gaz boca edilip çadırları yakılınca hemen haberleştirdik. Her zamanki sosyal medya duyarlılığı devreye girmiş tepki iletileri dört bir yanı sarmıştı. Fakat bu kez farklı olacağı belliydi. İnsanlar parka gitmek istedi, polis izin vermedi. İnsanlar zorladı polis gaz sıktı. Akşam saatleri ile birlikte binlerce insan akın akın İstiklal Caddesi’ne aktı. Polis meydana girenleri derdest etti, gaz bombalarını ardı ardına fırlattı.

Haber masasında yaşanan haberleri olay yerinde bulunan tanıkların izlenimleri, fotoğrafları ve canlı yayınlarla verirken artık o masanın bize küçük geldiğini anladık. Ve evet belki de yapılmaması gerekeni yapıp 22.00′da İstiklal Caddesi’ndeki direnişin boyutlarını görmeye gittik. Muazzamdı. Geriye soluklanmak için gelen kitle bir süre sonra kendisini ileriye atıyor, direniyordu. Atılan binlerce biber gazına rağmen diz çökülmüyordu. Etkilendiğiniz an hemen bir ara sokağa geçiyor, orada yüzünüze Talcidli süt sıkılıyor, su uzatılıyor ve ‘iyi misin?’ diye soruluyordu. Dayanışma muazzamdı.

Orada geçirdiğimiz birkaç saat sonunda bu direnişin tüm Türkiye’ye yayılmasının önündeki engelin ana akım medya ile uyuşuk medya olduğunu iyice anlamıştık. Haber masasına döndükten sonra insanların İstanbul’un çeşitli noktalarda sokağa çıktığını, eylemler yaptığını gördük. İstanbul’a destek Ankara’dan, İzmir’den, Eskişehir’den ve Antakya’dan hemen gelmişti. Sabaha karşı Türkiye tarihinin en büyük eylemlerinden biri yaşanmış insanlar Kadıköy’den Boğaziçi köprüsü’ne yürümeye başlamıştı.

Yaşanan şeyin tam olarak ne olduğu konusunda hiçbirimizin net bir fikri yoktu ama bu anlara tanıklık ettiğimiz için hepimizin mutlu ve huzurlu olduğunu, ‘iyi ki bu anda burada yaşıyorum’ fikrinin herkese tezahür ettiğini biliyorduk.

Direnen insanların eylemleri ise yurdu sarmıştı. Direniş sırasında uygulanan zalimane şiddetten dolayı hayatlar yitip gidiyor, insanlar yaralanıyordu.

31 Mayıs’ta başlayan Gezi Parkı direnişi boyunca ana akım medya pespaye yayıncılığı ile kendisine layık olanı yapıyordu. Penguen yayıncılığı ekranları buza çevirip hiçbir şey olmamış gibi yaparken ana akım dışında yer alan gazeteler ise inanılmaz bir atalet içerisinde internet sitelerinden anlık, düzenli ve güvenilir veri akışı sağlayamıyordu. Dört bir yer yangın yeriydi ama çok az kaynak tarafından haberler bir düzen içerisinde verilebiliyordu.

Başka Haber direnişi İstiklal Caddesi’nden, Gezi Parkı’ndan, Beşiktaş’tan, Gazi Mahallesi’nden, Kadıköy’den, Ankara Kızılay’dan, Kennedy Caddesi’nden, İzmir Alsancak ve Bornova’dan, Eskişehir’den, Antakya’dan, Antalya’dan, Adana’dan ve daha birçok şehirden haber, fotoğraf, video ve yurttaş gazeteciler aracılığı ile canlı yayınlarla direnişi sıcağı sıcağına an be an takip edip, sosyal medya aracılığıyla takipçilerine güvenilir ve kesin bilgiler eşliğinde sunmaya gayret etti.

Bu gayret hala sürüyor.

***

Alternatif medyada bir ses olmak için çıktığımız yolda baskahaber.blogspot.com’dan 2. yılımızda baskahaber.org’a geçtik. ‘Organize’ olmanın şart olduğuna inandık çünkü. Dayanışmanın en hakiki insanlık edimlerinden biri olduğuna inandık çünkü.

Ayrımsız her türlü haksızlığa hukuksuzluğa, kindarlığa düşmanlığa karşı çıkmaya çalıştık.

Kentsel dönüşüm bahanesiyle yerinden yurdundan edilenlerle terör bahanesiyle zorunlu göçe tabi tutulanların hikayelerinin ne kadar da ortak olduğunu aktarmaya çalıştık.

Evleri işaretlenen, ibadethaneleri yıkılmaya çalışılan Aleviler ile hep nefretle bakılan LGBT bireylerin ortak bir bir duygudaşlığı olduğunu hatırlattık.

Bu ülkede kadın olmanın sözel ve fiziki şiddeti de katarında taşımak zorunda olduğu gibi Ermeni, Rum, Hristiyan, Süryani olmanın da acı yüklerle dolu mirası taşığını göstermeye çalıştık.

Kurulu hukuk düzeninin sol, sosyalist örgütleri vurduğu gibi iktidarın hoşuna gitmeyen her türlü Atatürkçü, ulusalcı ve liberalleri de vurduğunu anlatmaya çalıştık. Silivri’den de haber yaptık KCK duruşmalarının sürdüğü Diyarbakır’dan, Van’dan da.

Avukatları adliyelerde sürükleyerek gözaltına alan şiddetin derelerine HES yaptırmak istemeyenlere de aynı biçimde uygulandığına işaret ettik.

Adil yargılanma özgürlüğü ile düşünce ve ifade özgürlüğünün sadece bizim için cemaatimiz için değil hiç hoşlanmadığımız insanlar ve fikirler için de geçerli olması gerektiğini üstüne basa basa belirttik.

Her geçen gün yeni bir örneğiyle karşılaştığımız akademik özgürlük katilleri ile emekleri sömürülen atölyelerde, maden ocaklarında, inşaatlarda ve tersanelerde iş cinayetine kurban giden binlerce işçinin katillerinin aynı zihniyetten beslendiğini göstermeye çalıştık. Güvencesiz çalışan bir asistan ile sigortasız ve sendikasız çalışan bir işçinin kaderinin ortak olduğuna inandık.

Dağda yaşamını yitiren genç ile kışlada dayak yiyen, işkence gören ve intihar eden gencin aynı militarist çarkın içerisinde yer aldığına; vicdani retçilerin ve anti-militaristlerin bu düzene nasıl inadına çomak sokmaya çalıştığına her daim öncelik vermeye çalıştık.

Baskının, zulmün ve cinayetlerin her daim sürdüğü dünyada zulümlerden zulüm beğenmedik. Bir zulme gözünü kapatıp konjonktürel olarak başka bir zulme odaklanmamızı isteyenlere karşı durduk.

***

Başka bir iletişim mümkün! sloganlarımızdan biri sadece.

Biz asıl Başka bir dünya mümkün! sloganını seviyoruz. Önceden çekine çekine söylediğimiz bu sloganı insanların direnme ve dayanışma arzularını gördükten sonra daha yüreklice dillendiriyoruz.

Başka Haber bu kurak medya düzeni içerisinde yer alan alternatif medya içerisinde başlangıçlardan biri.

Bu başlangıca omuz veren, görüşleri, önerileri ve eleştirileri ile destek veren herkese çok teşekkürler.

Ne diyoruz öyleyse: Bu daha başlangıç! Mücadeleye devam!

16 Ağustos 2013
Kaynak: http://www.baskahaber.org