Sendika.org: Haziran İsyanı’nda bir gün Anadolu’da- “Teşekkürler gökkuşağı”

Orta Anadolu kasabalarının birinde öğretmenlik yapan idealist bir öğretmen, tam umudunu yitirmek üzereyken Haziran İsyanı imdadına yetişir. Bir direniş biçimi olarak herkesin “siyahlar” giyinmesini örgütlendiği bir isyan gününde, şimdi artık kendisinden iyice umutlandığı bir öğrencisi, öğretmenine, bir şiir yazıp verir. Öğretmenin sendika.org’la paylaştığı coşkusunu ve o şiiri ve yayımlama ihtiyacı duyduk. Öğretmenin ve öğrencinin adları bizde saklı.

gökkuşağı

Şiir gibisiniz – Orta Anadolu’da bir lise öğretmeni

Koşuyoruz, koştukça heyecanım, umudum artıyor.Gözlerim dolu dolu oluyor, nefesim kesiliyor ama umurumda bile değil.Etrafımda daha önce hiç görmediğim; ama nedensizce güvendiğim gencecik insanlar var. Pırıl pırıllar. “Güven…” Bu, tanıdığım,bildiğim; ancak unuttuğum bir duygu.Yeniden hatırlamak,ne kadar da güzel!

Koşuyoruz, kararlı, inançlı ve cesurlar. ”İsyan,” diyorlar; kalabalık, bir fırtınaya dönüşüyor, “Devrim” diyorlar, işte tam da bu olmalı, böyle bir şey olmalı derken, öyle bir ÖZ-GÜR-LÜK diyorlar ki bütün bir evren özgürleşiyor adeta.

Koşuyoruz, “Faşizme karşı omuz omuza!” Sloganlar, marşlar daha bir güzelleşiyor onlarla. İyi ki varsınız, iyi ki buradasınız,diyorum içimden.

Koşuyoruz,”Her yer Taksim,her yer direniş! Koştukça kaygılarımdan, korkularımdan kurtuluyorum. Meydanları zaptettiniz, bizim dinleyerek öğrendiğimiz destansı direnişleri, siz ruhunuzla, bedeninizle yeniden yazdınız. Ne güzel de yaptınız! Ne kadar güzel bir destanınız oldu çocuklarınıza anlatacağınız.

Koşuyoruz, “Direne direne kazanıyoruz!” Taksim bizim, Kızılay bizim. Koştukça mutluluğum artıyor. Nasıl anlatsam, hani şairin istediği “Ölsem de gam yemem gayrının resmini” çizdiniz ya meydanlara, ölsem de gam yemem gayrı!

Muhteşemsiniz, muhteşem bir şiir gibisiniz. Şiir, zamana ve mekana sığmaz ya siz de öylesiniz işte. Sizi seviyorum, sonsuzluğu birleştiren gökkuşağı sarsın, saklasın sizi, her şey gönlünüzce olsun.

***

GÖKKUŞAĞI SAKLAR BENİ

Yorulurum,
Kaybolurum,ezberimdeki adresleri ararken

Sorulurum,
Sonumdur,en uzaktaki yalnızlığı kaybederken
Ağlamak,kurak duvarların nemli gözlerinin isyanıdır.

Kavrulurum,
Yanmaz demirden ocaklar belki
Fakat yanar,erir kollarım bu savaşta
Gözlerim yaşarır,ellerim tutmaz, bedenim sağır.

Yanımda yalnız bir kalabalık
Karşısında kocaman bir karaltı
Üniformalı karaltı, silahlı karaltı ama kuytu değil.
Kaçarım,tutarım arkadaşımın elini
Taşlar kanatır avuçlarımı.
Karaltının kelepçesinden iyi olsa gerek
Karanlığın güçlü gölgesinden rahat olsa gerek.
Kaçırılırım göklere, renkler tutar beni bırakmaz.
Teşekkürler gökkuşağı, en zor karanlıkları sen aydınlatırsın
Sen saklarsın beni gökkuşağı
Mavinde koklarım özgürlüğü
Arka sokaklarda küçük bir pencerenin önüdür,
Sığındığım limanlar, korktuğum dumanlar
Ama duvarlar kapatamaz gözlerimi
Silahlar tenimi yakmaz.
Anlamaz ki karanlık bedenler
Ser beyaz güvercinlerin umudunu.
Tutsun beni beyaz umutlar,
Korksun karaltı, gökkuşağının aydınlığından.
Biz de yalnız bir beden, puslu gözler var.

Orta Anadolu’da bir lise öğrencisi

05 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız;sendika.org